“İstanbul konserimde hayatı hep birlikte şarkılarla kutlayacağız”

Fado´yu hem Portekiz´in hem de Paul Éluard, Léo Ferré gibi dünyaca ünlü şairlerin sözleriyle buluşturan Cristina Branco, bu müziğe söz ve enstrüman anlamında getirdiği yeniliklerle ün kazandı. Şiirin güçlü ve dokunaklı yönlerinden beslenen ve sesiyle şarkılara ruh katan sanatçı, yıllar içinde Fado geleneğini yaşatmak için gösterdiği çaba ile bu türün en iddialı isimlerinden biri oldu. Branco, 26 Ekim akşamı Cemal Reşit Rey Salonunda vereceği konserde, kendi estetik anlayışıyla yaptığı albümlerden en sevilen parçaları seslendirecek.

Söyleşi
23 Ekim 2024 Çarşamba

Cenk Erdem

Fado ile gönül bağınız çeyrek asırlık bir sahne tecrübesini de geride bıraktı, sizce bu uzun yolculuğun dönüm noktası neydi?

Çocukluğumda hediye edilen Amália Rodrigues albümü benim için gerçekten bir dönüm noktası oldu, diyebilirim. Rodrigues tüm dünyada Fado geleneğini keşfeden herkes için olduğu gibi benim için de çok özel bir ilham kaynağı. Şarkı söyleyiş biçiminin de hâlâ en yeni şarkılarımda bile güçlü bir etkisi var ve bundan onur duyuyorum.

Fado’nun geleneksel köklerini hissettiren şarkılarınız olduğu gibi çağdaş müziklerle sentezleyen modern bir yaklaşımınız da var; peki, dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

Elbette Fado’nun geçmişinden esinlenerek köklerine bağlı kalmak çok değerli ancak her şey değişiyor ve Fado yorumlarının da müziklerinin de tüm değişimlerle zenginleşmesinde hiçbir sakınca görmüyorum. Aksine modern ve çağdaş müziklerle Fado geleneğini yaşatmayı çok daha keyifli buluyorum.

Fado dışında en çok hangi müzik türlerinden etkileniyorsunuz?

Caz, blues ve dünya müzikleri her zaman beni çekiyor ama her dönem farklı müzik türlerini dinlemeyi ve keşfetmeyi de seviyorum. Aslında yeni müzikler keşfetmek, yeni müzisyenlerle tanışmak Fado’ya daha geniş bir perspektiften bakmamı sağlıyor.

Fado’nun evrenselliğinin sırrı ne olabilir?

Fado, çok güçlü, farklı duygular uyandıran bir müzik türü olmasına rağmen, aslında elbette ki evrensel temaları da işliyor. Acı, özlem, aşk… Bu duyguların Fado geleneğinde bir geçmişinin ve hikâyelerinin olması da nostaljik bir güç katıyor.

Yeni albüm üretim süreçleriniz nasıl işliyor, bir ritüeliniz var mı?

Her albüm süreci farklı bir yolculuk. Genellikle bir fikir ya da bir tema üzerinden ilerliyorum. Müziğimde doğallığa önem veriyorum ve bu yüzden her zaman hayatımın farklı anlarından ilham alıyorum. Bazen bir şiir, bazen bir anı, bazen de bir şehir bana ilham veriyor.

Son albümünüz ‘Mae’ (Anne), ‘2024 Portekiz Müzik Ödülleri’nde, ‘En İyi Fado’ albümü adaylarından biri oldu; yeni şarkılarınızı nasıl tarif edersiniz?

Bu albümde, özellikle akustik enstrümanlarla Fado yolculuğumun en başına ve Fado köklerine döndüğüm şarkılar olduğu gibi daha çağdaş bir versiyonunu hissedebileceğiniz şarkılar da var. Aslında yıllar boyunca farklı türlerle, modern yorumlarla söylediğim şarkılar hep oldu ama Fado köklerinden de hiç uzaklaşmadığımı düşünüyorum.

İstanbul konserinizde izleyiciyi neler bekliyor?

Çok çok uzun zaman oldu. Dürüstçe İstanbul izleyicisini özlediğimi itiraf edebilirim. Çok iyi müzisyenlerle sahnede olabildiğim için ayrıca çok şanslıyım, bence izleyici de benimle tüm şarkıları hissederek dinleyecek. İstanbul’u ve Lizbon’u birçok açıdan çok benzetiyorum. İzleyici ile hep birlikte hayatı şarkılarla kutlayacağız.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün