“A Ğ A T A K I L A N L A R”

•Yani ortalama olarak Gazze´de yaşayanların yüzde 60´ı Hamas´a güvenmemekte. Yine aynı çalışmaya göre Hamas´ın halkın isteklerine ne kadar dikkate alıyor sorusuna hiç duyarlı değil diyenlerin oranı yüzde 28, pek duyarlı değil diyenlerin oranı ise yüzde 50. Çok duyarlı olduğunu düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 2 dolayında. Bu yanıtlar sonrası kendinizi hangi partiye yakın hissediyorsunuz sorusuna Hamas´a diyenlerin oranı yüzde 28, El Fetih´e diyenlerin oranı da ancak yüzde 30. •Eldeki bu veriler Hamas´ın Filistin halkının desteğini yitirdiğini göstermekte. Hamas bu saldırı ile yeniden itibar kazandı mı? Bu sorunun yanıtı şimdilik yok. Ancak Hamas saldırısının altında yitirdiği desteği yeniden yakalamak isteğinin yattığı açık. Yani Hamas siyasal çıkar için halkını ateşe attı. Ne yazık ki Türk halkı okumadığı için bu gerçeğin farkında değil. Bizim hükümetimizin politikası da Filistin halkının değil, Hamas´ın ekmeğine kaymak sürmekte. Yani amaç ortak, siyasal çıkar elde etmek. ÖMER FARUK ÇOLAK – www.ekonomim.com

İzak BARON Diğer
21 Ağustos 2024 Çarşamba
  • Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • İris Cibre 🐦@iriscibre

Dünyanın bir çok yerinde, kendini ait hissettiği ülkede aslında kabul görmediklerini düşünen bir çok Yahudi var

Ben kendimi şanslı hissediyorum

Ülke olarak bir çok sorunumuza rağmen, üç beş çapulcu, sosyal medya ırkçı soytarısı dışında, kendimi hiç dışlanmış, istenmeyen hissetmiyorum

Çoğunluğumuz, birbirimizi, sadece insan olarak görüyor ve seviyoruz

Bu yüzden, Türk vatandaşı olduğum, burada doğduğum ve soytarı ırkçılara karşı siz dostların varlığını gördüğüm için çok mutluyum

Bunu ara ara yazmamın nedeni, o kadar çok böyle paylaşımlar görüyorum ki, hem üzülüyorum hem de şanslı hissediyor ve bu durumun değişmesinden korkuyorum

Umarım değişmez🙏

 

https://x.com/iriscibre/status/1823424952004923598

 

  • Hamas gerçeği - Örsan K. Öymen

Hamas’ın 7 Ekim 2023’te, aralarında kadınların, çocukların, gençlerin ve yaşlıların da olduğu 1200 sivil İsrail vatandaşını katletmesinden sonra, İsrail’deki Benjamin Netanyahu hükümeti Hamas’ın kontrol ettiği Gazze bölgesine büyük bir saldırı başlattı ve on binlerce Filistinli sivil yaşamını yitirdi, büyük bir katliam yaşandı.

Hamas, sadece İsrail’in tarihindeki değil, dünya tarihindeki en büyük terör eylemlerinden birisini gerçekleştirirken, İsrail’in buna böyle bir tepki vereceğini bilmiyor muydu?

Elbette biliyordu!

Bu nedenle Gazze’de yaşanan katliamların birinci derece sorumlusu Netanyahu hükümeti olsa da, Hamas da Gazze’deki büyük trajediden dolayı sorumludur! Hamas’ın, Filistin halkının çıkarına olan bir eylemde bulunmadığı açıktır. Filistin davası Hamas’ın tekelinde olmadığı gibi, Hamas, kurulduğu tarihten itibaren, Filistin davasına en büyük zararı veren örgüt olmuştur!

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/orsan-k-oymen/hamas-gercegi-2236798

 

  • Türkiye ‘Filistin davası’nın neresinde? – NAMIK TAN

Yeni koşullarda Türkiye’nin ‘Filistin davası’nda bölgesel ölçekte İran’la rekabet ederken, İsrail nezdinde nüfuzunun sınırlandığını, Arap-İslam alemiyle ve dünyayla yeniden buluşma çizgisine doğru ilerlediğini, bundan başka seçeneğinin kalmadığını söylemek mümkün. Günlük siyasetin ideolojik hamaseti hala devlete ve topluma ‘yenilenmiş milli görüş’ çizgisindeki MK taraftarı tutumu yegâne hakikatmiş gibi dayatıyor. Ama fiili çaresizlik ve seçeneksizlik aksini düşündürüyor. Öyle ki, ilk bakışta şaşırtıcı görünse de alıştığımız ‘pragmatik’ dönüşlerine yakında bir yenisini ekleyebilecek AKP iktidarı ‘Filistin davası’ndaki tutumunu yavaştan değiştirebilir. Mahmut Abbas’ın Batı’yla ve Arap-İslam alemiyle barışık ilişkileri bir yana, Çin’le münasebetlerinin ve Ankara’ya gelmeden Rusya’yı ziyaretinin anlamı üzerinde düşünmenin zamanı gelmiş olabilir. Kim bilir, belki de hükümetin zihnini şu anda meşgul eden asıl ve öncelikli soru, ‘Filistin davası’ ve Filistin halkının geleceğinden öte, savaşla harabeye dönen Gazze şeridinde başlatılacak büyük imar ve inşaat faaliyetinden kimlerin kazanç sağlayacağıdır.

https://t24.com.tr/yazarlar/namik-tan/turkiye-filistin-davasi-nin-neresinde,46034

 

  • İsrail-Filistin sorunu: Türkiye’nin ayakları yere ne kadar basıyor? – İSMET BERKAN

Sahiden biliyor muyuz Türkiye’nin Filistin için ne savunduğunu? İki devletli çözüm demeyin bana, bunda samimi olunsa aynı şeyi 7 Ekimden beri yüksek sesle söyleyen ABD ile yan yana gelinir ve İsrail baskı altına alınırdı.

Ama hayır, bizim politikalarımız bir sokak eylemcisi kıvamında. ‘Kahrolsun İsrail’ deyince sahiden kahrolacağını sanıyoruz.

Nasıl İsrail’de Binyamin Netanyahu savaşın devam etmesinden bir siyasi çıkar umuyor ve biraz da o yüzden savaşın bitmesine yanaşmıyorsa, benzer şekilde Hamas da İsrail’in Gazze’ye saldırmaya devam etmesinden bir siyasi çıkar umuyor, bu sayede varlığını uzatıyor.

Nasıl Netanyahu iktidarının devamı daha fazla Filistinli’nin ölmesi anlamına geliyorsa Hamas’ın devamı da aynı anlama geliyor: Daha fazla Filistinlinin ölmesi.

O bakımdan Mahmud Abbas’ın dün Ankara’da itibarının iade edilmesi, eğer Türkiye’nin ayaklarının suya değmesi, Filistin konusundaki yeni gerçeği kabullenmesi anlamına geliyorsa, bu sevindirici bir gelişme olabilir ancak.

https://www.karar.com/yazarlar/ismet-berkan/israil-filistin-sorunu-turkiyenin-ayaklari-yere-ne-kadar-basiyor-1600869

 

  • Gökhan Çınkara@gcinkara

Yeni okuduğum ilginç anekdotları barındıran bir diğer Sinvar portresi

Tercümesini dikkatinize sunuyorum

—————

Yer Altından Notlar - David Remnick

 

İsrail'in askeri mahkemelerinin arşivlerinde, Gazze Şeridi'ndeki Hamas lideri Yahya İbrahim Hassan Sinwar'ın sorgusunu kaydeden, İbranice el yazısıyla yazılmış altı sayfalık bir belge bulunmaktadır. 8 Şubat 1999 tarihli bu belge, ona 955266978 kimlik numarasını vermektedir.

 

Sinwar o zamanlar otuz altı yaşındaydı ve on bir yıldır hapsedilmişti. Hapse girmeden önce, Hamas'ın Munazamat el-Cihad ve el-Da'va, ya da Majd olarak bilinen bir birimine liderlik etmişti—bu birim, İsrail ile işbirliği yapanları veya eşcinsel ilişki, evlilik dışı ilişki ve pornografi bulundurmak gibi ortodoks İslami ahlaka karşı suç işleyenleri cezalandıran bir infaz ekibiydi. Sinwar, düşmanla işbirliği yapmakla suçlanan Filistinlileri idam ettiği için Negev Çölü'ndeki bir tesiste dört müebbet hapis cezası çekiyordu. Sorgulayıcısı, David Cohen adında bir çavuşun kaydettiğine göre, o aynı zamanda bir başka suçu da itiraf etmişti: Bir yıl önce, hapisten İsrailli bir askerin kaçırılmasını organize etmek için komplo kurmuştu.

Sinwar'ın suç ortağı, Hamas komutanı Mohammed Sharatha adlı bir mahkûmdu. İkisi, 1997'de, Sharatha uzun bir cezanın ortasındayken hücre arkadaşı olmuşlardı; Hamas'ın 101 Birimi adı verilen bir güvenlik gücünün parçası olarak, iki İsrailli askerin kaçırılması ve öldürülmesine katılmıştı. Operasyon hakkında özellikle pişmanlık duymuyordu ("Yaptığımı yaptım ve pişman değilim," diye daha sonra söyledi), ancak bir şey hakkında huzursuzdu. Sinwar, sorgu dosyasına dahil edilen bir itirafta şunları yazdı: "Çoğu zaman üzgün olduğunu hissettim." Sonunda, Sharatha umutsuzluğunun kaynağını açıkladı: Gazze'deki kız kardeşi, evlilik dışı bir ilişki yaşayarak aileyi utandırıyordu. Sinwar, onun uygun bir şekilde cezalandırılması için bir yol bulmaya yardımcı olabilir miydi? Sinwar, Gazze'deki Hamas askeri kanadının önde gelen bir üyesi olan kardeşi Mohammed'e haber ulaştıracağına söz verdi. (Hamas mahkûmları rutin olarak ziyaretçiler aracılığıyla mesajlar kaçırıyordu.) Sorgu kaydı, eylemin kısa süre sonra Sharatha'nın kardeşlerinden biri tarafından gerçekleştirildiğini not eder: Kız kardeşleri Şeritte ölü bulundu.

Tamamı : https://threadreaderapp.com/thread/1823414117278855311.html

 

  • Bu Bir “Saçmalamamaya Davet” Yazısıdır: 90’lık Mahmud Abbas Hain mi? - MEHMET AKİF KOÇ

Türkiye’deki Hamas algısı ve Abbas karşıtı retorik, uluslararası kamuoyu tarafından -hatta çoğu Arap ülkesinde de- pek paylaşılmıyor, soykırıma varan katliamı durdurmak için büyük bir inisiyatif alınmamasının sebebi de bu esasen. Türkiye’deki Filistin kökenli gazeteci ve sosyal medyada takipçisi bol hesapların, öncelikle iç siyasi rekabetten kaynaklı Abbas düşmanlığının da yaşananlar karşısında günah keçisi arayan öfkeli Türk kamuoyunda ateşi harladığını gözlemliyorum.

Bu noktada bir dostane ikaz, Türkçe yazan bu Filistin asıllı isimlere: Paylaşım ve yorumlarınızda ölçülü olmanızda fayda var, siyasi görüşünüz istikametindeki söylemleriniz kendi açınızdan makul olabilir, rakip grupları siyaseten kabahatli ve işbirlikçi göstermek istiyor da olabilirsiniz. Siyasette yanlış da olsa bu tür şeyler olabilir. Ancak insanlar neyi ne niyetle söylediğinizi süzemediği için yanlış istikamette bir nefret dalgasını -hatta doğrudan Filistin ve Hamas’a karşı- ve kutuplaşmayı körüklüyor olabilirsiniz. Bu nefret dalgası bugün ve kısa vadede size faydalı da olabilir; ama orta ve uzun vadede Türkiye’deki Filistin algısına iyilik yapmıyor bu tavrınız.

