Yeni tiyatro mevsimine girerken - 2

Erdoğan MİTRANİ Sanat
16 Eylül 2024 Pazartesi

İKSV 28. İstanbul Tiyatro Festivali - 2

Bu yazımda 28. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programında yer alan yerli yapımlardan  söz edeceğim.

Festival saklı bir hazineyi keşfetmenin heycanıyla başlıyor. Absürt tiyatronun ülkemizdeki öncülerinden Melih Cevdet Anday’ın külliyatındaki önemine rağmen bugüne kadar nadiren sahnelenmiş ‘Müfettişler’i Tiyatro İn tarafından, açılış oyunu olarak sahneleniyor. Metne çağdaş bakış açısıyla yaklaşan Engin Hepileri’nin rejisi, dijital öğeler içeren mekân-ışık tasarımı ve Kenan Doğulu’nun müzikleri aracılığıyla izleyiciler bir distopik ütopyaya götürülüyor. 22-23 Ekim’de Uniq Hall’de.

‘Annemden Kalan Gül Ağacı Masanın Üzerinde Çaydanlık Beyaz Bir İz Bıraktı’ oyununun ardından bir kez daha yenilikçi fikirleri tiyatroya taşıyan H6 Act, yazar Ebru Nihan Celkan ile yönetmen Nagihan Gürkan’ı ilk kez ‘Loop’da bir araya getiriyor. İzleyiciler, Ali ile birlikte Berlin’e taşınan Umut’un peşinden belirsizliğe bir adım atarak etraflarında dönüp duran dünyaya, yetişilmesi gereken hayatlara, herkesi ve her şeyi normalleştirmeye çalışan kurumlara farklı bir gözle bakıyorlar. 23-24 Ekim Alan Kadıköy’de.

Çağdaş Alman oyun yazarı Marius Von Mayenburg’un evlilik, derinlere gömülmüş dürtüler, tarihin yükü, yeni sağın yükselişi hakkında zor tartışmaları keskin bir hiciv ve yüksek dozda mizahla bezeyen ‘Gecediyarı / Nachtland’ını Türkiye’de ilk kez Siyah Beyaz ve Renkli sahneleyecek. Michael Önder’in yönettiği oyun, babalarından kalan evde A. Hitler imzalı bir resim bulan kardeşlerin geçmişleri ve gelecekleriyle hesaplaşmalarını konu ediyor. 26-27 Ekim’de Alan Kadıköy’de.

Tuğçe Altuğ’nun kurduğu, öncelikli amacı kadın yaratıcılarla çalışmak ve kadın hikâyeleri anlatmak olan Tiyatro Circa, yapım hayatına Henrik İbsen’in ‘Nora -Bir Bebek Evi’yle başlıyor. Kadın ve erkeğin geleneksel rollerini sorgulamasıyla güncelliğini hâlâ koruyan oyunu, yeni kuşağın heyecan veren temsilcilerinden Selin Şenköken yönetiyor. 30-31 Ekim ZorluPSM’de.

Mehmet Birkiye’nin Kocaeli Şehir Tiyatrolarında yönettiği, iki bölüm olarak tasarlanan Tolstoy’un Rusya’sından günümüz toplumlarına geçerliliğini yitirmeyen temaları merkezine alan ‘Savaş ve Barış’ta umut kayboluyor ve tekrar yeşeriyor, denge bozuluyor ve tekrar kuruluyor…150 dakikalık I. bölümüyle 31 Ekim’de Harbiye Muhsin Ertuğrul’da.

Koreograf, dans ve performans sanatçısı, akademisyen Tuğçe Tuna’nın hareketin “virütik” boyuta geçmesi fikrinden etkilenerek ‘istemsizce dans etmek / kompulsif dans’ üzerine konseptini, koreografisini, metnini geliştirdiği ‘Dans Salgını’ 3 Kasım 15.00 ve 18.00’de Arter Karbon’da.

Tiyatro BeReZe, Elif Temuçin’in Çehov’un ‘Martı’sından uyarladığı ve yönettiği ‘Martı mıyım?’la çağımızın radikal dönüşümlerinin gölgesinde geçmişi kutsama eğilimindeki bugünün Çehov karakterlerini sahneye taşıyarak “Nasıl devam etmeli?” sorusuna yeni anlatım biçimleriyle cevap arıyor. 4-5 Kasım Alan Kadıköy’de.

Yeni Arayışlar Bölümünün ilk oyunu, ‘Çirkin’in yapımcısı Dolkun Production’un ‘Linçler ve Dudaklar’ı. Halil Babür’ün yazdığı, olağanüstü bir sürükleyicilikle yönettiği oyunun odağında, incelikli bir yazardan bayağı bir internet fenomenine dönüşen, kendini ve çevresindekileri sözde aykırı fikirleriyle mahvederken, komşularını bir türlü kentsel dönüşüme ikna edemediği eski bir binada, babasına ait eşyalarla dolu bir evde hayatın gerçekleriyle başa çıkmaya çalışan Cemal var. 6-7 Kasım İDT Üsküdar Tekel Sahnesinde.

Her yıl izleyiciyi İstanbul’u yeniden keşfedeceği günübirlik bir tiyatro yolculuğuna çıkartarak tekrarı olmayan bir deneyim yaşatan festivalin özel yapımı ‘İstanbul Mon Amour’un alt başlığı Cahit Irgat’ın şiirinden alıntılanan ‘Senden Bana Hayır Gelmez Güzel İstanbul’. Şehrin gürültüsünün bastırdığı sesler, karmaşasının görünmez kıldığı yaşantılar üç incelikli aşk hikâyesine yansıyor. Erdem Otopark’ta Levent Tülek, ‘İstanbul’un En Güzel Kızı’nda, âşık olduğu arabayı kız kaçırır gibi kaçıran adamın eski Türk filmlerini andıran hikâyesini aktarıyor. HOPE Alkazar’da Özen Yula’nın yazdığı ‘Neden İstanbul’, bir sokak röportajcısına odaklanıyor. Tünel’in istasyon binası Metrohan’da Kerem Kurdoğlu yazdığı ‘Sesler’le İstanbul’un seslerini toplayan bir koleksiyoncuyu anlatıyor. Mehmet Birkiye’nin yönettiği bu benzersiz teatral macera, 8-9 Kasım’da farklı başlama saati olan dörder seansta, her seans için farklı rotalarda sadece sekiz kez yaşanacak.

Yeni Arayışlar’ın ikincisi, Fiziksel Tiyatro Araştırmalarının tarihten bugüne uzanan yeni bir anlatma, oynama ve izleme deneyimi ‘Haberci’. Antik Yunan metinlerinden hareketle Pınar Akkuzu ve Aslı Ekici yazmış, Güray Dinçol yönetmiş. Topluluk bu kez tragedyaların kıyıda kalmış isimsiz karakterleri olan habercileri başrole taşıyor. Sofokles’in ‘Kral Oidipus’, ‘Oidipus Kolonos’ta’‘Antigone’ üçlemesinden hareketle, antik çağda yüzlerce savaşa ve trajediye tanık olmuş Thebai Devleti’nin tarihini habercilerin perspektifinden yeniden şekillendiriyor.

Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatro Teşvik Ödülü desteğiyle üretilen ‘Haberci’ 9-10 Kasım’da İDT Üsküdar Tekel Sahnesinde.

Ödüllü yazar, yönetmen, oyuncu, sahne tasarımcısı Yiğit Sertdemir’in yazdığı 16. oyun, kurucularından olduğu kumbaracı50’nin 51. yapımı, ‘Bagajdaki Balta’da, bir zamanlar yaşanmış ve olamamış bir aşkın özneleri bir gece vakti park edilmiş bir arabanın önünde buluşur ve geçmiş, bugün, yarın konuşulurken zamanlar, kişiler, türler birbirinin içine girer. Sertdemir’in yönettiği oyun 12-13 Kasım’da festival kapsamında Alan Kadıköy’de olacak.

Zeynep Kaçar’ın ödüllü romanından Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Ümit Erlim’in uyarlandığı ‘Yalnız’, iki farklı zaman diliminde ilerleyerek, kimliğinden koparılıp görülmez olan bir kadının kendini bulma, görme ve gösterme çabasını, aylar ve yıllar içindeki değişimini ülkenin dönüşümüne paralel olarak izliyor. Geçmiş ve şimdiki zamanı aynı uzamda büken ‘Yalnız’da yaşam ve ölüm, muhafazakârlık ve özgürlük, seçimlerimiz, düzen ve karmaşa gibi motifler belirgin bir düzlem oluştururken suçlunun ve kurbanın kim olduğu sorusu çözülmesi gereken bir muammaya dönüşüyor. 13-14 Kasım İDT Üsküdar Tekel Sahnesinde.

Geliştirdiği Performatif Sahneleme ve Oyunculuk yöntemiyle adını dünya tiyatro tarihine yazdıran yazar, yönetmen eğitmen Şahika Tekand bu kez Olimpos’un en yükseklerinde dolaşıyor. Günümüz dünyasında insan davranışlarına ve yönelişlerine, hafızasızlığa, değerlerin ve kavramların içinin boşaltılmasına, ilkesizliğin bir beceri olarak kabul edilmesine ilişkin gerek tragedya gerekse komedya formunda pek çok oyuna imza atmış olan Tekand’ın kurucusu olduğu Studio Oyuncuları için yazıp yönettiği ‘Ölüyor mu ne?’ Zeus’un ölme ihtimaliyle Olimpos’un zirvesine hâkim olan korku, hırs ve arzular üzerinden iktidar, evlilik, emek, adalet, akıl, fırsat, savaş gibi kavramları ironik bir yaklaşımla ele alıyor. 16-17 Kasım Alan Kadıköy’de.

En önde gelen postmodernist avangart tiyatro yazar ve yönetmenlerden Heiner Müller’in 1982’de yazdığı, bir ADT ve İDT ortak yapımı olarak Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği ‘Medea-Material’, festivalin son yerlisi. Oyun, Medea’yı karakterden ziyade materyal olarak ele alıyor ve karakter, yapı, anlatı ve performans öğelerinde yarattığı bağlantılar ve karşıtlıklarla Medea miti üzerinden batı uygarlığını analiz ediyor. İnsanlığın karşı karşıya olduğu küresel tehlikeleri, yaşadığı travmaları son derece zengin bir imgelem gücüyle sahneye taşıyan Müller, ‘Medea–Material’da bir kez daha tüm insanlığı ilgilendiren sorular soruyor ve “dördüncü duvarı” ortadan kaldırarak izleyicileri de yaratıcı yolculuğuna dahil ediyor. 16 Kasım İDT Üsküdar Tekel Sahnesinde.

Festivalin başlamasına bir aydan fazla zaman var demeyin. Unutmayın ki biletler satışta.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün