Sahra çölünde müziğe yolculuk – Kashmir

Sami ASA Sanat
25 Eylül 2024 Çarşamba

Bitmek tükenmek bilmeyen sonsuzluk hissi veren bir çölde yapılan uzun araba yolculuğu, ardı ardına uzanan kum tepecikleri ve sarı kayalar. Görkemli Atlas dağlarının üzerine vuran kızgın güneşin ortaya çıkardığı renk oyunları ve zaman kavramının insan zihninde değişim geçirmesi. Yetmişli yıllarda hippi akımını benimseyen gençler arasında revaçta olan Sahra çölünün etkileyici coğrafyası, o dönemde rock dünyasında ortalığı kasıp kavuran Led Zeppelin’e iki efsane parçanın bestelenmesinde ilham kaynağı oldu.

Daha meşhur olanından başlayacak olursak, “Kashmir” bir yol şarkısıdır ancak coğrafi bir yoldan çok yolcunun varacağı noktaya kadar kişinin kendi içindeki yolculuğunu anlatır. Aslında yapılan her yolculuk, görülen her yeni yer veya daha önce olumlu anılar yaşanarak tekrar ziyaret edilen bir yer kişinin kendi içine yaptığı bir nevi keşiftir, yeter ki kişi önceliklerinden sıyrılıp yeni ortamla bütünleşmeyi kabul edebilsin.

Şarkının titretici, güçlü ve biraz doğulu ritmi ilk önce topluluğun yeni besteleri için sıkça birlikte çalıştığı “Headley Grange” adlı bir çiftlik evinde ortaya çıktı. Rock dünyasında enstrümanlarının en iyileri arasında gösterilen davulcu John Bonham – “Bonzo’nun” ritmi üzerine gitarist Jimmy Page’in geliştirdiği “riff” ve zamanla eklediği üst üste kayıtlar şarkının hemen akılda kalan kuvvetli altyapısını oluşturdu.

Sadece ritim aşamasında olan Kashmir, Jimmy Page ile rock’un en damardan haykıran vokalisti Robert Plant’in çölde birlikte yaptıkları uzun yolculuk sırasında hissettikleriyle ruhunu iyice kazandı. Çölün gizemli ortamı Plant’in 1973 yılında yazdığı sözlere daha ilk dizelerde yansıdı:

Oh let the sun beat down upon my face, stars to fill my dreams

“Bırak güneş vursun yüzüme, yıldızlar süslesin düşlerimi”

Ritmi ve sözleri ortaya çıkan parçanın gelişimi bir süre durakladı, nedeni topluluğun bas gitaristi ve klavyecisi John Paul Jones’ın bir süreliğine ayrılmasıydı. 1974 yılına gelindiğinde, Jones gruba tekrar katıldı ve parçanın üst düzey haline gelmesini sağlayan nihai düzenlemelerini yaptı. Daha çok progressive rock toplulukları tarafından benimsenen mellotronu kullandı. Yaylılar ve üflemelileri katıp doğulu ezgiye senfonik bir tarz katarak Kashmir’in daha da canlanıp tamamen farklı bir kimliğe bürünmesini sağladı. Yıllar sonra verdiği röportajda Robert Plant, farklı tempoların üst üste bindirilmesiyle ortaya çıkan karmaşık ritmin üzerine şarkıyı söylemekte başlangıçta çok zorlandığını, ancak daha sonra üstesinden gelerek ortaya çıkan eserin kendine göre mükemmeliyetini kavradığında gözyaşlarını tutamadığını söyledi. Tüm bu bileşenlerin buluşmasıyla, Arap ve Hint tınılarının eşlik ettiği çok sesli, mistik, kudretli ve yoğun tempolu bir rock başyapıtı ortaya çıktı. 1975 yılında piyasaya sürülen “Physical Graffiti” albümü içinde yer alan parça, topluluğun neredeyse tüm konserlerinde çalındı.

Şarkıya bu adın neden verildiği tam bilinmiyor, zira müzisyenlerin hiçbiri o ana kadar Kuzey Hindistan’ın Kashmir bölgesine gitmemişler. Somut bir yolculuktan ziyade kişinin kendine ulaşma çabasındaki soyut yolu anlatmak istediklerinden bunun pek önemi yok. Muhtemeldir ki, esrarengiz ve belki de tasavvufi bir yeri çağrıştırdığını düşündükleri ve o dönemin bu açıdan gözde yeri Kashmir’i metafor olarak seçmişler. İlk olarak “Driving to Kashmir” olan şarkının adı daha sonra kısaltılarak “Kashmir’e” dönüşmüş. İlginç olan, müzisyenler daha önce Hindistan’a bir yolculuk yapmışlar, ancak güneydeki Mumbai’yi ziyaret etmişler. Hint etkisi parçanın altyapısını oluşturan ünlü riff’inde kendini gösteriyor, Jimmy Page Hint sazı olan sitar ezgilerinden esinlenerek ve üstünde uzun bir süre çalışıp rock’a dönüştürerek bu riff’i bestelemiş.

Şarkı sözleri, insanın dünyayı (dış dünyayı ve içindeki ruhunu) keşfetme ve anlama arzusunu soyut bir yolculuk benzetmesi üzerinden bu dizelerde dile getiriyor.

“I am a traveler of both time and space to be where I have been.”

“Geçmişte olduğum yerde olmak için zaman ve uzay yolcusuyum ben.”

Şarkının ortalarına doğru sözler, çölün vahşiliği karşısında yoğunlaşan imgeleri anlatır.

“all I see turns to brown, and the sun burns to ground, and my eyes fill with sand, as I scan this wasted land, trying to find where I’ve have been!”

“Gördüğüm her şey kararıyor ve güneş toprağı yakarak batıyor. Kumla doluyor gözlerim, tararken bu verimsiz boş toprakları, bulmaya çalışıyorum nereden geldiğimi.”

Belli ki sözler (hepsini burada zikredemeyeceğim) yazarının varoluşsal arayışını güçlü bir şekilde barındırıyor.

“Kashmir” birçok yönden tipik bir rock parçası olmanın üstünde farklı unsurlar içeriyor. Sözleri alışılmış aşk hikayeleri aktarmaktan çok tabiatla bütünleşmeyi, metaforları, ruhsal bir yolculuğun enginliğini ve gizemini dile getiriyor. Müziği rock, Arap ve Hint müziklerinin sentezinden oluşuyor. Nihayet “Kashmir”, güçlü bir rock altyapısı ve Plant’in etkileyici vokalleri üzerine farklı klasik müzik veya caz enstrümanlarının eklenmesi ile orkestral bir yapıya bürünüyor. Tüm bunlar gözönüne alındığında, Led Zeppelin hard-rock türünde müzik yapan bir topluluk olarak anılmakla birlikte, bu şarkı progressive rock türüne daha yakın olarak nitelendirilebilir.

Robert Plant’in gözünde Kashmir, Led Zeppelin’in en favori parçası. Hatta imza parçaları “Stairway to Heaven” ile kıyaslama yaparak şöyle diyor. “Kashmir’in daha önce yayınlanmasını, Stairway to Heaven’den ziyade Kashmir ile ünlenmemizi ve anılmamızı tercih ederdim. Kashmir’de herşey tamamen yerli yerine oturdu. Hiçbir abartı yok, seslendirmem tümüyle doğal. En mükemmel Led Zeppelin.”

Yıllar geçip 1994’e gelindiğinde, Plant ve Page birlikte çıkardıkları “No Quarter” albümünde Kashmir’i tekrar yorumladılar. Bu defa Faslı yaylılar topluluğu ve Mısırlı bir orkestra ile Arap ve Ortadoğu çalgılarını ve ezgilerini daha da öne çıkararak değişik ve sarsıcı bir yorum ile Kashmir’i gündemde tuttular.

1998 yılında ise, Amerikalı rap şarkıcısı Puff Daddy ve Jimmy Page bu kez Kashmir’i “Godzilla” filminin müziği olarak rap tarzında ve “Come With Me” adı altında yorumladılar, malum sözler değişti, ancak müzik farklı bir türde güçlü bir orkestra altyapısı ile yine etkileyiciydi.

Son olarak, ikonik “Stairway to Heaven” şarkısından bahsetmişken, daha az çalınan ama beğendiğim bir yorumunu seçkide sizlere dinletmek istiyorum. Gerek kendi başına yaptığı albümler, gerek “YES” topluluğunun en iyi albümlerinde yaratıcı bir klavyeci olarak ünlenen progressive rock türünün tuşlu çalgılar ustası Rick Wakeman’ın sadece piyanosuyla ortaya çıkardığı dingin ve huzur yayan Stairway to Heaven’a kulak vermenizi tavsiye ederim!

KAYNAKÇA:

 

  • Kashmir, Led Zeppelin, “Physical Graffiti”
  • If I were a carpenter, Robert Plant, “Fate of Nations”
  • In the evening & All my Love, Led Zeppelin, “In Through the out Door”
  • Kashmir, Jimmy Page & Robert Plant, “No Quarter, Unledded”
  • Stairway to Heaven, Rick Wakeman, “Piano Portraits”
  • Going to California, Led Zeppelin, “Led Zeppelin IV”
  • Come With Me, Puff Daddy & Jimmy Cage, from “Godzilla”

Link’e ulaşmak için:

Spotify / Sami Asa, Playlist adı: MY_21_Kashmir_240925

 https://open.spotify.com/playlist/6rj9GglW8zMtKUXiW7ZCNC

 

Led Zeppelin genç yaşta hayata veda eden “Bonzo’nun” kendisi gibi davulcu olan oğlu Jason Bonham ile birlikte

Page ve Plant’in birlikte çıkardıkları “No Quarter” albümünün kapağı

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün