Uzun zaman önce, çok uzak bir galakside ana akım Ortodoks para politikasının neoklasik ezberleri aynen başlıktaki gibi ekonomide biliniyor ve söyleniyordu. “Annie are you okay?” diyen Michael Jackson şarkısında sözlere hâkim olunmasa dahi müziğin ritmine uymak için uydurulan bir motto oldu.
İşte iktisatta ‘Smooth Criminal’ dogmaların yanlışlarını düzelttiğimiz bir heterodoks dozla yine karşınızdayız.
Önce Milton Friedman ile başlayalım. Ne demişti Nobel Ekonomi Ödüllü monetarist iktisatçı? “Para arzı her zaman ve her yerde parasal bir olgudur”. Ama durun bir dakika. Öncelikle Nobel Ekonomi Ödülü yok ki. İsveç Merkez Bankasının Alfred Nobel anısına verdiği ekonomi ödülü var. Üstelik Peter Nobel başta olmak üzere bu ödül için Nobel (aile) adının kullanılmasına da karşılar. Sebebi ise yanıltıcı olması, ikinci sebebi ise batılı kurumları, isimleri kayırması. Nitekim Riksbank Ekonomi Ödülü sahiplerinin üçte ikisi ABD’li. Ama esas konuya dönersek Friedman ölümünden üç yıl önce Financial Times röportajında bu cümlesini düzeltiyor. Diyor ki: “Bu cümlemde eskisi kadar ısrarcı olmazdım. Para arzı ve enflasyon arasında ilişki var diyerek izlediğim politikalar çok doğru sonuç vermedi”.
Heyhat. Keşke tek bu olsaydı. Bir diğer Riksbank Ekonomi Ödüllü Eugene Fama da geçenlerde yine Financial Times makalesinde kendi ‘Etkin Piyasalar Hipotezi’ için aslında “bu sadece bir hipotez, insan rasyonel değil irrasyoneldir, yani davranışsal finans aslında doğru olandır” dedi. Ekonomide rasyonellik ararken nöro iktisattan uzaklaşmanın sonuçları için ibretlik itiraflar.
Eugeme Fama
Azami maliyet asgari neoklasik iktisatla mümkün
Gelelim bize. TCMB ve BDDK verileri ile ihtiyaç kredileri, kredili mevduat hesapları ve kredi kartları hacimlerinin gelişimlerini kendi faiz oranları ile birlikte grafiğe koyduğunuzda bir gerçekle karşılaşıyoruz. Faiz arttıkça harcamalar ve krediler artıyor. Eğer para arzı, talep dolayısı ile enflasyon yaratır deniyorsa grafikleri iki şekilde okumak mümkün. 1) Artan faiz oranına duyarsız kalan finansal tüketiciler (hane halkı) talep arttırmış, enflasyon yaratmış. 2) Enflasyon nedeni ile faize rağmen kredi kartı kullanımını arttırmak zorunda kalmışlar. Eğer Friedman'ın kendi söylemi olan "Enflasyon her yerde, her zaman parasal bir olgudur" cümlesini düzeltmesine rağmen ana akımda, Ortodoks politikada bu kabule hâlâ inanılıyorsa, bizde faiz (artışı) enflasyonunun nedenidir. Yani faiz sebep, enflasyon sonuç.
Bir best practice kolay oluşmuyor
Gelelim IMF söylemine. Asgari ücrete beklenen enflasyondan fazla artış yaparsanız enflasyon riski olur demişler. Özetle, “yapma abi yapma” demişler. Resim 1’de IMF’in kendi yönetim giderleri görünüyor. Personelinin maaşına yüzde 9,83 zam yapmışlar. Maaşı dolarla mı alıyorsun sorusu kendileri için geçerli. Evet. Dolayısı ile ABD enflasyonunu dikkate almak gerekiyor. Bu durumda gerçekleşen enflasyona göre 4, beklenen (hedef) enflasyona göre 5, Fed politika faizine göre iki katı ücret artışı yapmışlar iyi mi?
IMF’in sonuçta işvereni sayılırız. Biraz gelir gider dengesine de bakmak lazım. Sonuçta binde 8,6 payımız var orada gitmesek de görmesek de, o IMF fonu bizim de köyümüz. Fondaki yaklaşık 7,3 milyar dolar sonuçta vatandaş olarak bizlerin parası. 2023 yılında 450 milyon SDR faiz gideri 2024 itibarı ile 1.07 milyar SDR’a çıkmış. Geliri 1,05 milyardan 2.1 milyara. Çin Yuan’ının payı yüzde 10.92’den yüzde 12.28’e çıkmış SDR sepetinde. ABD’den sonra en yüksek payı olan ülkeler Japonya, Çin, Almanya, İngiltere. Nitekim SDR sepetinde de bu ülkelerin parası var. Kısaca gözümüz üzerinde IMF. “IEO Independent Evaluation Office” dışında artık periyodik konsültasyonu zaman zaman buradan bizler de yapabiliriz.
IMF Financial Statements For the Financial Years Ended April 30, 2024, and 2023
IMF 2024 Yılı Toplantıları Kapanış X Paylaşımı.