Güzel şeyler de oluyor; her gün ve gecede yeni umut var

Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU Sanat
25 Aralık 2024 Çarşamba

Ne olursa olsun güneş hep doğuyor. Bu nedenle her yeni gün, yeni bir umut. Yaşadığımız her an ve aldığımız her nefese şükretmek en iyisi. Yoksa dört bir yanımızdaki savaşlar, kazalar, insan hayatına ve doğaya kasteden her hain saldırı insana yaşamı zehreder. Yeni yıl yaklaşırken aralık ayının yavaş yavaş daha erken aydınlanmaya başlayan günlerinde kendime mutlu ve umutlu olacağım bahaneler aramalıyız ki ruh ve beden sağlığımızı koruyabilelim ve etrafımıza ışık saçabilelim.

Bir 21 Aralık Gecesi Anısı

Lila Müzik 21 Aralık akşamı 25. kuruluş yıldönümünü muhteşem bir müzik şöleniyle kutladı. Başta Klasik Batı müziği olmak üzere, ayırt etmeksizin 25 yıldır kayıt altına aldıkları tüm besteci, yorumcu ve besteleri, değerli sanatçımız Ayla Erduran’a ithaf ettiler. Erduran sağlık nedeni ile aramızda olamasa bile bu ülkenin müzik yaşamına, tarih ve birikimine yaptığı katkıyla aramızdaydı. Ekrana Cemal Reşit Rey de yansıdı; Adnan Saygun ve Vedat Kosal da. Ama sonrasındaki “Yıldız Yağmuru” hepimiz her dilde yeri olan bir atasözünü, Türkçe’deki en güzel ifadesiyle hatırlattı: “Göz yumma güneşten / Ne kadar nuru kararsa / Sönmez her gecenin ebedi bir gündüzü vardır.” Genç sanatçıların hamisi Gülsin Onay da oradaydı. “Yıldız Yağmuruna” zaten son noktayı koyduğunda zaten Süreyya Paşa’nın tarihi atmosferinde her dinleyici benim gibi kendini adeta bir başka düzleme taşınmış gibi hissetti. Bu yıl en uzun geceyi, dışarıda yoğun sağanak, içeride yıldız yağmuru altında geçirmek bir ayrıcalıktı.

Kimleri Kucaklama Fırsatı Buldum?

O gece hayatımda ilk kez Yüksel Koptagel ile karşılaşıp, tanıştım. Kısa bir sohbette ikimizin de gözlerimiz yaşardı. Dedemin silah arkadaşının 90 küsur yaşındaki torunu, Yıldız Yağmuruna bir bestesi ile değerli bir damla katmıştı. Eğitimini tamamladıktan sonra yıllarca İstanbul Senfoni Orkestrası'nda görev yapan Koptagel, Türkiye’de klasik gitar bestelerinin öncüsü olarak kabul edildiği için çok değerli. Cumhuriyetimizin yetiştirdiği ilk kadın besteci olması da önemli bir özelliği. Piyano, orkestra ve şan eserleri de olan Yüksel Koptagel’in o gece piyano için üç eseri icra edildi. Dragos’taki bebeklik yıllarından beri tanıdığım Ece Demirci, Haendel’i icra ederken yarım asırlık bir ömür dilimi gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti. Güncele sıkışarak katılaşan yüreğim yumuşadı. Gözyaşlarımı belli etmeden Yıldız Yağmuruna kattım. Onun başarısı ile gurur duydum. O gece Renan Koen’le de yüz be yüz tanışma fırsatı buldum. Sanki uzun zamandan beri birbirimizi biliyor gibi sohbet ettik. Tuşlar ve insan ruhu üzerindeki etkisini takdir ettim. Riyasız, iddiasız bir sanat iddiası ile o da geceye renk kattı. Azeri bir müzisyen ailenin çocuğu ve şöhretli bir orkestra şefinin torunu olan Elvin Hoxa Ganiev, Bartok’un Romen Halk Dansları ile Süreyya Operasını inletti.

Fark Yaratanlar

Programda yer alan kıymetli sanatçılar arasındaki Ayşegül Kirmanoğlu, Sibel Kumru Pensel, Toros Can, Emre Şen, Borusan Quartet, İzmir Barok, Birsen Ulucan, Özcan Ulucan, Pelin Halkacı Akın, Rahşan Apay, İris Şentürker, Güray Başol, Hyun Sook Tekin, Jerfi Aji, Poyraz Baltacıgil, Mert Yeşilmenderes, Cem Esen, Beril Can muhteşemdiler. Gülsin Onay Chopin ile programı noktaladığında, yeni yılın, yeni bir umudun başlangıcı olduğu düşünerek, dünyanın tüm dertlerinden iki saatliğine sıyrılmıştık. Lila Müzik’in kurucusu Oya Narin ve genel koordinatör Dilek İcinsel çok güzel bir sanatsal, toplumsal geceye imza attılar. Bu ülkenin Atatürk’le ivmelenen sanat birikimini gözlerimizin önüne serdiler. Kulaklarımızda unutulmayacak bir tını kaldı. Hepsine ayrı ayrı ve İstanbul Barok Derneğinden değerli sanatçı Cem Şenler’e sevgi ve teşekkürler.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün