Son yıllarda Türkiye’de ve Avrupa genelinde yürüttüğüm gençlik çalışmaları ve sosyokültürel proje faaliyetleri, toplumsal gelişimin farklı dinamiklerini anlama fırsatı sundu. Avrupa Birliği Erasmus+ programı kapsamında yürütülen gençlik projeleri ve dünyanın farklı noktalarındaki Yahudi gençlerine yönelik etkinliklerde edindiğim deneyimler, sivil toplum alanındaki bakış açımı genişletti. Gençlerle olduğu kadar farklı yaş gruplarıyla çalışma konusunda da derin bir farkındalık kazandım.
Akademik ilgim son dönemlerde Yahudi topluluklarının günümüzdeki durumunu daha yakından incelemeye odaklandı. Özellikle Avrupa’daki Yahudi kültürel mirasına yönelik araştırmalarım, bu mirası yerinde gözlemleme fırsatı sundu. Bu süreçte karşıma çıkan ve dünya genelinde giderek önem kazanan bir başka alan ise yaşlılık çalışmaları oldu. Yahudi kültürel mirası ve toplulukları üzerine sahip olduğum bilgi, yaşlılık çalışmalarına ilgimle birleştiğinde, geçmiş ile gelecek arasında toplumsal bağların nasıl kurulduğu üzerine daha derin düşünme fırsatı buldum. İlk bakışta birbirinden ayrı görünen bu iki alan, aslında toplumsal bağları güçlendirme ve insanların yaşamlarının her evresinde desteklenmesi gerekliliği ortak paydasında buluşuyor.
Geçtiğimiz ağustos İstanbul’a uğradığımda, Büyükada’ya kısa bir ziyaret gerçekleştirdim. Ziyaretimin amacı tam da bu konuyla ilgiliydi. Şalom Dergi’nin temmuz sayısında yer alan "Yaşlanmadan Yaş Almak" adlı makalenin yazarı Anet Pase ile, hem yazısı hem de bu konular üzerine aldığı eğitimler ve yapmak istediği çalışmalar hakkında verimli ve ufuk açıcı bir görüşme yaptım.
Çocuk, Gençlik ve Yaşlılık Çalışmaları
Çocuk, gençlik ve yaşlılık çalışmaları, toplumsal dönüşümün anahtar alanları haline geldi. BM ve AB gibi kuruluşların teşvik ettiği bu alanlar, yalnızca sosyal projelerle sınırlı kalmayıp, hayatın her alanında etkisini gösteriyor.
Küçüklüğümde İzmir’de, okul öncesi çocuklar için birkaç özel kreş ve anaokulu dışında fazla seçenek yokken, nitelikli oyuncak bulmak da zordu. Eğitici oyunları ya yurtdışından temin eder ya da birkaç dükkandan sınırlı sayıda ürün alırdık. Bugünse çocuklara yönelik ürün ve hizmetler büyük bir endüstri haline geldi. Alışveriş merkezleri çocuk mağazalarıyla dolup taşıyor, e-ticaret sitelerinde ise neredeyse sınırsız seçenek var. Ayrıca, çocuklara yönelik yıl boyunca devam eden eğitsel aktivite ve etkinlikler de yaygınlaşmış durumda.
Gençlik çalışmaları da büyük bir dönüşüm yaşadı. Erasmus+ gibi programlar, gençlere staj, kısa dönem eğitimler ve kültürel değişim fırsatları sunuyor. Artık gençler yalnızca üniversite değişim programlarıyla değil, farklı ülkelerdeki projelerle de global deneyim kazanabiliyor. Bu projeler, hem gençlerin kişisel gelişimine katkı sağlıyor hem de kültürlerarası anlayışı güçlendiriyor.
Yaşlılık çalışmaları ise eski algılardan uzaklaşıyor. Eskiden yaşlılık sadece sağlık sorunlarıyla anılırken, artık ‘aktif yaşlanma’ ve ‘yaşam boyu öğrenme’ gibi kavramlar ön plana çıkıyor. Yaşlılar, topluma katkı sağlayabilecek bir dönem olarak kabul ediliyor. Bu sayede kuşaklararası iletişim güçlenirken, yaşlıların sosyal hayata katılımı artıyor. Teknoloji de bu süreçte önemli bir rol oynuyor; yaşlılar için bağımsız yaşam imkanları genişlerken, sosyal izolasyonun önüne geçiliyor.
Bu üç yaş grubuna yönelik gelişmeler yaşanırken, özellikle orta ve ileri yaş gruplarının ihtiyaçlarını ve kuşaklararası iletişimi vurgulamak, sosyal hizmet uzmanlığı gibi mesleklerin toplumda daha fazla tanınmasını gerektiriyor. Sosyal hizmet uzmanları, bu alanlardaki profesyonel birikimleriyle, daha sistematik, etik, hakkaniyetli ve sürdürülebilir hizmetler sunarak nesiller arası bağları güçlendirebilir ve yaşlı bireylerin ihtiyaçlarına daha etkili çözümler üretebilir.
Sosyal Hizmet Uzmanlığı
Sosyal hizmet, gelişmiş ülkelerde uzun süredir profesyonel bir meslek olarak kabul görürken, Türkiye'de ve özellikle Yahudi cemaatinde son yıllarda daha fazla önem kazanmaya başladı. Eskiden gönüllüler ve sağlık uzmanları tarafından yürütülen çalışmalar, artık sosyal hizmet uzmanlarının desteğiyle daha sistemli ve etkili hale geliyor.
ABD, Avrupa ülkeleri ve İsrail’de köklü bir meslek olan sosyal hizmet, Türkiye’de de uzun yıllardır var olmasına karşına yakın zamanda daha fazla ön plana çıkmaya başladı. Sosyal hizmet uzmanları, bireylerden ailelere ve topluluklara kadar geniş bir yelpazede destek sağlayan profesyonellerdir. Kriz durumlarına müdahale eder, dezavantajlı grupların haklarını savunur ve çocuklar, yaşlılar, engelliler gibi gruplarla çalışarak kaynak sağlama, vaka yönetimi ve toplum örgütlenmesi görevlerini üstlenirler. Hastaneler, okullar ve sivil toplum kuruluşlarında görev alarak empati ve problem çözme becerileriyle toplumsal iyileşmeye katkı sağlarlar. Sosyal hizmet uzmanları, daha adil ve kapsayıcı bir toplum inşa etmede kritik bir rol oynar.
İstanbul ve İzmir Yahudi cemaatlerinde de son yıllarda sosyal hizmet uzmanlarının katkılarıyla toplumsal ihtiyaçlara daha profesyonel çözümler getiriliyor. Geleneksel yardımlaşma kültürü ile modern sosyal hizmet anlayışını bir araya getirilerek yaş ortalaması giderek yükselen ve nüfusu azalan Türkiye Yahudi cemaatinde, yaşlı bireylere yönelik hizmetlerin daha etkili ve sürdürülebilir hale gelmesi hedefleniyor.
Yaşlılık Çalışmaları Alanında Dünyadaki Gelişmeleri Takip Etmek
Anet Pase ile Büyükada’da sağlıklı yaş alma üzerine yaptığım görüşmeden iki hafta sonra, Yahudi çalışmaları üzerine derinleşmek ve Avrupa’daki Yahudi cemaatlerine dair araştırmalarımı ilerletmek amacıyla İsveç’e taşındım. Bu dönemde, Yahudi çalışmalarının yanı sıra Avrupa’daki yaşlı nüfusa yönelik sosyal hizmet politikaları ve eğitim, psiko-sosyal destek faaliyetlerini yerinde takip etmeyi hedefliyorum.
Yahudi çalışmaları ve yaşlılık çalışmaları ilk bakışta farklı alanlar gibi görünse de Avrupa’daki Yahudi cemaatlerindeki demografik verileri inceledikçe, bu iki alanın birbirini nasıl tamamladığını daha net bir şekilde fark ediyorum. Yahudi kültür mirasının korunması, özellikle Ladino ve Yidiş gibi dillerin yanı sıra geleneksel yemekler, müzik, tiyatro ve sinema gibi kültürel unsurlar aracılığıyla yaşlı bireylerin topluma aktif olarak dahil edilmesi, güçlü bir sinerji yaratıyor. Yaşlı bireyler, sadece toplumsal hafızayı aktarmakla kalmıyor, aynı zamanda kültürel mirasın canlı tutulmasında da önemli bir rol oynuyorlar. Son bir yıldaki gezilerimde, pek çok farklı ülkede gözlemlediğim hem Yahudi cemaatleri içinde hem de daha geniş toplumda yürütülen yaşlılara yönelik sosyal katılım projeleri, yaşlı bireylerin topluma aktif katılımını destekleyerek, onların yaşlılık döneminde daha üretken bir yaşam sürmelerine olanak tanıyor.
Önümüzdeki dönemde, bu çalışmaları Türkiye’de nasıl uygulayabileceğimi araştırmayı ve yaşlı nüfus için hem sosyal hem de kültürel açıdan sürdürülebilir çözümler üretmeyi amaçlıyorum. Yaşlı bireylerin toplumda aktif kalmasını sağlayacak yenilikçi yaklaşımlar geliştirmek, toplumsal ve kültürel dönüşüm için önemli bir adım olacaktır.
5785 yılında Şalom’a, yaşlılık çalışmalarında dünyadan somut vaka örnekleri ve iyi uygulamalar içeren yazılarla katkı sunmak dileğiyle. Şimdiden iyi seneler!
Bu akademik yıl boyunca İsveç’te Yahudi çalışmaları üzerine alacağım derslerin yanı sıra Stockholm Yahudi Toplumunun çocuk, gençlik ve yaşlılara yönelik faaliyetlerini de yakından takip edeceğim.