Bu sene, açılışı 26 Temmuz´da, kapanışı ise 11 Ağustos´ta gerçekleşen büyük spor etkinliği 206 ülkeden, 10.714 sporcunun katılımıyla gerçekleşti.
Yahudi sporcular, Olimpiyat Oyunlarında tarih boyunca önemli başarılara imza attı. Modern Olimpiyat Oyunları'nda Yahudi sporcuların başarıları, 20. yüzyılın başlarına kadar uzanır. 1932 Los Angeles Olimpiyatları'nda Yahudi kökenli Amerikalı yüzücü Lillian Copeland, disk atmada altın madalya kazanarak adını tarihe yazdırdı. Benzer şekilde, Alman Yahudi’si Helene Mayer, 1928 Amsterdam Olimpiyatları'nda eskrimde gümüş madalya kazandı. Mayer'in başarısı, Nazi Almanya’sı döneminde bile Olimpiyatlara katılabilen az sayıdaki Yahudi sporcudan biri olarak dikkat çekmişti.
İsrail, 1952 Helsinki Olimpiyatları ile oyunlara katılmaya başlamıştı. İlk yıllarda madalya kazanmakta zorlanan İsrail, zamanla spor altyapısını geliştirerek uluslararası arenada daha rekabetçi bir duruma geldi. İsrail'in ilk Olimpiyat madalyası, 1992 Barcelona Olimpiyatları'nda judoka Yael Arad tarafından kazanıldı. Bu madalya, İsrail spor tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve ülkenin spor politikalarının yeniden şekillenmesine katkı sağlamıştı.
Sonraki yıllarda İsrail, özellikle judo, yelken ve jimnastik gibi branşlarda başarısını artırdı. 2004 Atina Olimpiyatları'nda windsurfing sporcusu Gal Fridman, İsrail'e tarihindeki ilk altın madalyayı kazandırdı. 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda ise İsrail, jimnastikte Artem Dolgopyat ile bir altın madalya daha kazanarak, olimpiyatlardaki başarılarını perçinledi.
Yahudi sporcular sadece İsrail adına değil, diğer ülkeler adına da önemli başarılar elde etti. Özellikle ABD’de doğup büyüyen Yahudi sporcular, yüzme, eskrim ve jimnastik gibi branşlarda olimpiyat madalyaları kazandı. Bu sporcular, dünya sahnesinde hem ülkelerini hem de Yahudi topluluğunu temsil etti.
Örneğin, Amerikalı yüzücü Mark Spitz, 1972 Münih Olimpiyatları'nda kazandığı yedi altın madalya ile olimpiyat tarihinin en başarılı sporcuları arasında yer aldı. Spitz'in başarısı, Yahudi sporcuların olimpiyatlardaki rolünü ve etkisini göstermesi açısından önemli bir örnektir.
Bu başarılar, fiziksel beceri ve çalışma disiplininin yanı sıra, tarihsel ve kültürel bir mirasın da yansımasını temsil eder. Sporun birleştirici gücü ve olimpiyat ruhu, bu başarılar sayesinde bir kez daha gözler önüne serilmiştir. 2024 yılına geldiğimizde, Yahudi sporcuların olimpiyatlardaki başarıları, bir önceki dönemlerin izlerini taşıyarak daha da güçlendi ve çeşitlendi. Özellikle İsrail, spor altyapısını sürekli geliştirmiş, genç yeteneklere verdiği destekle uluslararası arenada ses getiren bir performans sergiledi.
2024 Paris Olimpiyatları, İsrail ve Yahudi sporcular için önemli bir yıl oldu. Bu yılki oyunlarda, İsrail'in sporcuları geçmişteki başarılarının üzerine koyarak, çeşitli dallarda önemli madalyalar kazandı. Özellikle judo, jimnastik, yelken ve yüzme gibi spor dallarında yarışan İsrailli sporcular, uluslararası alanda öne çıktı. İsrail, 1 altın, 1 bronz ve 5 gümüş olmak üzere toplam 7 madalya kazandı.
İsrail’in judo branşındaki üstünlüğü, 2024 Paris Olimpiyatları’nda da devam etti. 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda madalya kazanan İsrailli judokalar, Paris’te de kürsüye çıkmayı başardı. Bu spor dalında İsrail, hem erkekler hem de kadınlarda güçlü bir performans sergileyerek madalyalar kazandı.
Jimnastikte ise, Artem Dolgopyat’ın başarısı 2024’te de sürdü. 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya kazanan Dolgopyat, Paris’te İsrail’e kazandırdığı gümüş madalya ile başarısını sürdürdü. Dolgopyat, bu başarısıyla uluslararası alanda İsrail’in en önemli sporcularından biri olarak kabul edilir.
Yelken ve diğer branşlar
Yelken sporunda da İsrail, 2024’te başarılı performanslar sergiledi. Ülkenin bu dalda sahip olduğu gelenek, Paris Olimpiyatları'nda da devam etti, İsrailli sporcular rüzgar sörfü ve diğer yelken branşlarında madalya kazanmayı başardı.
Yüzme gibi bireysel sporlarda da Yahudi sporcuların başarıları dikkat çekti. ABD ve diğer ülkeler adına yarışan Yahudi kökenli yüzücüler, 2024’te de geçmişin izlerini sürdürerek madalyalarla evlerine döndü.
Olimpiyatlar’da dikkat çekici olaylar da yaşandı. 27 Temmuz’da İsrail ile Paraguay arasında oynanan bir futbol maçında, seyirciler Filistin bayrakları ve "Soykırım Olimpiyatları" yazılı bir pankartlar açtı. Ayrıca, İsrail taraftarlarına yönelik antisemit hareketler ve klişeler de vardı. Paris polisi bu olayları araştırıyor.
Ayrıca, altın madalya kazanan Amerikalı güreşçi Amit Elor, tehditler ve Holokost ile ilgili hakaretler de dahil olmak üzere çevrimiçi ortamda aldığı antisemit tacizlere karşı çıktı. Elor, güvenlik endişeleri nedeniyle başlangıçta Yahudi kimliğini Olimpiyatlar öncesinde kamuoyuyla tartışmaktan kaçınmıştı ancak zaferinden sonra bu konuyu ele almaya karar verdi.
Son olarak, Olimpiyatlar’dan bahsedip 1972 Münih Olimpiyatları’nı anmadan geçemeyiz. Olimpiyat tarihindeki en trajik olaylardan biri olan Münih Katliamı, Eylül 1972'de, Filistinli terör örgütü Kara Eylül tarafından İsrail olimpiyat takımına yapılan bir saldırıyla gerçekleşmişti. Bu olay, Olimpiyat tarihine kara bir leke olarak geçti ve uluslararası terörizmin spor dünyasına etkisini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Münih Katliamı, hem İsrail hem de dünya için derin bir travma yarattı ve sonraki yıllarda terörle mücadelede daha sert önlemler alınmasına yol açtı.
Bu vesile ile, sporun ve olimpiyatların herkes için güvenli, adil ve keyifli geçmesi her zamandan daha değerli! Ter döken tüm sporculara tebrikler!
Kaynaklar:
● https://www.jpost.com/diaspora/antisemitism/article-812207
● https://apnews.com/article/olympics-2024-israel-threats-paris-438154dffc5e297921d3f7a9a7dfa58d