Ekim ayı tüm dünyada disleksi farkındalığını arttırmak amacıyla ´Disleksi Farkındalık Ayı´ olarak kabul ediliyor. Bu özel ay kapsamında disleksinin ne olduğunu, belirtilerini, tedavi sürecini ve ailelere düşen görevleri doktor takvimi uzmanı, Dil ve Konuşma Terapisti Hilal Kolçak ile konuştuk.
Disleksi nedir ve nasıl tanılanır?
Disleksi, aslında dil temelli bir okuma güçlüğü. Hayat boyu devam eden bir durum bu. Disleksili çocuklar sözcükleri tanımakta ve okumakta zorlanır. Genellikle çocuk okula başlayana kadar tam olarak fark edilmiyor çünkü akademik becerilerle ortaya çıkıyor. Resmi tanı genellikle okuma performansı zekâ seviyesinden geride kaldığında konuluyor. Eğer çocuğa en az altı ay boyunca destek verilmiş ama belirtiler hâlâ devam ediyorsa, tanı kesinleşiyor. Bu tanıyı çocuk ve ergen psikiyatristleri koyuyor.
Hangi belirtilere dikkat etmeli aileler?
Disleksi belirtileri genellikle okul öncesi dönemde, çocuğun dil gelişimiyle birlikte ipuçları vermeye başlar, ancak kesin tanı çoğunlukla ilkokul yıllarında konur. Erken çocukluk döneminde aileler bazı belirtileri gözlemleyebilir ve bu belirtiler disleksi hakkında ipucu verebilir. Örneğin:
Dil gelişiminde gecikme: Çocuk, konuşmaya yaşıtlarına göre daha geç başlayabilir veya kelimeleri öğrenmekte zorlanabilir.
Sesleri ayırt etmede güçlük: Çocuk, kelimelerin içinde yer alan benzer sesleri ayırt etmekte zorlanabilir ve kelimeleri yanlış telaffuz edebilir.
Harfleri ve sayıları öğrenme zorluğu: İlkokula başladığında harfleri, sayıları ya da alfabenin sırasını öğrenmede zorlanabilir.
Yön bulma sorunları: Çocuk sağ-sol kavramlarını karıştırabilir veya hangi elini kullanacağını karıştırabilir.
Okul döneminde disleksi belirtileri daha belirgin hale gelir. Aileler çocuğun okumada zorluk çektiğini, harfleri karıştırdığını, yavaş okuduğunu veya yazarken harfleri atladığını fark edebilir. Bu tip gözlemler, ailelerin disleksiye dair erken sinyaller almasına yardımcı olur.
Disleksinin tedavi yöntemleri nelerdir?
Maalesef disleksi için bir ilaç tedavisi yok. Genelde dil ve konuşma terapisi, özel eğitim, ergoterapi ve psikoterapi gibi farklı terapiler uygulanıyor. Aslında burada ekip çalışması çok önemli. Tek başına dil terapisi ya da sadece özel eğitim yeterli değil. Farklı uzmanların birlikte hareket etmesi gerekiyor.
Aileler, disleksi tedavisinde nasıl bir rol üstlenmelidir?
Aileler gerçekten kritik bir rol oynuyor. Çocuklarının eğitim ve terapi süreçlerini yakından takip etmeleri, onlara destek olmaları çok önemli. Evde ödev yaparken yardımcı olabilirler, yaşadıkları zorluklar hakkında çocuklarıyla konuşabilirler. En önemlisi de çocuklarının özgüvenini desteklemeleri. Terapi ve eğitimlere düzenli katılmalarını sağlamak, ev ödevlerini yaparken onları teşvik etmek de oldukça önemli.
Disleksili çocukların eğitim süreçlerinde aileler nelere dikkat etmeli?
Ailelerin dikkat etmesi gereken en önemli şey, çocuklarının ihtiyaç duyduğu alanlarda yetkin uzmanlardan yardım almaları. Ekip çalışması gerçekten büyük önem taşıyor. Yani, sadece bir terapi türüne odaklanmak yerine farklı uzmanlardan destek almak gerekebilir. Özellikle dil ve konuşma terapisi, disleksili çocukların birçoğunda görülen dil bozuklukları nedeniyle çok önemli. Ayrıca terapiye düzenli katılmak ve evde verilen uygulamaları yapmak da sürecin olmazsa olmazı.
Disleksili bir çocuk, akademik hayatında başarıyı yakalamak için neler yapabilir?
Kişisel yeteneklerine ve güçlü yönlerine odaklanarak gerçekçi ve motive edici hedefler belirlemeli. Bu süreçte dikkate alması gereken bazı önemli noktalar şöyle olabilir:
Küçük ve ulaşılabilir hedefler belirlemek: Büyük ve uzak hedefler yerine, ulaşılabilir küçük hedefler koymak hem başarı duygusunu pekiştirir hem de motivasyonu artırır. Örneğin, belirli bir süre boyunca her gün kısa bir okuma alıştırması yapmak ya da belirli bir konuyu tamamlamak gibi somut hedefler belirlemek yardımcı olabilir.
Öğrenme yöntemlerini keşfetmek: Disleksili çocuklar için standart öğrenme yöntemleri her zaman uygun olmayabilir. Görsel, işitsel veya hareket tabanlı öğrenme gibi farklı teknikleri deneyerek en iyi öğrendikleri yöntemi keşfetmeleri önemlidir. Kendi öğrenme tarzlarına uygun teknikler kullanarak bilgiyi daha kolay anlayabilirler.
Destek ve yardım almaktan çekinmemek: Öğretmenlerinden, dil ve konuşma terapistlerinden ya da özel eğitim uzmanlarından destek almak, başarı yolunda büyük bir fark yaratabilir. Gerekirse not tutma, okuma-yazma teknikleri veya sınav stratejileri gibi konularda destek isteyerek eğitim sürecini daha verimli hale getirebilirler.
Kendi hızlarında öğrenmek: Kendi hızlarına ve öğrenme seviyelerine uygun hedefler belirlemek, başarı hissini artırır ve kaygıyı azaltır. Kendilerini başkalarıyla kıyaslamadan, gelişimlerini kendi hızlarında devam ettirmek önemlidir.
Güçlü yönlerine odaklanmak: Her çocuğun farklı yetenek ve ilgi alanları vardır. Disleksili çocuklar, resim, müzik, spor gibi alanlarda güçlü olabilir. İlgi alanlarını ve yeteneklerini keşfederek bu alanlarda da başarıya ulaşmak, genel özgüvenlerine katkı sağlar.
Stres yönetimi ve öz bakım alışkanlıkları geliştirmek: Disleksi ile baş etmek bazen zorlayıcı olabilir. Stres yönetimi, nefes egzersizleri ya da rahatlatıcı etkinlikler gibi yöntemler kullanarak motivasyonlarını yüksek tutabilirler. Ayrıca yeterince dinlenmek, düzenli uyumak ve sağlıklı beslenmek de öğrenme sürecini destekler.
Uzun vadeli ve kısa vadeli hedefleri dengelemek: Disleksili bir çocuk, gelecekte ulaşmak istediği akademik veya mesleki hedefler doğrultusunda çalışırken, kısa vadeli hedefleri de es geçmemeli. Bu denge, adım adım ilerlemelerine ve sürecin tadını çıkarmalarına yardımcı olur.
Aileler ve öğretmenler de bu süreçte çocukların yanında olup destekleyici bir tutumla hedeflerine odaklanmalarını sağladıkça, disleksili çocuklar akademik ve sosyal hayatta daha güçlü adımlar atabilirler.
Disleksili bireylerin sosyal gelişimlerini nasıl destekleyebiliriz?
Disleksili çocuklar bazen özgüven eksikliği, kaygı, depresyon gibi sorunlar yaşayabiliyor. Sosyal beceriler konusunda da zorlanabilirler. Bu noktada aileler dikkatli olmalı, çocuklarını gözlemlemeli. Eğer gerekirse bir psikologdan yardım alınabilir. Ayrıca çocukları arkadaşlarıyla etkileşim kurmaları için cesaretlendirmeli, duygularını paylaşmaları için onlara alan tanımalılar. Okul dışı etkinlikler, spor, tiyatro gibi aktiviteler de çocukların sosyal becerilerini geliştirmesine katkı sağlayabilir.
Disleksi hakkında toplumda yanlış bilinenler neler?
Etrafta çok yanlış bilgi dolaşıyor. Mesela, disleksi bir görme bozukluğu değildir. Erkeklerde daha fazla görüldüğü de tam olarak doğru değil; araştırmalar hâlâ devam ediyor. Sol el kullananlarda disleksi daha çok görülür inancı da bilimsel olarak kanıtlanmış değil. Ayrıca, her disleksili çocuk özel yetenekli değildir. Bu konuda da çok yanlış bir algı var. Doğru müdahale ile disleksili bireyler gayet başarılı olabilir. Disleksi sadece çocuklukta görülmez; yetişkinlerde de disleksi olabilir.