Sarı Sandalye'nin yeni yapımı

´Estragon Şapkasını Lucky´ninkinin Yerine Giyer ve Lucky´nin Şapkasını Vladimir´e Uzatır´

Erdoğan MİTRANİ Sanat
22 Ocak 2025 Çarşamba

Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu kökenli gençlerin Türkiye ve dünyadan önemli edebiyat eserlerinin sahne uyarlamaları üzerinden tiyatro sanatına yeni bir bakış açısı getirmeyi hedefleyerek kurdukları Sarı Sandalye Tiyatro Topluluğu, yolculuğuna 2014’te, Georges Perec’in ‘Ücret Artışı Talebinde Bulunmak İçin Servis Şefine Yanaşma Sanatı ve Biçimi’ eseriyle başlamış, oluşturduğu yenilikçi bakış açısı ve kullandığı sıra dışı sahne sanatları teknikleri ile kısa sürede yüksek ilgi uyandırmış, sadece altı oyunla genç Türk tiyatrosunun en önemli toplulukları arasına girmeyi başarmıştı.

Sarı Sandalye 10. yılında Beckett'in ünlü eseri ‘Godot'yu Beklerken’den ilham alarak yazıp sahneledikleri ‘Estragon Şapkasını Lucky'ninkinin Yerine Giyer ve Lucky'nin Şapkasını Vladimir'e Uzatır’ adlı yeni yapımında, absürt tiyatronun derinliklerinde, insanın varoluşsal çabalarını, hayatın belirsizlikleriyle yüzleşmesini iç içe geçmiş öykülerle sorgulayarak seyirciye “Bu hayatta biz kimi, ne için bekliyoruz?” sorusunu yöneltiyor.

Doğa Nalbantoğlu’nun yazdığı, yönettiği, ışık tasarımını Fırat Akın’la birlikte yaptığı, özgün müziği Yusuf Tan Demirel’in, dekor tasarımını Doğukan Taylan Vargün’ün, kostüm tasarımını da üstlenen Kayra Belen Yardımcı ile birlikte yaptığı oyunun oyuncu kadrosu ve yaratıcı ekibi Emirhan Altunkaya, Emre Yıldızlar, Gül Doğa Selvi, İrem Kalaycıoğlu, Kayra Belen Yardımcı, Şeyiba Ceren Ülgen ve Yusuf Tan Demirel’den oluşuyor.   

Beckett’in zamansız metninden yola çıkarak insanlığın varoluş yolculuğunu sahnede yeniden yorumlayan, izleyicileri ‘beklemek’ ve ‘var olmak’ kavramları üzerine derin bir sorgulamaya davet eden oyun, bunları müthiş keyifli ve eğlencelik bir şenlik olarak yansıtıyor.

Bu anlatılması güç, izlenmesi çok zevkli çalışma kesinlikle sezonun en ayrıksı, en benzersiz, en düşündürücü ve izlenmesi en heyecan verici oyunlarından biri. Kaçırmayın derim.

28 Ocak Hope Alkazar, 8 Şubat Sahne Pulchérie, 14 Mart Enka Oditorium ve sezon boyunca İstanbul sahnelerinde.

Craft Tiyatro’nun yeni yapımı ‘Yeter’    

 

Kusursuz üniformaları, yüksek topukları, makyajları, çekicilikleri, samimi ve sevecen olmaya çalışan az biraz yapay gülümsemeleriyle uçuş hostesleri Jane (Esra Ruşan) ve Toni (Gizem Erdem) yolcu güvenliği ve rahatlığı için karşımızdalar. Gökyüzünde ya da denizin 30 bin fit üzerindeyken, altlarındaki zeminin sarsıntısını hissetseler de, mükemmel görünmeyi başarıyorlar. Ama yeryüzüne inip dünyanın dört bir yanındaki, birbirinin benzeri o ucuz otel odalarına girdiklerinde, alkole boğmaya çalıştıkları tüm iç sıkıntıları su yüzüne çıkıyor, yaşam zevkleri hızla çözülmeye, çökmeye başlıyor.

Mesleğe aynı anda başlamış kırklı yaşlarında iki kabin memurunun dostlukları çok katmanlıdır. Birer kadeh atıp erkek arkadaşlardan ya da yenilenecek mutfağın boyasından söz ettiklerinde, önemli mahrem konuları paylaşmayan iş arkadaşları gibidirler. Ancak oyun geliştikçe, kadınlığa dair yaraların çok benzer olduğunu, aslında sorunları farklı da olsa yaşamlarında aynı paydada birleştiklerini fark etmeye başlarlar. Giderek kendilerinden de gizledikleri gerçekler ortaya çıkar, arkadaşlığın söylenemeyenleri söyleyebilmek olduğu fark edilir, ilişkileri, konuşulması gerekenleri kendilerinden ve birbirlerinden saklamadıkları, birbirlerinin sesini duymaya çalıştıkları bir dayanışmaya dönüşür. Steff Smith bu dayanışmayı ilginç bir anlatım biçemiyle yansıtır. Çok tekil konuşmalı ama az diyaloglu oyunda, kişisel yaşamının bir anını anlatmaya başlayan karakterlerin biri, yaşadıklarını bir mim gösterisine dönüştürürken, anlatıyı diğer karakter üstlenir.

Jane ve Toni, yıllar önce, dünyayı görmek, sıradan yaşamdan uçarak kaçmak isteyen iki hayalperest genç kızın derinlerinde hâlâ var olduğunu fark ettikçe, boyalı dudaklı maskenin ardındaki gerçek kadın açığa çıkmaya başlıyor. İyi bir eş ve üç çocuklu mutlu bir anne görünümünü özenle işleyen Jane’in aslında kendinden nefret ettiği, Toni’nin heyecan verici ve koşulsuz ilişkisinin, onu cinsel olarak taciz eden hatta döven bir erkekte umutsuzca sevecenlik arayışı olduğu anlaşılıyor.  

Smith, Jane ve Toni’yi kadınların eş, anne, her şeyi düşünmek zorunda örgütleyici ve olmazsa olmaz, istekli ve daima hazır sevgili olmanın metaforu olarak ele aldığı, şiirsel, duygulu ve kara mizah tonlamalı oyunu ‘Enough / Yeter’de, istediği kadın olamamanın

traji komik boyutunu ustalıkla yansıtıyor.

Craft, ‘yeter’i dört dörtlük bir kadın oyunu olarak sahneliyor. Projenin tasarımcısı Çağ Çalışkuryazarı Steff Smith, yönetmeni Gonca Küçükardalı, çevirmenleri M. Busem Öztekin, Özge Çalışkan, dramaturgu Ebru Nihan Celkan, süpervizörü İpek Bilgin ve iki oyuncusu, hepsi kadın.
Bu ciddi ve karamsar metni izleyiciye ustalıkla, güldürerek, eğlendirerek içiren Gonca Küçükardalı ilk profesyonel yönetmenlik denemesinde çok başarılı. Başarısında oyunu soluk soluğa götüren iki has DOT oyuncusunun, müthiş uyumlu ve etkileyici bir ikili oluşturan Esra Ruşan’la, bir tık öne çıkan Gizem Erdem’in heyecan verici performansının büyük etkisi var. İzlenmesi şart. 6, 7, 15, 16 Şubat ve sezon boyunca kentin en zor bilet bulunan tiyatrolarından Bomontiada Craft’ta.

Echoes Sahne & Ma Platform ortak yapımı ‘Khôra’ 

“Bir ülkede birlikte yaşamak ne demek? Biz olabilmek ne demek? Bir yeri sahiplenmek ne demek? Bu ülkede sanatçı olmak ne demek? Bir yeri sevmek ne demek? Bir yer ne zaman bizim evimiz olur? Ya da bir eve ihtiyacımız var mı?”

Salih Usta’nın yönettiği ‘Khôra’, dünyanın, özellikle bu coğrafyanın sanatçılarının, güncel meseleleri ve reel politiği, bireysel ve sanatçı sorunlarını da odağa alarak, “Biz şimdi bu koşullar altında nerede duruyoruz?” sorusunu beden, ses ve metin üzerinden sormaya çalıştıkları, tiyatroyu, müziği ve dans tiyatrosunu ustalıkla harmanlayan disiplinler arası bir çalışma.

Dramaturgiyi Ozan Ömer Akgül, performans metnini ve düzenlemeleri Sertaç, hareket tasarımını İlyas Odman, dekor tasarımını Cihan Aşar, ışık tasarımını Utku Karakostüm tasarımını Hilal Polat üstleniyor.

Anlatılması çok güç, izlenmesi müthiş zevkli ve keyifli bir performans. Berfu Aydoğan, Ferhat Akgün, Nilsen Arıbaş, Tanıl Yöntem’in dur durak bilmez devinimleri, Berfu’nun muhteşem sesi, uyumlu şarkıları, dört dörtlük oyunculuklarıyla çok etkileyici bir gösteri.

Sezonun olmazsa olmazlarından. 21 Ocak Sahne Pulchérie, 27 Ocak Üsküdar Tekel Sahnesi, 10 Şubat DasDas ve sezon boyunca İstanbul sahnelerinde.

Yersiz Kumpanya’nın yeni oyunu ‘Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor’

Elif Ongan Tekçe’nin yazıp yönettiği ‘Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor’, çok da uzak sayılmayacak kıyamet sonrasında geçen distopik bir oyun. Felaketlerin arka arkaya geldiği bu zamanda bir araya gelmesi mümkün olmayan iki insanın, yaşlı bir kadınla (Banu Fotocan) genç bir adamın (Rojhat Özsoy) karşılaşmasının, yan yana durabilmesinin ne kadar kıymetli olduğunu anlatıyor.

Oyunu dramaturgisi Eylem Ejder’e, sahne tasarımı Gülden Ataman ve Elif Ongan Tekçe’ye, kostüm tasarımı Hilal Polat’a, ışık tasarımı Akın Yılmaz’a, ses tasarımı Dorukhan Kenger’e ait.
Bu metni, sahnelenmesi ve oyunculukları dört dörtlük çalışmanın izlenme zevkini kaçırmamak amacıyla ayrıntılara girmiyorum.

Ancak karanlık bir geleceğe yönelen bu tür işlerin aksine, sımsıcak, yaşama hatta ölüme sevecenlikle bakabilen, insan var oldukça umudun da var olduğunu anımsatmasıyla seyircinin içini ısıtan bir oyun olduğunu belirtmek isterim.

Günümüzün iç karartıcı sıkıntılarına ilaç gibi gelen, izlenmesini özellikle tavsiye edeceğim bir oyun. 28 Ocak Cihangir Atölye Sahnesi ve sezon boyunca İstanbul sahnelerinde.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün