Belçika´da dini inançları sebebiyle bir saldırıya uğramaktan korkan yüzde yetmişlik kesim, hangi dinden olduğu bilgisini paylaşmaktan kaçınıyor.
Belçika Parlamentosu milletvekili, Ortodoks Yahudi Michael Freilich, kendilerini savaş zayiatı olarak hissettiklerini söyledi.
Avrupa Yahudi Birliği’nin (EJA) ilk diplomatik elçisi de olan Freilich, Avrupa Birliği nezdinde gittikçe yok olan Yahudi ve Müslüman bireylerin dini özgürlükleri için savaşmaya hazır olduğunu da bildirdi.
Belçika’nın tek Ortodoks Yahudi kanun yapıcısı olan Freilich, Yahudileri ve İsrail’i temsil etmenin işinin doğal bir parçası olduğunu belirterek, “Yahudi cemaatinin parlamentodaki tek temsilcisi olarak, dini özgürlükler ve antisemitizm konularında bir sorun yaşandığında doğal olarak gündemimde ilk sıraya oturuyor. Cemaatim için mücadele etme ve onları savunmanın sorumluluğunu hissediyorum,” dedi.
Geçtiğimiz yaz yapılan seçim sonrası kazanarak ikinci kez beş yıllık dönemde Belçika Temsilciler Meclisi’ndeki görevine devam eden Freilich, memleketi Antwerp şehrinin
meclis üyeliği görevine EJA’nın antisemitizmle ilgili konularda ve soykırım anmasıyla ilgili elçisi olmayı ekledi.
EJA Başkanı Haham Menahem Margolin de yaptığı açıklamada, kendi ülkesinin en büyük Yahudi yayın organının kurucusu olan Freilich ile birlikte antisemitizmle mücadeleyi daha ileriye taşıma, toplumu güçlendirme ve tüm Avrupa’da Yahudi yaşamı ile kültürünü savunma gibi amaçları olduğundan bahsetti.
Geleneklere gelen sınırlar
40 bin kişilik Belçika Yahudi Cemaati, ülkenin 12 milyonluk nüfusu içinde küçük bir cemaat olarak görülüyor. Diğer yandan yaşadıkları sorunlar, Avrupa’da güncel anlamda yaşanılan sorunların en büyükleri olarak görülüyor. Yükselişte olan antisemitizmin yanı sıra kaşer et kurallarına uygun şekilde yapılan kesim ve sünnet konusunda tüm Avrupa’da verilen hukuki mücadelelerin yakın zamanda Belçika’da da gündeme gelmesi bekleniyor.
2019 yılında ülkenin Flaman ve Valon bölgelerinde hayvanların gıda olarak tüketilmesi amacıyla kesilmelerinden önce sersemletilmeler gerektiren bir hayvan hakları yasası çıkmıştı. Bu yasağı Yahudi ve Müslüman toplumlarının kaşar ve helal ürünler elde edebilmek için gerçekleştirmeleri gereken dini kesim şartlarını yasaklamış, karar pekçok grup tarafından dini özgürlüğünü ifade etmenin kısıtlanması olarak görüldüğünden protesto edilmişti. 2021’de verilen tüm mücadeleye rağmen Avrupa Birliği Mahkemesi Belçika’nın bu bölgelerinde uygulanan kanunu geçerli bulmuş, 2024’ün ilk aylarında ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kanunun arkasında olduğunu belirterek yasanın geçici olmasını ümit edenleri hayal kırıklığına uğratmıştı.
Freilich, “Cemaatlerin halen dine uygun kesimi gerçekleştirilmiş ete ulaşma şansları var çünkü Brüksel’de bu tip kesime izin verilmesinin yanı sıra kaşer et ithalatı yapmak da mümkün. Bu yasaların kapsamında hedefin Yahudiler olmadığının farkındayız. Burada hedef Müslüman topluluğudur. Biz burada bu yasadan zarar gören diğer kesimi oluşturuyoruz. Beni daha da çok endişelendiren Belçika’da pek çok Avrupa ülkesinin sünnete getirmek istediği sınırdır,” değerlendirmesini yaptı.
Dini bir gelenek olarak gerçekleştirilen sünnet henüz hiçbir Avrupa ülkesinde yasa dışı ilan edilmiş değil fakat buna teşebbüs eden aralarında Belçika’nın da bulunduğu pek çok Avrupa ülkesi bulunuyor. Freilich, halkın ciddi boyutta bunu tartışmaya başladığı noktada mücadelenin oldukça zorlayıcı olacağını belirtiyor. Sünnet Avrupa halkının genelinde çok yapılan bir uygulama değil. Amerika’da sünnet olan erkeklerin sayısı yüzde 70’ten fazla iken Avrupa’da bu oran yüzde 10 ila 20 arasında.
Freilich, sünnet işleminin kanser riskini azalttığı, çeşitli iltihaplanmalara karşı koruyucu olduğu gibi faydalı yönlerine halkın bilmemesi sebebiyle olduğunu, konuyla ilgili gerçek bir farkındalık yaratmak için ciddi bir kampanya yürütülmesi gerektiğini belirtiyor.