Bir dostane ikaz da kamuoyuna ve politika yapıcılara: Lütfen size söylenen şeyleri akıl ve muhakemenizle süzün. Hangi sözün kim tarafından, ne niyetle ve neyi amaçlayarak söylenmiş olabileceğini biraz düşünün. Basit algı manipülasyonlarına ve Filistinli gruplar arasındaki rekabetten kaynaklanan çatışmacı diskura prim vermeyin. Uzmanları dahi konuyla ilgili bilgilerin çok kısıtlı bir bölümüne hâkimken, sizin sosyal medyadaki birkaç cümlelik veya birkaç paragraflık yorumlardan hareketle -bilgi bile değil, yorum!- iri iri laflar etmeniz, insanları “ihanet” gibi bir onursuzlukla bu kadar kolay suçlamanız anlaşılır değil. Buna cidden gerek yok ve Filistin davasına makro çerçevede hiçbir faydası da yok. 

https://www.perspektif.online/bu-bir-sacmalamamaya-davet-yazisidir-90lik-mahmud-abbas-hain-mi/

 

  • Katar’ın Başarılı Arabulucu Rolü Hamas-İsrail Düğümünü Çözebilecek Mi?  - ALİ ALTUNKAYA

https://www.fokusplus.com/siyaset-dosya/katarin-basarili-arabulucu-rolu-hamas-israil-dugumunu-cozebilecek-mi

 

  • TBMM’deki Filistin kefiyesi fotoğraflarının tetiklediği bir Hamas hatırası – CANSU ÇAMLIBEL

İngilizlerin bu tür metin yazmış olması değildi beni şok eden, Hamas liderliğinin bu metinde bir problem görmüyor oluşuydu. Ahmed Yousef metni okumama izin verdi ama bir kopyasını almayı başaramadım.

Sonuçta AB’nin çabaları kadük kaldı, Ashton emekli oldu, Ahmed Yousef artık ortalarda yok. Yousef’in ‘Taliban modeli yerine Erdoğan modeli’ dediği şey zaten takla attı. Aynı olan tek şey, 7 Ekim’den sonra yüz binle çarpılan Filistinlilerin trajedisi.

Ancak ben artık ne zaman içinden Hamas geçen bir siyasi nutuk duysam önce Ahmed Yousef’i hatırlıyorum sonra da İsrail’in iç güvenlik istihbaratından sorumlu teşkilatı Shin Bet’in eski direktörlerinden Ami Ayalon’un 7 Ekim sonrasındaki itirafını.

Avustralya’daki ABC kanalının Dış Politika Editörü John Lyons’ın hazırladığı belgeselde konuşan Ayalon şöyle diyor; “Hamas'ın Gazze'yi, Filistin Yönetimi'nin de Batı Şeria'yı kontrol etmesi ve birbirleriyle savaşmaları için her şeyi yaptık. Netanyahu, Katar'ın Hamas'a tahminimce 1,4 milyar dolardan fazla parayı göndermesine izin verdi. Ve biz başbakanımızın talimatıyla bunu yaparak Hamas’ın gücünü arttırdık.” Ayalon’un ifşasını belgeselde Ehud Barak’ın analizi takip ediyor; “Netenyahu Hamas’ı iki devletli bir çözüme engel olmak için güçlendirdi. Bunu bilinçli ve sistematik bir politika olarak uyguladı.”

İktidara geldiğinden beri Türkiye Cumhuriyeti’nin Filistin davasına tarihi desteğini kendi ideolojik gündemi nedeniyle ‘Hamas’a koşulsuz destek’ formuna sokan AKP hükümetinin istihbaratçı elitleri, eminim benim gazeteci gözüyle yakalayabildiklerimden çok daha fazlasını biliyordur.

Tamamı: https://t24.com.tr/yazarlar/cansu-camlibel/tbmm-deki-filistin-kefiyesi-fotograflarinin-tetikledigi-bir-hamas-hatirasi,46047

 

  • Gökhan Çınkara@gcinkara

Ceyda Karan Hanımefendi'nin sorusuna binaen 🔽

 

https://x.com/gcinkara/status/1824021230850081219

 

  • ‘İran büyük bir savaş kaldıracak, yönetecek, yönlendirecek pozisyonda değil’ – GÖKHAN ÇINKARA (CEYDA KARAN)

 

 

https://anlatilaninotesi.com.tr/20240812/1086765008.html

 

  • Uzmanlar, Mahmud Abbas'ın Meclis'teki konuşmasını KARAR'a değerlendirdi: Türkiye klasik Filistin politikasına döndü

London School of Economics Avrupa Enstitüsü’nde Araştırmacı, Ortadoğu Uzmanı Selin Nasi, Mahmud Abbas’ın Ankara’ya çağırılmasının Türkiye’nin Filistin davasında durduğu yeri daha orta bir yola çektiğinden bahsetti:

“Mahmud Abbas’ın TBMM Genel Kurulu'na hitap etmesi; Ankara’nın Filistin davasını gündeme taşıması ve Filistin meselesinde daha hakkaniyetli bir çizgiye yönelmesi açısından çok önemli. Filistin sorunu, Türkiye’nin öteden beri hassasiyetle yaklaştığı bir konudur. Bugün Meclis'in partiler üstü bir katılım sağlamış olması Türkiye’nin bu konudaki duyarlılığını bir kez daha ortaya koyuyor. Geçmişten bugüne baktığımızda, Türkiye her zaman iki devletli çözümden yana olmuştur. Bununla birlikte, İsrail ile sağlıklı bir diyalog kurulması, Filistin sorununda yapıcı bir rol oynamamıza imkân sağlamıştır.”

https://www.karar.com/dunya-haberleri/uzmanlar-mahmud-abbasin-meclisteki-konusmasini-karara-degerlendirdi-1886398

 

  • Ateş çemberi büyürken Ankara'nın sorumlulukları da artıyor – ÜNAL ÇEVİKÖZ

Abbas'ın Türkiye'ye yaptığı ziyaretin doruk noktası ise şüphesiz TBMM'de yaptığı konuşma oldu. Konuşmanın içindeki bilinen dini ve kutsal mesajların dışındaki en önemli ifade, Abbas'ın Gazze'ye gideceğini açıklaması oldu. Abbas'ın bu ziyareti gerçekleştirebilmesi Filistin'in iki başlılığına son vermek için çok önemli bir gelişme olur elbette. Ancak böyle bir gelişmeyi Hamas'ın kabul edip sindirebilmesi bugünkü koşullarda oldukça zor görünüyor. Keşke böyle bir ziyareti 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana yaşanan Gazze katliamı başlamadan önce yapabilseydi.

https://kisadalga.net/yazar/ates-cemberi-buyurken-ankaranin-sorumluluklari-da-artiyor-108179

 

  • Enstantaneler – NECMİYE ALPAY

Gazze’de temsil gücünü ele geçirmiş olan Hamas’ın da sütten çıkmış ak kaşık olmayışı; Mossad ve CIA desteğiyle FKÖ’ye karşı savaşarak kurulmuş olmasından öte, 7 Ekim saldırısında çoğu sivil olmak üzere 1200 kişiyi öldürmüş ve 250'ye yakın kişiyi rehin alarak Gazze'ye götürmüş olması, yani bu savaşta tek suçlunun Netanyahu olmayışı.

Hamas üstelik İsrail’in her yeri hedef alacağını bile bile camilere, okullara ve hastanelere konuşlanabilmektedir.

Peki ama, Hamas konuşlanıyor diye, camileri, okulları ve hastaneleri hedef almak suç olmaktan çıkıyor mu? Birinin suçu diğerininkini bağışlatır mı?

Üstelik bu savaş 7 Ekim’de başlamadı. İsrail kuruluşundan bu yana kesintisiz bir yayılmacılık politikasıyla Filistin’i adım adım parçalayıp işgal ederek yüzlerce BM kararını hiçe saymakta tereddüt etmedi ve iş 7 Ekim ile soykırıma kadar vardı. Bu aşamayla yetineceğinin de garantisi yok. İkisi de soykırım kurbanı olan iki halk söz konusu. Biri İbrahimi zamanlardan bu yana her yerde mağdur, şimdi de diğeri, hem de o en eski mağdurun eliyle gadre uğruyor...

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Birleşmiş Milletler tarafından Filistinlilerin temsilcisi olarak tanınalı tam elli yıl oldu. Örgüt, 1974 yılında Arap Birliği, İslam Konferansı Örgütü ve BM tarafından Filistinlilerin tek meşru temsilcisi olarak tanınmıştı.

Barış ve iki devletli çözüm için gerçek bir çaba gösteren ve başarının eşiğine kadar gelen İsrail lideri İshak Rabin’in “faili meçhul” bir cinayetle “etkisiz hale getirilmesi”nin ve Yaser Arafat’ın kuşkulu ölümünün failleri gerçekten bilinmiyor olabilir mi?

İsrail’in askerî yapısının ABD ve Britanya’nın askerî yapısıyla tümleşik olması, diplomatik ve benzeri diğer yapılarının da neredeyse tümleşik hareket etmeye yönelmesi anlamına geliyor. Ve bu, İsrail devletine, milliyetçiliğin en faşizan türünün varabileceğini en çıkarçı şiar olan “Ne pahasına olursa olsun! / À tout prix! / At all costs!” şiarına demir atma olanağını sağlamış durumda.

İsrail devletinin bu noktaya varması, Yahudiliğin üstünlük/ seçilmişlik iddiasının sonu anlamına geliyor. Sizin devletiniz de çoğu devlet gibi kırımcı, çıkarcı ve sıradan. Kavim olarak seçilmişlik iddiaları artık tıpkı diğerleri gibi yerle bir.

https://t24.com.tr/yazarlar/necmiye-alpay/enstantaneler,45986

 

  • İran ve İsrail: Müttefiklikten ezeli düşmanlığa - RODİON EBBİGHAUSEN

Siyasi çatışmaların aksine iki ülke halkından ise zaman zaman farklı sesler duyulabiliyor. Örneğin İran'ın eski cumhurbaşkanlarından Rafsancani'nin eski bir milletvekili olan kızı Faize Haşimi Rafsancani, 2021 sonu verdiği bir mülakatta "İran, İsrail''e bakışını gözden geçirmeli, günümüze uygun  değil" demişti. Siyaset bilimci ve Tahran Üniversitesi Öğretim Üyesi Sadık Zibakalam da İran'ın İsrail politikasını sıklıkla eleştirenlerden. Zibakalam, 2022'de DW'ye "İzlenen tutum ülkeyi uluslararası toplumda izole etti, dışlanmasına neden oldu" değerlendirmesini yapmıştı.

İsrail'de de İran ile dayanışma gösteren sivil kesimler oluyor. Adı ilk kez 2012 yılında kamuoyuna yansıyan sosyal medya inisiyatifi "İsrail İran'ı seviyor", İran halkı ile dayanışma gösterdi. 2023'te de benzer bir kampanya ile Kürt genç kadın Mahsa Jina Amini'nin öldürülmesinden sonra İran'da düzenlenen protestolara destek verildi. Şu dönem de yine #IsraelisLoveIranians etiketli bir kampanya ile dayanışmanın canlandırılmasına çalışılıyor.

Ancak siyasette Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e yönelik saldırısı ve İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun başlattığı Gazze savaşıyla cepheler sertleşti.

https://www.dwturkce1.com/tr/i%CC%87ran-ve-i%CC%87srail-m%C3%BCttefiklikten-ezeli-d%C3%BC%C5%9Fmanl%C4%B1%C4%9Fa/a-69941502

 

  • İran İsrail'e cevap verecek mi? | SİNAN ÜLGEN

https://www.youtube.com/watch?v=F9aX1ptAn60

 

  • İran-İsrail nereye? Haniye suikastı İran için yeni bir dönemin başlangıcı mı? – ARİF KESKİN

İsrail’in, reformcu Pezeşkiyan’ın yemin töreninden hemen sonra düzenlediği suikast, sadece Hamaney ve onun etrafında kümelenmiş askerî ve güvenlik bürokrasisine yönelik değil, doğrudan reformculara yönelik bir saldırı da sayılır.

Peki, İsrail İran’da reformculara daha en baştan neden böyle bir darbe vurmak istedi? İsrail neden reformcuların İran rejimini korumaya dönük tüm programlarını ilk günde sabote etti?

İsrail’in İran’da reformcuları hedef almasının çeşitli nedenleri olabilir.

İsrail, İran’daki reformcuları, rejimi güçlendiren ancak onu değiştirme olanağı olmayan güçler olarak yorumluyor.  İsrail, reformcuların ambargoları kaldırma girişimlerine de karşı. Zira İsrail’e göre reformcuların eliyle ambargoların kalkması, İran ekonomisinin güçlenmesi, İran’ın desteklediği Direniş Ekseni’ni oluşturan gruplara (Hamas, Hizbullah, Husiler) daha fazla mali yardım anlamına geliyor. Reformcuların vasıtasıyla Batılılarla ilişkisini yeniden düzenleyen İran, İsrail’in işini zorlaştırabilir.

İsrail’in hem İran hem de onun desteklediği gruplarla eş zamanlı olarak çatışmasını, Tel Aviv’in İran’a yönelik muhtemel bir savaş hazırlığının ilk provaları olarak görmek gerekir.

Öncelikle İsrail kendi müttefiklerine İran’ın görüldüğü kadar güçlü olmadığını ve onun desteklediği örgütlerle savaşmanın düşünüldüğü gibi korkutucu bir kıyamet senaryosunu doğurmayacağını ispatlamak istiyor. Bu, doğrudan ABD’ye iletilen bir mesaj.

An itibariyle İran-İsrail ilişkileri çok farklı bir zemine kaymış durumda. İki ülke arasında bu çatışma sürecek. İsrail’in eylemlerini devam ettirme ihtimali var.  Bu da İran’ın 1979’dan sonra içine sürüklenmek istemediği bir alana itilmesi anlamına geliyor.

https://fikirturu.com/jeo-politika/iran-israil-nereye-haniye-suikasti-iran/

 

  • Güncel Ortadoğu Jeopolitiği: Bölgesel Hegemonya Yarışı ve Gazze - DR. ÖĞR. ÜYESİ CEYHUN ÇİÇEKÇİ

Uzun yıllardır İsrail’in İranlı nükleer uzmanlara yönelik düzenlediği suikastler, stratejik olarak İran nükleerleşmesinin hedef alınması hasebiyle, İsrail’in İran odaklı güvenlik politikalarının mahiyetini de açığa çıkarmaktadır. Hatta denilebilir ki HAMAS lider kadrosundan İsmail Haniye’nin katledilmesi, İsrail’in HAMAS liderliğini İran’a iyice angaje olmaya zorlamak açısından politik bir suikast olarak çözümlenebilir ve söz konusu suikast kümesinden ayrıştırılabilir. HAMAS’ın İran ile isminin daha yoğun anılması, Filistinli direniş örgütünün küresel imajını itibarsızlaştırmak için İsrail namına elverişli bir imkân olarak görülmektedir. Bu bağlamda Haniye suikasti, bir taşla birden fazla kuş vurmuştur.

https://foreignpolicy.org.tr/guncel-ortadogu-jeopolitigi-bolgesel-hegemonya-yarisi-ve-gazze/

 

  • Hamas'ın yeni lideri Sinvar ve Türkiye-İran kapışması...- HEDİYE LEVENT

https://www.youtube.com/watch?v=GKnZlZ_-ajw&t=1736s

 

  • İran-İsrail Gerilimi | Hediye Levent: İran, ağırlıklı olarak kontrol edilebilir risk ve çatışma tercih ediyor - MELTEM SUAT

https://daktilo1984.com/roportajlar/iran-israil-gerilimi-hediye-levent-iran-agirlikli-olarak-kontrol-edilebilir-risk-ve-catisma-tercih-ediyor/

 

  • Ortadoğu Ekonomisi ve Hamas - ÖMER FARUK ÇOLAK

Arap ülkelerinin aksine Gazze'deki savaş İsrail ekonomisini etkiledi. İstihdam, yedek görev çağrıları nedeniyle sekteye uğradı. Hükümet harcamaları 2023'ün son çeyreğinde yüzde 88'den fazla arttı ve ülkenin ekonomisi giderek daha fazla borca battı. İsrail ekonomisi yine de krize girmedi, çünkü Yahudi lobisi bu maliyeti telafi edecek kaynakları İsrail’e sağladı. Mısır, Kızıldeniz'deki taşımacılığın aksaması nedeni ile savaştan etkilenen az sayıdaki ülkeler arasında başı çekti. Süveyş Kanalı'ndan elde edilen gelir, Temmuz 2023 ile Haziran 2024 arasında neredeyse dörtte bir oranında düştü. Ancak IMF’in 8 milyar dolarlık kredi anlaşmasının yanı sıra Avrupa Birliği kredileri ve BAE'ne arazi satışlarından elde edilen 35 milyar dolarlık gelirle Mısır, olası bir mali krizden kurtuldu.

Dolayısıyla Hamas saldırılar sonrası umduğu ekonomik kriz tablosu gerçekleşmedi. Peki Hamas şu ana kadar yaklaşık 40 bin Filistinlinin canına mal olan saldırıyı neden gerçekleştirdi?

 

Şimdi sorduğumuz soruya daha geniş bir çerçevede yanıt verelim. Hamas saldırı öncesi Filistin halkının güvenini yitirmişti. Arap ülkelerine ilişkin raporlar ve araştırmalar yayınlayan Arab Barometre’nin (https://www.arabbarometer.org) savaş öncesi yayınladığı bir çalışmaya göre Hamas’a çok güveniyorum diyen 18-29 yaş gurubun da oran yüzde 18 dolayında bu oran 30 yaşın üstünde olanlarda yüzde 8 dolayında.  Hamas’a hiç güven duymayanların oranı ise aynı yaş guruplarında yüzde 43 ve 45. Pek güvenmiyorum diyenlerin oranı da yüzde 23 dolayında. Yani ortalama olarak Gazze’de yaşayanların yüzde 60’ı Hamas’a güvenmemekte. Yine aynı çalışmaya göre Hamas’ın halkın isteklerine ne kadar dikkate alıyor sorusuna hiç duyarlı değil diyenlerin oranı yüzde 28, pek duyarlı değil diyenlerin oranı ise yüzde 50. Çok duyarlı olduğunu düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 2 dolayında.

 

Bu yanıtlar sonrası kendinizi hangi partiye yakın hissediyorsunuz sorusuna Hamas’a diyenlerin oranı yüzde 28, El Fetih’e diyenlerin oranı da ancak yüzde 30.

Eldeki bu veriler Hamas’ın Filistin halkının desteğini yitirdiğini göstermekte. Hamas bu saldırı ile yeniden itibar kazandı mı? Bu sorunun yanıtı şimdilik yok. Ancak Hamas saldırısının altında yitirdiği desteği yeniden yakalamak isteğinin yattığı açık. Yani Hamas siyasal çıkar için halkını ateşe attı. Ne yazık ki Türk halkı okumadığı için bu gerçeğin farkında değil.  Bizim hükümetimizin politikası da Filistin halkının değil, Hamas’ın ekmeğine kaymak sürmekte. Yani amaç ortak, siyasal çıkar elde etmek.

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ortadogu-ekonomisi-ve-hamas/760538

 

  • Fania Oz-Salzberger 🇮🇱🟣⚖️ פניה עוז-זלצברגר@faniaoz

Netanyahu bu sabah kendi başına bir Kamu Hizmeti Komiseri atayacağı kararını verdi. Tüm kabine bu kararı destekledi. Bu İsrail yasalarına aykırıdır ve Başsavcının görüşüne aykırıdır.

İsrail hükümetinin devam eden darbesi bir "yargısal revizyon" değil, ülkenin hukuk devletinin yıkımıdır. Başsavcı toplantı sırasında sözlü saldırıya uğradı ve Ben Gvir derhal görevden alınmasını istedi.

Netanyahu'nun Kamu Hizmeti Komisyonu'nu düşmanca ele geçirmesi, bundan sonraki tüm atamaların, atanan kişinin kendisine ve aşırı sağın gündemine boyun eğmesine tabi olacağı anlamına gelecektir.

https://x.com/faniaoz/status/1822609536072458544

 

  • İsrail devleti nasıl kuruldu? | Gerçek Fikri Ne? - 17 Ağustos 2024 – Habertürk

https://www.youtube.com/watch?v=_d5a2vWYEvg

 

  • URAD Uluslararası Radikalizm Gözlemevi@URAD_TR

Eskişehir'deki failin Masscleaner adlı yazdığı iddia edilen manifestonun duygusal vurguları dikkate alınarak çıkarılan kelime bulutu bize çok şey söylüyor.

 

https://x.com/URAD_TR/status/1823415194762051622

 

  • Aviva Klompas@AvivaKlompas

Bu akşam antisemitizmi ele alan bir etkinlikte konuşan @realDonaldTrump

 şu çarpıcı sözleri söyledi:

🔥 “Eğer Amerika’dan nefret ediyorsanız ve İsrail’i ortadan kaldırmak istiyorsanız, sizi ülkemizde istemiyoruz.”

🔥 “Trump yönetiminde Amerika’ya cihat gelmeyecek.”

🔥 "Kamala Harris ve Tim Walz seçilirse, radikal sol bayrak yakıcılar ve Hamas sempatizanları sadece sokaklarımızda kaos yaratmayacak. Beyaz Saray'da ABD dış politikasını yönetecekler ve İsrail ortadan kalkacak."

https://x.com/AvivaKlompas/status/1824238481255653768

 

  • Zvika Klein צביקה קליין@ZvikaKlein

İsrail'in ruhunu yansıtan serbest bırakılan rehineler, Nova kurtulanları ve ilk müdahale ekiplerinin yer aldığı benzersiz bir moda projesi olan 'Yeniden Giyineceğiz'i sunmaktan büyük gurur ve onur duyuyorum.

Feat.: Serbest bırakılan rehine Mia Schem, Eden Golan'ın Eurovision elbisesiyle.

Dergi Cuma günü yayınlanacak

https://www.jpost.com/j-spot/article-814866

 

https://x.com/ZvikaKlein/status/1824022383084044475

 

  • Göç olgusu ve Anadolu’da Yahudi Diasporası – SİREN BORA

 

Türkiye Cumhuriyeti döneminde, 1922 ile 1924 tarihleri arasında, 1928, 1934, 1942, 1948 ve 1955 yıllarında, yüzyıllardan beri Anadolu’da yaşayan Yahudilerin vatanlarından ayrılarak Amerika, Avusturalya, Avrupa, Afrika kıtalarına ve yeni kurulan İsrail Devleti’ne kitlesel göçlerine şahit olundu. “Peki Anadolu, hala farklı dine ve etnisiteye mensup topluluklar için cazip bir coğrafya mıydı? Hala göç alıyor muydu? Eğer göç alıyorsa, göçmenlerin dini ve etnik kökeni neydi? Aralarında Yahudiler var mıydı?” 2002 tarihinde, ABD’nin başlattığı Irak Harekatı ve Irak’ı işgali, Orta Doğu’nun siyasi, sosyal ve stratejik yapısında meydana gelecek büyük değişikliklerin başlangıcıydı. Irak, Afganistan, Libya, Suriye’deki savaşlar ve ardından gelen işgallerle parçalanan büyük bir coğrafya; bu ülkelerin halklarını göçe zorladı. Milyonlarca Müslüman ve Hıristiyan aile, daha güvenli bir ortamda, daha iyi sosyal ve ekonomik koşullar altında yaşam umuduyla Anadolu’ya göç etti. Anadolu’ya gelenlerin bir bölümü kalıcıydı. Bir bölümü ise, Anadolu’yu transit bir mekan olarak kullanıp, buradan Avrupa ve Amerika kıtalarına göç etme arzusundaydı. 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail’de meydana gelen terör eyleminde 24 saat içinde katledilen binden fazla sivilin varlığı ve ardından İsrail’in Gazze saldırısı; hem terör eylemine bizzat şahit olup sağ kurtulan ailelerin, hem de füze saldırılarından dolayı güvenlik endişesi duyanların İsrail’i terk etmesine yol açtı. Bu ailelerin bir bölümü Avrupa ve ABD kentlerine göç ederken, bir bölümü de Anadolu’ya geldi. Anadolu’ya yerleşen veya transit olarak kullanan Yahudi aileler dışında, şiddetli Gazze bombardımanı ve saldırılarından kaçan Filistinli ailelerin de Anadolu’ya yerleştiğini göz önüne alırsak; Böylece 21’inci yüzyıl, göçler ve göçmenler çağı olarak tarihe geçti diyebiliriz. Anadolu ise, yüzyıllardan beri süregelen sığınak ve köprü işlevini yerine getirmeye devam ediyor.

Tamamı: https://www.gazeteduvar.com.tr/goc-olgusu-ve-anadoluda-yahudi-diasporasi-haber-1713149

 

  • Halil Berktay
  • Üçüncü Dünya Savaşı (1) Başladı bile

https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/ucuncu-dunya-savasi-1-basladi-bile-176419/

  • Üçüncü Dünya Savaşı (2) Baş provokatör Netanyahu

https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/ucuncu-dunya-savasi-2-bas-provokator-netanyahu-176595/

  • Üçüncü Dünya Savaşı (3) Kara El (kör milliyetçiliğin yapabilecekleri)

https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/ucuncu-dunya-savasi-3-kara-el-kor-milliyetciligin-yapabilecekleri-176888/

  • Üçüncü Dünya Savaşı (4) Mazlumdan zalime

https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/ucuncu-dunya-savasi-4-mazlumdan-zalime-177830/

  • (5) İlkçağ sürgünleri ve Yahudi diasporası

https://serbestiyet.com/yazarlar/5-ilkcag-surgunleri-ve-yahudi-diasporasi-178200/

  • (6) Ortaçağ ve Yeniçağda anti-semitizm: Ayırımcılık, dışlanma, yalanlar, gettolar, pogromlar

https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/6-ortacag-ve-yenicagda-anti-semitizm-ayirimcilik-dislanma-yalanlar-gettolar-pogromlar-178462/

  • (7) Milliyetçilikler içinde bir milliyetçilik: Siyonizm

https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/7-milliyetcilikler-icinde-bir-milliyetcilik-siyonizm-178848/

 

  • Yunus Emre Erdölen@yunuserdolen

Trump dün kendisine 100 milyon dolar bağış yapan İsrailli yatırımcı Miriam Adelson ile antisemitizm mitingi düzenledi.

Adelson daha Trump'a bağış verip büyükelçiliğin Kudüs'e taşınmasına katkı sunmuştu. Şimdi Trump'tan isteği Batı Şeria'nın ilhakının ABD tarafından tanınması

 

https://x.com/yunuserdolen/status/1824407327572656639

 

  • Melike Karaosmanoğlu@DritaEsadi2

Bu gece Tel Aviv'den:

Savaşı durdur.

Bibi Escobar.

 

https://x.com/DritaEsadi2/status/1824907804613964131

 

  • Malumatfuruş@malumatfurusorg

İsrail Kanal 12 televizyonunun 27 Mayıs 2022 günkü yayınında (Evet %47 Hayır %43 sonucuyla) paylaştığı anketteki "Hükûmetin terör destekçilerine güvendiği iddiasına katılıyor musunuz?" sorusu "İsrail askerlerinin eli kelepçeli Filistinli mahkumlara tecavüz etmesini doğru buluyor musunuz?" şekline dönüştürülüp paylaşılmış.

 

https://x.com/malumatfurusorg/status/1823363800105418909

 

  • Gökhan Çınkara@gcinkara

Trump’un “Anti-Semitizm’le Mücadele” etkinliğini izledim.

Miriam Adelson + Chabad ortaklığında organize edilmiş.

Trump başkan seçilirse Ankara’nın konsept ve pratik olarak Ortadoğu politikasının “paradigmatik” bir değişiklik geçirmesi gerekeceği düşünülebilir.

https://x.com/gcinkara/status/1824553649273704522

 

  • Siyonizm: Türedi Bir Arayış Mı Kadim Bir Ülkü Mü? - ELDAR HASANOĞLU

https://www.fokusplus.com/odak/siyonizm-turedi-bir-arayis-mi-kadim-bir-ulku-mu

 

  • İsrail- Hamas, Rusya- Ukrayna savaşları. Benzerlikler, farklar - SELİM KUNERALP

Ülkemizde her iki savaşa bakış açılarında büyük farklar müşahede ediyorum.  Gazze halkının uğradığı korkunç katliamlara karşı çok haklı bir tepki olduğu açık. Haklılığı tartışılamaz.  Ancak Batı medyasından farklı olarak 7 Ekim 2023 saldırısı ülkemizde geçiştirildiği veya unutturulduğu için İsrail’in bu katliamları tahriksiz yapmadığı gerçeği kamuoyuna yansımamaktadır.  Üstelik biraz kaşıyınca maalesef insanlarımızda pek derinde olmayan Musevi düşmanlığı ortaya çıkıveriyor. Her siyasi ihtilaf gibi bunun da iki yönü olduğu, 7 Ekim saldırısı olmasaydı 2005 yılında İsrailli göçmenlerin yerleşim yerlerini de boşaltarak tahliye ettiği Gazze’yi tekrar işgal etmekte hevesli olmadığı da açık.  Ancak alternatifin de ne olduğu pek belli değil. Belki Katar hariç çoğu Arap ülkesinin kendi rejimleri için tehlike olarak gördükleri Müslüman Kardeşler (İhvanı Müslimin) örgütünün bir uzantısı olan Hamas’a Gazze’de yer vermek istemeyenler çok.  Ancak Batı Şeria’yı İsrail denetimi altında yöneten El-Fetih’in de Gazze’yi idare etmesi, hem güvenliği sağlayacak çok uluslu bir gücün kurulmasını hem de Hamas’ın sahada tamamen yenilmesini gerektirecektir. Hamas tamamen devre dışı kalmadıkça Arap ülkelerinin askerlerini tehlikeye atacak suretiyle Gazze’de kurulacak çok uluslu güce katkıda bulunmaya hevesli oldukları söylenemez.

Belki iktidarın Müslüman Kardeşlere duyduğu yakınlıktan kaynaklanan ve aleni bir şekilde dile getirilen Hamas sempatisinin etkisiyle Gazze halkı ile Hamas arasında fark bulunduğu bilincinin yaygın olduğu söylenemez. Bununla birlikte nispeten ılımlı ve ateşkes taraftarı Haniye’nin öldürülmesinden sonra radikal Sinvar’ın seçimi ülkemizde geçiştirildi.  Hatta anladığım kadar iktidar onu tebrik etmekten kaçındı.  Belki de Sinvar ile ateşkese ulaşmanın çok daha zor olduğu bilinciyle böyle hareket edilmiştir. Ve tabii saklandığı tünelden çıktığı anda İsrail tarafından öldürüleceğine kesin gözüyle bakılan Sinvar’ın Haniye’den farklı olarak ülkemize davet edilmesi söz konusu olamaz.  

Kamuoyuna aşılanan ve geçen haftaki yazımda izah etmeye çalıştığım şekilde gerçekte pek pratik bir etkisi olmayan Netanyahu düşmanlığının yarattığı bir sonuç, ülkemizin Hamas-İsrail denkleminin tamamen dışında kalması olmuştur. Ateşkes görüşmelerinde Katar, Mısır ve ABD rol alırken ülkemizin adı geçmemektedir. Diğer ülkelerden farklı olarak askerlerini tehlikeye atmaktan çekinmeyen iktidarımız çok uluslu güce gönüllü olmuş ancak olumlu cevap alamamıştır.

Bu bile uluslararası ihtilaflarda rol alabilmek için ülkelerin mümkün olduğu kadar tarafsız kalması gerekirken kamuoyunu da etkileyecek şekilde bir tarafı tutmanın sakıncalarını çok açık bir şekilde göstermektedir.  Bunların bedelini uzun vadede göreceğiz korkarım.

https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/israil-hamas-rusya-ukrayna-savaslari-benzerlikler-farklar-178929/

 

  • önder kaya istanbul gezgini@onderkayaistan1

İzmirde Sabatay Sevi’nin hatırasını taşıyan iki mekan. İzmir agorada ona atfedilen ev ve mesihliğini ilan ettiği Portekizliler sinagogu. İzmirli bir haham olam Sanatay Sevi 17. Yyda Yahudi cemaati içinde ciddi bir krize sebep olmuştu

 

https://x.com/onderkayaistan1/status/1823962624276549928

 

  • Yorgo Aivali@LaCulturel

Burası, 1871’de bir meyhaneydi. Haci İbrahim’e ait. Etz Hayim Sinagogu ile Popularya okulunun arasında. 1895’te ise Halifa Politi’ye ait şarap fabrikası olmuştur. Yapının girişindeki üzüm salkımı figürü ile İbrani takvimiyle yazılı 5660(1900) tarihi de şarap fabrikasına aittir.

 

https://x.com/LaCulturel/status/1824659651272597980

 

  • Demek Yahudi Salomon Calvi’ye kulak verseydik, Kocaeli 25 yıl önce o felaketi yaşamayacaktı - M.TANZER ÜNAL

“İstikbalde zelzele hasaratını azaltmak arzu edildiği takdirde, birinci derecede ehemmiyeti haiz zelzele mıntıkaları için bir kanun kabul edilerek binaların inşası, temellerin intihabı, tesis ve imar edilecek mevkilerin seçilmesi hususunda tedbirler ittihazı icap eder. Bu meyanda zelzelelere maruz Japonya, İtalya, Kaliforniya ve Güney Amerika’nın batı kısımları gibi memleketlerde elde edilen tecrübeleri nazari itibara almak ve bunları Türkiye’nin hususi jeolojik, iklim ve iktisadi vaziyetlerine intibak ettirmek lüzumlu olacaktır.”

Ankara bu kez profesörün önerilerini uygulamaya geçirmekte kararlı gözüküyordu.

Şevket Süreyya’nın başında olduğu daire, Bayındırlık Bakanlığı ile anlaşarak, bütün şehir planlarının ve sanayi bölgesi taslak planlarının bu rapordaki önerilere göre hazırlanmak üzere kendilerinin onayından geçmesini sağlamıştı.

1940 yılında yazdığı bir makalede Prof. Salomon da bu kez ümitli görünüyordu:

“Salâhiyettar makamlar ileride vuku mümkün zayiatı önlemek üzere lazım gelen tedbirleri almaya karar vermiş bulunmaktadırlar."

Ama yaşlı profesörün ömrü, deprem için hazırladığı önlemlerin hayata geçirilip geçirilmediğini görmeye yetmedi. 15 Temmuz 1941 günü Ankara’da hayatını kaybetti.

Kendisini Türkiye’ye adamış profesör, Nazilerin savaş meydanında zafere yürüdüğü ve Ankara’ya da Türkiye’ye sığınmış Alman Yahudilerinin kovulması için baskı yaptığı günlerde hükümet yetkililerinin de katıldığı bir cenazeyle hâlâ mezarının bulunduğu Cebeci Asri mezarlığında toprağa verildi.

Onun ölümünden sonra, Türkiye pek çok büyük deprem meydana geldi ve bu depremlerde binlerce insan yine enkazlar altında kalarak hayatını kaybetti.

Prof. Salomon-Calvi’nin raporları, önerileri hatta adı bile unutuldu.

1971 yılında yine bir depremin ardından adını tekrar hatırlatansa Şevket Süreyya Aydemir oldu.

https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/21342650/mtanzer-unal/demek-yahudi-salomon-calviye-kulak-verseydik-kocaeli-25-yil-once-o-felaketi-yasamayacakti

 

  • bir vakitler Edirne...@birvakitler1

Yıl, 1971...

Aramızdan ayrılanlar...

Sultana Mitrani...

https://x.com/birvakitler1/status/1824927413807264058

 

  • osher🎗🧡@K0sher_C0ckney

Abulafia Fırını, Tel Aviv 📍

Araplar ve Yahudiler herkese harika ekmek ve pastalar sunmak için birlikte çalışıyorlar 🤝🏽

Dünyanın buna daha çok ihtiyacı var.

 

https://x.com/K0sher_C0ckney/status/1824780476915098007

 

  • Eylon Levy@EylonALevy

Yakında Tu B'Av, Yahudi Sevgililer Günü. Nişanlısı Eliya hala Gazze'de rehin tutuluyor. Bu yüzden sahilde biri için en hüzünlü romantik akşam yemeğini ayarladı. Yabancılar ona sarılmak için yaklaşıyor. 💔

#LetThemGoNOW🎗️

 

https://x.com/EylonALevy/status/1824850401906053342

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün