“A Ğ A T A K I L A N L A R”

Belki size çelişkili gelecek ama… Şimdi artık bu bölgenin nizamının korunması iki devletin sorumluluğundadır. Türkiye ve İsrail´in… İkisinin de başında güçlü liderler var. Gelinen nokta itibariyle şimdi ikisi de bölgeyi etkileyici güçte… O zaman artık hem kendi ülkelerinin hem de bölgenin istikrara ve huzura kavuşması için duygularını bir kenara bırakıp aklın yolunda gitmeleri gerekir. Bilelim ki Türkiye ile İsrail savaşarak bu sonucu elde edemez. Bir çözüm olacaksa bunu ancak birlikte halledebilirler… Biz de bilelim ki, İran artık uzunca bir süre eski gücüne kavuşamayacaktır. İran olmayınca Hizbullah, Hizbullah olmayınca Hamas diye bir şey de olmayacaktır. Ertuğrul Özkök – www.t24.com.tr

İzak BARON Diğer
18 Aralık 2024 Çarşamba
  • Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • SURİYE'DEKİ GOLAN TEPELERİ'NİN ÖNEMİ NE VE İSRAİL BURADA NE YAPIYOR? - Jeremy Howell

İsrail Ordusu birlikleri, Suriye ordusu muhaliflerin ilerlemesi üzerine bölgedeki mevzilerini terk edince askerden arındırılmış tampon bölgenin denetimini ele geçirdi.

İsrailli komutanlar daha sonra, birliklerinin Golan Tepeleri'ndeki askerden arındırılmış tampon bölgenin de ötesinde faaliyet gösterdiğini kabul etti.

Netanyahu askerlerin uygun bir düzenleme yapılana kadar" geçici savunma mevzileri" kurduğunu belirtti.

İsrail Başbakanı "Suriye'de ortaya çıkan yeni güçlerle barış içinde komşuluk ilişkileri kurmak istiyoruz. Ancak kuramazsak, İsrail devletini ve sınırını korumak için elimizden geleni yapacağız" dedi.

Suriye'den gelen haberlerde, İsraillilerin başkent Şam'ın 25 kilometre yakınına kadar geldiği belirtildi, ancak İsrail askeri kaynakları bu kadar ilerlendiğini reddetti.

İsrail'in hamlesi bazı Arap ülkelerince kınandı. Mısır Dışişleri Bakanlığı durumu "Suriye topraklarının işgali ve 1974 ateşkes anlaşmasının açık ihlali" diye tanımladı.

Netanyahu ise, isyancı güçlerin Suriye'de yönetimi ele geçirmesiyle 1974 anlaşmasının "çöktüğünü", bu nedenle de İsrail'in sınırlarını güvenlik altına almak için harekete geçildiğini belirtti.

Londra'daki SOAS Üniversitesi'nden Prof. Gilbert Achcar "İsrail Suriye tarafından 7 Ekim Hamas saldırısı gibi bir saldırının gelmesini önlemek istediğini söylüyor. Bu bir ilerleme ve diğer güçlerin işgal altında tuttukları bölgeye yaklaşmasını önleme fırsatı oldu." diyor.

Birçok uzman, İsrail'in hamlesinin meşruiyetinden şüpheli.

Londra merkezli uluslararası ilişkiler düşünce kuruluşu Chatham House'dan Prof. Yossi Mekelberg "Suriye anlaşmaya uymayacağını söylemedi. Bu, İsrail'in güvenliğini sağlamak için attığı önleyici bir adım. Ancak askeri hamle için meşruiyet yok" diyor.

Mekelberg ayrıca, İsrail'in Suriye topraklarına girmesinin gelecekteki Suriye yönetimiyle ilişkileri zehirleyeceğini söylüyor:

"İsrail en kötü durum senaryosuyla başa çıkmak üzere faaliyet gösteriyor ama bu ters tepebilir. Yeni rejimle dost olmanın yolu bu değil."

https://www.bbc.com/turkce/articles/cd75vn18v10o

 

  • SURİYE'DE 300'DEN FAZLA HEDEFİ VURAN İSRAİL'İN HAMLELERİ NEYE İŞARET EDİYOR? - Merve Kara-Kaşka

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Şam'ın HTŞ liderliğindeki grupların eline geçmesinden kısa bir süre sonra, işgal altındaki Golan Tepelerindeki bir gözlem noktasından mesaj yayımladı.

Gelişmeyi Orta Doğu için "tarihi bir gün" olarak nitelendiren Netanyahu, İsrail'in "arzusunun" Suriye ile "barışçıl ilişkiler" kurmak olduğunu, ancak bu gerçekleşmezse İsrail devletini ve sınırını korumak için "ne gerekiyorsa" yapacaklarını söyledi.

Netanyahu konuşmasında, Suriye'nin isyancı grupların kontrolüne geçmesinin ardından 1974'teki ateşkes anlaşmasının "çöktüğünü" ve İsrail ordusunun Golan Tepelerindeki tampon bölgenin kontrolünü "yeni bir düzen kurulana kadar geçici olarak" ele geçirdiğini duyurdu.

Netanyahu'nun açıklamalarının ardından İsrail ordusu, Golan Tepelerinin İsrail işgali altındaki kısmına yakın beş köyde yaşayan Suriyelilere evlerinden çıkmamalarını söyleyen uyarılar gönderdi.

Orta Doğu ve Afrika Analisti Megan Sutcliffe, İsrail'in Golan Tepelerindeki müdahalesinin ülkenin Suriye'de "yayılmacı" bir motivasyonla hareket ettiğine yönelik endişeleri daha da artırabileceğini belirtiyor.

Sutcliffe, İsrail'in Suriye topraklarında önemli bir genişleme içinde olmasını beklemediğini düşünüyor.

Ancak Golan Tepelerinde güvenlik endişeleriyle İsrail'in aldığı önemlerin "herhangi bir Suriye hükümetiyle" gerginliği şiddetlendirmesini ve yerel silahlı gruplarla çatışma risklerini artırmasını beklediğini kaydediyor ve ekliyor:

"Bu da Suriye'deki gelişmeleri daha da karmaşık hale getirecektir. Netanyahu hükümeti Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenlik iddialarının tanınmasıyla ilgileniyor ve geçtiğimiz birkaç gün içinde görülen takviyeler muhtemelen bu çabaların bir parçası."

Golan Tepelerinin en yüksek noktasından Suriye'nin güneyi ve 60 kilometre kadar mesafedeki başkent Şam çok rahat gözlemlenebiliyor.

Geçmişte tepelere egemen olan Suriye, diğer taraftaki İsrail'in kuzey bölgelerini rahatça top ateşine tutuyordu.

Tepelerin ele geçirilmesi İsrail'e Suriye'nin askeri hareketlerini kontrol etmek için avantajlı bir mevzi sağlamış oldu. Ayrıca bu coğrafya Suriye ile yeni bir savaş durumunda ideal bir tampon bölge oluşturuyor.

https://www.bbc.com/turkce/articles/cn081p5rx44o

 

  • SAKİN BİR ORTA DOĞU HAYALİNİ UNUTUN - Thomas L. Friedman

Lübnan’da Şiilerin ordusu haline gelen ve kendisini ülkedeki her Lübnanlı liderin saygı göstermek zorunda olduğu “ordu, halk ve direniş” üçlüsünün kutsal üçüncü parçası olarak dayatan Hizbullah, desteğini önemli ölçüde kaybetti.

Washington Enstitüsü’nden Hizbullah uzmanı Hanin Ghaddar’a göre İsrail Lübnan’ı bombalarken çok dikkatli davrandı ve sadece Hizbullah hedefleri ile Hizbullah yanlısı mahalleleri vurmaya çalıştı. Ghaddar’a göre İsrail böylece, “Lübnan devletine sadık yerlerde yaşıyorsanız güvendesiniz, ama Hizbullah’ın kontrol ettiği bölgelerdeyseniz güvende değilsiniz” mesajı verdi

Lübnanlı Şiilere ise “Hizbullah’tan uzaklaşın ve yeni üçlüye yanaşın: Halk, ordu ve devlet” mesajı verildi.

Hizbullah’ın işi bitti demiyorum ama kontrol ettiği ve harap olan tüm mahalle ve köylerin yeniden inşası için İran’dan para bulmakta zorlanacaktır. Ve bu para ile İran’dan silah ikmali olmadan, Lübnan’daki diğer siyasi partiler Lübnan’ın bir sonraki cumhurbaşkanı ve başbakanının kim olacağı konusunda Hizbullah’ın Bakanlar Kurulu’ndaki veto yetkisini kaldırmaya çalışacaklardır.

Üst düzey bir ABD’li yetkili bana, İran’ın şu anda çok yaralı olduğu için kendini korumanın tek yolunun aceleyle nükleer bomba üretmek olduğunu düşünebileceğini söyledi. Trump geldiğinde Orta Doğu’daki sorunlar “bitmiş” olmayacak.

https://gazeteoksijen.com/yazarlar/thomas-l-friedman/sakin-bir-orta-dogu-hayalini-unutun-229768

 

  • SURİYE’DE YENİ DÖNEM: RİSKLER VE GERİLİMLER – Evren Balta

Bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getiren bir diğer olasılık, genişleyen bölgesel bir savaş riski. 7 Ekim'deki Hamas saldırıları sonrası İsrail, stratejik hedefini İran’ı zayıflatmaya ve hatta rejim değişikliğine yöneltmiş durumda. İran ve Rusya’nın Suriye’den çekilmesi, sahadaki Şii milislerin ve Hizbullah’ın etkisini kaybetmesine yol açarken, bu güç boşluğu, İsrail’in bölgedeki nüfuzunu artırması ve yeni stratejiler geliştirmesi için bir fırsat yaratıyor. İsrail için bu dönemdeki temel kaygı, İran’ın artan nükleer silah kapasitesini artırma ihtimali. Bu durum, İsrail açısından ulusal güvenlik için kabul edilemez bir risk. Zayıflayan İran’a karşı bir önleyici saldırı ihtimali, bölgesel savaş riskini artıran kritik bir dinamik. Böyle bir savaş, sadece Suriye’deki değil bölgedeki tüm dengeleri kökten değiştirme potansiyeline sahip. Bu durumda Körfez ülkelerinin tutumu da önemli olacak, ancak orada da büyük belirsizlik var.

https://t24.com.tr/yazarlar/evren-balta/suriye-de-yeni-donem-riskler-ve-gerilimler,47579

 

  • SURİYE – İlber Ortaylı

Güneyimizdeki İsrail’in yapacakları ise merak konusu. Avrupa kültürünün ortasında yetişen Siyonizmin ve geçmişteki liderlerinin sahip olduğu akıl ve mantığın onda biri bile bugün ortada yok. Planların tamamı sloganlarla şekillenmiş, mantık zincirleri esnekliğini kaybetmiş durumda ve politik şahsiyetlerin inisiyatifine bırakılmış. İsrail’in henüz ele alamadığı ve belki ciddi bir sorun olarak karşılaşmayacağı bazı unsurlar, ileride onlar için daha büyük bir problem hâline gelebilir.

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/suriye-42626528

 

  • PAZAR GÜNÜNDEN İTİBAREN TÜRKİYE İLE İSRAİL EL ELE GİTMEK ZORUNDA – Ertuğrul Özkök

7 Ekim günü Hamas’ın akılsız yöneticilerinin tetiklediği bu tsunami, İsrail’in acımasız ve insafsız savaşı ile Orta Doğu geçen yıldan bile daha tekinsiz hale getirmiştir.

Sanmayalım ki Esad’ın gidişi, huzur getirecek bu bölgeye…

Bugün daha da tehlikeli bir durum söz konusu …

Ve…

Belki size çelişkili gelecek ama…

Şimdi artık bu bölgenin nizamının korunması iki devletin sorumluluğundadır.

Türkiye ve İsrail’in…

İkisinin de başında güçlü liderler var.

Gelinen nokta itibariyle şimdi ikisi de bölgeyi etkileyici güçte…

O zaman artık hem kendi ülkelerinin hem de bölgenin istikrara ve huzura kavuşması için duygularını bir kenara bırakıp aklın yolunda gitmeleri gerekir.

Bilelim ki Türkiye ile İsrail savaşarak bu sonucu elde edemez.

Bir çözüm olacaksa bunu ancak birlikte halledebilirler…

Biz de bilelim ki, İran artık uzunca bir süre eski gücüne kavuşamayacaktır.

İran olmayınca Hizbullah, Hizbullah olmayınca Hamas diye bir şey de olmayacaktır.

Bu da bizim için dış politikada artık İhvancı saplantılardan kurtulmak için bir fırsattır…

Böylece tamamen milli menfaatlerimiz odaklı bir dış politikaya dönebiliriz.

https://t24.com.tr/haber/ertugrul-ozkok-36-toyota-kamyonla-bir-esad-devrilir-bir-air-france-ucagi-ile-sah-devrilir-ama,1202247

 

  • TÜRKİYE KAZANÇLI MI; İSRAİL NE YAPIYOR, GİDİŞAT NE YÖNDE? – Barçın Yinanç

Mevcut durumun en büyük kazananı ise İsrail. Suriye’yle 1974’te sağlanan anlaşma çöktü, diyerek sınırdan içeri girdi. Ülkedeki tüm askerî altyapı tesislerini bombaladı. Ayrıca kimyasal ve biyolojik silah üretildiğinden kuşkulanılan tesisleri de yerle bir etti.

Suriye’nin tapu dairelerini, her tür evrak bulunduran devlet kurumlarının binalarını bombaladığına dair duyumlar da ayrıca dikkat çekici.

Bir kaynağım bu durumu, İsrail’in Suriye’yi “sıfırlaması” olarak yorumladı. İsrail, Suriye’nin kendisine askerî anlamda tehdit oluşturmaması için askeri altyapıyı yok etmekle kalmıyor; ülkede sivil yönetimin ayağa kalkıp istikrarlı bir düzeni oluşturma sürecini de torpilliyor. Ülkedeki yeni yönetim, sadece içeriyle uğraşsın, baş ağrısı olmasın, diyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü “Kardeş Suriye halkının evlerine geri dönüşünü engellemeye yönelik hiçbir adımı, hiçbir kışkırtmayı kabul edemeyiz,” lafı elbet İsrail’e dönüktü. Zira ülkelerini alelacele terk edenlerin nerede yaşadıkları, giderken arkalarında ne bıraktıklarını ispat etmelerinin yolu, rejimin elinde bulundurduğu evraklardan geçiyordu. Önümüzdeki dönem seçimler yapılacak. Kim nerde oy kullanacak; ayıkla pirincin taşını.

İsrail kendine (şimdilik) bir güvenlik alanı, konfor alanı oluşturmuş oluyor.

Suriye’nin derinliğine girerek Türkiye’ye gözdağı verdiğini de eklemek gerek. İsrail’in Suriye’deki adımlarının Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynadığını söylemek mümkün. İki ülkenin Suriye’de kafa kafaya gelmesi en kötü senaryolardan birini oluşturur.

Ama ilginç bir diplomatik trafik var. Malum Azerbaycan’la İsrail’in arası çok iyi. İlham Aliyev’in diplomatik sağ kolu Hikmet Hajiyev İsrail’e gidip Cumhurbaşkanı ile görüştü. Bu teması takiben Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Aliyev’le telefonda görüşmesi, bana "Acaba Bakü iki başkentin arasında tansiyonu düşürmeye mi çalışıyor?" dedirtiyor. Yanılıyor da olabilirim tabii.

https://t24.com.tr/yazarlar/barcin-yinanc/turkiye-kazancli-mi-israil-ne-yapiyor-gidisat-ne-yonde,47600

 

  • ‘İSRAİL’İN BU SÜREÇTEN ÇOK BÜYÜK FAYDA SAĞLAMAK İÇİN HAREKETE GEÇECEĞİNİ ÖNGÖRMEK GEREKİRDİ’ - Prof. Dr. Hasan Ünal (Ceyda Karan röportajı)

“Bence Amerika ve İsrail, tarihi bir başarıya imza attı. Aynı Netanyahu’nun Pazar günü akşamı Suriye sınırına doğru gidip bizzat yaptığı açıklamada söylediği gibi, İsrail belki de kuruluşundan bu yana en büyük başarısını elde etti. Çünkü İsrail’e karşı o bölgedeki en ciddi güçlerden birisi her daim Suriye olmuştur. 1967 savaşına giden süreç, 1973 Yom Kippur savaşındaki süreçte vs. Suriye hep ciddi bir güç olmuştur. Siyasal İslamcılar, Suriye’nin İsrail’e karşı tutumunu küçümsüyor. Siyasal İslamcı ve Selefi kafa öyle bir kafadır ki, anlatayım. Hizbullah, bugüne kadar İsrail’e karşı girdiği hiçbir savaşta geri adım atmayan ve İsrail’i geri adım atmaya zorlayan tek Arap örgütüdür. Bir devlet değil. Düzenli ordu ve gerilla taktiklerini birlikte kullanan ve her daim başarılı olan bir örgüt. Sırf Şii diye onların başarılarını da hafife alıyorlar. Siyasal İslamcı kafa ile münakaşanın anlamı yok. Lozan’ın 100’üncü senesi söylemlerine benziyor. İran için ‘Onlar Siyonist ajanı, devleti zaten Siyonistler ayakta tutuyor’ diyorlar. Tartışmanın manası yok.

Mesela bunlar, Mısır’ın da İsrail’e karşı ciddi mücadele etmediğini söylüyor. Oysa ki 1973 savaşında Mısır’ın girişimiyle İsrail, birkaç günde neredeyse yok olma seviyesine gelmişti. Ancak ABD’nin yaptığı yüklü silah ve cephane takviyesi ile durum dengelenebildi. Fakat görmezden geliyorlar. Bir tek onlar mücadele etti sanıyorlar. Bunu tartışmanın manası yok. Üstelik Mısır Sünni. Veya diğer devletleri ele alın. Ürdün, 1948 savaşında İsrail’e saldıran üç devletten birisi. Mısır ve Suriye başarısız olurken, Ürdün birlikleri feci şekilde başarılı oldu. Batı Şeria’dan İsrail’i süpürüp Doğu Kudüs’ü de ellerine geçirdiler. Ama bunu anlatamazsınız. Bugünden bakarlar tarihe. Bugünkü Ürdün devletine işbirlikçi diyorlar. Ama bu duruma nasıl gelindi?

Bu kafa inanılmaz bir kafa. Dış politikaya böyle bir kafa hakim olduğunda bütün devletlerle sizi düşman etmek için sebep bulurlar. Çin ile Doğu Türkistan üzerinden, Suriye ile sekülerlik üzerinden, Mısır ile İhvan üzerinden, BAE ile çeşitli meselelerden vs. kavga ederler. Bu kafanın dış politika üretme ve dengeli diplomasi yürütme ihtimali yoktur. Bu kafa yapısı, Türkiye’nin dış politikasında etkili olmaktan uzaklaştırılmıştı. Fakat son zamanlarda bunların sesi çok çıkmaya başladı. Sanki Suriye konusunda özellikle Türkiye’nin dış politikasında ektili oluyorlar. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın attığı Tweet’e bakarsak, Türkiye işlerin pek de beklediği gibi gitmeyeceğinin farkına varmaya başlamış gibi gözüküyor. Fakat süreci bundan sonra nereye götüreceklerini bilemiyoruz. Kolay bir süreç değil.”

https://anlatilaninotesi.com.tr/20241210/1091373186.html

 

  • REUTERS İRAN'A ÇALIŞAN İSRAİLLİ AJANLARI YAZDI: SON YILLARIN EN DERİN CASUSLUK GİRİŞİMİ

Dört İsrailli güvenlik kaynağı, İsrail'in dokuz gizli hücrede İran için casusluk yaptığı iddia edilen çoğu Yahudi yaklaşık 30 vatandaşını tutuklamasının ülkede alarma neden olduğunu ve Tahran'ın ezeli düşmanına sızmak için on yıllardır gösterdiği en büyük çabaya işaret ettiğini söyledi.

Güvenlik servisi Şin-Bet, söz konusu casusların gerçekleştirilemeyen hedefleri arasında İsrailli bir nükleer bilimciye ve eski askeri yetkililere suikast düzenlemek olduğunu, bir grubun ise askeri üsler ve hava savunma sistemleri hakkında bilgi topladığını söyledi. Geçen hafta, teşkilat ve İsrail polisi, bir baba-oğulun, yaşadıkları Golan Tepeleri de dahil olmak üzere İsrail kuvvetlerinin hareketlerine ilişkin ayrıntıları aktardığını söyledi.

Görevdeki ve eski dört askeri ve güvenlik yetkilisi, tutuklamaların İranlı istihbaratçıların son iki yıl içinde para karşılığında istihbarat toplamak ve saldırılar gerçekleştirmek üzere sıradan İsraillileri işe alma çabalarının ardından geldiğini söyledi. Kaynaklar konunun hassasiyeti nedeniyle isimlerinin açıklanmasını istemedi.

https://gazeteoksijen.com/dunya/reuters-irana-calisan-israilli-ajanlari-yazdi-son-yillarin-en-derin-casusluk-girisimi-230212

 

  • AZERBAYCAN İBRAHİM ANTLAŞMALARI'NA DAHİL OLACAK MI?

Orta Doğu Gerçeği Vakfı (EMET) Yasama İşleri Direktörü Joseph Epstein, i24NEWS'e demecinde, "Geçmişte, Azerbaycan liderliği Ankara ve Kudüs arasındaki gerilimi başarıyla azalttı ve şimdi de bunun tekrar olacağı umuluyor" dedi.

Epstein'a göre, ABD ve İsrail'de, Azerbaycan'ı İbrahim Antlaşmaları'na dahil etmenin, ittifakı genişletmek için önemli bir adım olacağına inananlar var.

 

https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/azerbaycan-ibrahim-anlasmalarina-dahil-olacak-mi-2278934

 

  • 92 YIL ÖNCE İKİ YAHUDİ KADINA AİT EV, YASAL HALEFLERİNE DEVREDİLDİ

Almanya’da, 1932’de Nasyonal Sosyalistler tarafından zorla kamulaştırılan ve 1939’dan bu yana Alman bir ailenin oturduğu iki Yahudi kadına ait evin, Yahudi İddiaları Konferansı’na (JCC) devredilmesi kararlaştırıldı.

İki Yahudi kadına ait evin 1932’de Nasyonal Sosyalizm iktidarı tarafından zorla kamulaştırıldığı ve 1939’da evde şu an oturan Lieske ailesinin büyükbabaları tarafından satın alındığı öğrenildi.

Auschwitz toplama kampında öldürülen Alice Donat ve Helene Lindenbaum’un yaşayan varisleri olmadığı için ev, kadınların yasal halefi kabul edilen Yahudi İddiaları Konferansı’na (JCC) devredilecek.

Halihazırda evde oturan Lieske ailesi, 2015’te Çözülmemiş Mülkiyet Sorunları Dairesi’nden, evin boşaltılmasını talep eden bir mektup almıştı.

Nazi soykırımında ölenlerin ve soykırımdan kurtulanların tazminat talepleriyle ilgilenen JCC, 1951’de New York’ta kuruldu. Almanya, 1952’den bu yana JCC’yi tazminat ödemeleri ve iade talepleri için muhatap olarak kabul ediyor.

https://www.diken.com.tr/92-yil-once-iki-yahudi-kadina-ait-ev-yasal-haleflerine-devredildi/

 

  • İSRAİLLİLER VE FİLİSTİNLİLER TÜRKİYE HAKKINDA NE DİYOR? GAZETECİ NİMET KIRAÇ İLE KONUŞUYORUZ – Hediye Levent & Nimet Kıraç

https://www.youtube.com/watch?v=lkzRVzRCXv8

 

  • İSRAİL TEHDİDİ NE KADAR YAKIN? - Ahmet Taşgetiren

Ama şu bir gerçek, İsrail en azından kısa günde, Suriye’nin askeri alt yapısını çökertmek suretiyle yapacağını yapmış bulunuyor.

Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerekse Dışişleri Bakanı Fidan’ın açıklamalarına baktığımızda belli ki Türkiye’nin bir “İsrail hassasiyeti” var. Önemli bir husus, İsrail’in bu “Hassasiyet”i ne kadar umursadığıdır. Fidan’ın “Her şey bu kadar güllük gülistanlık gitmeyebilir” cümlesi “Anlamlı” ama Netanyahu ve ekibi, en kaba Siyonist dili seslendirmekten kaçınmıyor. Bir de şu: İsrail girdiği yerden çıkmıyor ve sürekli genişliyor. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM kürsülerine taşıdığı haritalardan da biliyoruz.

Başlıktaki soru: İsrail tehdidi ne kadar yakın? Yani, İsrail tarafından Suriye’de gerçekleştirilen operasyonlardan sonra, demek istiyorum. İsrail, Gazze’de Hamas’a, Lübnan’da Hizbullah’a, bir ölçüde İran’a yönelik suikastlar yaparak ve şimdi de Suriye’de askeri alt yapıyı imha ederek “Önleyici vuruş”lar gerçekleştiriyor. Dileyelim Hakan Fidan’ın İsrail’e ulaştırıldığını söylediği uyarılar etkili olsun…

https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/israil-tehdidi-ne-kadar-yakin-1602169

 

  • HAMAS SİYAH-BEYAZ KEFİYE TAKMAZ – Ayşe Özek Karasu

https://www.haberturk.com/ozel-icerikler/ayse-ozek-karasu/3746856-hamas-siyah-beyaz-kefiye-takmaz

 

  • TRUMP’IN BOĞUCU KUCAKLAMASI – İsak Duenyas

İsraelliler, güvenlikleri konusunda pek çok konuda fikir birliğindedirler. İran tehlikesi, terör, 7 Ekim’de yaşananlar, Hamas ve Hizbullah’tan gelen tehditlerin bertaraf edilmesi konularında aramızda pek fazla fikir ayrılığı yok.

