Fransa, açılış töreninden geçtiğimiz pazar günü, Stade de France´daki finale kadar hem kendisi, hem tarihi ve hem de halkı hakkındaki tüm bilinen inançlara meydan okumayı başardı.
Şehir tam bir bayram havasında, çoşku ve spor sevenleri duygusal bir şekilde kucaklayarak dünyaya o çok özlediğimiz neşe ile bir olmanın verdiği tılsımlı bir mutluluğunu yansıttı. Spor etkinliklerinin gerçekleştiği alanlarda kardeşlik ve barış ile paylaşılan alkış, şarkılar ve heyecan yüreklere iyi geldi. İnsanlar bilmedikleri kişilere sarılıp, birlikte paylaşmanın mutluluğunu sergiledi.
Kapanışın bir gün öncesi gezdiğim Seine Nehri kıyılarındaki kafelerde çeşitli uluslardan enerji dolu gençleri, sporcuları ve aralarındaki iletişimi hayranlıkla izledim. Paris, ilk kez spor kutlama aşkıyla dolan tarihi yerlerinde hem turistleri hem de başından beri şehirlerinde yaşanacaklardan endişeli Parizyenlere şaşırtıcı bir bayram havası estirdi. Fransa'nın tamamı iki haftadan fazla tam bir coşku ve spor tutkusuyla canlandı.
Tüm eleştirelere rağmen gerçekleşen, kanımca Paris ruhunu ve eşitlik, kardeşlik, hürriyet fikirlerini yansıtan ‘Parisien’ bir açılış töreninden, 11 Ağustos Pazar akşamı Stade de France'da son bulan törenine kadar, Olimpiyatlar teknik olarak da mükemmel ve şaşırtıcıydı. Emniyet görevlileri her yerde kusursuz bir başarıya imza attı.
Paris halkını oldukça zorlayan fakat düzenli işleyen toplu taşımadan, inanılmaz derecede nazik polis memurlarına, 45 bin gönüllü görevli ve her yerde söylenen klasik Fransız şarkılarından müzikal Fransız dokunuşunun tanıtımına kadar Olimpiyatlar aynı zamanda Fransa’nın başka bir yüzünü sergiledi. Paris’i terk edip kargaşa yaşamak istemeyen birçok Parislinin, gittiklerine pişman olup bu çoşkuyu paylaşmak için birkaç gün sonra geri dönmüş olmaları da güzel bir noktadır.
Oyunların şehrin içinde olması da eleştirilirken, Olimpiyat Oyunlarını Paris'in kalbinde düzenlemenin, anıtlarını, ünlü yerlerini ve nehrini sergilemek Paris için çok başarılı canlı bir reklam olduğu gerçek.
Esplanade des Invalides’den Concorde dikilitaşına çarpan BMX bisikletlerine, Montmartre'deki bisiklet parkurlarından, Eyfel Kulesi'nin eteklerindeki plaj voleyboluna ve son gece sabaha kadar süren halk maratonunu kadar birçok müsabaka şehirde unutulmayacak anlar yaşattı.
Tabii ki Fransız sporcuların başta fenomen olarak tanımlanan Léon Marchand olmak üzere Althéa Laurin gibi isimlerin, ülkeyi altın madalya açısından dünyada beşinci sıraya taşıyacak kadar parlamaları da halka heyecan ve bayram havası yaratma açısından önemli katkıda bulundu.
Kapanış akşamı etkileyici konuşmalar içinde geçen şu cümleler duygulandırıcıydı: “Bu olimpiyatlarda Fransa’nın güzel yüzünü ve insanlığın spor sayesinde gerçekleştirdiği barış kabiliyetini gördük. Çok sevdiğiniz zaman en zor şey ‘Au revoir Allaha ısmarladık’ demektir. Biz de hepinizi çok sevdik ve özleyeceğiz.”
Tüm sporculara veda ederken, müziği bile Los Angeles Olimpiyatlarına geçiş gibi hazırlanan kapanış töreninde başlarda duyulan Fransız ezgilerinden Charles Aznavour, Piaf, Joe Dassin şarkılarından sonra, aslı Fransızca olan ve Claude François’nın meşhur ettiği ‘Comme d’habitude’ şarkısını Yseult ‘My Way’ şarkısıyla sonlandırdı.
Paris bir yaz masalı yaşadı.