“Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları” (Zeharya 8:19). Ayların başı, Israeloğulları´nın Mısır´dan çıktığı ay olan Nisan ayından başlandığında onuncu ay Tevet ayında tutulan Asara BeTevet orucu, bu yıl 10 Ocak Cuma sabahı gün doğmadan başlayıp, aynı akşam Kiduş duasıyla son buluyor.
Asara BeTevet, yani 10 Tevet günü tuttuğumuz oruç ile Babil Kralı Nebukadnessar’ın Yeruşalayim’i kuşatması ve bu şekilde birkaç yıl sonra Kutsal Tapınak Bet Amikdaş’ın yıkılışına kadar giden olayların başladığı günü anıyoruz.
Asara BeTevet-10 Tevet günü hiçbir can ve mal kaybı olmamasına rağmen bugün, Yahudilerin kendileri, birbirleri ve Tanrı ile ilişkilerini gözden geçirmeleri için bir uyarı niteliğindeydi. Yahudiler Nineve halkının (Yona 3:1-10) yaptığı gibi hareketlerini, yaşam şekillerini düzenleyebilirdi. Birbirleri ile ilişkilerinde ve yaşamlarında saygı, duyarlılık, hoşgörü, yardımlaşma, adalet, birlik, bütünlük ve benzeri Tora değerlerine dönebilir ve bu şekilde yıkımdan kurtulabilirdi.
Bizler de bugün hayatımıza, etrafımıza ve dünyaya iyilik, esenlik ve huzur getirebilmemiz için neler yapmamız gerektiğini, hareketlerimize, sözlerimize ve yaşantımıza farkındalıkla dikkat etmemizi kendimize hatırlatmak için oruç tutuyoruz. Rabi Yanki Tauber’in belirttiği gibi, “Farklılıklarımıza, bizi birbirimizden uzaklaştırmaya çalışan düşmanlıklara ve kavgalarımıza rağmen, ortak bir kaderi, kimliği ve amacı paylaşıyoruz. Kuşatma altında olmak, her zaman var olan ancak şimdiye kadar ya göremediğimiz ya da görmekten kaçındığımız bir gerçeği açığa çıkarır — hepimizin bir olduğumuz gerçeğini.”
Asara BeTevet orucu bu yıl 10 Ocak Cuma sabahı gün doğmadan başlayıp, aynı akşam Kiduş duasıyla son buluyor.
“Sidkiya’nın krallığının dokuzuncu yılında, onuncu ayın onuncu günü, Babil Kralı Nebukadnessar bütün ordusuyla Yeruşalayim önlerine gelip ordugâh kurdu” (2.Krallar 25 :1 ve Yeremya 52:4).
Tanah’ta Peygamberler Kitabında 10 Tevet'te Babil Kralı Nebukadnessar'ın kutsal Yeruşalayim şehrine gelip ordugâh kurduğunu öğreniyoruz.
Ordu, şehrin duvarlarını kırıp içeri girebilmek için iki yıl boyunca orada kalır. Sadece bu bilgiye dayanarak, bu günün neden bir oruç günü olacak kadar önemli olduğu anlaşılamayabilir.
10 Tevet, Yeremya ve Krallar bölümlerinden başka bir yerde daha karşımıza çıkar: “Sürgünlüğümüzün dokuzuncu yılı, onuncu ayın onuncu günü Tanrı bana şöyle seslendi: ‘Ey insanoğlu, bu günü, bu günün tarihini tam olarak yaz. Çünkü Babil Kralı tam olarak bu günde Yeruşalayim’i kuşatmaya başladı” (Ezekiel 24:1-2).
Rabi David Fohrman, bu pasukta oldukça alışılmadık bir ifadenin iki kez geçmesinin, belki de 10 Tevet orucunun ardındaki derin anlamı çözmemiz için bir ipucu oluşturduğunu belirtir.
“B’eetsem Ayom Aze... / Tam olarak bugünde..."
"B’eetsem Ayom Aze” ifadesinin çok özel anlamıyla aslında daha önce de Tora’da birkaç yerde karşılaştık. Aynı ifade, Bereşit Kitabı'nda, Noah ve ailesinin dünya sular altında kalmak üzereyken gemiye adım attığı ve Şemot Kitabı’nda, İsrailoğullarının sürgünlerinin sona erip kurtuluşlarının başladığı anı işaret etmek için kullanılmıştı. “Noah-oğulları Şem, Ham ve Yefet: eşi ve üç gelini de yanlarında olmak üzere-gemiye tam olarak o günde girdi” (Bereşit 7:13). “Tam olarak bu günde oldu: Tanrı, Bene-Yisrael’i organize gruplar halinde Mısır Ülkesi’nden çıkardı” (Şemot 12:51).
‘B’eetsem Ayom Aze’, dünyada tam ve eşi görülmemiş bir dönüşümün işareti olarak dikkatimizi çeker. Birinde dünyanın neredeyse tamamı yok edilir; diğerinde ise köleler özgür insanlara dönüşür.
Bu benzersiz dönüşümlerle karşılaştırdığımızda, 10 Tevet'te Babillilerin Yeruşalayim’in etrafına kamp kurmalarının hangi temel dönüşüme yol açtığını ilk bakışta fark edemeyebiliriz.”
10 Tevet’i bağlam içine yerleştirerek bakmak
“10 Tevet'in önemini anlamak için bu günü yalnızca o günkü olaylardan ibaret olarak değil, onu bağlam içine yerleştirerek, iki yıl sonra ve iki yıl daha sonra ne olacağını düşünerek incelememiz gerekir.
10 Tevet, Kutsal Tapınağın yıkımıyla ilgili dört oruçtan biridir. Bu günler, bir araya geldiklerinde bize daha büyük bir hikâye anlatır.
Ancak bu büyük hikâyeyi bir araya getirdiğimizde, Babillilerin Yeruşalayim’in duvarlarını aşmamış olsalar da, sadece kamp kurmuş olmalarının bile neden bu kadar önemli olduğunu ve Tanah’ın neden bu gün için dönüşümü simgeleyen B’eetsem Ayom Aze (tam bugün) terimini kullanmayı uygun gördüğünü daha iyi kavrayabiliriz.”
Tapınağın yıkılışı ile ilgili diğer oruç günleri ve bağlantıları
“Geriye bir adım atıp Tapınağın yıkımı ile ilgili diğer üç orucun temel ve anlamlarını gözden geçirdiğimizde; 17 Tamuz (Şiva Asar BeTamuz); iki yıl sonra Babillilerin Yeruşalayim’in duvarlarını aştığı tarihtir. 9 Av (Tişa BeAv) da Tapınağın ve Yeruşalayim’in yıkılışı ve halkının sürgüne gönderildiği tarihtir.
Bu iki oruç, tek bir hikâyenin parçaları olarak düşünülür. Günümüz Yahudi uygulamasında, 17 Tamuz ve 9 Av birbiriyle bağlantılıdır. Tamuz Orucu, ‘Üç Hafta’ olarak bilinen bir yas dönemi başlatır. Bu süre boyunca yasla ilgili belirli yasaklar ve ritüeller uygulanır. Bu yas kuralları, 9 Av'dan önceki ‘Dokuz Gün’de yoğunlaşır ve Tişa BeAv da bu dönemin zirvesini oluşturur.
17 Tamuz ve 9 Av, yıkımın tek bir trajik hikâyesini oluşturur; bu hikâyenin duygusal yoğunluğu bir günden diğerine artar ve çoğu Yahudi için hikâye burada sona erer.
Tişa BeAv sonrası teselli dönemi
“9 Av orucu biter ve bir ‘teselli dönemi’ne gireriz (bu dönemde her Cumartesi peraşadan sonra okunan Peygamberler Kitabı’ndan alınan aftaralarda, merkezi teması teselli olan belirli bölümler okunur). Bundan sonra Roş Aşana ve Yom Kipur- ulu günlere hazırlanırız ve adeta 17 Tamuz ve 9 Av oruçlarını unutur gibi oluruz.
Ancak aslında hikâye burada bitmez. Roş Aşana'nın ertesi günü, 9 Av'da, kaldığı yerden devam eden Gedalya Orucu'nu tutarız.
9 Av’da eşi görülmemiş bir yıkım yaşanmıştı, ancak tamamlanmamıştı, hâlâ bir umut ışığı vardı. Bir avuç Yahudi hâlâ toprakta kalmıştı ve Babil Kralı, Gedalya adında bir Yahudi’yi onların başına yönetici olarak atamıştı. Bir an için, Gedalya'nın yönetiminde Yahudi egemenliğinin toprakta yeniden gelişebileceği ihtimali oluşmuştu. Ancak bu hayal, Gedalya'nın bir Yahudi tarafından suikasta uğramasıyla hızlı bir şekilde sona erdi.
Bu olayın ardından geriye kalan Yahudiler can güvenlikleri için Mısır'a kaçtı. Artık toprakta Yahudi varlığı kalmamıştı. Sürgün artık tam anlamıyla gerçekleşti ve bu durum iki bin yıl boyunca bu şekilde devam etti. İşte bu da, son darbeydi.”
Domino etkisi
“Şimdi bir an geri çekilip, bu bağlama bakalım ve kendimize şu soruyu tekrar soralım: 10 Tevet'in anlamı nedir? Bu günün bu kadar dönüştürücü olmasının nedeni nedir?
Babillilerin Yeruşalayim’in çevresine kamp kurması, tek başına bir oruç günü olmayı ve belki de Tora’daki diğer olaylar gibi "B’eetsem Ayom Aze" unvanını almayı hak etmeyebilir. Ancak 10 Tevet tek başına bir olay şeklinde değil, daha büyük bir hikâyenin parçası olarak gerçekleşti.
Her şey ‘tam o gün’ 10 Tevet'te, Babillilerin Yeruşalayim’in çevresinde kamp kurmasıyla başlar, ancak bu olay bir domino etkisi yaratır: kuşatma, yıkım ve sürgüne yol açar. Bu süreç, yoğunluğu, hüznü ve geldiği son noktaya kadar büyüyerek devam eder. Bugün, 10 Tevet, sonun başlangıcıdır. İşte 10 Tevet'te bunu anıyoruz.”
Kısa kısa Asara BeTevet
İsmi: Asara-On, BeTevet-Tevet ayının, Asara BeTevet-Tevet ayının 10’u anlamına gelir.
10 Tevet günü olayları: Aslında Asara BeTevet orucu, sadece 10 Tevet’te yaşananlar değil, Yahudi tarihinde farklı yıllarda ve bu dönemde yaşanan diğer acı olayların anısına da tutulur.
8 Tevet günü, Yunan-Mısır Kralı Ptolemy’nin emriyle Kutsal Kitap, birbirinden ayrı evlere yerleştirilen 70 Tora bilgini tarafından ilk defa Yunancaya çevrilir. Talmud’a göre, bu çeviri açığa çıktıktan sonra, ‘üç gün boyunca dünya karanlık içinde kalır’ (Şulhan Aruh, Orah Hayim 580:2). Bu olay, Yahudi tarihinde, altın buzağı gibi bir dönüm noktasını oluşturur. Tora’nın gizemini, sadece direkt tercümeyle, yani sözlü Tora’nın desteği olmadan anlamak mümkün değildir. Kutsal Kitap’ın Yunancaya çevrilmesi, Yunan kültürünü Yahudi hayatına entegre etmek isteyen Helenist Yahudilerin de işlerini kolaylaştırır. Bu çeviri-Septuagint; zaman içinde İncil’in Eski Ahit kısmını oluşturur.
9 Tevet günü, bilge Koen Ezra ölür. Aynı zamanda bir Tora yazıcısı (sofer) olan Ezra, II. Bet Amikdaş döneminde Yahudilerin Tanrı Yolu’na dönmelerine yardımcı olur, asimilasyonu engeller, daha çok kişinin Şabat kurallarına uymalarını teşvik eder, Sina Dağında verilen Sözlü Tora’nın devam ettirilebilmesi için gerekli okul ve eğitim yollarının açılması için önayak olur, İsrailoğulları ve Tanrı arasındaki anlaşmayı yeniler. Yahudiliğin ve Yahudilerin bugünlere kadar gelebilmesi, büyük ölçüde Ezra sayesindedir.
10 Tevet günü Babil Kralı Nebukadnessar, Yeruşalayim’i kuşatmaya başlar, bu şekilde Bet Amikdaş’ın yıkılışına götürecek olaylar zinciri başlamış olur.
Asara BeTevet- Bugün için mesajı: Anlamlı bir oruç, amaç değil, araçtır ve sadece yiyecek ve içecekten uzak durmaktan çok daha fazlasını ifade eder. Pesah sederlerinde Mısır’dan sanki kendimiz çıkıyormuşuz gibi canlandırmaya çalıştığımız gibi, 10 Tevet dönemindeki olayları da sanki bugün yaşıyormuş gibi düşünmeye çalışabiliriz. O olaylarla bugün arasında köprü kurmaya, günümüzde atalarımızın o dönemde yaşadıklarının tekrar yaşanmaması için bizim neler yapabileceğimiz üzerine düşünmeye çalışabiliriz. Bunun nasıl mümkün olabileceğinin bir yolunu, bu haftanın peraşası Vayhi’de. Yaakov’un Efraim ve Menaşe’ye verdiği berahada bulabiliriz. “Gelecekte tüm Bene-Yisrael seninle mübarek kılacak ve ‘Tanrı seni Efraim ve Menaşe gibi yapsın’diyecek” (Bereşit 48:20). Yüzyıllardır Şabat akşamları (kız çocuklarına verdiğimiz berahadan önce) erkek çocuklarımıza verdiğimiz berahaya da aynen bu şekilde başlarız: “Yesimeha E-loim keEfrayim VehiMenaşe/Tanrı seni Efraim ve Menaşe gibi yapsın…” (Sidur kol Yaakov s.462).
Neden Efraim ve Menaşe?
Rabi Shraga Simmons, Efraim ve Menaşe’nin, çocuklarımızda görmeyi isteyeceğimiz özellikleri hakkında şöyle bir yorum getiriyor: “Efraim ve Menaşe, kavga etmeyen ilk Yahudi kardeşlerdi. Avraam’ın iki oğlu Yitshak ve Yişmael anlaşamıyorlardı ve aralarındaki anlaşmazlık, günümüze kadar süregelen çatışmaların temelini oluşturdu. Bir sonraki nesil, Yitshak’ın ikiz oğulları, Yaakov ve Esav, o kadar çekişmeli bir ilişkiye sahipti ki Esav, Yaakov’u tekrar tekrar öldürmek istedi ve soyundan gelenlere de aynı talimatı verdi. Sonraki nesilde de çekişmeler devam etti: Yaakov’un oğulları, Yosef’i köle olarak sattılar.
Efraim ve Menaşe, kardeşler arasındaki bu çatışma döngüsünü kırmayı temsil eder.
Bu, Yaakov’un ellerini kasten değiştirerek küçük olan Efraim’i büyük olan Menaşe’nin önüne koyup kutsamasını açıklar. Yaakov, bu şekilde kardeşler arasında rekabet olmadığını vurgular.
Buna ek olarak, Efraim ve Menaşe Mısır'da putperestliğin ve ahlaksızlığın ortasında büyümelerine rağmen, Tora öğretilerine bağlı kalırlar.”
Asara BeTevet’in bugün için mesajı, farklılıklarımıza rağmen hepimizin büyük bir ailenin parçaları olduğumuz, Pesah masasındaki farklı çocuklar veya Sukot’ta bir arada tuttuğumuz farklı türler gibi birbirimizi tamamlayarak birlik ve barış içinde yaşamaya devam etmemiz, nerede olursak olalım bizi biz yapan Tora değerlerine bağlı kalmamız, bu şekilde bu dünyayı -iyi-leştirmede bize düşeni yapmaya çalışmamızdır.
Asara BeTevet Orucu Şabat gününe gelse de tutulur: Pasukta (Ezekiel 24:1) “B’eetsem ayom aze/Tam olarak bu günde” dediği için, Asara BeTevet hangi güne gelirse gelsin tam olarak o günde tutulur.
Oruç kuralları: Asara BeTevet, Bar/Bat Mitsva yaşını geçmiş herkesin, anlamını bilerek tutması gereken önemli bir oruçtur. Hastalar, hamile ve süt veren kadınlar bu orucu tutmaktan muaftır. Fakat onlar da bu günde et, güzel, keyifli yemekler yememeli, sadece gereksinimlerini karşılayacak kadar ve sade şeyler yemelidir.
Asara BeTevet orucu alot aşahar sabah gün doğmadan başlar. Önceki akşam- 9 Ocak Perşembe akşamı, geç saatte bile yatılsa, yatana kadar yemek yenilebilir. Oruç 10 Ocak Cuma akşamı Kiduş ile bozulur. Bu akşam Kiduş, gökte üç yıldız görür görmez, yani oruç bitiş zamanında yapılır.
Genel Kadiş söyleme günü: 1948 yılında, İsrail Hahambaşılığı, Asara BeTevet’e “Yom ha-Kaddish ha-Klali” anlamını ekledi. II. Dünya Savaşı’nda Nazi Soykırımı’nda hayatını kaybeden, ölüm tarihleri bilinmeyen, kurtulan yakınları da olmadığından kendileri için Kadiş Duası’nı okuyacak kimsesi olmayan tüm Yahudiler için genel Kadiş söyleme günü olarak ilan edildi.
Asara Be’Tevet Orucu, Tarihi ve Felsefesi: http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=33&Itemid=108
Not: Yazıda bir özet olarak verilmiş bilgiler, okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla Inside Time, The Book of Our Heritage, Tevrat-Tora,Neviim, Ketuvim, Gözlem’den Bereşit, Şemot, kitaplarından ve rabbisacks.org, www.chabad.org, aish.com, sevivon.com, https://images.shulcloud.com/628/uploads/DorLDor/AsaraBTevetPublic.pdf, sefaria.org, www.torahmates.org, www.alephbeta.org sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır.
Yazıda konu ile ilgili araştırılıp bulunabilecek sayısız yorumdan sadece bazıları ifade edilmiştir. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
*Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.