Son senelerde benim de içinde bulunduğum NBA takipçilerinin All-Star maçı konusundaki şikayetleri malum. Dünyanın en iyi oyuncularının bir araya geldiği bu şölende rekabetin sıfıra yakın bir hale gelmiş olması, savunmanın s’sinin zor görüldüğü koş koşa dönen maçın sulanması, maçın başından itibaren bu sene bari ben ‘En Değerli Oyuncu’ olayım diye eline gelen her topu potaya atan birkaç oyuncu ve daha niceleri…
NBA yönetimi seneler içinde format değişiklikleri deneyerek rekabeti yeniden bu basketbol şölenine getirmeye çalışıyor. Geçtiğimiz senelerde konferansları eleyip, iki kaptanın tabiri caizse mahalle maçı üsulu “aldım verdim ben seni yendim” yaparak takım seçtiği düzen, ilk sene biraz heyecan yaratmış olsa da çabucak rekabetten uzaklaştı.
NBA yönetimine hakkını şurada teslim etmek lazım. Oldukça müşteri odaklı bir şekilde konuya yaklaşıp başarısız formatları hızlıca bırakmayı biliyorlar (Euroleague yönetimine gitsin bu mesaj buradan). Geçmiş başarısızlığın ışığında yeni arayışlara giren NBA komisyoneri Adam Silver, bu sezonun All-Star maçı için köklü değişikliklere gitti.
Öncelikle iki takımlı formattan dört takımlı turnuvaya geçiş yapıldı. Sekizer oyuncudan oluşacak bu takımların üçü, her zaman olduğu gibi halk, basın mensupları ve koçlardan gelen oylarla seçilirken dördüncü takım, NBA’in en iyi genç oyuncuları (yükselen yıldızlar) ile Geliştirme Ligi’nin en iyi oyuncuları arasında oynanacak müsabakanın kazananı olacak. NBA oyuncularının oluşturduğu takımlarının başına ise takımlarını normal sezonda zirveye taşımış koçlar geçecek.
İşin şov kısmı da unutulmamış tabii ki NBA’in en ünlü yorumcu üçlüsü Shaquille O’Neal, Kenny Smith ve Charles Barkley bu takımlardan birinin kaptanlığını üstlenecek ve oyuncu seçimini yapacaklar. Onların arasındaki rekabetin sahadakine de kıvılcım çakması ümidimiz tabii ki.
Kanımca bu format rekabeti arttıracaktır, hele ki genç ve Geliştirme Ligi’nden gelen oyuncuların kendini göstermek isteyeceği bir gerçek. Ancak onların All-Star maçına katılımı o apolete sahip olmakla gelen prestiji biraz sulandıracak. 2000’li yılların başı ve ortasında rekabet sorunu olmadığı dönemlerde, All-Star hafta sonunun en sonunda “assolist” çıkar hissiyatı yaratırdı maç. Şimdi ise her şey biraz iç içe geçmiş bir konuma gelmiş olacak.
Bir tarafımda gençlerin veya Geliştirme Ligi’nden kendini kanıtlamak için uğraştıkları bir durumda, asıl All-Star’ların buna aynı yoğunlukla cevap vermemesinden korkuyor. O zaman rekabetçilik ruhuna tamamen veda ettiğimizin ilamı olur.
İşin ucunda para ödülü olduğunu da eklemeyi unutmayalım. NBA yönetimi finansal teşvik yönünü unutmamış tabii ki. Ek para teşviği özellikle Geliştirme Ligi oyuncuları için ekstra motivasyon kaynağı oluşturacak.
İlkler zordur derler ama bunun altından kalkacak bir organizasyon varsa o da NBA’dir. Umuyorum ki eski All-Star’lara yakın bir tat alacağız bu sene.
