İtaatkâr kadın partner

Nicole Kidman´a ödül getiren ´BABYGİRL´ provokasyonda sınır tanımıyor.

Viktor APALAÇİ Sanat
22 Ocak 2025 Çarşamba

Film başarılı bir kadın CEO’nun kendinden çok genç bir stajyerle yaşadığı yasak ilişkiyi merkezine alıyor. ‘Babygirl’ öyle bir film ki kendisinden nefret edenleri de, göklere çıkaranları da haklı çıkaracak malzeme sunuyor.  İlk yarısıyla sıkıcı olan film ikinci yarısında hız kazanıp, ilginç ve sürpriz olaylarla vasat olmaktan kurtuluyor.

‘BABYGIRL’

Yön ve Sen: Halina Rejin

Gör: Jasper Wolf

Müz: Cristobal Tapra de Veer

Kur: Matthew Hannam

Oyn: Nicole Kidman - Harris Dickinson - Antonio Banderas - Sophie Wilde - Esther McGregor - Vaughan Reilly

‘Babygirl’de güçlü ve sorumluluk sahibi CEO Romy’nin, kocası ve çocuklarıyla görünüşte harika bir hayatı olmasına rağmen, şirketine stajyer olarak gelen genç Samuel ile yaşadığı yasak ilişkiyi izliyoruz. Film, Venedik Film Festivali’nde Nicole Kidman’a En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü getirdi. Oyuncunun kazandığı ödüle karşı çıkan hiç olmadı; ama festivali izleyen eleştirmenleri film ikiye böldü. ‘Babygirl’ öyle bir film ki kendisinden nefret edenleri de, göklere çıkaranları da haklı çıkaracak malzeme veriyor. Senaryosundan gelen sarkmalar, tekrarlar filmin ilk yarısını sıkıcı yapıyor. Kendinden çok genç bir erkeğin seks kölesi olmayı kabul eden bir kadının aşağılanma sekansları çok uzun tutulmuş. İkinci yarıda tempo kazanan, ilginç ve sürpriz olaylarla hızlanan film vasat olmaktan kurtuluyor.

İtaatkar kadın partner

Amerikan argosunda ‘Babygirl’, bir kadın için samimi ya da ateşli olduğunu ifade eden bir terim. Üniversiteyi birincilikle bitiren, önemli bir şirketin CEO’su olmayı başararak, işinde örnek, iyi aile reisi bir erkekle evli, herkesin gıpta ile izlediği Romy’yi (Nicole Kidman) açılış sahnesinde sahte bir orgazm taklidi yaparken izliyoruz. Çok geçmeden Romy’nin 19 yıldır evli olduğu tiyatro yönetmeni kocası Jacob (Antony Banderas) ile yaşadığı seks hayatından memnun olmadığını öğreniriz. Filmin sonlarına doğru kocasının yüzüne kendisine hiç orgazmı tattırmadığını, sırf onu memnun etmek için orgazm taklidi yaptığını söyler. Romy kocası ve iki genç kızıyla (Esther McGregor ve Vaughan Reilly) ile NY banliyösünde görkemli bir villada yaşar.

Ailenin büyük kızı İsabel cinsel tercihini kadınlardan yana kullandığını gizlemez. Son derece hoşgörülü ebeveynleri İsabel’in sevgililerine iyi davranır. Romy, şirketindeki yeni stajyerlerden biri olan Samuel’in (Harris Dickinson) özel bir toplantıda yaptığı öpüşme teklifini kabul eder. İlk önceleri kararsız olan ikiliden Samuel, CEO’suna sevişme sırasında gücün kendisinde olduğunu, isterse kendisini bir telefon konuşmasıyla kovdurabileceğini söyler. Sonraki buluşmalarında Romy itaatkar partner rolünü kabullenir. Samuel bir bahane yaratarak Romy’nin evine giderek sınırları zorlar. İlişkilerinin devamında Samuel cüretini artırır; Romy’nin yanında çalışan Esme’yi (Sophie Wilde) sevgilileri arasına katar ve patronuyla yaşadığı ilişkiyi anlatır. Romy kocasına gizli ilişkisini anlatınca evden kovulur. Aynı kadını paylaşan iki erkek yumruk yumruğa kavga eder. Film tüm kahramanlarını tatmin eden bir finalle noktalanır.

Film seks hayatının doruklarına ulaşmayı kariyerinin ve ailesinin önüne koyan tutkulu ve bağımlı bir kadını merkezine alıyor. Seks hayatını renklendiren, kendisine eziyet eden, aşağılayan genç bir erkeğin kölesi haline gelen, gururunu ayaklar altına alan, orta yaşlı bir kadının zaaflarını sergilerken, film provokasyonda sınır tanımıyor. Filmin senaryo yazarı - yönetmeni Halina Reijin, canlıları sakinleştirme, uysallaştırma yeteneğine sahip bir gencin becerisini metafor olarak kullanıyor. Filmin ikinci sekansında işine giden Romy’nin başıboş bir köpeğin saldırısında, tanımadığı bir gencin müdahalesiyle kurtulduğunu izliyoruz. Bir sahne sonrasında, Romy o gencin şirketinin yeni stajyerlerinden Samuel olduğunu ve cebinde taşıdığı şekerle köpeği sakinleştirdiğini öğrenir. Bir otel odasında Samuel ile gizli bir buluşmaya giden, artık seks kölesi olmuş Romy’nin yerde dört ayak üzerinde, sevgilisine doğru ilerleyip elindeki şekeri ağzına alırken izliyoruz.

Senaryo yazılımında tiyatrodaki deneyiminden yararlanan Halina Reijin, melodramın tuzaklarına düşmeden, duyarlı üslubuyla inandırıcı bir öykü anlatmayı beceriyor. Gizemli erotik gerilim türüne, bir kadının bakış açısını getiren Reijin, bu ikinci yönetmenlik deneyiminden yüzünün akıyla çıkmayı başarıyor. 1990’ların seks ağırlıklı, Paul Verhoeven’in ‘Temel İçgüdü / Basic Instinct’ ve Adrian Lyne’ın ‘Dokuz Buçuk Hafta / Nine 1/2 Weeks’ gibi kendinden çok bahsettiren erotik filmlerin modern bir güncellemesi olan ‘Babygirl’de, senaryo yazarı - yönetmen Halina Reijin, filmini eleştirel olarak feminist bakış açısıyla ele almış. Filmde seksten haz alma konusunda, Nicole Kidman aynen Stanley Kubrick’in ‘Gözleri Tamamen Kapalı’daki gibi izleyiciyi cinsel açlığın gizemlerine bir geziye götürüyor.

Seks hayatının dorukları

Bu kadın merkezli filmde Avusturalyalı aktris, senaryoda kendisine altın tepside sunulmuş bir rolde, çaresizce gizli bir ilişkinin içinde bulan, ne yaptığını hem bilen hem bilmeyen kadın kahraman rolünde müthiş bir performans çıkarıyor. Gizli CEO - stajyer ilişkisinde incelikli bir #MeToo sonrası ironi var. Filmi işlediği seks ve cüret temalarıyla, Cate Blanchett’e Venedik Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü getiren ‘Tar’ ile kıyaslamak mümkün. Ancak kadın kahramanların ulaştıkları sonuç ‘Tar’da çok daha acımasız, yıkıcı, ama daha inandırıcı. ‘Babygirl’ün çiçeği burnunda yönetmeni Reijin’in, ‘Tar’ın yaratıcısı Todd Field’in hasletlerine henüz sahip olmadığı da bir gerçek.

1975 Amsterdam doğumlu oyuncu, senaryo yazarı, yapımcı, yönetmen Halina Reijin, sinema ve tiyatrodaki başarılı oyunculuk kariyeriyle tanınıyor. TV ve tiyatroda önemli ödüller kazanan Hollandalı sanatçının, kamera arkasına geçtiği ilk filmi, Locarno Film Festivali’nden ödüllü ‘Instinct’ adlı gerilim draması. Film, Hollanda’yı Oscar yarışmasında temsil etmişti. Reijin oyuncu olarak, vatandaşı Paul Verhoeven’in ‘Kara Kitap / Black Book’ ve Bryan Singer’in ‘Valkyrie’ filmlerinde yer aldı; sayısız TV dizisinde oynadı. Senaryo yazarları arasında yer aldığı ‘Red Light’ (2020-21) adlı TV dizisinin başrollerinin birinde oynadı. Filmin teknik kadrosunda yer alan Cristobal Tapia de Veer’in kulak tırmalayıcı, gürültülü müzik partisyonunu sinir bozucu buldum. Kariyerini Kanada’da sürdüren bu Şilili müzisyen üç Emmy Ödülü sahibi.

Filmin yükünü omuzlarında taşıyan Nicole Kidman Venedik Film Festivali’ndeki başarısından sonra, evvelce dört kez kazandığı En İyi Kadın Oyuncu Altın Küre yarışında, Fernanda Torres’in gerisinde kaldı. Kidman, 3 Mart’ta dağıtılacak Oscar Ödülleri’nde Angelina Jolie ile çekişecek. 1967 Honolulu’da (Hawaii) eğitmen bir anne ve psikolog bir babanın kızı olarak dünyaya gelen Kidman, sinemadaki ilk rolünü 16 yaşındayken oynadı. Avustralyalı aktris 23’ündeyken Tom Cruise ile oynadığı ‘Yıldırım Günleri / Days of Thunder’ ile ünlendi. Stanley Kubrick, Jane Campion, Yorgos Lanthimos, Sofia Coppola, Lars Von Trier ve Ron Howard gibi ünlü yönetmenlerle çalıştı. Beş kez aday gösterildiği Oscar’da, 2003’te Stephen Daldry’nin ‘Saatler / The Hours’uyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Berlin Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu seçildi, Cannes Festivali’nin 70. Yıl Ödülünün sahibi oldu.

Harris Dickinson CEO’sunu ve onun sekreterini baştan çıkararak, kölesi haline getirdiği partnerini aşağılamakta sınır tanımayan Samuel karakterinde kariyerinin en parlak performansını çıkarıyor. 1996 doğumlu İngiliz oyuncu, senaryo yazarı ve yönetmen Dickinson, Ruben Ösrlund’un Altın Palmiye Ödüllü ‘Hüzün Üçgeni / Triangle of Sadness’iyle (2022) uluslararası ün kazandı. Karısını seven, iyi aile babası, işinde başarılı koca rolünde Antonio Banderas oyuncu kadrosunun başarısına ortak oluyor. Pedro Almodovar’ın fetiş oyuncusu, 1960 Malaga doğumlu İspanyol aktör, bu yönetmenin otobiyografik ‘Acı ve Zafer / Dolor y Gloria’ ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar Ödülü’ne aday gösterildi.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün