Rumen köyünde homofobi

´DÜNYANIN SONUNA 3 KM.´ Parvu´nun politik toplumsal eleştirisi…

Viktor APALAÇİ Sanat
28 Ağustos 2024 Çarşamba

Film muhafazakâr bir Rumen toplumunda eşcinselliğini keşfeden 17 yaşındaki bir gencin öyküsünü anlatıyor. Ebeveynlerinin, komşularının, köy halkının hedefindeki genç, göğüsleyemeyeceği bir saldırı karşısında çaresiz kalır. Emanuel Parvu kahramanının çıkışsızlığını, sessiz çığlığını ustalıkla perdeye taşıyor. Film diktatör Çavuşevsku rejiminin, aradan geçen 35 yıla rağmen Romanta’nın bozulan dengesini etkilemeyi sürdürdüğünü gözlere seriyor.

Emanuel Parvu ‘Dünyanın Sonuna 3 Kilometre / Trei Kilometri Danna la Capitul Limii’ filminde, Tuna deltasında yer alan bir köyün aracılığıyla bütün bir ülkenin ve bir dönemin öyküsünü ustalıkla anlatmayı başarıyor. Son derece güçlü sinema diliyle Parvu, temelde politik bir konuyu etkileyici bir tonla perdeye aktarıyor. Film muhafazakâr bir Rumen toplumunda eşcinselliğini keşfeden bir gencin hikâyesini anlatıyor. 17 yaşındaki Adi, yazlarını Tuna deltasındaki köyünde geçirir. Yeni Rumen sinemasının bu yetenekli yönetmeni, bir Rumen köyünün kalbindeki homofobiyi filminin merkezine koyuyor.

Güçlüler her zaman zayıfları ezer

Muhafazakâr bir bölgede bir eşcinsel gencin keşif yolculuğuna odaklanan filmde, gencin ebeveynleri ve komşularıyla geleneksel değerlerin çatışmasını izliyoruz. Filmin ana karakteri bir gece sokakta vahşice saldırıya uğrar ve ertesi gün dünyası alt üst olur. Anne-babası artık ona eskisi gibi bakmıyor ve köyün görünen huzuru çatlamaya başlıyor. Kurumsallaşmış sessiz bir fabrika gibi çalışan homofobik köy halkının hedefindeki eşcinsel genç, göğüsleyemeyeceği bir saldırı karşısında çaresiz kalıyor. Emanuel Parvu’nun mizanseni korkunç bir mekanizmanın kalbindeki gencin çaresizliğini, çıkışsızlığını ustalıkla perdeye yansıtıyor. Kendini belli bir mesafede tutmaya özen gösteren kamera, kurbanın sessiz çığlığını izleyiciye geçirmeyi başarıyor. Film diktatör Çavuşevsku rejiminin, aradan geçen 35 yıla rağmen Romanya’nın bozulan dengesini etkilemeyi sürdürdüğünü gözler önüne seriyor.

‘Dünyanın Sonuna 3 Kilometre’ Avrupa’da yer almasına rağmen feodal alışkanlıklarından kopamamış, yozlaşmış polis teşkilatını, politik ilişkilerini kötüye kullanmaya alışık taşra fırsatçılarını gözler önüne seren bir politik eleştiri filmi. Emanuel Parvu, kasabada yardım toplayarak kiliseyi restore eden, güç kazanan bir rahip üzerinden dini, politikaya ve kişisel çıkarlarına alet eden din tüccarlarına da etkili bir eleştiri getiriyor. Taşra halkının bağnazlığı, eşcinselliğin bir hastalık olarak kabul görmesi, hoşgörü kültüründen nasibini alamamış insanların kendilerini bir eşcinsele saldırıp öldüresiye dövmeyi hak görmeleri, senaryoda ustalıkla işlenmiş. Şehirde yaşayan, gücü elinde bulunduran ‘her devrin adamları’ ile olan ilişkileri sayesinde, yaşadığı taşra kasabasında her dilediğini yapabilen bir kasaba ağası, filmde eşcinsel delikanlıyı döven iki gencin babası olarak karşımıza çıkıyor.

‘Dünyanın Sonuna 3 Kilometre’, kadın, çocuk ve LGBT bireylerin sorunlarına eğilen ender filmlerden biri. Film, hoşgörüsüz bir toplumda ailenin ve dinin ön planda hüküm sürmesiyle, toplum dışına itilen bireylerin aşağılanmasını anlatıyor. Eşcinselliğe eğilimiyle günah keçisine dönüştürülen Adi, çevresinde kendisine destek çıkacak tek kişinin, yaşıtı komşu kızı İlanca olduğunu görür. Emanuel Parvu başlı başına bir LGBT hikayesi anlatmaktan ziyade, belirli bir konu hakkında yeni bir bakış açısı keşfetmeyle ilgilendiğini söylüyor: “Bana göre bir hikayenin değeri onu nasıl anlattığınıza bağlıdır. Filmimde karakterlerim bir çocuğa karşı yetersiz ve haksız davranıyor. Bunu vurgulamaya çalıştım.” Yönetmen, aynı zamanda kendisini bu filmin senaryosunu yazmaya iten şeyin “bir noktada her birimizin belli, bir azınlığın parçası olarak görülebilecek olması” olduğunu söylüyor.

Filmde polisten, tutulan tanıklık raporlarını, doktor raporlarını imha etmesini isteyen, direniş karşısında “yaklaşan emekliliğini yıllar boyu erteleyebilirim” diyerek şantaj yapabilen bir muktedirin adaletin tecelli etmesini engellediğine tanıklık ediyoruz. Dayak olayını incelemesi için büyük şehirden köye gelen dürüst bir kadın görevli, kasaba ağasının amirini aramasıyla soruşturmadan el çektirilir. Film “güçlüler her zaman zayıfları ezer” gibi acımasız, zalim çıkarımı, izleyiciyi insanlığından utanma noktasına getirir. Henüz ikinci uzun metrajlı filmini gerçekleştiren Emanuel Parvu, Miruna Berescu ile müştereken yazdığı zengin ayrıntılı mükemmel senaryosunu, akıcı, ilgiyi sürekli ayakta tutan bir mizansen eşliğinde perdeye taşımış.

Taşra halkının bağnazlığı

Kasaba halkının tam güvenini kazanmış bir rahibin, oğulları eşcinsel olduğu için yardıma çağrıldığında, ebeveynleri tarafından eli kolu bağlanan, ağzına bir havlu sıkıştırılan 17 yaşındaki bir genci (kendisine göre) doğru yola çekmek için dua ettiğini görürüz. Dualar fayda etmeyince rahip, çaresiz anneye tek çarenin oğlunun, rızası dışında bir manastırda tecrit edilmesinin şart olduğunu söyler. Filmin oyuncu kadrosu çok başarılı. Balıkçılıkla zar zor geçinen, borçlarının gününde ödeyememenin ezikliğini yaşayan baba rolünde Bogdan Dumitrache’yi aralarında Mezuniyet’in de bulunduğu birçok Cristian Mungiu filmlerinden tanıyoruz.

Yoksulluğun çaresizliğini ve çıkışsızlığını yaşayan ev kadını annede Laura Vasiliu, Mungiu’nun Altın Palmiye Ödüllü filmi ‘4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün’de oynamıştı. Oğul Adi’de Ciprian Chiujdea kusursuz performansıyla oyuncu kadrosunda öne çıkıyor. Kasabadaki adaletin ve asayişin sorumlusu, içten pazarlıklı komiser rolünde Valerin Andriuta, dini bir silah olarak kullanıp dindar kasaba halkını avucunun içine alan rahip rolünde Adrian Titieni, kasabada komşusu ve yaşıtı Adi’ye dürüstlükle yaklaşan, olduğu gibi kabul eden İlinca’da İngrid Baresci, yan rollerde filmin oyuncu kadrosunun başarısına katkı sağlıyorlar.

Yazımı filmin yönetmen ve senaryo yazarı Emanuel Parvu ile bitirmek istiyorum. 1979’da Bükreş’te doğan Parvu, aralarında Cristian Mungiu’nun Mezuniyet / Bacalaureat’nın da bulunduğu 30’a yakın filmde oynadı. Sinemaya yönelmeden önce tiyatroda oyuncu ve dramatürg olarak çalıştı. Yaptığı üç uzun metrajlı filmin yapımcısı (son filminin senaryosuna katkıda bulunan) Miruna Berescu. Bir önceki filmi ‘Mikado / Marocco’ 2021 San Sebastian Film Festivali’nin Yeni Yönetmenler bölümünde gösterildi. Bu dramada Magda kolyesini hasta bir çocuğa verir. Babası yalan söylediğine emindir. İlişkileri bozulunca, geçmişte yaşanan olayların geri dönüşü olmayan sonuçları olur. Parvu’nun ilk filmi, çok konuşulan benimsenme draması 2017 tarihli Meda or the not so Bright Side of Things’. Son filmi Dünyanın Sonuna 3 Kilometre’, izleyicileri Tuna deltasının saf güzelliğine ve katı gerçeklerine sürükleyen, sınırların çok ötesinde yankı uyandıran bir hikâyeyi anlatan sinemasal bir yolculuk.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün