ABD'nin sorunları ve Kamala'nın şansı

ABD deki seçimlere artık kırk gün gibi kısa bir zaman kaldı. Dananın kuyruğu yine zor kopacak. Kendini şimdiden yine seçimin galibi ilan eden Trump, ufak bir farkla kaybederse oyları tekrar, tekrar saydıracak Demokrat Parti´yi seçimi çalmakla suçlayacak. Ama bu ABD için yeni bir şey değil. Seçmen, seçilmeyi bekleyen, ekonomi ve iş dünyası buna hazır. Asıl yenilik, seçimi Kamala Harris açık farkla kazanırsa olacak.

Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU Dünya
25 Eylül 2024 Çarşamba

Seçmen tercihi itibarı ile siyasi ve ideolojik olarak neredeyse tam yarısından bölünmüş olan ABD acaba bu Asya kökenli kadına şans verecek mi? Dünya Kamala’nın yeni bir dönem için yeni bir umut olup olmadığını pek yakında görecek.

Ekonomik iyileşmenin önemi yok mu?

Amerikan Merkez Bankası FED bizdeki gibi özerkliği başkanın müdahaleleri ile yok edilmiş bir kurum olmadığı için enflasyonist tehdidin kendini göstermeye başladığı 2022 başı ve 2023 ortası arasında hızlı adımlarla faizleri yükselterek piyasanın ateşini denetimi altına almayı başardı. Ekonomik sıkılaştırmanın en büyük riski olan işsizlik artışına yalpalamamak için, ABD dışına kaçmış olan sanayi dallarının ülkeye geri dönmesi için çeşitli teşvikler ise Hazine Bakanlığının denetiminde sağlandı. Jerome Powell ve Janet Yellen ikilisinin Covid 19’un yarattığı arz zinciri bozulmalarına rağmen para ve maliye politikası eşleştirmesinin başarı ile sağlaması ve bu nedenle düşmeye başlayan enflasyona rağmen, ülkeye geri dönen sermayenin istihdamı aksamadan arttırması Biden-Harris ekibinin elini güçlendirdi. En son verilere göre ABD deki büyüme oranları sırası ile yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3.1; iki çeyrek ortalaması yüzde 2.9 ve 2024 yıllık büyüme beklentisi yüzde 2.4 olmuş. Son verilere göre Ağustos 2024’te bir yıllık enflasyon oranı yüzde 3; aylık enflasyon oranı yüzde 2.5; işsizlik oranı ise yüzde 4.2 olmuş. Bu değerler, yüzde -3.3 lık cari açık ve yüzde -6.9 gibi bütçe açığı oranları ve artık düşmeye başlayan faiz oranlarıyla birleştiğinde normal olarak yepyeni bir yüz olan Kamala için büyük bir şans olabilirdi. Ancak sadece karşısındaki rakibin Trump gibi önemli bir halk kitlesini alternatif gerçeklere inandırabilen bir şarlatan olmasından dolayı değil, başka nedenler de Kamala’nın kazanma şansını zorlamakta. Nedir bu zorluklar diye sorulursa, bu konuda Clinton döneminde Çalışma Bakanlığı yapan Robert Reich iyi bir açıklama yapmış durumda. Amerikan ekonomisinin 2023’de olumsuz beklentilerin aksine beklenenin üzerinde büyüdüğünü, hatta 2023 ortasında 30 aydan beri ekonominin istihdam kapasitesinin genişlendiğini ve işsizliğin yüzde 3.6 ile en düşük seviyeye indiğini açıklamıştı[1].

Amerikalı neden mutsuz?

Buna rağmen Amerikalı mutlu değil. 2023 ve 2024 arasında durgunluğa savrulmadan fiyat artışlarının denetim altına alınmış olması demokrat partinin koyacağı adayın şansını arttırmış olmalı değil mi? Hayır Amerikalı hâlâ tatmin olmuş gözükmüyor. Çünkü önce ekonomik düzelme, yönetimin basiretine değil, bazı teknik tesadüflere bağlanmakta. Covid kapanmasında şirketlerin kasasında biriken sermayenin, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkisinden önce, ekonomiye ivme kazandırmaya başladığı savunularak, Biden döneminin politika başarısı küçümsenmekte. Ama asıl sorun, enflasyon oranındaki düşmenin her sektöre aynı şekilde yansımamasında. Özellikle sağlık, ilaç ve eğitim fiyatlarının hâlâ yüksek olması, düşük gelir gruplarının mutsuzluk nedeni. Bir başka şikâyet konusu da yüksek konut fiyatları. Aslında 2023’ten bu yana konut fiyatları ve kira artışları hız kaybetmiş olsa bile hâlâ dar gelirlileri zorlamakta. Kamala bu nedenle seçim kampanyasında sık sık ülkenin konut ihtiyacını vurguluyor. Trump döneminin ihmal ettiği mali önlemlere bakan yok. Ekonomi genel olarak iyileşse bile son yıllarda zenginin daha zengin, fakirin de daha fakir hale gelmesi, orta sınıfın artan mutsuzluğun temel nedeni. Oysa Haziran 2024’ten itibaren her ay 209.000 iş yaratılmış durumda. Biden döneminin ilk iki yılında bile imalat sanayinde 800.000 yeni istihdamın sağlanmış olması önemsenmiyor. Reich bunu, kârlar daha hızlı yükselirken, ücretlerin aynı hızla artmamasına bağlıyor[2]. Düşen enflasyon nedeni ile yükselen reel ücretler bile insanları tatmin etmiyor. ABD’de giderek büyüyen gelir uçurumu Kamala’nın ayağına dolanıyor. Trump seçimleri kazanırsa ülkenin başına gelecekler için de huzursuz olanlar var. Geleceğine güvenmeyen ve giderek yalnızlaşan gençler mutsuz. Yüksek eğitim pahalı. Ama ballı youtube getirileri ile neredeyse yok olmaya yüz tutan tesisatçılık, elektrikçilik gibi işlerin prim yapması da gençlerin eğitime ilgisini azaltıyor. Bunun tetiklediği özgüven eksikliği ve moral bozukluğu da mutsuzluğun kaynağı. 

Daha rasyonel politikaları olduğu algısı, Trump’ı daha hoş gösteriyor mu?

Trump yalancı, kışkırtıcı, bölücü, kaba ve üstelik hem suçlu, hem güçlü.  Bu nedenle sık sık Kamala yarışın bir eski savcı ile bir hüküm giymesi gereken suçlu adayı arasında olduğuna değiniyor. Adaylığının açıklanmasından sonra kampanyası için bir hayli mali destek bulsa bile Kamala’nın güleç yüzüne ve gençliğine rağmen rasyonel politika üretme zaafı olduğu sık sık dile getiriliyor. Sanki her seçim vaadi bugüne kadar tutulurmuş gibi Harris- Walz ekibinin söz verdiklerini gerçekleştirme olasılığının da düşük olduğu iddia ediliyor.  Yeni açıklanan bir istatistik tüm ABD’de halen 4.5 milyon ek konut ihtiyacı olduğuna ve maddi zorunluluklar nedeniyle pek çok yetişkin gencin yeniden aileleri ile bir arada oturmaya başladığına işaret ediyor. Ama Kamala’nın 2006-2007 yılında patlayan ipotek krizine benzer bir krize neden olmadan ve yeniden enflasyonu patlatmadan, bu ihtiyacı nasıl finanse edeceği sorusu bu seçim döneminde Amerikan siyasetinde ince ayrıntılara ne kadar dikkat edildiğini göstermesi bakımından önemli. Ama önce böyle bir irdeleme yapıldığını pek hatırlamıyorum. Belki bu Kamala’ya duyulan bir tedirginliğin tezahürü. Sıradan Amerikalı daha çok günlük yaşantısı, yaşadığı eyalet ve şehrin politikası ile ilgilidir. Minnesota Valisi Tim Walz’ı başkan yardımcısı adayı olarak seçmesi Kamala’nın yerele verdiği önemi gösterdiği için lehine. Ama ABD aynı zamanda küresel ekonomi ve dünya siyaseti açısından önemli bir ülke. Trump’ın İran ve nükleer anlaşma, AB, NATO, Çin’e karşı ticari önlemler, Ukrayna-Rusya ve İsrail-Filistin konularına yaklaşımı belli. Bu konularda seçilecek başkanın izleyeceği politikalar elbette sadece kendi kararına değil, Kongre çoğunluğuna ve Pentagon’a bağlı olacak. Kamala şimdilik bazı konulara az, bazılarına dengeli yaklaşarak idare ediyor. En ilgisiz Amerikalı bile ABD bütçesinden dış politika için çıkacak paraya ve bunun vergi mükellefine yüküne baktığından Kamala temkinli davranıyor olmalı.

Trump’ı gerçekten aşmak için

Ancak küstahlığına, kışkırtıcılığına ve tüm günahlarına karşı Trump’ın Orta Doğu’da Abraham Anlaşmalarını kotarmış olmak gibi bir sevabı var. Bir yıla yaklaşan Gazze savaşına rağmen 4 yıldır bu anlaşmaların hâlâ geçerliliğini koruması mucize gibi. Abraham anlaşmaları Orta Doğu’ya barış getiremedi. Ama önkoşul ve ideolojik direnişten arınmış rasyonel çıkar ortaklıkları yaratmayı başardı. Buna rağmen Trump son olarak “eğer seçimi kaybederse bunun kısmen nedeninin Amerikan Yahudileri olacağını” açıklamaktan çekinmedi[3]. Yine de dış politikada Kamala ekibinin iki devletli çözüm güvencesiyle Gazze savaşını sonlandırarak dünya gözünde itibar kazanması önemli.



[1] Robert Reich July (2023) “Why aren’t Americans happier about the economy?” The Guardian, https://www.theguardian.com/commentisfree/2023/jul/10/america-economy-robert-reich

[2] Robert Reich July (2023), Aynı yazı.

[3] Trump says if he loses election, Jewish voters would have ‘a lot’ to do with it (Sept. 19, 2024), https://www.washingtonpost.com/politics/2024/09/19/trump-blames-jews-election-loss/

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün