Salı sabahı işe ulaştığım anda telefonumda Hahambaşımız Rav İsak Haleva’nın vefat haberini büyük üzüntüyle gördüm.
Her ne kadar geçen hafta toplumumuzun üst yönetiminden birkaç kişi, sağlık sorunları yaşayan Hahambaşı’nın başına bir şey gelmesi durumunda yapılabileceğini sorgulamış olsak da bu talihsiz olayın bu kadar kısa sürede gerçekleşebileceğini düşünmedik.
50 yıl önce Şişli Sinagogu’nun arka binasında başlayan ilişkimiz yıllar içinde değişik ortamlarda gelişti. Ters düştüğümüz fikirlerimiz olmuş olsa da her zaman bir uzlaşma noktasına varmışızdır. Türk Yahudi Toplumu başkanlığım dönemimde de, rahmetli Hocam ile birçok konuda fikir teatisinde bulunduk. Bazen uzlaştık, bazen de fikir ayrılıklarımız oldu. Ancak her zaman iyi dostluğumuzu sürdürdük.
Rav Haleva hiçbir zaman fikrini söylemekten çekinmezdi. Herkesle ilişkisini iyi tutardı. Konuşmalarda hikaye ve fıkraları ile her zaman akılda kalırdı. Ve ortamı öyle yumuşatırdı. Askerlik hatıraları dahi biz Hahambaşı müşavirlerinin aklındadır.
Haleva Hoca ile dünyanın çeşitli yerlerine birlikte gitme şansını buldum. Her yere kolay ayak uyduran Rav Haleva, her konuyu da kendi felsefesine göre yorumlayıp çözerdi.
Başkanı olduğum Türk Musevileri Müzesi’nin en önemli destekçilerinden biriydi. Birçok tarihi eserle ilgili sayısız defalar sohbet etmiş, fikir teattisinde bulunmuştuk. Sağı solu karıştırırken bulduğu tarihi, genelde dini parçayı mutlaka müzemize ulaştırırdı. Cenaze günü müzemizde onun koleksiyonunda da yer alan birkaç evlilik akdi - Ketuba sergileniyor olacak. Sergi ile ilgili basacağımız kitabı da ona ithaf etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Sevgili Hocam! Ke tu alma reposa en Gan Eden…