54 saniye 61 milisaniye

54 saniye ve 61 milisaniyede başarıya ulaşıp tarih boyunca görülmemiş bir başarıya imza atmak zaten inanılmaz bir olay. Böyle bir başarıya imza attıktan sonra bir sporcunun gelecek nesillerin önünü açması gerçekten de eşi benzeri olmayan bir hareket. Sporun sadece spordan ibaret olmadığını, sosyal birçok anlamda gelişmeye yön verebilecek bir araç olduğunun en güzel örneklerinden biri...

Eran KAN Spor
27 Kasım 2024 Çarşamba

Koşucuların yaptıkları spor gerçekten birçok sporcudan farklıdır. Bir futbolcu yaptığı hatayı kariyeri boyunca hatta bazen aynı maçta bile düzeltebilir. Bir basketbolcunun yanında hatasını veya eksiklerini kapayacak takım arkadaşları ve teknik ekibi vardır. Bir tenisçinin veya voleybol takımının ise daha iyi oynayabileceği gelecek setler ve sayılar vardır. Ama bir koşucu için bunların hiçbiri geçerli değil. Zaten birçok sporun aksine, atletizm dallarında çok kazanılması hedeflenen çok net bir turnuva vardır: Olimpiyatlar. Dünya Şampiyonaları ve Diamond League turnuvaları olmasına rağmen koşucular için her zaman bir numaralı hedef Olimpiyatları kazanmaktır. Ayrıca koşucuların neredeyse tamamının kariyeri boyunca sadece bir veya iki Olimpiyat oyunlarına kariyerlerinin zirve noktasında, yani ‘prime’ında geldiği düşünülürse, koşucuların kesinlikle hata payı yoktur.

Bu durumda olduğunuzu ve bütün kariyeriniz boyunca o an için çalıştığınızı hayal edin. Bütün elemeleri geçerek kendinizi Olimpiyat finaline çıkardınız, yarış başlamadan önce yerinizi aldınız ve başlangıç sesini bekliyorsunuz. Başlangıç atışı geldi, koşmaya başladınız ve bir anda yarış durduruldu. Rakibinizin hatalı başlangıcından dolayı yarış tekrar başlatılacak. Bütün hızınız, mentaliniz ve konsantrasyonunuz kaydı; hepsini toparlamak için sadece beş saniyeniz var. Hata payınız ise her zamanki gibi sıfır. Nawal El Moutawakel’in kariyerinin zirvesi tam olarak da böyle başladı. Yarışın başlangıcının olaylı olduğu kadar sonrasının da bu kadar olaylı olacağını El Moutawakel’in kendisi bile tahmin edemezdi.

Fas’tan dünyaya

Nawal El Moutawakel, 1962’de Fas’ın en büyük şehri Kazablanka’da dünyaya geldi. Çok genç yaştan itibaren koşuya ilgi duyan El Moutawakel, ailesinin de desteklemesi sayesinde profesyonel koşuya daha çocukken başlama fırsatı buldu. Henüz 16 yaşına gelmeden yerel turnuvalara katılmaya başlamasıyla engelli 400 metre koşu üzerine yoğunlaşmaya karar verdi. 20 yaşına geldiğinde ise Afrika Şampiyonasını kazandı. Bir sene sonra ise Dünya Şampiyonasında yarı finale yükselmeyi başardı.

El Moutawakel, başarıları üzerine atletik kariyerine yeni bir boyut kazandırmak için 1984 yılında Amerika’da Iowa State Üniversitesi’nde okumaya başladı. Aynı yıl, ABD’nin batısında gerçekleşecek büyük bir organizasyona hazırlanıyordu: 1984 Los Angeles Olimpiyatları. Olimpiyatlara katıldığı zaman henüz kariyerinin başlarındaydı ve yeterince deneyimli değildi. Büyük bir başarı sergileyerek finallere ulaşmayı başarmış olsa da finallerde El Moutawakel gibi deneyimsiz bir sporcu için gerçekleşebilecek en kötü şey gerçekleşti: Filipinli rakibinin hatası yüzünden yarış ikinci bir kez başladı. Bütün mental konsantrasyonunu kaybeden El Moutawakel yarışa tam da istediği gibi başlayamadı. Rakiplerinin bir parça arkasından kalan El Moutawakel engelleri atlama stratejisi ile rakiplerine ulaşmayı başardı. Düzlükteki engelleri sağ bacağı ile atlarken, kıvrımdaki engelleri sol bacağı ile atladı. Bu stratejisi ile bitiş çizgisi önündeki düzlüğe ulaştığında en yakın rakibine ciddi bir fark atmayı başarmıştı.

Zaferle gelen gözyaşları

Yarışı 54 saniye ve 61 milisaniye ile bitiren El Moutawakel gözyaşlarına hakim olamadı ve ülkesinin bayrağına sarıldı. Bu an hakkında yıllar sonra konuşan El Moutawakel, ağlamasının sebebinin onun o noktaya gelmesinde en çok pay sahibi olan babasının yakın zamandaki vefatından dolayı olduğunu açıkladı. Küçüklüğü ve çocukluğu boyunca babası onu antrenmanlara götürüp bütün çalışma boyunca arabada bekler, antrenmanı bitince de alıp eve götürürmüş. Ayrıca bunu belli başlı tabulardan dolayı genelde kızları spora yönlendirmeyen bir ortamda yapması gerçekten de El Moutawakel’in babasının öncü kişiliğini gösteriyor. Bu öncü zihniyet sayesinde de El Moutawakel, tarihte Olimpiyatlarda altın madalya kazanan ilk Müslüman kadın olmayı başardı.

Çok kısa bir süre sonra geçirdiği bir sakatlıktan dolayı sporculuk kariyerini sona erdirmek zorunda kalmasına rağmen o 54 saniye ve 61 milisaniye çoktan El Moutawakel’in hayatını değiştirmişti. Ortadoğu ve Afrika’da birçok genç kız için bir ikon haline gelmesinin ardından önce ülkesine dönüp fizyoterapi üzerine yüksek lisans yaptı, ardından da antrenör olarak çalışmaya başladı. 90’lı yılların sonlarında hem Uluslararası Olimpiyat Komitesi (International Olympic Committee - IOC) hem de Dünya Atletizm BirliğiInternational Association of Athletics Federations (IAFF) kurumların da üye olan nadir kadınlardan biri olmayı başardı. Üç dili ana dili gibi konuşabilen El Moutawakel, genç kızların hak ettikleri fırsatları bulamadıkları birçok ülkede eğitimin ve ailelerin destekleri üzerine seminerler verdi. Bu süreçte ülkesinde düzenlediği etkinliklerle yeni bir nesil sporcu da yetiştirdi. “Kariyerim boyunca öğrendiğim bilgileri aktarmaya çalışıyorum” diye yaptıklarını özetleyen El Moutawakel şu an 62 yaşında ve hala çalışmalarına devam ediyor.

Nawal El Moutawakel gibi figürlere denk gelmek gerçekten de çok nadir. Bütün hayatınız boyunca beklediği o 54 saniye ve 61 milisaniyeye ulaşıp bir de evine tarih boyunca görülmemiş bir başarıya imza atıp dönmesi zaten inanılmaz. Bunun ardından bu başarıyı hem ailesine hem de eğitimine borçlu olduğunu her fırsatta söylemesi ve bu şekilde gelecek nesillerin önünü açması gerçekten de eşi benzeri olmayan bir hareket. Sporun sadece spordan ibaret olmadığını, sosyal birçok anlamda gelişmeye yön verebilecek bir araç olduğunun en güzel örneklerinden birine imza attı.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün