Geçen yazımda Asklepion’daki bütüncül iyileştirme yaklaşımındaki müzik terapi yöntemine değinmiştim. Su, okuma, çeşitli seslerle tedavi ve telkin yolu ile tedavi bu yaklaşımları oluşturuyordu. Girişte ilginç bir yazı olarak da ‘Buraya Ölümün Girmedi Yasaktır’ levhası vardı. Bunun anlamını tam olarak çözemedim ben de. Acaba bu ölümcül hastaları oraya kabul etmemek miydi yoksa giren hastayı yaşatma sözü müydü?
Bugün bir 20. yüzyıl müzik terapi yaklaşımından bahsetmek istiyorum. Bence terapilerin en dokunaklısı, bilinçli bir şekilde bir ihtiyaçtan doğanıdır. Zaten bütün keşifler de ihtiyaçtan olmadı mı? Gözlem, anlama çabası, ihtiyacı tam olarak görebilme ve buna bilinçli bir çözüm, yaklaşım bulma çabası keşifleri doğurur. Gerek Jung’un kişisel günlükleri gerek Freud’un gözlem ve kuramları, gerek sanat terapinin doğuşu, gerek logo terapinin, tekrar müzik terapinin ve daha nicelerinin…
Müzik terapide, içtenliği, yaklaşımı ve analizleri ile çığır açan Nordorff ve Robbins iş birliğinden bahsetmek istiyorum. Paul Nordoff Amerikalı bir piyanist ve besteci. Clive Robbins ise özel eğitim gerektiren çocuklarla uzmanlaşmış İngiliz pedagog. 1959 senesinde bir araya gelerek birlikte terapi yapmanın yolunu açıyorlar. Evvelki yazılarımda da bahsettiğim gibi Müzik Terapi tekrar Metodio olarak 1950’lerin sonunda bir keşfe çıkıyor. Bu ikili çok özel eğitim gerektiren ve durumlarından dolayı toplumdan izole olmuş çocuklarla ilgileniyor. Kendi müzik terapi eğitimim sırasında, Nordoff ve Robbins için yapılmış bir belgeseli seyretmiş ve göz yaşlarımı tutamamıştım. Belgeselin yapıldığı seneler sanırım 1970-80 arasıydı ya da birkaç sene sonrası. YouTube’da bulabileceğinizi düşünüyorum. Çocuğunun otistik ve kör olduğunu anlayan bir babanın terk ettiği anne ve oğluyla çalıştıkları bölüm beni hayli etkilemişti. Siyahi bir aileydi. Seneyi düşünecek olursak, siyahilerin toplumda kabul görmediği, ötekileştirilmenin ötesinde hayli şiddet gördükleri zamanlar... Annenin mali durumu oldukça kötü, çocuğun arkadaş bulabilmesi en başta ten renginden dolayı zaten çok zor. Böylesi zorlukların içinde, Nordoff ve Robbins çok sabırlı bir şekilde, çocuğun ihtiyaçlarını anlayıp ona göre bir tedavi programı uyguladılar. Ne vardı bunun içinde mesela; nasıl bir yaklaşımdı bu?
Öncelikle çocuğun serbest bir şekilde, kaygısını, çığlıklarını, zorluklarını ifade etmesine izin verip izlediler. Daha sonra, ona sarılarak müziği bedeninde hissettirerek yavaş yavaş kendi vücut ritmini duymasını sağladılar. Paul Nordoff piyanoya geçerek, ona üzgün melodi ve ritimde müzikler çaldı, bunları anında doğaçladı. Nordoff çalarken Robbins de ilk başlarda çocuk genellikle kucağında onun müziği hissetmesini sağladı. Çok sevecen bir tonda çocukla konuştular. Ve çocuk seanslar sonunda bu dünyadaki kendi ritminin ve ihtiyaçlarının farkında olarak rahatladı. Her seans, görsel ve işitsel kayda alındı. Nordoff ve Robbins her seanstan sonra, seans analizlerini yapmak için girdikleri kayıt odasında saatlerce hastaları üzerinde konuştular. Özellikle Robbins’in terapötik bilgisi ve deneyimi, Nordoff’un müzik ve kompozisyon bilgi ve deneyimi, bir müzik terapi seansının sırasında ve analizinde bilinçli bir duruş almalarını sağladı. Bununla birlikte onların yaptığı en büyük şey bu bilgi birikimlerine rağmen tamamen gelen hastanın/danışanın ihtiyacına, onları tanımaya odaklı olmalarıydı. Bilgi ve tecrübe bazen insana kalıpsal bir öngörü çelmesi takabiliyor. Bu çelmeye hiç prim vermeyen bu ikilinin başarısı çok büyük oldu doğal olarak.
Nordoff ve Robbins, Avrupa ve Amerika’yı dolaşıp birçok danışan gördüler. Ve zaman içinde yaptıkları bu tedaviyi bir metodoloji haline getirdiler. Şimdilerde birçok müzik terapist adayı bu eğitimi alabiliyor.
Bu terapilerde bazen şarkıcılar gelip çocuklara müzik çaldı. Bunların arasında bu işe en gönül vermiş olanı Paul McCartney oldu. Hatta 1990 yılında, Londra’nın kuzeyinde yeni bir müzik terapi merkezi açmak için, Paul McCartney, Genesis, Eric Clapton, Pink Floyd, Elton John, Robert Plant, Jimmy Page bir konser verdiler. Bu konserin geliriyle merkez açıldı.
Bu ikiliye çok hayranım. Umarım tüm iyileştirme yaklaşımları bu denli büyük sevgi ve şefkatle gerçekleşir. 2025 yılı için dileğim, sevgi, şefkat, barış, anlayış, sağlığın tüm dünyada yükselmesi. Herkese mutlu yıllar.