“Birlikte hayal edilemez kötülüğün ötesine geçtik ve büyük umut ve vaatlerle dolu bir köy inşa ettik.” Anne Heyman 2005 yılında Ruanda Soykırımı hakkında bir etkinliğe katılan Yahudi hayırsever Güney Afrika doğumlu Anne Heyman, bir soykırım mağduruyla aynı masaya oturduğunda “Ruanda´da bugün karşı karşıya olduğu en büyük sorun nedir?” diye sormuştu. ´Yetimler…´ dedi ona. "11 milyonluk bir nüfusta 1 milyondan fazla yetim var." Ve böylece Heyman´ın aklına bir fikir geldi: İsrail Gençlik Köyü modelini Ruanda´ya getirmek.
1930'larda ve 1940'larda, on binlerce Yahudi çocuk ve genç Nazilerden kaçtı. Birçoğu, sonunda İsrail olacak yere geldi ve burada ‘Gençlik Köyleri’ adı verilen bir yerleşim topluluğu sistemine kabul edildiler. 1953’te Holokost yetimleri için İsrail’in kuzeyinde Karmel Dağının tepesinde kurulan Yemin Orde Gençlik Köyü İsrail’den ve diasporadan 450 risk altındaki gence hizmet verdi.
2000'lerin ortalarında ise, Heyman yeni bir gençlik köyü sisteminin Afrika'daki yetim krizini çözmeye yardımcı olabileceğine inanıyordu. "Bebeklere bakmaya çalışan birçok kuruluş vardı," ancak "ergenlik çağında onları kim eğitecekti?" Heyman, kendi halkının yaşadığı bir şeyi başkalarının da yaşadığını gördü ve gözlerini bundan kaçıramazdı.
New York'ta yaşayan Heyman, her iki ayda bir Ruanda ve İsrail'e seyahat etmeye başladı. Daha önce Ruanda'ya hiç ayak basmamıştı. Konuyla ilgili hiçbir mesleki deneyimi yoktu. Ancak onu motive eden şey, dünyayı onarmak için Yahudilerin yükümlülüğü olan ‘Tikun Olam’ kavramıydı.
Heyman ve eşi Seth Merrin, Cadillac Programı olarak bilinen ‘Agahozo Shalom Gençlik Köyü’nü (ASYV) kurmak için 12 milyon dolar bağış topladı.
Agahozo Shalom'a gitmek üzere yol aldığınızda, her bir santimi elle yönetilen tarıma ayrılmış mısır, pirinç, patates, lahana, ayçiçeği, balık, mango, çarkıfelek meyvesi, avokado üretilen küçük ölçekli tarlalar sizi karşılar. Tertemiz iki şeritli bu asfalt yol üzerinde ızgarada pişirilmiş, folyoya sarılmış mısır koçanlarını satan onlarca satıcıya rastlarsınız.
Kadınlar başlarının üzerinde dengede duran bambu saplarını taşırken, bisikletçiler dizel yakıtı püskürten kamyonlara kaçak tutunarak yol alırlar. Okul çocukları kolalı üniformaları ile trafikte hızla ilerlerler. Sonunda gök mavisi bir kapının önünde mavi yeşil tonlarında elle boyanmış Agahozo Shalom yazısını görürsünüz.
Kapının iki yanında, yine elle boyanmış lavanta rengi yazıyla Kinyarwandaca "Nureba Kure, Uzagera Kure/ Uzağı görürseniz, uzağa gidersiniz" sözcükleri dalgalanır.
İçeri girdiğinizde Anne Heyman'ın sözlerinin yazılı olduğu tabelalar sizi karşılar. "Kimse tek başına bir şey yapmaz." "Yardım ederken, inanılmaz bir şey yaptığınıza inanın." "İş birliği başarı getirir."
Agahozo Shalom müfredatında açıkça belirtilen Yahudi Değerleri "Tikkun Ha'Lev/ Kalbi Onarmak" ve "Tikkun Olam/Dünyayı Onarmak" temel vizyonlarıydı. İsrail'deki Yemin Orde'den alınan felsefe eyleme yöneliktir. "Kalbi onarmak için dünyayı onarmalıyız.”
Bir aile kurmak
Bir çocuğu dönüştürmek için bir aile gerekir.
Çoğu çocuk, neyin doğru olduğunu kendilerine gösterecek bir ailede yaşama şansı bulamamıştı. Bu yüzden en büyük vurgu bir tür ‘aile’ ruhu yaratma prensibiydi. Köydeki zamanları boyunca burası öğrencinin yuvası haline gelmeliydi.
Agahozo, Kinyarwanda dilinde ‘gözyaşlarının kurutulduğu yer’ ve Shalom ise İbranicede ‘barış’ anlamına geliyor. "Savunmasız gençlerin barış içinde yaşayabildiği yer" olarak tercüme edilebilir.
ASYV, bir yetimhane veya lise değil bir gençlik köyü ve aileye dayalı bir yapıyı sürdürüyor. Her sınıf, cinsiyete göre ayrılmış öğrenci ‘aileleri’ içeriyor. Her aileye bir ‘mama’ (Ruandalı bir eğitimci), bir ‘ağabey/abla’ (haftada bir ziyaret eden Ruandalı bir rehberlik danışmanı) ve belirli bir beceri setini öğretmek için bir yıl kalan yabancı bir ‘kuzen’ gönüllüsü veriliyor. İdari personele ‘teyzeler/amcalar’ deniyor. Okulun öğretmenleri öğrenciler arasında yaşıyor. Köy, ülkenin her yerinden yılda 125 öğrenci alıyor.
Emmanuel Nkund ilk mezuniyet töreninde "Birçok kişi bize yetim diyor ama artık yetim değiliz, bir evimiz var" dedi. Nkund bugün Pennsylvania Üniversitesi'nden mezun oldu. Köyün mezunları Brown, British Columbia Üniversitesi ve McGill gibi üniversitelerde yurtdışında eğitim görmek için burs alıyorlar.
Köy, kendisini Ruanda toplumu için bir model olarak görüyor. Bu bütünsel öğrenme ortamı, bir zamanlar savaştan zarar görmüş ülkede gerçekleşen uzlaşmayı somutlaştırmayı umuyor. Çünkü öğrenciler, karışık etnik kökenlerden oluşan gruplar halinde birlikte yaşıyorlar.
Elbette, bazı kardeşlerin soykırımda katil olabilecek ebeveynlerden doğduklarını biliyorlar. Ama neden onların işlemedikleri suçlar için cezalandırılsınlar(ki).
Rosine Mwiseneza gibi köyden mezun olanlar kendi geleceklerini ve ülkenin geleceğini şekillendirmeye başladılar. Mwiseneza, mesleki teknoloji enstitüsü olan Kepler’de eğitim gördü ve güneş enerjisi ekipmanı satma işinde çalışırken yeni bir otomatik sulama yöntemi geliştirdi.
Bu başarıya Mwiseneza’nın kendisini onların yerine koyması ve çiftçilerin yaşadığı sorunları her gün not etmesi ile ulaştı.
Mwiseneza, köydeki çocukların "içimizde hiçbir hayal yoktu. Sadece çalışmak için çalışıyorduk, gelecekte biri olmak için çalışmıyorduk" dediklerini aktarıyor. “Şimdi ise şarkı söylüyorlar, matematik, ekonomi ve bilgisayar okuyorlar. Ünlü bir şarkıcı ve yazılım mühendisi olmayı hayal ediyorlar. Bize 'uzağı görürseniz uzağa gidersiniz' dediler. ... Bu bizi güçlü kıldı” diyor.
Şabat zamanı!
Her haftanın en önemli olayı olan cuma geceleri düzenlenen bir yetenek gösterisi olan ‘Köy Zamanı.’
Her gösteri farklıdır ve geleneksel Ruanda dansı, çağdaş dans, şiir okumaları, şarkılar, monologlar, gazetecilik kulübünden haftanın haberlerinin özeti veya başarılı mezunların seçtikleri alanlar hakkında bir sunumu içerir.
Her cuma gecesi amfi tiyatronun ışıkları söndüğünde, öğrenciler sevinçten çılgına döner ve sınıf arkadaşlarını desteklemek için yerlerinden fırlarlar.
Katılımcılar dönüşümlü olarak yer alırken, yetenek gösterisini çevreleyen heyecan her hafta aynıdır ve tüm öğrenciler ziyaretçilere "sadece bekleyin, hayal kırıklığına uğramayacaksınız" der.
Güneş tarlası
Köy ayrıca Doğu Afrika’nın ilk büyük ölçekli güneş tarlasını inşa etmek için Gigawatt Energy’ye mülk kiraladı. Amaç, Ruanda'nın enerji kapasitesini artırmak.
Ruanda'nın enerjisinin yaklaşık yüzde beşini üreten alan o kadar sessiz ki çimenlere konan bir kuşun sesini duyabiliyorsunuz. Doğu Ruanda'daki geniş güneş enerjisi sahasının tesis yöneticisi Twaha Twagirimana "Evet, burada meditasyon yapabilirsiniz" diyor. Sahada, Afrika kıtası şeklinde 28 bin 360 güneş paneli yer alıyor.
Gigawatt Global'dan Abramowitz ile Agahozo Shalom Gençlik Köyü arasındaki bağlantıyı kuran kişi Heyman'dı. Heyman ve Abramowitz aynı Genç Yahudi hareketindeydi ve ikisi de Kibbutz Ketura'da gönüllü olarak çalıştıkları için yeniden bağlantı kurdular.
Abramowitz, İsrail'in en büyük güneş enerjisi sahasını Ketura'da inşa eden Arava Power Company'nin üç kurucu ortağından biriydi. Abramowitz yurtdışına açılmayı düşündüğünde, Heyman onu ve ailesini, güneş enerjisi sahasını okula yerleştirmeleri için ikna etmek amacıyla iki hafta boyunca Gençlik Köyü'nde gönüllü olmaya davet etti.
"ASYV'nin kökleri İsrail'de olmasaydı, Ruanda'da güneş enerjisi sahası kurulmazdı"
Gigawatt Global CEO'su Yosef Abramowitz, popüler çikolata-fıstık ezmesi eşleşmesine atıfta bulunarak, "Bu mükemmel bir fıstık ezmesi gibi" diyor. "Gençlik Köyünün kendi marka değeri vardı ve güneş enerjisi sahası temelde bunu güçlendiriyor. Bu iki projenin bir araya gelmesi sosyal ve enerji inovasyonunun çekiciliğine katkıda bulunuyor."
Gençlik Köyü ve güneş enerjisi sahası her yıl yaklaşık 500 ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Gençlik Köyündeki ziyaretçilerin çoğu ABD veya İsrail'den geliyor. Ayrıca biraz da turizm de var ve Bono, Tony Blair ve diğer VIP’leri ağırladılar.
Bugün, ASYV'deki öğrencilerin hepsi 1994 soykırımından sonra doğdu. Ancak, 100 gün süren etnik çatışmalar sırasında 800.000 kişinin öldürüldüğü soykırımın yankıları hâlâ genç nesil tarafından hissedilmekte.
Birçok kadın tecavüze uğramış ve HIV'e yakalanmış uygun tıbbi bakım alamamış ve sonrasında ölmüş, geride küçük çocuklar bırakmıştır. ASYV'deki öğrencilerin çoğu, Birleşmiş Milletlerin yetim tanımına göre, bir veya her iki ebeveynini kaybetmiş yetimlerdir.
2014’de Anne Heyman, 52 yaşındayken, bir attan düşerek öldü. Ancak yarattığı Tikun Olam, Ruanda’da yaşamaya devam ediyor.
Bugün, Heyman'ın köyün mülkü için ilk kez tapuyu imzaladığı mango ağacının önünü süsleyen plakette şu sözler yer alıyor. "Agahozo Shalom gençlik köyü, şifa, eğitim ve sevgi yoluyla yetim ve savunmasız Ruandalı gençlerin onurlu bir hayat kurmalarını ve daha iyi bir dünyaya katkıda bulunmalarını sağlıyor."
Ölümü yenen ve varoluşu trajediden kurtaran hayatlar vardır. Heyman onlardan biriydi. O aralarından ayrılmış olsa bile her gece gökyüzünde çocukların bir yıldızı olarak parlamaya devam ediyor.
Çünkü sevip kaybettiklerimiz içimizde yaşamaya devam ederler. Aynı bizim de sevdiklerimiz içinde yaşamaya devam edeceğimiz gibi. Sevgi ölüm kadar kuvvetlidir ve yapılan iyilikler hiç bir zaman ölmez.
Kaynakça: Washington Post, Associated Press, Times of Israel