“A Ğ A T A K I L A N L A R”

•Yahudileri toptan düşman gören zihniyeti reddediyordu. “Camiler de bizimdir, kiliseler de” diyerek, dinler arası kardeşliğe vurgu yapıyordu. Düne kadar Mahmud Abbas´ı yok sayan çevreler, yavaş yavaş onun söylediklerini önemsemeye başladılar. Mahmud Abbas´ın yeniden ilgi odağı haline gelmesi, İslam dünyası açısından bir paradigma değişikliğine işaret ediyor olabilir. Başta İran olmak üzere, Hamas´a destek veren bölge ülkeleri, 7 Ekim 2023 Hamas saldırısının ardından, ciddi bir ikilem içinde kaldı. İsrail´in saldırgan politikalarını tecrit edebilecek yeni siyasetler gerekiyor. Filistin´in haklı davasını, barışçı metotlarla yaygınlaştırarak, yeni dostlar kazanarak yürütmek mümkün. ORAL ÇALIŞLAR – www.posta.com.tr

İzak BARON Diğer
28 Ağustos 2024 Çarşamba

Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • İran - İsrail gerginliğinin kronolojisi

https://www.fayn.press/iran-israil-gerginliginin-kronolojisi/

 

  • Gazze'de ateşkes umudu var mı, İsrail ve Hamas'ın yaklaşımları nasıl? - Lucy Williamson / RUSHDİ ABUALOUF

https://www.bbc.com/turkce/articles/clyg40kjykgo

 

  • İsrail'in ateşkes koşullarında yer alan Philadelphi ve Netzarim koridorları neden önemli?
  • Philadelphi Koridoru nedir?

Philadelphi Koridoru, Mısır ve Gazze arasındaki sınırın tamamı boyunca uzanan 14 kilometre uzunluğunda, 100 metre genişliğinde askerden arındırılmış bir tampon bölge. Akdeniz'den Gazze, Mısır ve İsrail'in buluşma noktası olan Kerem Şalom sınır kapısına kadar uzanıyor.

İlk olarak 1979'da Mısır ve İsrail arasında imzalanan barış anlaşması çerçevesinde oluşturulmuş ve İsrail ordusunun askerden arındırılmış bölge için kullandığı kod adından esinlenilerek adlandırılmıştı. Mısırlılar bu bölgeyi, adını 1187'de Kudüs'te Haçlıları yenilgiye uğratan Eyyubi hanedanının kurucusundan alan Selahaddin koridoru olarak adlandırıyor.

Bu koridor Mısır ile Gazze arasındaki tek geçiş noktası olan Refah Sınır Kapısı'nı da içeriyor.

  • Netzarim Koridoru nedir?

İsrail'in ateşkes görüşmelerinde şart olarak sunduğu bir diğer stratejik bölge ise Netzarim Koridoru. Koridor kuzey ve güney Gazze'yi birbirinden ayıran 6 kilometrelik bir kara parçası.

Mevcut savaş sırasında İsrail ordusu tarafından oluşturuldu. İsrail'in Gazze Şehri ile olan sınırından Akdeniz'e kadar uzanıyor.

Bu hat, adını, İsrail'in 2005'teki çekilmesinden önce Gazze Şeridi'nde var olan yasadışı İsrail yerleşimlerinden biri olan Netzarim'den alıyor.

Bu isim, 7 Ekim'den bu yana aşırı sağcı İsrailli bakanların sık sık çağrıda bulunduğu gibi Gazze Şeridi'nde yasadışı yerleşimlerin yeniden kurulmasına bir işaret olarak da algılanıyor.

Netzarim güzergahı askeri üslerden oluşuyor ve İsrail güçleri tarafından Filistinlilerin kuzey ve güney Gazze arasındaki hareketlerini izlemek ve kontrol etmek için kullanılıyor. Ayrıca askeri operasyonlar düzenlemek için de kullanılıyor.

https://t24.com.tr/haber/israil-in-ateskes-kosullarinda-yer-alan-philadelphi-ve-netzarim-koridorlari-neden-onemli,1180793

 

  • Fuad Şükür suikastı: İsrail bir hayaleti nasıl öldürdü? – WSJ

https://gazeteoksijen.com/dunya/wsj-fuad-sukur-suikastini-yazdi-israil-bir-hayaleti-nasil-oldurdu-220352

 

  • Belgeselle ortaya çıkan 'tepe gençliği'.. Kim bu örgüt.. Vandalizm, hırsızlık, şiddet... - GÖZDE S. KADIOĞLU

Hilltop Youth (Tepe Gençliği), İsrail’de mevcut yerleşim yerlerinin dışında yasadışı/tartışmalı karakollar kurmalarıyla bilinen çok sayıda şiddet yanlısı aktivistin sert çekirdeği etrafında birkaç yüz gençten oluşan "gevşek bir şekilde örgütlenmiş, anarşi zihniyetli bir grup… İsrailli gazeteci Danny Rubinstein, grubun özel milisler halinde örgütlendiğini söylüyor.

İsrail’de dahi bu oluşum için ‘IŞİD’ benzetmesi yapanlar var. Zira ikisinin de amaçları birbirine benziyor; Modern normları çöpe atmak ve dinde altın çağını canlandırmak için harekete geçmek. Ancak bu hareket onlar için şiddet ve vandallığı da içeriyor…

Oluşuma giren kişiler kendilerini İsrail kurumlarından tamamen uzaklaştırıyor ve İsrail Toprakları ile özdeşleştiriyor. Filistinlilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki tepelere yerleştikleri için kendilerine bu ad verilmiş… Ve yine onlara göre kutsal toprakları işgal edenler Filistinliler..

https://www.odatv.com/dunya/belgeselle-ortaya-cikan-tepe-gencligi-kim-bu-orgut-vandalizm-hirsizlik-siddet-120059900

 

  • Bombalanan Gazze’ye vapur turları düzenleyen bir “Kutsal İşgal”cilik - YILDIRAY OĞUR

https://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/bombalanan-gazzeye-vapur-turlari-duzenleyen-bir-kutsal-isgalcilik-1600972

 

  • Gazeteciliğin yüz akı: Aluf Benn ve Gideon Levy - RÜŞTÜ BOZKURT

“Düşmanını öğretmen yaparsan kazanırsın; düşmanına benzersen tökezlersin” diyen insanlığın akıl birikiminin ince ipek tülbentlerinde süzerek kristalleştiren ve içselleştiren iki gazeteci Levy ve Benn. Bu iki yazar, bir imparatorluğun çöküşünün, bir yeni devletin kuruluşunun birikimlerine sahip olan İsmet İnönü’nün gençlik liderlerini uyardığı, “Siyasette haklı haksız yoktur; güçlü ve güçsüz vardır. Güçlü olanlar haklı gibi gözükebilir. Eğer, güçlü olanlar ilke, kural ve yasalardan kendilerine sınır çizmezlerse, kendi kuvvetleri içinde boğulur. Siyasette bugün ‘hain’ ilan ettikleriniz yarın ‘kahraman’ olabilir. O nedenle, iki binde bir olsa siyasette tamiri imkânsız hata yapmamak gerekir” gerçekliğini bütün benlikleriyle yaşama taşımak için çabalıyorlar.

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/gazeteciligin-yuz-aki-aluf-benn-ve-gideon-levy/762102

 

  • Gazze'de acil bir ateşkes, uluslararası toplumun kendisini yeniden yaratması için bir zorunluluktur - RUHAT SENA AKŞENER

Herkes anlamalı ve kabul etmeli ki, İsrail'in güvenliği Gazze'de sivillere yönelik toplu katliamlarla sağlanamayacağı gibi, Gazze'de yaşanan korkunç yıkım ve olası bir soykırım da İsrail'deki saldırıların mağdurlarına adalet getirmeyecek. Artan ölümler, İsrail'in yasa dışı ablukası ve apartheid sistemi altında zaten büyük acılar yaşayan Gazze'deki sivillere yönelik bu son saldırılar, 1948'den beri süregelen sistemin en yıkıcı son dalgası olarak karşımızda duruyor. Filistinlilere yönelik katliamların, ölümlerin ve saldırıların geçen Ekim ayından bu yana sürdüğünü düşünüyorsanız, şüphesiz yanılıyorsunuz. Bu durumu tarihsel temelleri olmadan anlamak mümkün değil; bugün gelinen nokta bir günde oluşmadı. İsrail'in savaş suçları ve insanlığa karşı işlediği suçlarla dolu uzun bir geçmişi var; bu geçmiş, Filistinlilere on yıllardır dayatılan cezasız bir apartheid sistemiyle iç içe. İsrail'in Ekim ayından bu yana sürdürdüğü acımasız saldırıların, 1948'den bu yana giderek derinleşen apartheid sistemiyle doğrudan ilişkili olduğunu görmek gerekiyor.

https://t24.com.tr/yazarlar/ruhat-sena-aksener/gazze-de-acil-bir-ateskes-uluslararasi-toplumun-kendisini-yeniden-yaratmasi-icin-bir-zorunluluktur,46078

 

  • Nefret suçları neden kayıtlara geçmiyor? - ECE ÇELİK

Din, İnanç veya İnançsızlık Temelli Nefret Suçları Raporu'nun yazarı Funda Tekin, nefret suçlarının ihbar edilmemesinin aslında Türkiye'ye özgü bir sorun olmadığını belirtiyor. Bu eğilimin çeşitli sebepleri olduğunu anlatan Tekin, öncelikle kişilerin söz konusu eylemleri kanıksamış olabileceğine işaret ediyor.

"Nefret suçu kapsamında değerlendirilebilecek olayları suç olarak görmeyebiliyor ya da yaşananın önemsiz olduğunu düşünebiliyorlar" diyen Tekin, nefret suçunun tanımı ve sınırlarının çoğu zaman net olarak bilinmediğini ifade ediyor.

Mağdurların kimi zaman dışlanma korkusu yüzünden de ihbarda bulunmadığını söyleyen Tekin, adli süreçlerde ikinci kez mağduriyet yaşandığı pek çok olaya şahit olduklarını ve kurumların mağdurlara yeterince destek vermediğini aktarıyor. Geçen yıl özellikle kişilere yönelik fiziksel saldırı sayısı ve oranında önceki yıllara kıyasla artış gözlemlediklerini aktaran Tekin,Gazze savaşının ardından Yahudileri hedef alan vakaların sayısında yükseliş olduğunu belirtiyor.

https://www.dwturkce1.com/tr/nefret-su%C3%A7lar%C4%B1-neden-kay%C4%B1tlara-ge%C3%A7miyor/a-69940003

 

  • Gazze’de Ateşkes İçin İyimser Olmalı Mı? - BÜLENT TOKGÖZ

Sızan bilgilere göre taraflar arasındaki en önemli uzlaşmazlık konusu esir takasından ziyade Gazze’nin geleceğiyle ilgili planlar etrafında dönüyor. Gazze'nin Mısır ile güney sınırı boyunca uzanan dar bir arazi şeridi olan Philadelphi Koridoru üzerinde İsrail’in tam kontrole sahip olma talebi başlıca ihtilaf konusu. Diğeri de kuzey Gazze’yi fiilen ikiye bölen İsrail kontrolündeki Netzarim Koridoru’nda bölgeye dönecek olan kişilerin tek tek taranması talebi. Bu Hamas militanlarının veya zanlıların işgalci tarafından tutuklanabilmesi veya en azından silahsızlandırılabilmesi manasına geliyor. Hamas’ın savaşa altı haftalık bir ara verme önerisi lehine kalıcı ateşkes talebinden vazgeçmesi bile mümkün fakat bu iki talebe razı gelmesi pek ihtimal dahilinde değil.

Sinvar’ın savaşı zamana yayarak İsrail’in kuzeyde Hizbullah’la ve İran’la kapsamlı ve bölgesel bir savaşa gireceği ve bu suretle çok cephede süratle yorularak ve yıpranarak Gazze’deki ateşkes şartlarına mecburen razı geleceği şeklinde bir hesap içinde olduğuna dair birtakım yorumlar söz konusu. Şayet böyleyse Sinvar açıkça hesap hatası yapmış durumda. Öyle ki savaşı yaymak için istekli olan taraf İsrail olmasına rağmen “Direniş Cephesi” kapsamlı bir savaş için ayak sürümeyi ısrarla sürdürmekte. Dolayısıyla Netanyahu’nun zayıf düşerek anlaşmaya zorlanması için Hamas’ın tek başına dövüşü sürdürmesi gerekiyor.

Velhasıl arabulucuların birbirinden iyimser açıklamalarına rağmen anlaşma için kat edilmesi gereken uzun mu uzun bir yol var. Arabulucuların bilip de kamuoyuna duyurmadıkları bir sırları varsa onu bilemeyiz. Belki Netanyahu’nun da Sinvar’ın da taleplerini aynı anda karşılayabilen sihirli bir denge noktasını mucizevi biçimde keşfetmişlerdir. Zira geçici bir ateşkesin bile ancak mucizeyle mümkün olabileceği bir ablukanın içinde Gazze.

https://www.fokusplus.com/odak/gazzede-ateskes-icin-iyimser-olmali-mi

 

  • Ortadoğu Uzmanı Doç. Dr. Salih Bıçakcı ile “Manevra alanımızı genişleten bir dış politika izlemek zorundayız” – ÖZGE ERCAN

“Ortadoğu’da bütün problemler ilgili bütün aktörlerle konuşularak çözülmüyor maalesef. Bu yüzden Türkiye, İran’daki ekonomik krizden, Irak’taki yönetimin inşa edemediği toplumdan, Suriye’deki kendince haklı olarak yürüttüğü operasyondan ve Lübnan’daki çatlamış yapıdan ekonomik ve politik olarak etkilenmektedir. Filistin meselesine o kadar taraflı olarak sahip çıktığı için artık arabuluculuk vasfını bile yitirmiştir. İsrail’le bu durumdan dolayı ilişkileri kopma noktasına gelmiştir. Bütün bunların Transatlantik ve AB ilişkilerinde etkileri olmaya başlamıştır. Ayrıca Akdeniz politikamıza etkilerini de unutmamak gerekir. Büyük iddiaların diplomasinin manevra alanını ne kadar kısıtladığını düşünmezsek, çok yakında kendimizi istemediğimiz çatışmaların ortasında bulmamız içten bile değil.

Ekonomik kısıtlarımızla Ortadoğu ticaretimizin son bulması aynı noktada kesişirse içine düşeceğimiz durumu hayal etmek, gerçekten güç olacaktır. Bölgedeki olası savaş ihtimalleri artarken uluslararası ittifaklarımızın da bizi yeterince koruyamayacağını tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Bu yüzden Türkiye son dönemeçte, kendi kendini kündeye getirecek stratejiler yerine, uzun uzun düşünülmüş, kısa hamleli, inisiyatif alan, manevra alanımızı genişleten ve nevi şahsına münhasır bir dış politika izlemek zorundadır.”

https://www.mikro-scope.com/ayna/ortadogu-uzmani-doc-dr-salih-bicakci-ile-manevra-alanimizi-genisleten-bir-dis-politika-izlemek-zorundayiz/

 

  • İki Liderin “Kanlı Kumarı: Erdoğan ve Netanyahu Seçimleri Nasıl Tersine Çevirdi? - CAN DERDİYOK

Kavramların özünü ve içeriğini anlayabilmek için genel anlamda aşırı sağa ve otoriter iktidarların “ne” olduğuna ve neler yaptığına odaklanmak meseleyi açabilmek açısından önem taşıyor. Bu bağlamdaki çalışmalardan biri olan, Karabekir Akkoyunlu ve Yusuf Sarfati tarafından yazılan “Blood gambit: how autocratizing populists fuel ethnic conflict to reverse election setbacks- evidence from Turkey and Israel* isimli makale Türkiye ve İsrail’de gerçekleşen iki seçime odaklanıyor. Bu iki seçimde iki liderin kaybedilen seçimlerin ardından hangi hamleleri yaptığını ve bu hamlelerin uzun vadede nasıl benzer sonuçlar elde edip etmediğini inceliyor.

“Makalemizde, 2015 Türkiye ve 2021 İsrail seçimlerine odaklanarak bu literatüre katkı sunduğunu düşündüğümüz, ‘kan kumarı’ adını verdiğimiz bir yöntemi irdeledik. Bu yöntem, seçim sonucunda hükümet kuramayan otoriter eğilimli popülist liderlerin, ülkede etnik çatışmayı körükleyerek muhalefetin koalisyon kurma çabalarını başarısız kılmaya ve milli duyguların kabardığı bir ortamda düzenlenecek yeni bir seçimle iktidarı elde tutmaya çalışması üzerine kurulu. 2015’te Erdoğan, 2021’de ise Netanyahu bu yönteme başvurarak iktidarlarını muhafaza etmeye çalıştılar.

İsrail ve Türkiye ilk bakışta birbirine benzemeyen iki ülke de olsa, aslında karşılaştırmaya elverişli vakalar. Seküler ve modernleştirici milliyetçiliği merkeze alan kurucu ideolojileri, egemen ideolojiler altında kendi vatandaşı olan Filistinlilere ve Kürtlere uyguladıkları dışlayıcı, baskıcı politikalar ve son dönemde iki ülke siyasetine damga vuran otoriterleştirici sağ popülist liderler bu karşılaştırmanın esas öğeleri.

Öte yandan, bu benzerliklere rağmen, muktedirlerin kan kumarı iki ülkede kısa vadede farklı sonuçlar doğuruyor. 2015’te çatışma, terör ve yükselen milliyetçilik ortamında tekrarlanan seçimleri Erdoğan ve AKP kazanırken, 2021’de İsrail’de benzer bir ortamda Netanyahu’ya karşı sekiz partinin bir araya geldiği bir koalisyon kurulabiliyor ve Netanyahu bir süreliğine iktidarı kaybediyor. Çalışmamızda bu farklılığı otokratikleşmenin seviyesi ve parti sisteminin bölünmüşlüğü üzerinden açıklıyoruz.

Son olarak makalede şuna dikkat çekiyoruz. Sağ popülist liderlerin kan kumarı kısa vadede başarısız bile olsa, uzun vadede ivme ne yazık ki onlardan yana görünüyor. Öncelikle, kendilerine karşı kurulan “gökkuşağı” koalisyonlarını sürdürülebilir ve başarılı kılmak imkânsız değilse de çok güç. İsrail’de Netanyahu’nun yalnızca bir buçuk yıl sonra, İsrail tarihinin en radikal sağ ittifakını kurarak yeniden iktidara dönmesi buna örnek.

İkinci ve belki de daha önemlisi, kısa vadede siyasi sonucu ne olursa olsun, “kan kumarı” toplumlara travma yaşatıyor ve radikalleştiriyor. Ayrışmayı, güvensizliği körükleyerek militarist milliyetçiliği merkeze taşıyor. Türkiye’de son dönemde iyice egemen olan aşırı milliyetçiliği, özellikle de Netanyahu’nun 7 Ekim saldırıları sonrası Gazze’de sürdürdüğü yıkım ve katliam politikasına İsrail’de verilen toplumsal desteği anlamak için bu liderlerin yakın geçmişte uyguladığı kan kumarına bakmak gerektiğini düşünüyoruz.”

https://fikirgazetesi.org/2024/08/22/iki-liderin-kanli-kumari-erdogan-ve-netanyahu-secimleri-nasil-tersine-cevirdi/

 

  • Ortadoğu'da paradigmalar değişiyor mu? M. Abbas'ın konuşması - ORAL ÇALIŞLAR

Yahudileri toptan düşman gören zihniyeti reddediyordu. “Camiler de bizimdir, kiliseler de” diyerek, dinler arası kardeşliğe vurgu yapıyordu. Düne kadar Mahmud Abbas’ı yok sayan çevreler, yavaş yavaş onun söylediklerini önemsemeye başladılar. Mahmud Abbas’ın yeniden ilgi odağı haline gelmesi, İslam dünyası açısından bir paradigma değişikliğine işaret ediyor olabilir. Başta İran olmak üzere, Hamas’a destek veren bölge ülkeleri, 7 Ekim 2023 Hamas saldırısının ardından, ciddi bir ikilem içinde kaldı. İsrail’in saldırgan politikalarını tecrit edebilecek yeni siyasetler gerekiyor. Filistin’in haklı davasını, barışçı metotlarla yaygınlaştırarak, yeni dostlar kazanarak yürütmek mümkün. Avrupa’da, Amerika’da, dünyanın dört bir yanında, Filistinlilere hak veren yüz milyonlarca insan var. Mahmud Abbas da işte bu çizginin temsilcilerinden. Filistin’de yeni arayışların güç kazanması bölge ülkelerini de etkileyecektir. Bu anlamda bir paradigma değişikliğinin mümkün olduğunu söyleyebiliriz.

https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/ortadoguda-paradigmalar-degisiyor-mu-m-abbasin-konusmasi-2741598

 

  • Yahya Sinvar’ın ‘Diken ve Karanfil’ Romanından Filistin’e Bakmak - MEHMET AKİF KOÇ

İsmail Heniyye’nin İsrail tarafından suikastla öldürülmesinin ardından Hamas’ın siyasi liderliğine de getirilen Yahya İbrahim Sinvar, sadece Gazze’de değil Filistin’in genelinde hâlihazırda sahadaki en etkili lider konumunda. 2017’den beri Gazze’ye tümüyle hâkim olan Sinvar, 11 aydır süren katliamdan hemen önce 7 Ekim’deki saldırıların da mimarıydı. Sinvar’ın ruh ve düşünce dünyasını anlamak, Hamas’ın Gazze’deki şartlarını ve önümüzdeki dönemde yaşanabilecekleri anlayabilmek/öngörebilmek açısından da önem taşıyor.

Sinvar üzerine yazılmış çok sayıda biyografi ve değerlendirme yazısı var, bunlardan birini de bu satırların yazarı kaleme aldı (Yahya Sinvar ve Hamas İçindeki Liderlik Değişimi: İran Bunun Neresinde?). Ancak, Sinvar’ı en iyi anlatan satırlar, tabiatıyla kendi sözleri ve yazıları olacaktı. Bu nedenle Türkçeye çevrilmiş –şimdilik- tek kitabı olan eş-Şewk ve’l Qaranful veya “Diken ve Karanfil” isimli eserinden hareketle bir başka değerlendirme yazısı kaleme almanın uygun olacağını düşündüm.

https://www.fokusplus.com/kultur/yahya-sinvarin-diken-ve-karanfil-romanindan-filistine-bakmak

 

  • İslam Özkan@islamozkann

İsrail ile Hizbullah arasında kuzey bölgesinde aylardır süren çatışmalarda, İsrail'in maddi ve insan kayıpları giderek artıyor. İsrail ile Hizbullah arasındaki sınır ötesi bombardımanlar devam ederken, İsrail'de çıkan yangınlar ve ekonomik zararlar da büyük boyutlara ulaştı.

İsrail haber sitesi "Walla"ya göre, Hizbullah ile yaşanan çatışmaların başlangıcından bu yana 24'ü sivil, 19'u asker ve subay, biri ise yabancı işçi olmak üzere 44 İsrailli hayatını kaybetti. Ayrıca 141'i asker ve subay olmak üzere toplam 271 İsrailli yaralandı.

Siteye göre, geçtiğimiz ay Lübnan'dan İsrail'e 1091 roket atıldı ve bu sayı, yılın başına kıyasla üç katına çıktı. Çatışmalar başladığından bu yana İsrail'in kuzeyinde 180 bin dönüm arazi yandı ve sınır bölgelerindeki yerleşim yerlerinde meydana gelen hasarlar için 4400 tazminat davası açıldı.

Turizm sektöründe de büyük kayıplar yaşanıyor. Kuzey İsrail'de turizmden elde edilen kayıpların 1 milyar 150 milyon şekeli (yaklaşık 270 milyon dolar) aştığı, doğrudan maddi kayıpların ise 1 milyar 600 milyon şekeli bulduğu bildirildi.

https://x.com/islamozkann/status/1826937625124520321

 

  • Işın Eliçin 🌈💜@IsinElicin

israil ile hizbullah'ın bugünkü karşılıklı saldırılarını, gazze'nin geleceğini, Türkiye'nin Hamas ve Mısır ile ilişkilerini @gcinkara  ve @mkerdemol

 ile konuştuk

https://www.youtube.com/watch?v=Vr9YqCJCa5s

https://x.com/IsinElicin/status/1827692850684788820

 

  • İsrail'de 7 Ekim'in anılmasına ilişkin anlaşmazlıklar

https://www.indyturk.com/node/743966/d%C3%BCnya/i%CC%87srailde-7-ekimin-an%C4%B1lmas%C4%B1na-ili%C5%9Fkin-anla%C5%9Fmazl%C4%B1klar

 

  • Gazze’de ateşkes hayal gibi – AKDOĞAN ÖZKAN

İsrailliler buna “Netzarim Koridoru” diyorlar. Kaynaklara göre, koridor boyunca 749 numaralı otoyol uzanacak ve bu yolun etrafında bir kilometrelik bir tampon bölge bulunacak. İsrail ordusunun 601 nolu askeri mühendislik birimi yolu inşa etmeye başladı bile. Bu birim tampon bölge planının bir parçası olarak çevredeki sivil binaları yıkıyor, hafriyatı gerçekleştiriyor, askeri üsler kuruyor. Koridorun, İsrail’in 1967’deki Altı Gün Savaşı’nda işgal ettiği Gazze'de yasadışı şekilde 1972’de kurduğu, ancak -Gazze Şeridi’ndeki İsrail varlığının sona erdiği- 22 Ağustos 2005 tarihinde boşalttığı eski bir Yahudi yerleşimi olan Netzarim’in eski arazisi üzerinden geçtiğini de bu arada belirtelim. Tabii, koridorun deniz tarafındaki ucunun Netanyahu’nun geçen yıl savaştan önce, 18 Haziran’da duyurusunu yapıp müjdesini verdiği Gazze offshore doğal gaz sahalarına çok yakın olduğunu da atlamamamız gerekiyor. Tabi bir de İsrail medyasının daha 2022 yılında bu doğal gaz projesini “Filistinlilere uzatılmış zeytin dalı” olarak nitelediğini de.

Malum, geçen hafta ABD, İsrail, Mısır ve Katar’dan arabulucular arasında Gazze’de ateşkesi sağlamaya yönelik olarak Kahire’de yine “üst düzey” birtakım görüşmeler yapıldı ve “anlaşmanın önündeki son pürüzleri aşmak amacıyla” çalışmalar yürütme konusu ele alındı.

“Son pürüzler” derken sanırım Netzarim Koridoru ile Philadelphi Koridoru kast ediliyor. Zira Biden’ın üç ay önce ortaya koyduğu ateşkes planında bu koridorları göremeyen Netanyahu, onları İsrail açısından “askeri ve siyasi açıdan stratejik kazançlar” olarak gördüğü için ateşi kesme gereği duymamıştı. Şimdi koridorların temellerini atmışken ve sahadaki işi hafiflerken kolonizasyon planı olarak adlandırabileceğimiz bu koridorları ateşkes şartlarına dahil etmek istiyor. Bu, ateşkes anlaşmasının önünde tabii ciddi bir engel. Ama anlaşmayı Hamas ya da Filistinliler tıkıyor değil. Zaten Netanyahu’nun sandık sonuçları itibarıyla Gazze Şeridi’nde Batı Şeria’ya oranla daha fazla destek bulan (yüzde 48- yüzde 41), şehirlerde (yüzde 49) ve mülteci kamplarında (yüzde 48) kırsal bölgelere (yüzde 36) oranla daha fazla destek gören Hamas’lı yetkilileri kaale alıp görüştüğü yok. Görüştüğü, Amerikalılar, Mısır ve Katar yönetimleri. Ancak Kahire, Gazze’nin kuzeyinin güneyden kopartılarak Yahudi yerleşimcilere açılmasına karşı çıktığı gibi İsrail askerlerinin Refah Sınır Kapısı’ndan tamamen çekilmesinde de ısrarcı.

https://t24.com.tr/yazarlar/akdogan-ozkan/gazze-de-ateskes-hayal-gibi,46120

 

  • Hizbullah hedefe ulaştı mı? Ateşkes masasına ateş düştü mü? - FEHİM TAŞTEKİN

İsrail devletinin kanalı KAN, Netanyahu’nun Blinken’la görüşmesinde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasında Philadelphia’dan çekilmeyi kabul ettiğini duyurdu. Fakat Başbakanlık Ofisi anında yalanladı. Yediot Ahronot’a konuşan bazı İsrailli kaynaklar da Blinken’ı Netanyahu’yu ödüllendirerek müzakereleri sabote etmekle suçladı.

Hamas ise Biden’ın dillendirdiği ve BM Güvenlik Konseyi’nin desteklediği taslağa dönülmesini istiyor. Biden’ın “İsrail’in önerisi” diye öne sürdüğü taslak ateşkes, işgal güçlerinin çekilmesi, esir takası ve yeniden inşa sürecini içeriyordu. Hamas’ın ‘evet’ demesini beklemiyorlardı. O yüzden Netanyahu “Biden’ın açıkladığı taslak, bizim taslak değil” diyerek yan çizdi. Biden da rezil olduğuyla kaldı.

Geçen hafta Netanyahu rehine yakınlarıyla görüşmesinde Netzarim ile Philadelphia’nın stratejik kazanç olduğunu belirtip çekilmeyeceklerini söyledi.

Philadelphia Koridoru İsrail’in kontrolünde olursa Gazze tam teşekküllü toplama kampına ve zamana yayılmış ‘gazsız imha’ şeridine dönüşecek. Kanal 12’ye göre Mossad şefi David Barnea başkanlığındaki heyet, 22 Ağustos’ta Kahire’deki görüşmelere giderken Netanyahu’yu “Ya Philadelphia ya anlaşma” diye uyardı. O da heyeti kolayca pes ettikleri gerekçesiyle tersledi. İsrail siyasetinden heyet üyelerine “Madem Netanyahu sabote ediyor o halde siz de istifa edin” çağrıları geliyor.

Dün İsrail heyeti Kahire’ye döndü. Neyle döndü? Koşullarda esneme oldu mu? Hiçbir şey net değil.

https://www.gazeteduvar.com.tr/hizbullah-hedefe-ulasti-mi-ateskes-masasina-ates-dustu-mu-makale-1715745

 

  • ‘Ortadoğu’da silahlar konuşur: Yani askeri gücünüz varsa siyasi varlık elde edersiniz – ALİ SEMİN (CEYDA KARAN)

 

 

https://anlatilaninotesi.com.tr/20240821/1087110668.html

 

  • Kim Bu “Yerli Naziler”? - ONUR ÖNCÜ

https://fikirgazetesi.org/2024/08/14/kim-bu-yerli-naziler2/

 

  • PLANTU Officiel@plantu

ANTİSEMİTİZME KARŞI MÜCADELE: öğretim yılının başlangıcında birçok eğitim çalışması yapacak olan öğretmenler için bir düşünce.

 

https://x.com/plantu/status/1827616555531665450

 

  • PLANTU Officiel@plantu

BİR BAŞKA YAHUDİ KARŞITI SALDIRI: Grande-Motte sinagogunda kundaklama.

 

https://x.com/plantu/status/1827373753065443576

 

  • Ella Travels (Ella Kenan)@EllaTravelsLove

Serena Williams, Instagram hesabından yaptığı paylaşımda, eşiyle birlikte kızlarına Yahudi ismi olan Adira adını verdiklerini duyurdu.

Filistin yanlısı kişilerin yorumlarında aldığı nefretin miktarı bunu kanıtlıyor.

Hiçbir zaman Filistin ile ilgili olmadı; konu her zaman Yahudilere karşı nefret olmuştur ve kimsenin size aksi yönde bir şey söylemesine izin vermeyin.

 

https://x.com/EllaTravelsLove/status/1827032192884863045

 

  • Pınar Erkan@pinar__erkan

Galatasaray Sultanisi(1868) ilk açılacağı zaman her milletten öğrenciye kontenjan ayrıldı. Herkes ayaklandı nasıl olur, dinden çıkacak çocuklar dediler. Mesela Yahudi Hahamlığı itiraz etti, şabatımız var, adetlerimiz var, etli sütlü birlikte pişemez, katiyyen olmaz dedi. Ermeniler başka bir şey söyledi filan. Abdülaziz devri, hepsi çözülmüştür. Yahudilere de okulda ayrı mutfak tahsis edilmiştir ve Galatasaray Lisesi o devirde Osmanlıcılık idealini yaymak düşüncesiyle açıldı.

Fakat sonradan mesela Bulgar isyanına liderlik eden gençler hep Galatasaray Sultanisi'nden çıkmadır.

 

https://x.com/pinar__erkan/status/1826526739146608656

 

  • defne andac 🌈@okuyananne1

Tempuranın kökenine dair enteresan bir tez. 16. yüzyılda Japonya’ya giden Portekizli Katolik misyonerlerin oruç ve beslenme günleri için ihtiyaçları nedeniyle tercih ettikleri Sefarad yemeklerinden esinlenme. Latincesi ‘ad tempora’ olan mevsimlik sebzeler:)

 

https://x.com/okuyananne1/status/1826123981750948161

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün