Yemekle kurduğumuz ilişkinin sadece açlıkla, oburlukla ya da bazı lezzetlere fazla düşkün olmakla ilişkili olduğunu düşünürüz. Halbuki yeme arzusunun ve tercihlerinin altında büyük ölçüde geçmişte yaşayıp üstünü örttüğümüz üzücü deneyimler veya geleceğe ilişkin kaygılarımız yatıyor olabilir. Kaygı, birçoğumuzun hayatının bir döneminde yoğun olarak yaşadığı, günlük olarak da neredeyse sık sık hissettiği bir duygu.
Gelecekteki belirsizlikler, olası olumsuzluklar ve kontrol dışı güçlere karşı endişe duyma şeklinde kendini gösteren kaygı, normal bir insan duygusu olsa da aşırı ve sürekli hale geldiğinde günlük yaşamda işlev görmemizi zorlaştırabilir. Bu gibi durumların sonucunun beslenmeye yansıması yeme atakları olarak ortaya çıkabilir. Eğer sizin de yeme ataklarınız çok oluyorsa bunun altındaki kaygıları sorgulamanızı öneririm.
Kaygının ilk ve en önemli nedeni gelecekle ilgili belirsizlik ve olumsuz düşüncelerdir.
Gelecek kaygısı;
Gelecek kaygısının birçok nedeni olabilir. En yaygın nedenleri;
Bu kaygılar ile elbette başa çıkılabilir, yeter ki fark edelim ve temelinde tam olarak ne yattığını anlayalım.
Gelecek kaygısıyla başa çıkmak için birçok farklı yöntem kullanılabilir. En yaygın ve etkili yöntemlerden bazılarını sizin için özetledim:
Daha öncede belirttiğim gibi gelecek kaygısı normal bir duygu olsa da aşırı ve sürekli hale geldiğinde günlük yaşamda işlev görmeyi zorlaştırabilir. Bu durumda, profesyonel yardım almak ve çeşitli başa çıkma yöntemlerini uygulamak kaygı duygusunu kontrol edebilmek ve yaşam kalitesini artırmak için oldukça önemlidir. Obezite ve gelecek kaygısı arasındaki ilişki ise karmaşıktır ve her iki yönde de ilerleyebilir.
İlk önce VKİ ve obezite nedir? Vücut kitle indeksi (VKİ), bir kişinin kilosunun boyunun karesine bölünmesiyle hesaplanan bir ölçüttür. Bu şekilde vücut yağ oranınızı tahmin edebilir, sağlıklı kilo aralığında olup olmadığınızı anlayabilirsiniz. Obezite ise vücudun yağ kütlesinin, yağsız kütleye oranın aşırı artması sonucu oluşan bir durumdur. Genel olarak, kadınlarda yüzde 30’un üzeri erkeklerin ise yüzde 25’in üzerine çıktığında obezite tanısı konur.
Obezite gelecek kaygısını nasıl tetikler?
Obezite, gelecek kaygısı için bir risk faktörü olabilir. Obez kişiler, sağlık problemleri, ayrımcılık ve sosyal izolasyon gibi gelecekteki zorluklar hakkında daha fazla endişe duyabilir. Obezite, düşük benlik saygısı ve depresyon gibi ruhsal sağlık sorunlarına yol açarak gelecek kaygısını kötüleştirebilir. Uyku apnesi gibi kronik sağlık sorunlarına yol açabilir, bu da uyku düzenini bozarak kaygı ve stresi arttırabilir.
Gelecek kaygısı obeziteyi nasıl tetikler?
Kaygı ve stres, duygusal yemeye ve sağlıksız beslenme seçimlerine yol açabilir. Gelecek kaygısı fiziksel ve ruhsal olarak etkiler. Fiziksel aktivite azalabilir, endişe yüzünden uykusuzluk kilo alımına neden olabilir. Bu konuda yapılan birçok araştırma, gelecek kaygısı yüksek olan kişilerin, normal kaygı düzeyine sahip kişilere göre obez olma olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Özetlemek gerekirse; obezite ve gelecek kaygısı arasında karmaşık bir ilişki var. Her iki durumda birbirini tetikleyebilir ve beslenme, fiziksel aktivite ve uyku gibi davranışları etkileyebilir. Kaygı, oldukça yaygın bir insan duygusu olmasından dolayı birçok araştırmaya konu olmuştur.
2016 yılında yapılan "Türkiye'de Yetişkinlerde Kaygı Bozukluklarının Yaygınlığı ve Klinik Özellikleri" konulu araştırmaya göre;
2020 yılında yapılan ‘Mindfulness Egzersizlerinin Kaygı Bozukluklarının Tedavisinde Etkinliği’ konulu araştırmada
2022 yılında yapılan ‘Sosyal Medya Kullanımının Kaygı Bozuklukları Üzerindeki Etkisi’ başlıklı araştırma;
Yaşadığımız coğrafyada hepimizin çeşitli kaygıları olabilir. Ailemiz, çocuklarımız, işimiz ve çevremizin geleceği konusunda zaman zaman endişeye kapılabiliyoruz. Geleceği garanti altında almaya veya kontrol etmeye; henüz yaşanmamış olaylar ve durumlara karşı hazırlıklı olmaya çalışıyoruz. Burada önemli olan kaygılarımızın bizi yönetmesine izin vermemek. Kendinizi ana taşımaya çalışın çünkü hayatın yalnızca korkuları ve olumsuz düşünceleri değil çok güzel mucize ve sürprizleri de beraberinde getirebileceğini unutmamalıyız.