Çocukların gelişiminde önemli bir yer tutan tuvalet eğitimi ebeveynler için bazen karmaşık ve zorlayıcı bir süreç olabiliyor. Tuvalet eğitim sürecini, ebeveyn tutumlarını, bu sürecin psikolojik ve fizyolojik etkilerini sık karşılaşılan sorunları ve çözümlerini, Uropelvic Solutions Merkezi, Çocuk Gelişimi & Aile Danışmanı Sandra Bahar ile konuştuk.
Çocuklarda tuvalet eğitimi sürecinin ideal başlangıç yaşı ve hazır olma işaretleri nelerdir?
Tuvalet eğitimi sürecinde sağlıklı başlama yaşı olarak farklı görüşler bulunur. Son dönemde, genel yaklaşım, öncelikle çocuğun fizyolojik olarak sonrasında psikolojik olarak hazır olmasının altı çizilmektedir. Bu durumda, mesane kapasitesinin artması, sfinkter kaslarının gelişimi, idrar tutabilme kapasitesi, gece ve gündüzün farkının anlaşıldığı sirkadiyen ritm süreci gibi gelişimlerin tamamlanması ortalama 24 aylık bir süreci içerir. Çocukların tuvalet alışkanlığı ve bağımsız bir şekilde tuvaleti kullanabilme becerisi kazanmaları gelişimsel olarak 24-48. aylar arasında tamamlanması beklenir.
Aşağıda belirtilen fizyolojik, bilişsel ve psikolojik ipuçları çocuğun sürece hazır ve ilgili olduğunu belirtebilir:
- Kakasını yaparken saklanıyor veya ailenin önünde yapmaktan çekiniyorsa
- Az yardım ile kendi giyinip soyunabiliyorsa ve bedensel hisleri sözlü olarak iletebiliyorsa (Acıdı, acıktım, susadım, yoruldum, hayır)
- Yürüme, oturma ve merdiven çıkma gibi kaba motor becerilerini yapabiliyorsa
- Söylenmeden yeni bez getiriyorsa veya tuvaletini yapmadan önce aileye söylüyorsa
- Ebeveynlerin tuvaleti nasıl kullandıklarını merak ediyorsa
- Öğle uykusundan sonra kuru kalkıyorsa, gece eğitimi için sabah kuru kalkıyorsa, bezi 2 saat ya da daha uzun süre kuru kalıyorsa
- Düzenli bağırsak hareketleri ile düzenli dışkılama yapabiliyorsa
- Dışkı ve idrarını tutmayı anlayabilecek bilişsel kapasiteye sahipse
- Islak ve kuru kalma farkını ayırt edebiliyorsa
İdrar ve/veya dışkı tutma ya da kaçırma problemleri ne zaman ‘normal’ kabul edilmeli, ne zaman bir sorun olarak ele alınmalıdır?
İdrar ve dışkı kaçırma problemleri, 4-5 yaşına kadar fizyolojik olarak tedavi gerektirmeyen durumlardır. Genelde gündüz idrar kaçırma veya dışkı kaçırma 4 yaş civarlarında, gece idrar kaçırma 5 yaş sonrasında değerlendirilmesi gereken durumlardır.
Çocuklarda idrar veya dışkı tutma ya da kaçırma sorunlarının fizyolojik nedenleri nelerdir?
İdrar kaçırmanın başlıca fizyolojik nedenleri; uyanma bozuklukları, düşük mesane kapasitesi ve mesanede aşırı kasılmalar, uykuda mesane doluluğunu algılayamama, gece artan idrar miktarı, idrar yolu enfeksiyonu, şeker hastalığı, üretra tıkanıklığı, uyku apnesi sendromu, kabızlık, genetik yatkınlık, idrar erteleme ve pelvik taban kas disfonksiyonudur.
Dışkı kaçırmanın fizyolojik nedenleri ise; kabızlık ve erteleme davranışı, kabızlık ve his kaybı, ishal olma, nörojenik veya omurilik hastalıkları, tembel bağırsak hareketi, iştahsızlık, idrar kaçırma, idrar yolu enfeksiyonu olarak sıralanabilir.
