Sakıp Sabancı Müzesi, ´Georg Baselitz: Son On Yıl´ sergisiyle, sanat dünyasının en sıra dışı isimlerinden birini ağırlıyor. Baselitz´in yaratıcı evrenini keşfetme fırsatı sunan bu kapsamlı sergi, 2 Şubat 2025 tarihine kadar gezilebilir.
Alman ressam, baskı resim sanatçısı ve heykeltıraş Georg Baselitz, çağdaş sanatın en önde gelen isimlerinden biri. Baselitz’in 65 yıllık kariyerine ışık tutan SSM’deki sergi, müze ve bahçesinin her alanına konuşlanmış durumda. Dev boyutlu tablo ve heykellerden oluşan bu sergi, izleyiciyi hem görkemli bir görsel şölenle baş başa bırakıyor, hem de sanatçının doğduğu toprakların tarihiyle hesaplaşmasına tanıklık etmeye davet ediyor. Aynı zamanda Baselitz’in hayat boyu süren sanatsal evrimine derinlikli bir bakış sunan seçki, sanatçının dünya ile ilgili vizyonunu da ortaya koyuyor. Eş zamanlı olarak sanatçının gravürlerinden oluşan kapsamlı bir sergi de Akbank Sanat'ta izleyici ile buluşuyor.
Başaşağı Resimler
Baselitz, 1969'da ‘Der Wald auf dem Kopf / Kafasındaki Orman’ başlıklı ilk ters tablosunu yaptı. Daha sonra insanları baş aşağı resmetmek, sanatçının kendine özgü bir tarzı haline geldi; zihnindeki tüm konuları (insanlar, manzaralar, kuşlar vb) tabi tuttuğu ana motif haline geldi. Bu yönü, çalışmalarının ve dolayısıyla sanatçı kimliğinin en çarpıcı yönü haline geldi. İzleyicinin dikkatini eserlerine çekerek onları düşünmeye ve ilgilerini uyandırmaya çalıştığı için devrimci bir ressam olarak görüldü. Bu yöntemi seçmesinin ardındaki nedenler arasında, otoriteye karşı gelmek, kendi resim yapma hızını yavaşlatmak, motifin algılanma aşamasında izleyiciyi rahatsız ederek sabit bir bakıştan uzaklaştırmak sayılabilir. Sanatçı, Sovyet dönemi illüstrasyon sanatı, Manierist dönem ve Afrika heykelleri gibi sayısız etkiden yararlanarak kendine özgü, belirgin bir sanatsal dil geliştirdi.
Yaşamını ve sanatını II. Dünya Savaşı şekillendirdi
Georg Baselitz, 23 Ocak 1938’de Hans-Georg Kern olarak Almanya'nın Yukarı Lusatia bölgesindeki Deutschbaselitz şehrinde doğdu. Nazi Almanya’sından sonra adını doğum yeri olan Deutschbaselitz’e atıfta bulunarak Georg Baselitz olarak değiştirdi. II. Dünya Savaşı'nın acıları ve yıkımları arasında büyüdü; yıkım kavramı hayatında ve çalışmalarında önemli bir rol oynadı. Sanatçı bir röportajında şunları söyledi: "Yıkılmış bir düzenin, yıkılmış bir halkın içine doğdum. Ve bir düzeni yeniden kurmak istemedim: Sözde düzenin yeterince farkındaydım. Her şeyi sorgulamaya, 'naif' olmaya, yeniden başlamaya zorlandım." Bugün halen, çalışmalarının en tanımlayıcı özelliği haline gelen tüm resimlerini tersine çevirme alışkanlığını sürdürmeye devam ediyor.
Sanatsal evrimine derinlikli bir bakış
‘Georg Baselitz: Son On Yıl’ Sergisi, sanatçının çalışmalarında yıllar içinde belirginleşen, kararlı motiflerden oluşuyor ve özellikle insan figürü üzerindeki çalışmalarını öne çıkarıyor. Baselitz’in kendisinin ve eşi Elke’nin bedenlerini tasvir ettiği eserlerinde, yaşlanma ve zamanın geçiciliği işleniyor. Baselitz’in 1950’lerden bu yana çeşitli tekniklerde ele aldığı ve Deutschbaselitz’te geçen çocukluğunu hatırlatan kartalları, mavi arka planlara işlenmiş bir seride geri dönüyor. Serinin 2024 tarihli son tablosu, ilk kez bu sergide ziyaretçi ile buluşuyor. Aynı şekilde, çocukluğundan beri resmettiği geyik motifi, kariyerinin başından beri eserlerine yön veren mitolojik ikonografinin bir parçası olarak yeniden ortaya çıkıyor. Serginin öne çıkan, baş aşağı figürlerin üzerine naylon çorapların kolajlandığı ‘Springtime’ [İlkbahar] serisi ise, Dada kolaj sanatçısı Hannah Höch’ten ilham alıyor. Bu eserler, malzemenin kırılganlığı üzerinden zamanın geçiciliğini vurguluyor. “Çizim ve resimlerle başladım, kazma, delme, dinleme, düşünme, madencilik gibi bir şekilde, arkada veya aşağıda neyin yattığını düşünürken. Ve böylece, çizgilere ve formlara dönüşerek, kendimi dünyamdan başka bir dünyaya taşıdım…” diyor ünlü ressam…
Serginin basın toplantısında konuşan SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Müzemiz, bu sergiyle sanatseverlere, Baselitz’in geçmişin hiç unutulmadığı, aksine sürekli olarak sanatıyla yeniden yorumlandığı dünyasını keşfetme fırsatı sunmaktadır. Bu serginin hayata geçirilmesinde bize inanan ve yanımızda olan Akbank’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım” dedi.
Serginin küratörlüğünü üstlenen ve sanatçıyla 1970’lerden beri dost olan Sir Norman Rosenthal ise, “Georg Baselitz’in son on yılda ürettiği eserler, sanatçının kendini sürekli olarak yeniden keşfetme yeteneğini bir kez daha gözler önüne seriyor. İstanbul’daki bu sergi, Baselitz’in insan figürüne, özellikle de kendisine odaklanırken, hafıza ve geçmiş temaları üzerindeki yoğunlaşmasını ortaya koyuyor. Sanatçının eserleri, hem kişisel hem de kolektif tarihi yansıtıyor, onun sadece sanatsal yolculuğuna değil, aynı zamanda zaman ve ölümlülük üzerine düşüncelerine de ışık tutuyor” dedi.
Sıradan olana karşı bir tavır benimseyen sanatçı, Almanya tarihine özgü çalışmalarında Nazi döneminden kalan sıkıntıları; yıkıntılar, asiler, çobanlar, ağaçlar ve savaş gazilerini resimlerine taşır. Resimlerinde yer alan bu biçimler melankoli imgesini yeniden üretir ve merhamet duygusunu yok eder. Kullandığı malzeme, içerik ve kompozisyonunda yarattığı gerilimle insanlığın durumunu sorgular.
Georg Baselitz, 1980'den beri uluslararası sanat üzerinde derin bir etkiye sahip olup tartışmasız zamanımızın en önemli sanatçılarından biridir. 20. yüzyılın ikinci yarısında Alman sanatı için yeni bir kimlik şekillendirdi; II. Dünya Savaşı'nın travması ve trajedisine tepki olarak, atalarının çalışmalarından yararlanan, ancak benzersiz ve tamamen bireysel kalan bir sanatsal kelime dağarcığı geliştirdi. 1970'lerde parmaklarıyla doğrudan dokunsal resim yapma yöntemi, 1980'lerin dışavurumcu renk alanlarında ön plana çıkacak daha özgür bir renk ve malzeme kullanımını teşvik etti. Bu, sanatçı için çığır açan bir on yıl oldu ve heykele ilk adımını attığı 1980 Venedik Bienali'nde Anselm Kiefer ile birlikte Almanya'yı temsil etmek üzere seçilmesiyle başladı. Sanatçı, bugüne kadar, çalışmalarının benzersiz ve en tanımlayıcı özelliği haline gelen tüm resimlerini tersine çevirmeye devam ediyor.