Ünlü İngiliz rock grubu The Beatles ,1965 yılının ağustos ayında, beşinci stüdyo albümleri ‘Help’i çıkarmıştı. Aynı isimle vizyona giren filmlerinin soundtrack’i olan albüm, her zaman olduğu gibi grubun hayranlarının büyük ilgisini görmüş, albümde bulunan ve tüm zamanların en çok ‘cover’ yapılan şarkısı olan ‘Yesterday’, birçok ülkede listelerin başına yerleşmişti.
Dört Beatle, 1964-1965’te ardı ardına gelen turne ve filmlerle çok yorulmuştu. Ünlü prodüktörleri George Martin’in dediği gibi grup üyeleri, konser yapmaktan tamamen vazgeçtikleri güne kadar gerçek anlamda stüdyoda çalışacak vakti bulamamıştı. Bu arada müzik de yön değiştiriyordu. Atlantik’in diğer yakasında Bob Dylan, anti-otoriter ve ekonomik eleştirilerden oluşan protest temalı ‘Bringing All Back Home’ albümü ile kitleleri etkilerken, Rolling Stones ‘Satisfaction’ şarkılarıyla müziklerini farklı bir boyuta taşımıştı. ‘She Loves You’, ‘From me To You’ gibi poppy şarkılar yapmanın artık The Beatles için bir anlamı yoktu. Müziklerini farklı bir yöne taşımanın zamanı gelmişti.
Dylan etkisi
Grup üyeleri, Bob Dylan’dan çok etkilenmişlerdi. Sürreel ve kompleks şarkı sözleri aynı zamanda çok şiirseldi ki zaten bu müzikle şiiri bu denli iyi harmanlayan yeteneği sanatçıya yıllar sonra Nobel Ödülü kazandıracaktı. Robert Zimmerman olan gerçek adını, şair Dylan Thomas’tan etkilenerek Bob Dylan olarak değiştirmişti. John Lennon da bir Dylan Thomas hayranıydı, hatta 1964’te, ‘In His Own Write’ adında bir şiir kitabı bile yayınlamıştı. Bir gazeteci kendisine şiirlerindeki tarzını ve çocukluğu ile ilgili anılarını neden şarkılarına yansıtmadığını söylediğinde bu önermeyi çok anlamlı bulmuştu. İlk albümlerinde bu fikri hayata geçirecekti.
Ekim 1965’te dört Beatle yeni albümleri için stüdyoya girdiklerinde, artık çok farklı bir şeyler yapmak niyetindeydiler. Kariyerlerinin başlarında Amerikan R&B (rhytm-and-blues) ve Motown müziğinden etkilenmişlerdi. Şüphesiz ‘Beatles Soundu’ olarak adlandırılan müzikte, Liverpool’un Mersey Beat akımının da izleri vardı. Ama 1965’ten itibaren grubun müziklerinde klasik ve modern müziğin etkileri görülecekti.
Abbey Road’da onlar için ayrılan 2 No’lu stüdyoda birçok farklı enstrüman bulunuyordu ve hepsini kullanmak istiyorlardı. Stüdyoda farklı tefler, Fas’tan getirilmiş darbukalar, gitar pedalları, Celeste ve Hammond orglar, vurmalı çalgı soundu veren bir ‘tack piyano’ (raptiye piyano) vardı; bunlara bir de sitar eklenmişti. George Harrison, bir arkadaşının önerisiyle Hintli Sitar virtüözu Ravi Shankar’ın plaklarını dinlemiş ve Indiacraft adlı bir dükkandan oldukça düşük kalitede bir sitar almıştı. Londra’da daha iyisini bulmak pek olası değildi. Deneysel bir şeyler yapmak konusunda oldukça istekliydiler ve stüdyoda yeterince farklı enstrüman da vardı.
Albüm için 12 şarkı yazmaları gerekiyordu ve albümle beraber bir de single çıkaracaklardı. 14 şarkıyı yazmak ve stüdyoda kaydetmek için üç haftaları vardı.
Paul McCartney o günlerde kız arkadaşı Jane Asher’ın ailesinin evinde, çatı katında yaşıyordu. Onun için üç şarkılık bir Trilogy bestelemişti. ‘You Won’t See Me’, ‘I Am Looking Through You’ albümde yer alırken, üçlemenin en güzel şarkısı ‘We Can Work It Out’ı albümle beraber çıkacak single’da kullanmaya karar verdiler.
McCartney yıllar öncesinde Liverpool’da Fransız öğrencilerin partisinde bir şarkı dinlemiş ve sonrasında eğlenmek için Fransızca uyduruk sözlerle şarkıyı kendine göre uyarlamıştı. O melodi için arkadaşlarının Fransızca öğretmeni eşi Jan Vaughan’dan bir isim ve bir cümle yazmasını istediler. “Michelle, ma Belle” melodiye çok güzel uymuştu ama şarkıya bir köprü gerekiyordu. John Lennon bir gece önce Nina Simone’dan dinlediği ‘I Put a Spell On You’ adlı şarkıdan esinlenerek, köprü bölümünde o şarkıdaki gibi “I love you”, tekrarında da “I want you” kelimelerinin kullanılmasını önerdi.
McCartney’nin romantik baladı ‘Michelle’e John Lennon bir o kadar romantik ‘Girl’ adlı melankolik şarkısıyla cevap verecekti. Şarkıdaki hüznü ve samimiyeti güçlendirmek için John, prodüktör Martin’den şarkıya bir iç çekiş sesi ilave etmesini istemişti.
Lennon’un albümdeki en iyi şarkılarından bir diğeri de ilk büyük eserim olarak tanımladığı ‘In My Life’ olmuştu. Bilinçli olarak, kendi hayatıyla ilgili yazdığı ilk şarkı idi. Köprü için George Martin’den piyanoyla şarkıya Bach tarzı barok bir bölüm yazmasını istemişti. Beşinci Beatle Martin, piyanoda yazdığı barok melodiyi hızlandırarak kayda eklemişti. Sonuç mükemmel olmuştu.
Lennon’un şubatta yazmaya başladığı ve kaçamak bir ilişkisini anlattığı ‘This Bird Had Flown’ adlı şarkının kaydında, bir türlü istedikleri sese ulaşamıyorlardı. Lennon, George Harrison’dan sitarı denemesini istedi. Sitara henüz yeterince aşina olmayan George harika bir iş çıkarmıştı. Lennon’un mahremiyetini korumak için oldukça sofistike ve gizemli sözler kullandığı şarkının adı da değişmiş ve ‘Norvegian Wood’ olmuştu.
George’un albüme katkısı bununla da kalmayacaktı. Paul’un Jane Asher için yazdığı üçlemenin single’da yer alacak şarkısı ‘We Can Work It Out’un kaydı sırasında, George dahiyane bir öneride bulundu. Şarkının bir bölümünün ¾’lük Vals ritmine geçerek yavaşlatılmasını ve vurucu sözlerin ön plana çıkarılmasını önerdi:
“Hayat çok kısa. Yaygaraya ve kavgaya vaktimiz yok dostum.”
Önce majör akordan, minör akora geçerek ve ardından da ¾’lük Vals ritminde müziği yavaşlatarak, bir rock n’roll melodiyi neredeyse romantik bir balada dönüştürmüşlerdi.
Artık şarkı single’ın ‘A’ yüzünü hak ediyordu ama Lennon bestesi ‘Day Tripper’, çoktan A yüzünü işgal etmişti. Buna da bir çözüm bulundu ve single’ı iki A yüzü ile yayınlamaya karar verdiler. Hiçbir Beatles şarkısı, bir diğerinin önüne geçemeyecekti.
We can Work It Out birçok ülkede listelerde zirveyi gördü. Şarkıya Deep Purple’ın Tchaikovsky’nin ‘Romeo and Juliet’ inden esinlenerek yaptığı progresif rock cover, Beatles’ın klasik müzikle de harmanladığı yeni müzik tarzına bir gönderme gibi olmuştu.
Rubber Soul, Beatles’ın ticariliğe veda ettiği ilk albümdü. Bundan sonra çıkaracakları Revolver da Rubber Soul’un devamı gibiydi. Hatta George Harrison bu iki albümün Volume 1 ve Volume 2 olarak düşünülmesi gerektiğini söylemişti. ‘Fab 4’ bundan sonraki albümlerinde de müziğin sınırlarını zorlamaya devam ettiler.
The Beatles için bir dönüm noktası olarak kabul edilen Rubber Soul, Rolling Stone dergisi tarafında 2012’de yayınlanan Tüm Zamanların En İyi 500 Albümü Listesinde beşinci sırada gösteriliyor.
https://open.spotify.com/playlist/4zBgNxjoDsiwwRQQiIzbV5?si=DYv6KjAuQg60sRS7lOu4ng&pi=tuy8dGQ2RP-3q
Kaynakça
The Beatles Anthology,Apple Corps 2000,
Film Retrospective,The Beatles,Recording of Rubber Soul
Rubber Soul, Michelle, We can Work It Out, Wikipedia