Üniversite tercih dönemi tamamlandı. Şimdi kayıtlarda sıra. Sonra akademik yıl başlıyor. Yeni mezunlar iş ararken veya yeni işlerine başlarken yeni öğrenciler bilim dünyası ile tanışmaya hazırlanıyor. Yüksek lisans ve doktora yapmayı düşünenler İngilizce seviye tespit ve Ales sınavlarının heyecanını yaşıyor. Diğer yandan akademik yükselme ve unvan çalışmaları sürüyor. Doçentlik başvurularında dosya ve belki de tekrar sözlü sınav hazırlıkları dışında yüksek lisans ve doktorada tez izleme ve tez jürisi sürekli gerçekleşiyor.
Bilimde işletme, finans, psikoloji, pazarlama, iletişim gibi farklı ana bilim dalları bulunuyor. Üniversitelerde de uzmanlık alanlarına göre mimarlık, tıp, iktisadi ve idari bilimler, fen edebiyat, güzel sanatlar, hukuk, iletişim gibi farklı fakülteler. Bölüm ve programlar çok farklı isimler alabiliyor. Her ne kadar son dönemde isim sadeleştirme çalışması bizde olsa da gelişen teknolojiler ve hızla değişen dünyada yeni bölümler, programlar ve hatta fakülteler hayata geçebiliyor. Meslek yüksekokulları sonrasında Türkiye’de dikey geçiş ile alanla alakalı belli bölümlere devam etme imkânı bulunabiliyor. Yüksek lisans ve doktora sonrasında istenirse akademik kariyer yolu imkânı bulunuyor. Bugün özel üniversite diye bilinmekle birlikte vakıf üniversitesi olanlarla birlikte toplamda 200’den fazla üniversitemiz bulunuyor. Yan dal ve ÇAP ile aynı anda farklı diploma ve sertifika imkânları bulunuyor. Uzaktan eğitim ile aynı anda iki bölümde okunabiliyor.
İnsan ömrünün artık 80 yılın üzerine çıktığı bir yerde, 65 yaş emeklilik dikkate alındığında, 22-25 yaşları arasındaki mezuniyetler sonrasındaki 40 yıllık sürenin çok uzun olduğu da dikkate alınırsa aslında ikinci bir diploma veya dikey sürece devam etmek artık bir keyfiyetten çok zorunluluk haline gelmeye başladı. 40 yıl önce mesela SSCB vardı, internet hayatımızda yoktu, bırakın sosyal medyayı. Kriptoloji var olsa da Bitcoin yoktu, Euro yoktu, Körfez Savaşları daha olmamıştı, SpaceX yoktu, Tesla yoktu, Paypal yoktu. Galatasaray UEFA ve Süper Kupalarını almamıştı. Messi bırakın futbolu daha dünyaya gelmemişti. MTV müzik kanalı daha yeni kurulmuştu. Özetle, 40 yıl çok uzun bir zaman üniversite diplomalarının verdiklerini kullanmaya devam etmek için. Üniversitelerin sürekli eğitim merkezleri biraz da bu yüzden var. Yani, eğitim şart.
Akademik yükselmelerde jüriler bulunuyor. Yüksek lisansta bu üç kişi iken, doktorada doktora yeterlilik jürisi sonrası, tez izleme ve beş kişiden oluşan tez savunma jürisi bulunuyor. Doçentlikte bu rakam yine beş, bazen alanda yeterli kişi bulunmazsa üç olabiliyor. Profesörlük kadrosu ise doçentlik sonrasında beş sene geçtikten sonra üniversitelerin kriterlerine göre verilebiliyor. Doktora bir unvan iken sonrası kadro olarak şekilleniyor.
Makale, bildiri, kitap bölümü, kitap, derleme, editöre not, tez gibi akademik eserler yayınlamak için akademisyen olmak şart değil. Ancak akademik olarak yükselmelerde başta kullanmak üzere dikkat edilmesi gereken kurallar, hususlar var. Öncelikle hakemli bir dergide yer alacaksa hakem ve editör basamaklarının geçilmesi lazım. Normalde en az iki hakemin olumlu görüşü gerekiyor. Bu prestijli dergilerde bazen iki haneli hakem sayısını bile bulabiliyor. Düzeltme ve ret işin doğasında var. Ancak jüriden geç(e)memiş eserler (istisnalar hariç) bilimsel olarak kabul görmüyor. Yani blog ve gazete yazısı veya X ya da LinkedIn makalesi gibi kişisel görüşlerin yer aldığı eserler bilimsel bir anlam ifade etmiyor. Kitaplar için bu hakem şartı aranmamakla birlikte bir tercih sebebi.
Dergiler için farklı endeksler ve veri tabanları var. Bizde Dergipark akademik dergilerin bulunduğu platform ancak puanlamada daha yüksek kabul gören ULAKBİM (TR-Dizin). Genelde para karşılığı yayınların çıktığı Avcı (predator) dergiler dünyada sorun. Ancak gelinen noktada çok prestijli veri tabanlarında, yayıncılarda dahi artık para isteniyor. Bazılarının yıllık gelirleri milyar dolar seviyesini geçiyor. Öte yandan hakem ve yazarlara ödenen telif ücreti yok. Scopus, Web Of Science (WOS), DOAJ, Elsevier Sciencedirect.com, PubMed, WorldCat, SSRN, Econlit, EBSCO gibi veri tabanları, endeks/dizinler bulunuyor. WOS (SSCI, ESCI, vb.) ve Scopus en öne çıkanlar.
Bunun dışında Google H İndeksi gibi verilerin dışında alınan atıf sayıları gibi başka unsurlar da var. Teşvikler genelde bu esaslara göre dikkate alınıyor. Çünkü üniversitelerin sıralamaları da dergi sıralamaları gibi önemli. Dergilerin atıf sayısı arttıkça talebi de artıyor. Üniversiteler için de bu geçerli. QS University Rankings, Shangai Ranking, The World University Rankings, SCImago, URAP üniversite sıralamalarında endekslerden bazıları.
Bir de yapay zekâ ve Turnitin var. Benzerlik oranları akademik eserlerde önemli. İntihal (plagiarism) ve telif hakları yüzünden. Yapay zekâ kullanımında kafalar karışık. Genelde araştırma etiği noktasında bazı özel durumların etik beyan ile aşılması eserde mümkün. Ancak yapay zekâ örneğin Granger Nedensellik Analizi yapabiliyor. Normalde örneğin Eviews ile yapılan bu analizde zaman serisini ve değişkenleri verip ChatGPT’den analizi yapmasını istiyorsun ve “p” değerleri ile bulgularını paylaşıyor. İşte bu noktada SPSS, Eviews, Excel gibi aslında yapay zekâ da bir aracı program. Eserin özgünlüğü başka şey, yardımcı program başka. Makaleyi yapay zekâya yazdırmak başka, yazılmış bir makalenin özetini çıkarttırmak başka. Ancak bu noktada henüz genel kabul görmüş esaslar net değil. Bir diğer husus çeviri programları için de geçerli. Özgün yazılmış bir eserin örneğin Google Çeviri ile başka bir dile çevrilmesi yardımcı program mı yoksa literatür taramasında İngilizceden çevrilmiş eser özeti ile çakışma var diye farklı mı değerlendirilmeli! Araştırma etiği bir tek bununla sınırlı değil, anket ve özellikle canlılar üzerindeki deneylerde etik kurul raporunun önden alınması da şart.
Akademik takvim başlıyor derken, müfredatta kredi ve AKTS’leri doldurup, bir diploma alındı mezun olundu, altı çeşit 12 saat ders akademisyenlik değil yani akademi. Bu yüzden akademisyenlik ders anlat, makale yaz değil. Maaşı da otokorelasyonla prestijli olmalı. Sonuçta başa dönersek yaklaşık 40 yıllık bir diplomaya katkı sunan bilgi birikimi var arkada. Bilgi üretirken de kafa rahat olmalı.