Roş Hodeş ve kadınlar üzerine: Tarihte bir yolculuk

Roş Hodeş günleri kadınlar için bir bayram günüdür. Kadınlar Roş Hodeş´te özel giysiler giyer ve iş yapmazlar. Bu yazıda Roş Hodeş´in kadınlar için özel bir gün olmasının altında yatan unsurları incelemeye çalışacağız.

Hessi ENNEKAVİ Kavram
6 Kasım 2024 Çarşamba

Roş Hodeş’in kadınlar için özel bir gün olmasının altında yatan unsurları anlamak için tarihte bir yolculuğa çıkacağız. İlk durağımız, yaratılışın anlatıldığı Bereşit. Bereşit’te Tanrı’nın iki büyük ışık kaynağı yarattığını görüyoruz. Ancak Midraş’a göre bu iki kaynaktan biri olan Ay, Tanrı’ya şikâyette bulunur ve “İki tane büyük ışık fazla değil mi, birinin yönetici olması lazım” der. Tanrı da aya ‘haklısın’ der “O zaman sen küçüleceksin...” Bunun sonucunda Ay hem küçülür, hem de kendi ışığını kaybederek Güneş’e bağlı hale gelir. Ayrıca Güneş’in ışığını yansıtma miktarı evreler doğrultusunda değişken hale gelir.

Tarih yolculuğundaki şimdiki durağımız, hata yapan ilk insan Havva. Havva ‘İyi ve Kötüyü Bilme Ağacı’nın meyvesinden yiyerek Tanrı gibi olmaya heveslenmişti. Ancak Havva’nın da bu hevesi, Ay’ın bağımsız bir ana ışık kaynağı olma hevesi gibi hüsrana uğramıştı. Ay’ın ışığının Güneş’e bağlı olması gibi, Havva da artık kocasına tabi, yani Adem’e bağlı olacaktı. Ayrıca Havva dünyaya ölüm getirdiği için, kadının artık adet dönemi, yani ‘aybaşı’sı olacak ve her ay kanama ile döllenmemiş yumurtalarını dışarı atacaktı.

Altın buzağı günahına kadınlar katılmadı

Şimdi tarih yolculuğunda, çöldeki altın buzağı günahına gidiyoruz. Mısır’dan yeni çıkmış Bene Yisrael, Tora’yı almak için dağa çıkan Moşe’nin geciktiğini zannedince, Mısır kültürüne göre, Moşe'nin yerine kendilerine aracılık edebileceğine inandıkları altın bir buzağı yapmaya kalkışmışlar ve bu amaçla altın buzağıyı hazırlaması için Aaron’a baskı yapmıştı. Moşe’nın her an gelebileceğine inanan Aaron ise, onları oyalamak için karılarının kulaklarındaki küpeleri getirmelerini istemişti. Ancak kadınlar bunu kesinlikle reddedip küpelerini vermeyince, erkekler Mısır âdetine göre takmakta oldukları kendi altın küpelerini getirmiş ve Aaron’un tüm oyalama taktiklerine rağmen sonunda altın buzağı meydana gelmişti. Altın buzağı ortaya çıkınca halkın bir bölümü etkilenmiş ve onu yapış amacından saparak doğrudan buzağıya ibadet etmeye başlamışlardı. O anlarda dağdan inen Moşe durumu görünce 10 Emir Tabletlerini kırmış ve altın buzağıyı öğütüp suya katarak halka içirmişti. Bu günah, Tanrı’nın tüm Bene Yisrael’i yok etme kararına yol açmış, ancak Moşe’nin ısrarı ve dualarıyla Tanrı bu toplu imhadan vazgeçmiştir. Kadınlar ise, Ay’ın ve Havva’nın geçmişteki hatalarından adeta ders alarak, altın buzağı günahına katılmamıştı. Ay, kadınlar için bir hatırlatıcı ve savunma avukatı haline gelmişti. Ay’ın, Bene Yisrael’in ve kadınların paralel yönleri, hepsinin bir takım evreleri olması, bazen küçülüp büyümesi, alçalıp yükselmesidir. Kadınlar altın buzağı günahına ortak olmayarak, Bene Yisrael’in yok olmak yerine adeta yeniden doğmasına vesile olmuşlardır. Bene Yisrael’in de aslında Ay’ı yükseltip eski konumuna getirme misyonu vardır. Çünkü Tanrı, Maşiah zamanı ayı tekrar eski konumuna getireceğini söylemiştir. Maşiah’ı da getirebilecek olan Bene Yisrael’in davranışlarıdır. Zira Ay’ın hala eski konumuna dönememesinde, Bene Yisrael’in yeterli yükselişi ve büyümeyi sağlayamamalarının da payı vardır. Her Roş Hodeş sonrası Birkat Alevana (Ay kutsaması) söylememizin ve Roş Hodeş’lerde hatat korbanı olarak bir teke getirilmesinin altında da bu durum da yatar.

Uşpizin üzerine

Kabala, Sukot Bayramı’nda oturulan sukalara her gün cennetten bir misafir geldiğini öğretir. Bu kutsal misafirlere Aramice ‘uşpizin’ denir. Sukalarda oluşan kutsallığın hatırına gelen bu misafirler, sırasıyla Avraam, Yitshak, Yaakov, Moşe, Aaron, Yosef ve David’dir. Sukot’un yedi günü bu kutsal yedi kişi, karşı geldikleri sefirot sırasıyla sukamızı ziyaret eder. Sefirotların ilk üçü olan yüksek sefirotlardan sonra, sırayla gelen Hesed, Gevura, Tiferet, Netsah, Hod, Yesod ve Malhut sefiralarına karşılık gelen İsrael’in bu yedi çobanının ortak özelliği ise, sürgün vaziyetinde karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmiş olmalarıdır. Burada sürgün vaziyeti derken, yalnızca İsrael dışında yaşamaktan bahsedilmemektedir. İsrael’in tamamen Yahudilerin elinde olmadığı, tam bir yerleşiklik ve barış durumu olmayan dönemler de sürgün olarak kabul edilmektedir. Nitekim, bu yedi kişi arasında anılmayan Şelomo Ameleh zamanında İsrael tamamen Yahudilerindi, tam bir yerleşiklik ve barış vardı. Ancak, uşpizinlerden biri David Ameleh de İsrael’de yaşamasına rağmen, İsrael halen tamamen ele geçirilmiş değildi, savaşlar devam ediyordu. Üstelik David, sürekli önceki Kral Şaul’den, kendi oğlundan kaçıp saklanmak zorunda kalmıştı.

Bunları biliyor musunuz?

* Tanah’ta, adları herkesçe bilinen yedi kadın peygamberin yanı sıra, iki kadın peygamberden daha bahis olduğunu. Bunların, Nehemya kitabında bahsedilen Nadya ve Yeşaya kitabında bahsedilen, Yeşaya’nın ismi zikredilmeyen karısı olduğunu.

* Yahudi ritüellerinde her şeye sağla başlama âdeti olduğunu. Bu çerçevede sinagoglarda Sukot’ta dört bitkiyle yapılan ‘akafot’ ve Simha Tora’da Sefer Tora’yla yapılan dönüşlerin de hep sağ yönden başladığını ve saatin ters yönünde dönüldüğünü. İbranice yazım şeklinin de, Tora’nın yazılması gibi sağdan sola doğru olduğunu.

* Tora’da Tanrı’nın, sayıldıkları sırada herkesin ‘canının bağışlanma bedeli’ olarak yarım şekel vermesini istediğini. Ne zenginin daha fazlasını, ne de fakirin daha azını vermemesi gerektiğinin vurgulandığını. Yine Tora’da yarım şekelin karşılığının 20 gera olduğunun belirtildiğini. Konuya gematria açısından da bakarsak, ‘esrim gera’; 20 geranın gematriasıyla ‘aşer ve dal; zengin ve fakir'inkinin eşit ve 620 olduğunu.

* Şabat günü balık yenme sebeplerinden birinin, balıkların beslenme şeklinin, Tanrı’nın parnasamızı verme şekliyle benzeşmesi olduğunu. Normalde büyük balıkların daha küçük balıklarla beslendiklerini, ancak büyük balıkların mideleri incelendiğinde, ilginç bir bulgu ortaya çıktığını, normalde büyük balığın küçüğü kovalayarak yuttuğu varsayılırsa, midede küçük balığın başının büyüğün başı yönünde, kuyruğunun da büyük balığın kuyruğu yönünde olması gerekirken, tam tersi bir görüntü ortaya çıktığını, adeta küçük balık büyük balığa doğru kafadan gelerek ağzına girmiş pozisyonda bulunduğunu… Buradan, büyük balığın beslendiği balıkların, onun kovaladığı balıklar değil, Tanrı’nın onu beslemek için adeta ona doğru yolladığı balıklar olduğunu; Şabat günü Tanrı’nın sözünü dinleyip çalışmamamızın benzer bir mesaj içerdiğini; Parnasamızı Şabat dâhil kovaladığımız işlerden dolayı değil, ancak Aşem’in bize yolladığı işlerden dolayı kazanabileceğimizi…

* Tora’da Mişkan’daki her eşyanın yapımından bahsederken, ‘Tanrının Moşe’ye emretmiş olduğu şekilde’ ifadesinin geçtiğini. Bu ifadenin art arda 18 kez yer aldığını. Temelde 18 berahadan oluşan ‘Şemone Esre; Amida’ duasının da bu ifadelere paralel olarak oluşturulduğunu. Sonradan eklenen ve beraha sayısını 19’a çıkaran  ‘lamalşinim’in de, Tora’da yer alan buna benzer bir ifadeye paralel olarak eklendiğini. Nitekim söz konusu bu 19 ifadede toplam 113 kelime bulunduğunu.  Bunun da Amida'daki 19 beraha grubunun son cümlelerindeki ‘Baruh Ata…’ ile başlayan berahalardaki toplam kelime sayısına eşit olduğunu. Ayrıca Tora’da toplam 113 kez ‘lev/kalp’  kelimesinin geçtiğini. Buradan Tanrısal her türlü eylemin kalpten yapılması gerektiğinin anlaşıldığını.

* Mişkan yapımının anlatımında “Vayhal Moşe et amelaha/ bununla Moşe çalışmayı tamamladı” şeklinde bir ifade yer aldığını. Bu ifadenin toplam gematriasının 913 olduğunu. Bu sayının, aynı zamanda Tora’nın ilk kelimesi olan ‘Bereşit/ başlangıçta’ kelimesinin gematriasına eşit olduğunu. Bunun da bize, Mişkan inşaatının dünyanın yaratılışına denk olduğunu öğrettiğini.

* Moşe’nin casus günahından önce Oşea bin Nun'un ismine bir ‘yud’ harfi ekleyerek onu güçlendirip Yeoşua yaptıktan sonra, artık ölmeden ve BeneYisrael Yeoşua liderliğinde İsrail'e girmeden önce üç kez de ‘hazak veemats/ güçlü ve cesur ol’ diyerek daha da kuvvetlendirdiğini. Burada ‘hazak/güçlü’ kelimesinin gematriasının 115 olduğunu. Bunu üç kez söylenince 345 edeceğini ve bu sayının da, Moşe’nin isim gematriasına eşit olduğunu.  Adeta Moşe’nin Yeoşua’yı kendi konumuna yükselttiğini. Yeoşua'nın bu şekilde kuvvetlendirilmesinin, hem bundan sonra Bene Yisrael gibi bir halka liderlik yapabilmesi için, hem yapılacak savaşlarda başarılı olabilmesi için, hem de kendi egosuna hâkim olabilmesi için gerekli olduğunu.

* Tora’da altı kişinin isminin daha doğmadan belirlenmiş olduğunu. Bunların Yişmael, Yitshak, Moşe, Şelomo Ameleh,  Kral Yoşia ve Maşiah olduğunu.

* Yitshak’ın isim harflerinde yaşamıyla ilgili bazı ipuçları bulunduğunu. Yud’un gematriası 10 olup, yaşamındaki en önemli olay ‘Akedat Yitshakın’ Avraam'ın 10. ve en zor sınavı kabul edildiğini. Tsadi harfinin gematriasının 90 olup, Yitshak doğduğunda annesi Sara’nın ilerlemiş yaşını simgelediğini. Het harfinin gematriasının 8 olup, 8 günlükken Berit Mila oluşunu ifade ettiğini. Kuf harfinin ise gematriasının 100 olup, doğduğunda babası Avraam’ın yaşını simgelediğini.

* Şemuel'in, Tanah’taki en önemli peygamberlerden biri olduğunu. Hem ilk kral Şaul'u, hem de ikinci kral David’i onun mesh ettiğini. Tanah’ta hem mütevazılık, hem de liderlik açısından Moşe ve Aaron’a eşit kabul edilen bir kişi olduğunu. Nitekim Şemuel’in, insanları yargılamak için ayağına kadar getirteceğine, herkesin ayağına kadar bizzat gittiğini. Şemuel’in, hem Moşe gibi yöneticilik ve peygamberlik edip hem de Aaron gibi halka Tora öğrettiğini. Kendisi Kohen ailesinden olmasa da, annesi Hanna Peygamber’in onu daha küçük çocukken yanına verdiği Koen Godol Eli’nin yanında yetiştiğini.

* Vayikra peraşasına da ismini veren ‘vayikra/ çağırdı’ sözcüğündeki ‘alef’ harfinin her zaman diğer harflere göre küçük yazıldığını. Bu yazılım şeklinin, daha önceki yazılarda da değindiğim çeşitli mesajlar içerdiğini. Ancak bu yazılımın, peraşanın kendisiyle de şöyle bir bağlantısı olduğunu; Alef’in sayısal olarak ‘1’ sayısına karşılık geldiğini. Alefin kelime açılımını yaparsak, Alef; 1+ Lamed; 30+ Pe; 80=111 sayısının elde edileceğini. Nitekim Vayikra peraşasında da toplam 111 pasuk bulunduğunu…

* Bu Tora yazıları sevgili babam Mordehay Marko ben Roşa’nın ruhunun yükselmesi içindir.

Sorularınız ve görüşleriniz için adresim [email protected]

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün