Kutsal Kitapta (Tora) İsrail Toprağının övüldüğü beş meyvenin içinden (Üzüm, İncir, Nar, Zeytin, Hurma - Devarim 8:8) sadece üzümler ´statülerini´ artıracak şekilde işlenebilir.
Tüm meyveleri yediğimizde bir kutsama (beraha) söylemek Yahudi geleneğidir. Ancak üzümün, şaraba (veya üzüm suyuna) dönüştüğünde sadece kendisine uygulanan özel bir kutsaması vardır (ve ekmeğe).
Boreh peri Ha-Gefen ….. Tanrı’yı ‘asma meyvesinin yaratıcısı’ olduğunu kabul ederek kutsarız.
Neden şarabın özel bir kutsama ritüeli var?
Bunun nedeni, sadece faydalı bir ürün olduğu için değil, Yahudi Kadim Bilgeliğinde Üst Işığı (Bilgelik Işığını - Hohma) temsil etmesine dayanmaktadır.
Şarap, içinde yaşayan bakterileri öldürür çünkü ‘Üst Işık’ tüm arzularımızı tedavi eder ve düzeltir. Üzümlerin üzerinde ne kadar kir olursa olsun, fermantasyon sürecinde tüm kirler tortuya dönüşür ve şarap temiz kalır.
İbranice ‘yayin (יין)/şarap’ sözcüğü ‘sır’anlamına gelen ‘sod’ (סוֹד) kelimesiyle 70 olan aynı ortak sayısal değeri paylaşır. Bu nedenle Kiduş Kutsama Duasında 70 kelime vardır. Bu 70 Tacı ifade eder. İlk yarıda יום הששי ve şarap kutsaması hariç 35 kelime; ikinci yarıda 35 sözcük vardır (Hesaplamanın sırrı Shaar HaKollel 18:4).
70 sayısı tamamlanma veya evrenselliği ifade eder. Bu nedenle, İlahi Mevcudiyeti (Şehina) 70 kelimeyle süslemek, onu kutsallığın tüm boyutlarıyla doldurma kapasitesine sahip olduğumuzu gösterir ve O’nu yüceltir.
Şabat Paradoksu
Kiduş kutsaması hakkında temel bir paradoks vardır. Kutsal Kitap, Yaratılışın yedinci gününde Tanrı’nın Şabat’ı kutsal bir gün olarak ilan ettiğini söyler. O zaman, her cuma gecesi ayağa kalkıp Şabat'ın kutsal bir gün olduğunu ilan etmemiz gerçekten garip değil mi?
Ki Tisa peraşasında, Mişkan’ın tüm yapı elemanları detaylıca anlatıldıktan sonra Şabat bölümü ile sonlanır (Şemot 31:13). Oysa Vayakel peraşası Şabat Mitsvası ile açılış yapar (Şemot 35:2) ve ardından Mişkan’ın elemanlarını anlatmaya başlar.
İlk anlatımda Yaratılış, Şabat ile sonlanırken ikinci anlatım Şabat ile başlar.
Sonsuzluk dünyası olarak bilinen Şalem’de kutsallık mutlaktır. Bizim dünyamız Şalom’da ise ‘o’ dünyanın küçük bir kopyasını yaratmaya (tamamlamaya) çalışırız. Bu kutsallık Şabat olarak anılır. Herşeyi bir araya toplamakla ilgilidir. Bunun ispatı yukarıda sözü edilen paradoksta yatar.
Yüce Tanrı’nın altı günlük ihtişamlı Yaratılış anlatısı yedinci gün olan Şabat ile ‘son’ bulur. Oysa Yaratılış’ın altıncı gününün en son saatlerinde yaratılan insanoğlu için gözünü açtığında gördüğü ‘ilk’ şey Şabat’tır.
Yüce Tanrı’nın dünyasında Şabat sondur. Çünkü herşeyi tamamlar. Bizim dünyamızda ise Şabat ilktir. Çünkü sahip olduğumuz herşeyin başlangıcıdır.
Peki şarap nedir?
Kutsal günler için ayrılmış, muazzam güçlere sahip mübarek bir içecek mi? Yoksa insanları alt etme gücüne sahip yıkıcı bir meta mı? Her ikisinden de biraz.
Bilgi Ağacı’nın (Etz Ha-Daat / İyi ve Kötüyü Bilme Ağacı) bir üzüm asması olduğu söylenir. Doğru kullanıldığında muazzam bir potansiyele, kötüye kullanıldığında eşit oranda bir dezavantaja sahiptir. Tamamen onu ne için kullandığımıza bağlıdır.
Şarabın neşe getirme yeteneği, vücudun doğal savunmasını zayıflatmasından kaynaklanır. Bu ruhun parlamasını sağlar. Açıkçası kişi ılımlı bir şekilde içtiğinde şarap kendisine ilham verici bir ortam ve daha şenlikli olma dürtüsü sunar.
Öte yandan, sorumluluklardan kaçmak veya zevk için sarhoş olmak üzere tüketidiğinde son derece yıkıcı sonuçlara neden olur.
Bu ilkeyle, şarabın neden bu kadar çok dini ritüele dahil edildiğini şimdi anlıyabiliriz.
Bir Yahudi şarapla Kiduş yaptığında, temel zevke neden olan bir şeyi alır ve yükseltir. Şarap tüm kutsallığıyla kullanıldığında, kötüye kullanım potansiyeli üzerinde metafiziksel bir düzeltme (tikkun) sağlar.
Bir Şabat (Cuma) akşamı yemeğe davet edilen geniş topluma mensup bir kardeş, yapılan ‘Kiduş’ ritueline çok şaşırır ve şöyle bir soru yöneltir: Benim inancıma göre şarap yasak. Bana dürüstçe bir cevap vermenizi istiyorum. Yahudilik bunun kutsal kabul edilebileceğine gerçekten inanıyor mu?
Her birimizin bir bedeni ve ruhu var. Vücudumuz genellikle sadece bu dünyanın sunduğu maddi zevklerle ilgilenir. İyi bir yemek, eğlenceli bir TV şovu ve tatmin. Oysa ruhun daha yüksek özlemleri vardır. Gerçek aşkı, anlamı ve kutsal olanla bağlantı kurmayı ister.
Tüm inanç disiplinleri bize ruhlarımıza erişim sağlamayı öğretir. Ama beden dünyevi olanı kovalamaya devam ettiği sürece, ruh tuzağa düşer.
Farklı öğretilerin sunduğu ruhu özgürleştirmenin temel iki yöntemi vardır:
İlki ‘bastırma’dır. Bedensel arzularımızı bastırarak, ruhun parlamasına izin verebiliriz. Bu dünyanın zevklerinden kaçınarak, çilecilik ve yoksunluk dolu bir yaşam anlamına gelir. Doğu disiplinleri bu yönteme yönelir.
Diğeri ise ‘iyileştirme’dir. Alternatif olarak, fiziksel dünya ve Kutsal Olan’la incelikli bir şekilde ilgilenerek maneviyatı, dünyevinin içinde deneyimleyebiliriz. O zaman beden artık ruha karşı çıkmaz; aksine ruhun ihtiyaçlarını ifade etmek için bir araç görevi görür.
Yahudilik ikinci yaklaşımda ısrar ediyor. Vücudu bastırmak yerine, iyileştirin. Bekar olmayın. Cinselliği evlilik için saklayın. Bütün gün oruç tutmayın. Sadece ruhen saf yiyecekler tüketin (Kaşer). Vücutla birlikte hareket edin, ona karşı değil. İyileştirme yolu zorlu bir yol ama mümkün.
Şarap, ruhlarımıza dokunmak için bedenlerimizi etkilememize gerek olmadığını gösteren benzersiz bir özelliğe sahiptir.
Şöyle ki, yiyeceklerin çoğu entropi yasasına bağlıdır. Yani gittikçe artan bir soyutlanmaya (yok olmaya) tabidir. Aslında tüm fiziksel şeyler buna tabidir. Binalar parçalanır, kıyafetler yıpranır, vücudumuz yaşlanır. Bunun nedeni fiziksel herhangi bir şeyin geçici olmasıdır. Kalıcı değildir; oysa şarap yaşla gelişir.
Ruh dünyası ebediyken ve zamanla güçlenirken, fiziksel olan sonludur. Buna tek istisna şaraptır. Şarap, fiziksel olmasına rağmen, yaşlandıkça gelişen ve olgunlaşan bir ruh özelliğine sahiptir. Fiziksel olanın bile ‘rafine’ edilebileceğine tanıklık eden şaraptır.
Şarap, Yahudiliğin neyle ilgili olduğunu temsil eder. Kutsal ile dünyeviliğin, ruhsal ile fizikselliğin, beden ile ruhun kaynaşması. Bundan daha kutsal ne olabilir (ki)?
Küçük bir sır paylaşmak istiyorum. Hupa altındaki birleşmede gelin kadehi, damat şarabı temsil eder. Şarabın bu kadar mitsvotlarda kullanılması acaba işlenen ilk günahı düzeltme girişimi olabilir mi?
Şarap yapımında Yahudi ruhunun manevi damlaları (aşamaları) gizlidir
Üzümlerin toplandığı bağ bozumu neden gün doğumundan önce yapılır?
Çünkü şarapta var olan müthiş kuvvet (Amtakat a-Dinim) gün doğumunda ‘uyur’. Fiziksel dünyada var olup üst dünyada manevi kökü (karşılığı) olmayan hiçbir nesne veya olay yoktur.
Güneşe maruz kalma, sıcaklık, su, kimyasallar tarafından tetiklenen fizyolojik ve biyokimyasal bir dönüşümdür. Tıpkı dışsal etkilerin karakterimizi oluşturması gibi.
İlkbahar, tomurcuk patlamasıyla başlar. Sonbahar ise yapraklar döküldükten hemen önce biter. Asma kış aylarında bir uyuşukluk döneminden geçer. Bu içe dönme zamanıdır.
Asmanın yaşam döngüsünün her aşamasında meydana gelenler şarabın kalitesini potansiyel olarak etkiler.
Ancak en fazla ilgiyi hakeden, asmanın olgunlaşmasının geç aşamasıdır.
Asmanın olgunlaşması biyolojik ve psikolojik dönüşümdür
Üzüm seçimi: Üzüm danelerinin olgunluga ve hasat zamanına erişmesi için şeker miktarı bir parametredir. Bu nedenle her üzümden şarap yapılamaz. Beyaz üzüm, kırmızıya göre daha düşük şeker seviyelerinde olgunlaşır.
Şeker ile aslında Hesed’den/ şefkat ilkesinden, hoşgörü kudretinden söz ediyorum. Bu nedenle her üzümden şarap yapılamadığı gibi her insan da olgunlaşma kuvvetine sahip degildir. Üzümün şeker (hesed) içeriği şarabın potansyel alkol derecesini tanımlar.
Üzümün ezilmesi: Tartarik ve malik üzümde bulunan iki asittir. Hepimizde var olan Gevura’nın iki yönüne benzer. ‘Önyargı’ ve ‘din’ (katılık) gibi...
Egonun ve düzeltilmemiş eğilimlerin sembolu ‘maya’ ilavesiyle fermantasyon (kaynama) başlar. Fermantasyonun tamamlanmasında asitin stabilitesi (dengesi) önemli rol oynar. Maya, üzüm şekeriyle beslenir ve zihin genişletici bir fenomen olan alkolü üretir. Sonunda alkol – mayayı (ego) zehirler ve tortu fıçının dibine çökerek – Kelipot adı verilen üzüm kabuğuna katılır.
Üzümlerin ezilmesi, ‘öz’ün (suyun) ortaya çıkmasını sağlar.
Mayalanma: Mayalanma sürecinde kabuklardaki sentez (fenolik olgunluk) ki bu çekirdekte (özümüzdeki kutsallık) bulunur. Hoş burukluğunu ve aromatiklerini şaraba geçirir.
Esasen aromatik olgunluk kabukta (sekülerde) gelişir ve birikir. Bu moleküller, fermantasyon sırasında maya tarfından salınır. Bu nedenle sezon başında erken hasat edilen genç üzümlerden köpüklü şarap elde edilirken; ilerleyen zamanda hasat edilen olgun üzümlerden daha çiçeksi ifadeye sahip şaraplar üretilir. Üzümün olgunluğu direkt olarak şarabın kalitesini etkiler. Rafine (kalite) olmanın sırrı mayaya bağlıdır.
Yıllanma: Farkı yaratan, zamanla kabuk (kelipot) ve maya (hametz) tortusundan emilen tattır. Yani şaraba rengini ve tadını veren kelipot dediğimiz kabuklardır (sekülerlik).
Kabuklardaki ‘kırmızı’ lekeler tortu içine hapsolmuş bilinç kıvılcımlarıdır. Ruh, bu kıvılcımları tortunun değerli yüklerini emerek (çekip alarak) ‘yaşlanır’ ve olgunlaşır. Ne var ki; bunun için rafine (olgunlaşması) olması gerekir. Böylece şarap yıllandıkça artan bir değere sahip olur. Tıpkı kendisini rafine edebilen insan gibi. Bir açıdan bakıldığında tarihin tüm seyri, uzun bir şarap partisidir.
Genç şarap keskin ve asitli iken olgun şarap zengin bukete sahip ve yumuşaktır.
Şişeleme: "İçecekler altın kaplara döküldü ve hiçbir kadeh birbirine benzemiyordu..." (Ester 1:7).
Her hayat, içine üzüm suyunu şaraba dönüştüren bir ruhun döküldüğü paha biçilmez bir kaptır. İki hayat birbirine benzemez. Her biri Aşem'i bilmek ve aşkı kutlamak için kesinlikle benzersiz bir kapasiteye sahiptir.
Altın, metallerin en değerlisidir, ancak kırmızımsı tonu kaotik (Tohu) çağından kaynaklanan, gerçekleşmemiş potansiyeli (yargıyı) ‘sol tarafı’ işaret eder.
Bu nedenle fiziksel olarak şarabı altın kapta bekletirseniz, bozulur! Birşeyin kabı, özünden daha değerli olmamalıdır. Her bir şişe farklı bir insanı ifade eder. Her insanın özü, kabını temsil eden bedeninden daha değerli olmalıdır.
Her şişe farklı bir insanı temsil eder
Önümüzdeki yeni bahar döneminde hem meyve hem de bilinç ile genişlemiş bol bir hasatla kutsanmış olalım. Ve ruhlarımız, Kelipotlarımızdan emdiğimiz kıvılcımlarla yumuşasın ve aydınlasın ki, Yüce Tanrı, bu yıl bağ bozumundan memnun olsun.
Mekuballer için bu sembolik çağrışımlar sadece fikir değildir. Daha ziyade, kalplerimizde ve dünyada dönüştürülmüş bir gerçekliğe açılan kapılardır.
Ritüele dönüştürülmüş bir bilinç sahibi olmak bizi Tanrı'nın ve birbirimizin farklı yönleriyle yakın bir bağlantıya götürür.
Yeremya Peygamber, ilk Tapınağın yıkılmasından hemen önce, "Samiriye dağlarına yine üzüm bağları dikeceksin," diye güvence verdi (Jeremiah 31:5).
Nitekim Bene-YisraEL geri döndü, İsrail'in dört bir yanındaki üzüm bağlarını yeniden diktiler. Yahudilik buharlaşmadı. Bunun yerine, sürgünün gerçeklerini barındıracak şekilde dönüştü. Tıpkı üzümün şaraba dönüşmesi gibi.
Kaynakça: Sefer HaZohar, Dereh Hashem (Ramhal), Sefer Etz Chaim, Sforno (Ovadia ben Jacob Sforno), Chabad.org,