Buna karşılık diğer pek çok konuda çok büyük bir iç bölünme var. 7 Ekim’den beri yaşadığımız süreç fikir ayrılıklarını kısa bir süre için ikinci plana ittiyse de halkın en az yarısı, son gelişmelerle ülkedeki demokrasinin geleceğinden tekrar endişe etmeye başladı. Bu endişenin nedenleri nüfusun en hızlı büyüyen kesimin askerlikten kaçmakta ısrar etmesi, bugünkü hükümetin yargı erkinin gücünü zayıflatmaya çalışması, başsavcıyı görevinden alma çabaları, dışişleri, diplomasi ve polise politika karıştırma, ordu ve İstihbarat servisi Şin Bet in itibarsızlaştırma çabaları, bağımsız medyayı hedef alma gayretleri ve nihayet tüm gücün başbakanın elinde toplanması deneyimleri…Kısacası ultra otoriter bir demokrasi oluşturma çabaları bu endişenin nedenlerinden. Diğer bir neden, 7 Ekim’den beri rafa kaldırılmış olan bu topraklarda Filistinlilerle uzun süreçte nasıl beraber var olacağımız konusu.

Trump’ın atamaları eğer ABD’nin İsrael politikasının bir göstergesi ise Evangelist’lere paralel düşünen, bu topraklarda tek bir devlet isteyen, Batı Şeria ve Gazze’yi Tanrının onlara bahşettiği bir toprak olarak görüp her santiminde hak iddia eden, Hegseth gibi El Aksa’nın yerine Yahudi tapınağını inşa etmek rüyasıyla yaşayan Mesihi düşüncede olanlar, kendilerine göre bu ülkenin var olmasında en büyük payları olan fakat ekonomiye katkıdan çok yük olan, ülkenin fiili savunmasına katkılarının yok denecek kadar az olan koyu dindarlar, ve bütün bunları politik kaldıraç olarak kullanarak otoriter demokrasi uygulamaya çalışan iktidar bu takımın tabii müttefiki gibi görünüyor. Netanyahu’nun iç ve dış politikada bazı hamleler yapmak için Trump’ı beklediği sır değil.

https://www.turkisrael.org.il/single-post/trump-%C4%B1n-bo%C4%9Fucu-kucaklamas%C4%B1

 

  • ESKİ İSRAİL CUMHURBAŞKANI RİVLİN: 'KRALİÇE ELİZABETH BİZİ TERÖRİST OLARAK GÖRÜYORDU'

Rivlin, Hayfa'daki Technion Teknoloji Enstitüsü'nün 100. yıl dönümü için İngiltere'nin başkenti Londra'da düzenlenen bir etkinlikte, "Kraliçe Elizabeth ile aramızdaki ilişki biraz zordu, çünkü o hepimizin ya terörist ya da teröristin çocuğu olduğuna inanıyordu," dedi.

"Uluslararası toplantılar dışında hiçbir İsrailli yetkilinin Buckingham Sarayı'na girmesine izin vermedi."

Rivlin, buna karşılık, Kral III. Charles'ın her zaman "çok arkadaş canlısı" olduğunu dile getirdi.

https://tr.euronews.com/2024/12/10/eski-israil-cumhurbaskani-rivlin-kralice-elizabeth-bizi-terorist-olarak-goruyordu

 

  • HUYSUZ DİVALAR – Oray Eğin

Ortaylı’nın lafı ağzına tıktığı Soli Özel tartışmanın Suriye diye bir devlet olup olmadığından çıktığını söyledi. Ama asıl konu o değildi, zaten bugünkü sınırlar da 19 yüzyılda Mithat Paşa’ya dayanıyor.

Özetle, ekranda söylemek istedikleri:

“Bugüne kadar Ortadoğu’da Mısır’sız savaş, Suriye’siz barış olmaz deniyordu. Behlül Özkan'ın dediği gibi Soğuk Savaş'tan kalma red cephesinin bittiğinin görüyoruz. Şimdi yaşananlara tipik Türk gözlemci olarak bakarsanız Büyük Ortadoğu Projesi bitti diye yorumlarsınız. Ama onun ötesine geçerseniz arkaik rejimlerin içten içe çökmeye başladığını görürsünüz. Irak dışarıdan müdahaleyle çöktü. Kuzey Afrika'da, red cephesinden olmayan Tunus ve Mısır, biri askeri biri sivil darbeyle çöktü; ardından restorasyon oldu. Esad da belki daha önce gidecekti, ama şimdi gitti.”

“Patrick Seale’in ‘Struggle for Syria’ kitabında vurguladığı gibi Suriye yeri itibarıyla kendisi olaylara yön veremeyen ama başkalarının yön verme gücüne çomak sokma özelliği olan bir ülkeydi. Şimdi bu ortadan kalktı.”

“İsrail için çok iyi oldu deniyor ama emin değilim. Çünkü bugüne kadar Esad’la dengeli bir ilişki sürdürüyordu İsrail. Hatta 1974’teki mutabakattan beri—1982’deki istisna dışında—karşı karşıya gelmediler. Suriye’deki iç karışıklık olmaya başladıktan sonra da Esad’la devam etmeye karar verdiler.”

“Şimdi Ortadoğu’da yeni bir denklem var, birkaç parçaya bölünmüş bir Suriye gözüküyor. Taliban benzeri bir rejim Suriye’nin DNA’sına uygun mu? Cihatçı gibi bir Suriye rejimi çok garip olur.”

https://www.haberturk.com/ozel-icerikler/oray-egin/3745864-huysuz-divalar

 

  • GAZZE SAVAŞINDA YAPAY ZEKANIN YIKICI ROLÜ - Sibel Düz, Muhammed Sefa Koçakoğlu

https://www.setav.org/assets/uploads/2024/11/r255.pdf

 

  • İSRAİL'İN SURİYE VE DÜRZİ STRATEJİSİ – Nevzat Çiçek

Golan Tepeleri'ni İsrail için önemli kılan etkenlerin başında güvenlik ve su geliyor.

Bölge, güvenlik açısından göz ardı edilemeyecek kadar jeostratejik bir konumda ve zengin su yataklarına sahip.

İsrail, toplam su ihtiyacının üçte birini Şeria Nehri ve Golan Tepeleri'ndeki su kaynaklarından temin ediyor.

Bölgenin en yüksek noktalarından biri olan ve Şam'a sadece 60 kilometre uzaklıkta bulunan Golan Tepeleri'ni elinde tutan İsrail, bu sayede komşu ülkelere karşı büyük bir stratejik avantaj sağlıyor.

Uluslararası hukuka göre Suriye toprağı olan ancak fiilen İsrail'in işgali altında bulunan Golan Tepeleri'nin bu iki ülke dışında Lübnan ve Ürdün'le de sınırı bulunuyor.

Yahudilere ait kutsal metinlerde birçok kez Golan bölgesine atıfta bulunulması da bölgeyi, çoğu dindar Yahudi'nin gözünde kutsallaştırıyor.

Bu tür nedenlerle, İsrail iç siyasetinde de önemli bir yer tutan Golan Tepeleri, İsrail tarafından "ülkelerinin vazgeçilmez bir parçası" olarak görülüyor.

https://www.indyturk.com/node/750309/yazarlar/i%CC%87srailin-suriye-ve-d%C3%BCrzi-stratejisi

 

  • Aviva Klompas@AvivaKlompas

Sasha Ariev, Gazze'deki işkence tünellerinde 431 gün geçiren kız kardeşi Karina'nın hikayesini Richard Gere ile paylaştı.

#BringThemHomeNow

 

https://x.com/AvivaKlompas/status/1866475925292089582

  • ALMANYA-İSRAİL İLİŞKİLERİ - HOLOKOST’TAN GAZZE SOYKIRIMI ORTAKLIĞINA - Dr. Ahmet Bülbül

https://turkiyearastirmalari.org/2024/12/14/yayinlar/analiz/almanya-israil-iliskileri/

  • Humans of Judaism@HumansOfJudaism

Üstteki fotoğraf, Akiva ve Rachel Posner tarafından Almanya'da çekilen 1931 Hanuka'sından.

Alttaki görsel, Akiva ve Rachel Posner'ın torunu Yehudah'ın, Almanya Cumhurbaşkanı'nın evinde aynı menorayı yaktığını gösteren 2022 Hanuka'sından.

1931 tarihli fotoğrafın arkasında şunlar yazılı: “Hanuka, 5692. ‘Yahudiye ölüyor,’ pankartta böyle yazıyor. ‘Yahudiye sonsuza dek yaşayacak,’ ışıklar böyle yanıtlıyor.”

https://x.com/HumansOfJudaism/status/1867650499349999783

 

  • Terziler Sinagogu - Schneidertempel Sanat Merkezi

https://www.youtube.com/watch?v=xeQYtdTPcHo

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün