Ünlülerin terzisi ve soykırım kurtulanı Martin Greenfield´ın hayatını anlatan ´Başkanların Terzisi´ adlı belgesel New York´ta ilk gösterimini yaptı.
Belgeselde, Auschwitz kampında dikiş dikmeyi öğrenen ve bu becerisini özgür kaldıktan sonra ünlülere ve politikacılara kostüm dikmekte kullanan inanılmaz derecede karizmatik bir adamın hikayesini anlatıyor.
Film yapımcısı Rick Minnich 2017 yılında ilk kez Martin Greenfield ile tanıştığında, o sırada 88 yaşında olan terzinin halen Williamsburg, Brooklyn’de bulunan Greenfield Giyim fabrikasında yoğun şekilde çalışmaya devam ettiğini ve büyüleyici bir karizması olduğunu söylüyor. Minnich o günleri, “Oldukça güleç bir adamdı, odaya girdiğinde enerjisini hissettiren biriydi,” diye anlatıyor. 39 dakika süren ‘Başkanların Terzisi’ belgeseli boyunca terzinin yaşam enerjisi sergilenip, kampta öğrendiği dikiş becerisi ve ardından ABD başkanları ve diğer ünlü kişilere kostüm dikmeye giden yolu anlatılıyor.
Geçtiğimiz salı günü Üst Batı Yakası’nda bir salonda galası yapılan film, ardından bir hafta boyunca Greenwich Village’da IFC Center’da gösterilecek.
2014 yılında ‘Bir Adamın Ölçüsü: Auschwitz Kurtulanından Başkanların Terziliğine’ adlı bir kitap yazan Martin, geçtiğimiz mart ayında, 95 yaşında, hayatını kaybettiğinden filmin gösterime girmesi ayrıcalıklı, dokunaklı bir zamana denk geliyor.
Minnich tarafından yazılan ve yönetilen ‘Başkanların Terzisi’, Greenfield’i hem iş yerinde hem de Long Island’da bulunan evinde takip ediyor. Fabrikasında odasında oturan Martin, Auschwitz ve Buchenwald kamplarından kurtulup ünlüleri, mafya üyelerini ve Dwight Eisenhower’dan Barack Obama’ya pek çok ABD başkanını giydirmeye giden hikâyesini paylaşıyor. 2009 yılında GQ ve 2014 yılında CNN tarafından ‘ABD’nin yaşayan en büyük terzisi’ unvanını alan Greenfield, kitabının piyasaya çıkmasının ardından Vanity Fair dergisinde de detaylı şekilde ele alınmıştı.
Berlin’de yaşayan Amerikalı belgeselci Minnich, daha önce kırsal müzisyenlerden, Doğu Avrupa’daki Lenin heykellerinin durumlarına pek çok değişik konu ile ilgili çalışmalarda bulundu. 2017 yılında Greenfield ile tanışan filmci, onun hikâyesine farklı bir bakış açısı getirmeye karar vermiş. Minnich kararını, “Daha derine inmek istedim. Greenfield’in büyük başarılara imza atmış ve aile tarafından yönetilen iş hayatını ve bahsi geçen ailesiyle olan ilişkisini göz önüne sermek benim önceliğimdi,” diye açıklıyor.
Greenfield’in anıları belgeselin odak noktası
Bir SS subayının gömleğini yanlışlıkla yırtmasının ardından, henüz ergen bir mahkûmken dikiş dikmeyi öğrenmesi, Eisenhower’a diktiği kostümlerin ceplerine politik fikirlerini yazdığı küçük notlar bırakması gibi Greenfield’in dikkat çeken ve akıllarda yer eden anıları filmin odak noktasını oluşturuyor. Anılar ve bu kısa hikâyeler, çeşitli zengin görseller ile birlikte, Greenfield’in nereden geldiğini ve nasıl bir noktaya ulaştığını gözler önüne seriyor.
Martin’in gençliği oğlu Jay Greenfield ve Jay’in iki yetişkin oğlunun Avrupa’ya gitmesi ve aile büyüklerinin adımlarını takip etmeleriyle anlatılıyor. Eski adıyla Çekoslovakya, şimdi ise Ukrayna’nın batısında bulunan Pavlovo adlı köyü ziyaret eden üçlü, Martin’in 1928 yılında bu köyde Maximilian Grünfeld adı altında doğduğunu ve Martin’in burayı en son yirmi yıl önce diğer oğlu Tod Greenfield ile birlikte ziyaret ettiğini söylüyorlar.
Sessiz ve pastoral köyde, Yahudi mezarlığa giden yeşil ve uzun çimenle dolu yolda ilerleyen üçlü filmde, sinagogun yanında Martin’i hatırlayan yaşlı bir kadınla konuşurken, o dönemde Nazilerin aralarında Martin, ebeveynleri, iki kız ve bir erkek kardeşlerinin de bulundukları Yahudileri nasıl toplayıp götürdüklerini de öğreniyorlar. Savaşın sonunda kamplardan kurtulan tek aile üyesi Martin olmuştu.
Bu anılar ilginç bir şekilde Martin’in Manhattan’ın önemli bir kulübünde düzenlenen ve Greenfield’in müşterilerinden New York eski Valisi Michael Bloomberg, ABD eski Dışişleri Bakanı Colin Powell gibi isimlerin de aralarında bulunduğu adeta yıldızlar geçidi yaşanmış
90. doğum günü partisi gibi yeni hayatından kesitlerle birleştirilmiş. Filmin sonlarına doğru Minnich, Martin ve eşi Arlene’i, dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’da verdiği Hanuka davetinde takip ediyor. Parti sonrası genelde politikadan uzak durmaya dikkat eden Greenfield’e Trump’ın giydiği takımın kendisinin yapımı olup olmadığını soran Minnich’e, Martin esprili bir şekilde, “Anlayamadım ama sanmam çünkü kendisi pek de iyi giyimli görünmüyordu,” diyerek kahkahalarla cevap veriyor.
Düsturu ‘hakiki değer içeren kalite’ olan firma
Martin’in özel aile anlarını da gösteren filmin bir sahnesinde tüm aile bir Pesah sofrasında eski fotoğraflara bakıp geleneksel şarap olan Slivovitz içiyorlar. Filmde ayrıca, düsturu ‘hakiki değer içeren kalite’ olan firmasında, tamamen lekesiz parlak ayakkabıları ile Greenfield’in çalıştığı anlar da paylaşılıyor.
56 yaşındaki Minnich, yetişkin hayatının tamamını Almanya’da geçirmiş. New York’ta çalıştığı kameramanı Tom Bergmann ise Brooklyn’de yaşayan bir Alman. Kendisine Greenfield’in bu konuda hissettikleri sorulduğunda filmci, “Martin’e yapılan öylesine korkunç şeyler olmasına rağmen, hiç bir zaman kendisinin bu günkü genç Alman vatandaşlarına bir kin duymadı. Oğullarının anlattıklarına göre, bu filmi yapmanın da Martin için iyileştirici bir etkisi oldu,” diye anlatıyor.
Greenfield, film tamamlanmadan hayatını kaybetti. Minnich, Greenfield’in ailesinin filmi çok sevdiklerini ve filmin açılış ve festival gösterimlerine kendisiyle birlikte katılacaklarını da paylaştı. Greenfield Giyim’i artık Martin’in oğulları Jay ve Tod ile torunu David yönetiyorlar. Minnich, filmin çeşitli festivallerdeki gösterilmesinin yanı sıra ödül beklentisinde olduklarını da açıkladı.
Filmin açılışlarına Greenfield Giyim üretimi gri bir takım elbiseyle katılan Minnich, “İnsanların Martin’in özel dikim erkek giyimindeki becerisi ile hoşgörü ve azim mesajlarını görmeleri için sabırsızlanıyorum. Eğer filmim onun mirasını korumaya yardımcı olursa, bundan başka bir isteğim olmaz,” diyor.