Aileler bu durumu nasıl fark edebilir?
Olağan dışı idrar ve dışkı kaçırması harici ailelerin en çok karşılaştığı sorun, çocukların oyun oynarken veya ekranda vakit geçirirken erteleme davranışını gerçekleştirmeleri. Özellikle cep telefonunda bir şey izlerken veya oynarken sallanma, bacak sıkıştırma hareketleri yaparak çişlerini ötelediklerini fark edebiliriz, bu çok sık oluyorsa ve uzun saatler tuvalete gitmiyorsa burada bir sorun olduğunu düşünebiliriz. Evin içinde yine ekran karşısında olmasa da çok sıkı bir inatlaşma ile tuvalete gitmek istememe, direnç gösterme, “tuvaletim yok, gitmek istemiyorum” şeklinde bağırmalar da son noktalara kadar giden davranışlar olabiliyor. Sonrasında bu inatlaşma davranışa dönüyor ve geri dönüşü daha zor olabiliyor.
Evin dışında, diğer önemli bir nokta dışarıda nasıl davrandığıdır. Bazen evde bir sorun yokken, dışarda veya okulda tuvalete gitmeyerek bu davranışı orada sürdürebiliyorlar. Bunu fark etmek biraz daha zor olabiliyor, özellikle ilkokul ve sonrasında öğretmenlerin takip etmesi çok daha zor olabilir, anaokulunda ise öğretmenleri veya ilgili kişilere tuvalet davranışı hakkında bilgi sorabilmemiz ve takip edebilmemiz biraz daha kolay olabiliyor.
Öncelikle evde sallanmalarını, erteleme davranışlarını fark edebiliriz sonrasında fizyolojik bir sorunu olmayan çocuğumuzun iki saatte bir tuvalete gitmesi sağlıklı bir davranış olduğundan çok daha az gidiyorsa veya daha sık gidiyorsa burada bir problem olduğundan şüphelenebiliriz. Okuldan biraz önü ıslak geliyorsa veya sürüntü şeklinde dışkı kaçırması oluyorsa, okulda neler olduğunu öğretmenden veya çocuktan öğrenmek takip etmemiz açısından önem teşkil ediyor.
Psikolojik faktörlerin bu durumdaki etkisi ne kadar büyüktür?
İdrar, dışkı kaçırma veya tutma sorunu yaşayan çocuklar ile yapılan çalışmalar sonucunda, aslında bu sürecin çocuğun doğumu ile başlayarak anne ve bakım veren kişiler ile bağlanma süreci ve sonrasında ebeveyn tutumları ile anlamlı derecede bağlantılı olduğu saptanmıştır.
İlk iki yıl bağlanma süreci sonrası tabi ki diğer en önemli nokta tuvalet eğitimi süreci. Bu süreçte çocuk kendini ve çevresini tanıyarak kontrol etmeyi öğrenir. Burada katı bir tutum veya çok esnek bir tutum ile geçiş yapıldıysa, çocuk için erkense, gelişimsel olarak hazır değilse, çocuk utanç ve şüphe duyabilir ve güç savaşına dönüşür, sonrasında idrar tutma ve kaçırma davranışı ile karşılaşabiliyoruz.
Tuvalet alışkanlığı kazanmak, çocukların yaşamında kontrol sağlaması ve otonomi kazanmasında temeldir. Çoğunlukla ailelerin çocuğun tuvalet eğitimi için hazır olup olmadığını dikkate almadan çok fazla beklenti içerisine girdikleri gösterilmektedir. Bu durumdan psikolojik olarak etkilenen çocuk, direnç göstererek tutma veya kaçırma davranışlarını sürdürmektedir.
Bağlanma modeli, tuvalet eğitimi tutumları dışında tabi ki çocuğun psikolojik olarak etkilendiği travmatik ve zorlayıcı durumlar da etkili olabiliyor. Bunlardan bazılarına örnek verirsek:
- Kardeş doğumu ile ilginin gitmesi ve tekrar küçük çocuk olma isteği,
- Ev taşınmada tuvaletin yerinin odasına uzak olması, yeni odasında korkuyor olması veya yeni eve alışamaması,
- Kayıp yaşanması ile büyük travmalar kaygılar yaşanması,
- Okul değişimi ile öğretmene alışamama, zorbalığa uğrama yüzünden tuvalete gitmeyi bırakması ve tutma davranışının oluşması
Ebeveynlerin yanlış bu durumu nasıl etkileyebilir?
Tutma ve kaçırma davranışlarını olumsuz etkileyen üç temel ebeveyn tutumundan bahsedebiliriz:
Otoriter Tutum: Çok fazla baskı, otorite ve kural vardır. Sıkı bir disiplin, sık eleştiri ve cezalandırma yöntemi olduğu için çocukta direnç oluşur. Sonrasında “Bu benim bedenim, ben kontrol ederim” şeklinde düşünerek, aileye öfkesini idrarını / dışkısını tutarak veya bilerek bırakarak yansıtabiliyor. Bazen de bilerek yapmasa da sürekli stres hormonu salgılamak, kasların gergin olması tutma davranışını etkileyebiliyor. Evin içinde gergin huzursuz bir ortam içinde kaslarını tutmak artık bir rahatlatıcı bir alışkanlık haline bile gelebiliyor.
İzin Verici Tutum: Sağlıklı sınır çizilemediği için tuvalet davranışı ve her konuda fazlasıyla sınırsızlık olabiliyor. Ekran kullanımı, yemek alışkanlığı, uyku düzeni gibi birçok konuda sağlıklı bir sınır çizilememiş bir çocukta dürtüsel davranışlar oluşabiliyor. Kendini kontrol etme dürtüsü oluşamadığı için idrarını tutamıyor, sürekli dürtüsel olarak tuvalete gitmek istiyor veya kaçırabiliyor.
Aşırı Koruyucu Tutum: Her şeyi aile çocuk için yapıyor, ödevini yapıyor, okul çantasını hazırlıyor, yemeğini yediriyor, tuvalete gittiğinde pantolonunu, iç çamaşırını ebeveyni çekiyor, dışkısını yaptıktan sonra evde temizliğini ailesi yapıyor, aşırı verici bir aile profili ve çocukta yine denetim kontrol mekanizması oluşamıyor. Çok çekingen ve kaygılı bir yapı ile okulda tuvaletini yapmak istemiyor, kendisi başaramaz duygusu ile özellikle kakasını okulda veya dışarda yapmak istemiyor. Hazzı erteleyemiyor, her istediği olduğu için beklemeyi ve oyundaki hazzı ötelemekte zorlanıyor.
Ebeveynlerin bu süreçte nasıl bir tutum sergilemeleri gerekiyor? Sabır, disiplin ya da destek arasında nasıl bir denge kurulmalı?
Ebeveyn ile çocuk arasında güven ve iş birliği kurulmasını sağlayan Demokratik Ebeveyn tutumunu benimsemek yardımcı olacaktır. Yapılan çalışmalarda, bu tür tutuma sahip ailelerde yetişmiş çocukların idrar kaçırma ve tutma davranışlarında anlamlı derecede daha olumlu etkiler tespit edilmiştir. Daha sıcak ve anlayışla yaklaşan bu ailelerde – çocuğun ihtiyaçlarına saygılı, anlamaya çalışan, sesi alınan, sorumluluk verilen, sağlıklı sınırların oluşturulduğu bir aile ortamının olduğu gözlemlenmiştir.
Tabi burada tam bir mükemmel tutum geliştirmek her zaman mümkün olmayabilir. Her aile zaman zaman farklı ebeveynlik tutumlarını kullanabilir. Burada önemli olan nokta etkilerini fark edip, ufak da olsa nasıl dönüştürebileceğimiz hakkında emek harcayabilmektir.
Bu kapsamda, ilk iki yılda güvenli bağ kurabilmek için, ihtiyaçlara zamanında ve tutarlı bir şekilde şefkat ve sevgi ile bir yaklaşım sergilemek çok yardımcı olacaktır. Sonrasında tuvalet eğitimine başlamadan hazır hissetmek ve çocuğu hazırlamak önemlidir. Başlamadan önce çocuğa bezi bırakacağı bilgilerini vermek, birlikte lazımlığını ve iç çamaşırlarını seçmek, zorlandığı konularda sesini almak, zorlamamak, motive etmek ve sınırları net çizebilmek demokratik bir yaklaşım sergileyebilmek bu süreçleri çok destekleyecektir.
Tuvalet eğitimi veya kaçırma sorunları yaşayan çocukların ebeveynlerine önerdiğin pratik uygulamalar nelerdir?
Ebeveynler ile olumlu tutumlar, güvenli bağlanma, iletişim becerileri geliştirme yolları yanında etkili ve pratik bir yöntem olan oyunlaştırma kullanma konusunda önerilerim olabiliyor.
En basitinden örnek olarak, sürekli tuvalete git hatırlatması yapmak yerine, “Bakalım kim daha hızlı tuvalete gidecek” diyerek ufak bir yarışma yapmak bile bazen yardımcı olabiliyor. Dışsallaştırma yaparak sevdiği bir oyuncak veya bir zil ona tuvaleti gitmeyi hatırlatabilir.
Tuvalet eğitimi sırasında ve sonrasında idrar/dışkı konusunda sembolik oyunlar oynamak çok yardımcı olabiliyor. Çiş yapan bebeklerle oynamak çocukları rahatlatabiliyor, bezini değiştiriyor, bezi bırakamama konusunda duygularını ifade ediyorlar, tuvalete ya da lazımlığa oturtuyor, kendi duygularını yansıtabiliyor. Yer değiştirmeli oyunlar ile korkusunu, öfkesini aktardıkça, öneriler sundukça çocuk rahatlıyor ve direncini azaltabiliyor. Kendi oyunun içinde çözüm üreterek sonrasında uygulamaya başlayabiliyor.
İdrarımız, dışkımız nasıl oluşuyor, neden boşaltmalıyız konusunu kendi üzerimizde, bebekler, kuklalar, çizimler veya peluş hayvan üzerinde gösterebiliriz, önemi konusunda farkındalık kazanmaları da etkili oluyor.
Bu konuda yazılmış hikâye kitapları veya ebeveynlerin uydurduğu masallar çocuklarda davranış geliştirmede çok önemli olabiliyor.
Sandra Bahar kimdir?
Işık Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği lisansını tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Çocuk Gelişimi son sınıf öğrencisi olarak eğitimine devam ediyor. 13 yıl kurumsal çalışma sonrasında, 2011’den itibaren psikoloji alanında ilerlemeye başladı. Adler Uluslararası Eğitim’den koçluk eğitimleri alarak ebeveyn koçluğu yaptı. Psikolog Thomas Gordon tarafından oluşturulmuş Etkili Anne Baba Eğitiminin eğitmeni olarak, ailelerin çocukları ile iletişimini güçlendirecek bilgi ve teknikleri okul ve kurumsal firmalarda eğitimler aracılığı ile aktardı. İnsanagüven Akademinin, Asagem tarafından sertifikalandırılan üç yıllık program kapsamında bedensel, zihinsel ve ruhsal bütünlüğü sağlayan birçok eğitimin ardından, İnsanagüven Akademide Bütünsel Yaşam ve Ebeveyn Koçluğu seanslarını sürdürdü. MEB’e bağlı İstanbul Drama Sanat Akademisi bünyesinde Yaratıcı Drama Liderliği eğitimini tamamlayarak çocuklarla ve yetişkinlerle drama seansları ve atölyeleri gerçekleştirdi.
Mayıs 2021’den itibaren Uropelvic Solutions Merkezi'nde, çocuk gelişimi & aile danışmanı olarak çalışıyor. Mesane ve bağırsak problemi yaşayan çocukların daha hızlı bir şekilde iyileşebilmeleri, rahatlayabilmeleri, tedaviyi daha rahat kabul edebilmeleri için drama terapi seansları gerçekleştiriyor. Ailelerin psikolojik olarak rahatlayarak tedaviye destek olabilmesi için kaygı seviyelerini düşürebilecek, çocukları ile bağını güçlendirecek ve çocukların yaşadığı sorunlarla ilgili farkındalık sağlayan aile danışmanlığı çalışmalarını yürütüyor.