Müzikte çığır açan besteci John Cage´in yazı dizisini bitirdikten sonra Cage´in yaşam partneri, birlikte müthiş keşifler yaptığı efsane koreograf Merce Cunningham´ı da yazmamak olmaz diye düşündüm.
Merce Cunningham, 70 yıllık kariyeri süresince sürekli yenilikler yaparak çağdaş sanat, görsel sanatlar, sahne sanatları ve müziğin sınırlarını genişletti. 20. yüzyılın en etkili koreografı olarak kabul ediliyordu ve çok yönlü bir sanatçıydı. Dansçı, hırslı bir işbirlikçi, risk alan, sınırsız bir yenilikçi, film yapımcısı ve öğretmen olarak tanındı. Cunningham’ın öncü yaratıcılığı sayesinde yaptığı yenilikler dans, müzik ve çağdaş sanatı sonsuza dek değiştirdi.
Merce Cunningham, genç yaşında bile fiziksel ve ifadesel yetenekleriyle, sahnedeki etkileyici duruşuyla izleyicileri büyüleyen bir sanatçıydı. Bitmeyen bir enerji kaynağına sahip olarak bu tutkusu sonradan eşsiz ve verimli bir koreograf olarak gelişen bir kariyere dönüştü.
Cunningham, 1953’te kendi dans topluluğunu kurdu ve daha önce yapılmamış yüzlerce benzersiz koreografik eser yarattı. “Kesinlik ve karmaşıklıkla” tanımlanan Cunningham’ın dansları, yoğun fiziksel hareketlerle entelektüel sıkıntıyı birleştiriyordu. Dansın geleneksel fikirlerine meydan okudu, dansçıların ve seyircilerin rollerini, sahnenin sınırlarını ve hareket ile güzellik arasındaki ilişkileri sorguladı. Cunningham’ın dans, müzik ve görsel sanatların genişletilmiş olasılıklarını benimsemesi, sonraki kuşaklar için kültür sınırlarını zorlamanın bir rehberi niteliğinde oldu.
Daha evvelce de Cage’in yaz dizisinde bahsettiğim gibi, 1940'larda Cunningham ve aynı zamanda yaşam partneri olan besteci John Cage, radikal bir yeni kavram geliştirdi ki bu; müziğin ve dansın aynı performans içinde bağımsız olarak var olabilmeleriydi. Dansçıların hareketleri artık müziğin ritimlerine, ruh haline ve yapısına bağlı olmayacaktı. Bunun yerine, tüm sanat formları tek başlarına var olabilir, sadece ortak bir mekân ve zamanı paylaşabilirlerdi. Bu fikir, Cunningham’ın sanatsal uygulamasının baş tacı haline geldi ve onun, görsel sanatçılardan bestecilere, film yapımcılarından dansçılara ve tasarımcılara kadar geniş bir yelpazede, insanlarla yaptığı iş birliklerini şekillendirdi. Bu yaklaşım, insanların bir araya gelmelerini sağlayarak onlara cesaret verdi ve özgürce deney yapmalarına, yaratmalarına yol açtı.
Merce Cunningham’ın en etkili stratejilerinden biri, yaratıcı bir araç olarak şans ve rastlantı kullanmasıydı. Cunningham, genellikle madeni paralar ve zar atardı. Hatta Cage yazı dizisinde epey yer verdiğim gibi koreografisini nasıl yapılandıracağını I-Ching'e danışırdı. Bu strateji, John Cage tarafından da benimsenerek dansçılıkta geleneksel hikaye anlatımı yaklaşımında çığır açtı. Cunningham tesadüfü, kendi klişelerini yaşarken gizemli anlarla karşılaşarak hayal gücünü özgürleştiren bir yol olarak tanımladı; katı olan yaratıcı sürecini beklenmedik “merak” anlarıyla dengeledi.
Merce Cunningham kariyeri boyunca, televizyon ve video ile yapılan erken denemelerden bilgisayarlar, vücut sensörleri ve hareketi yakalama teknolojisinin kullanımıyla, çalışmalarında teknolojiyi de benimsedi. Bu araçlar, dansı tamamen yeni yollarla heykeltıraşlık yapmasına, canlandırmasına ve koreografi oluşturmasına olanak sağlamış ve insan vücudunu yeniden hayal etmesine yardımcı olmuştur. 1990'lı yıllarda, Cunningham, bilgisayarın bir koreografik araç olarak kullanılmasının öncülerinden olmuştur. ‘DanceForms’ yazılımı insan formunu modelleyerek ve canlandırarak, Cunningham'ın dansın dizilimlerini ve ifadelerini ekranda görselleştirmesine olanak tanımış ve bunları daha sonra bir dansçının vücuduna aktarmasını sağlamıştır.
“Bu, ne yapabileceğimizin düşüncesini genişletiyor. Normalde zihin bu işin önüne geçer ve 'bunu yapamazsın' der” demiş bir konuşmasında.
1970 ve 1980'lerde Cunningham, dans yapıtlarını özellikle kameranın çekeceği şekilde oluşturma fikriyle ilgilenmeye başladı. Yönetmenler Charles Atlas ve Elliot Caplan ile birlikte dansın, hareketli görüntü aracılığıyla yakalanmasını ve sahnelenmesini yeni ve yaratıcı yollarla geliştirdi. Bu stratejinin merkezinde kamera pozisyonunun, sahnenin sadece bir görgü tanığı olması yerine, koreografinin ana unsuru olarak yeniden konumlandırılması vardı. Video aracılığıyla Cunningham, bakış açısını değiştirebilir, kamerayı stüdyo içinde hareket ettirebilir, olağandışı detaylara odaklanabilir, ölçeği ve tempoyu ayarlayabilir, sahneleri iç içe geçirebilir ve seyirciyi hareketle çevreleyebilirdi. Olağandışı kurgu tekniklerini ve görüntü manipülasyonunu kullanarak, Cunningham ve iş arkadaşları dans ifadesinin yeni bir türünü icat ettiler ve bu uygulamayı sürekli olarak beklenmedik yönlere taşıdılar.
Merce Cunningham’dan çok sayıda dansçı, çoğu zaman New York stüdyosunda verdiği dersler aracılığıyla Cunningham sanatını öğrendi. Öğrenciler, katı ve fiziksel açıdan zorlayıcı tekniğinin yanı sıra vücut parçalarının birbirinden bağımsız olarak işlev görmesi fikrini öğrendiler. Felsefi öğretileri de oldukça etkileyiciydi. Dansçılarına, dans ve diğer sanat disiplinleri hakkında genelde kabul gören varsayımları sorgulamayı öğretti ve denemeler yoluyla risk alan yaklaşımına olan bağlılığı sayesinde öğrenci kitlesini etkileyerek birçok ilerici koreograf yetiştirdi. Çağımızın en cesur ve ilham verici sanatçılarından olan Merce Cunningham'ın kariyeri keşifleriyle tanımlanır. 70 yıl boyunca dansı yeni bir sanat formuna dönüştürerek, bir yandan derin etkilerinden dolayı görsel sanatları, filmi ve müziği de şekillendirdi. Cunningham'ın fikirleri, sanatı ve disiplini, dünya genelindeki sanatçılar arasında daha hala yankılanmaktadır. Cunningham ve iş arkadaşları sayesinde, katı ve özgürlüğün aynı anda var olabileceği bir dans ve sanat ortamı oluşmuş ve halen de devam etmektedir.