İzmir Tarihî Hahamhane Kütüphanesi, 17 Aralık 2024 tarihinde Karataş Musevi Hastanesi´nin bu amaca uygun olarak düzenlenmiş bir odasında hizmete açıldı. 17.- 20. yüzyıllar arasında basılmış 1700´den fazla kitaba ev sahipliği yapan kütüphane, İzmir´in bir zamanlar Sefarad dünyasının entelektüel ve dini merkezlerinden biri olduğunun kanıtı. Ünlü İzmirli hahamların el yazısı kenar notlarını içeren nadir kitaplar bu kütüphaneyi eşsiz kılan öğelerden sadece biri. ABD´nin Philadelphia kentinde yaşayan Yahudi eğitim uzmanı Donna Dina Eliezer, metruk Hahamhane binasındaki kitaplarla yolunun nasıl kesiştiğine ve İzmir Tarihî Hahamhane Kütüphanesi´ni kurmaya nasıl kendini adadığına dair sorularımızı yanıtladı.
Sarit Bonfil
Kendinizi Şalom okurlarına tanıtır mısınız?
30 yılı aşkın süredir Yahudi eğitimi alanında çalışıyorum. Yüksek lisansımı Yahudi eğitimi ve okul idareciliği alanında aldım. Ardından Yahudi araştırmaları üzerine doktora çalışmasına devam ettim. Farklı yaşlardaki çocuklarla ve yetişkinlerle çalışıyorum. Çeşitli eğitim kurumlarında eğitim direktörü olarak uzun yıllar çalıştım. Beş yıldır emekliyim ancak, hâlâ yarı zamanlı olarak bazı kurumlarda İbranice dersi veriyorum ve öğrencileri Bar/Bat Mitsva için hazırlıyorum. Evliyim, üç çocuğum ve üç torunum var.
İzmir Yahudi Toplumuna ait bir hazineyi ortaya çıkarmak için olağanüstü bir azim gösterdiniz. İzmir ile bağlarınız tam olarak nedir?
İzmir’de doğdum. Babam, çocuk doktoru Dr. Elie Ventura, annem Regina Margunato ve onların anne babaları da İzmir’de doğmuşlar. Yani, birkaç nesildir İzmirliyim. 1959’da ben iki buçuk aylıkken, ailem İsrail’e göç etti. İsrail’de büyüdüm. Yine İzmir doğumlu olan Eddie Eliezer ile evlendim. Dört yıl Fransa’da yaşadıktan sonra 1981’de ABD’ye geldik. Amerika’da önce bilgisayar bilimi dalında eğitime başladım, ancak hemen bıraktım ve her zaman ilgi duyduğum Yahudi eğitimine yöneldim. İngilizcenin yanı sıra, İbranice, Ladino ve Fransızca konuşuyorum. Ayrıca sınırlı sözcüklerle de olsa Türkçeyi konuştuğumu varsaymak istiyorum. Ailem kendi aralarında Türkçe konuşurdu ve Türk kültürü evdeki hayatımızın bir parçasıydı. Türk yemekleri, müziği ve tarihi (babam Türkiye tarihi hakkında geniş bilgiye sahip bir tarih fanatiğiydi) büyürken neredeyse günlük hayatımın bir parçasıydı.
Eski Hahamhane binasındaki kitaplarla ilgilenmeye karar verdiğiniz ilk ziyaretinizden bahseder misiniz?
Ocak 1999’da İzmir Yahudi Cemaati tarafından topluluktaki 130 çocuk için bir Yahudi eğitim programı başlatmaya yardımcı olmam için davet edildim. Talmud Tora bir önceki yıl kapatılmıştı. O zamanlar idari komite üyesi olan Sara Pardo’dan uzun bir faks mesajı aldığımda çok heyecanlandım. Bunun Tanrı’nın bana bilgisayar uzmanlığı yerine neden Yahudi eğitimini seçtiğimi gösteren bir işareti olduğunu düşündüm. Yıllar sonra, Şubat 1999’da İzmir’e gittim. Ve bir hafta boyunca hepsi birer gönüllü anne olan öğretmenleri eğittim.
İzmir’deki son günümde, Sara ve öğretmenler beni tarihî sinagogları ziyaret etmek için Kemeraltı’na götürdüler. Güzergâhın son durağı, birkaç yıl önce boşaltılmış olan eski Hahamhane binasıydı. Sara, büyük bir anahtar çıkarıp kapıyı açtı. Odada korkunç bir koku vardı. Çatı çöküyordu ve içeri su sızıyordu. Odanın her yerinde, yerden tavana kadar eski ahşap dolaplarda kitaplar vardı. Bazı kitapları çıkarmaya başladım. Eski, çürümüş ve hatta bazıları küflenmiş görünüyordu, birçoğunun sayfaları yapışmıştı. Kitapların tarihi değeri inkâr edilemezdi. Büyük bir hayret ve öfkeyle Sara’ya, “Bunlar toplumunuzun hazinesi. Bunlar hahamlarınızın eserleri. Bakın, siz onları öldürüyorsunuz” dedim. Daha sonra Sara bana, topluluk nüfusunun azaldığını ve Ladino, İbranice ve Raşi alfabesiyle okuyabilen kimse kalmadığı için kitaplarla ne yapacaklarını bilmediklerini, bu yüzden sadece kapıyı kilitli tutup kimseyi içeri almadıklarını açıkladı.
Sara’ya önerim şu oldu: eğer bir yerde uygun bir oda bulunup oraya raflar konabilirse kitapları daha korunaklı başka bir yere taşımak için yazın gelebileceğimi söyledim. Ondan öğrendiğime göre daha önce bu konuda yardım vadeden ziyaretçiler olmuş ancak içlerinden hiçbiri gerekli adımları atmamıştı. İki ay sonra Sara’dan bir faks aldım. Bana Karataş Musevi Hastanesi’nde rafları olan bir oda hazırlandığını yazıyordu. Hemen bir bilet aldım ve 1999 yazında İzmir’e geldim.
Kütüphanenin açılışı, 17 Aralık 2024. (soldan sağa) Jak Kaya, Nadya kaya, Elvira Levi, Erol
Amado, İren Özel, Dina Eliezer, Sara Pardo
Kitaplarla çalışmaya başladığınızda ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Hahamhane koşullarında çalışmak kolay bir iş değildi. Sara ile birlikte tek tek kitapları temizleyip kutulara koymak ve Karataş Hastanesine götürmek için bir hafta harcadık. Birçok kitap çok kötü durumdaydı. Bu durumda olanlar doğrudan gömüye gönderildi. Sonra Hahamhane’nin bir diğer küçük odasında çok sayıda kitap, gazete ve eski Parohet bulduk. Bunlar ya sinagoglardan getirilmiş ya da İsrail’e Aliya yapan kişiler tarafından oraya bırakılmıştı. Bunları da hastaneye götürdük. Bu süreçte topluluktan kimi gönüllüler de çalışmalarımıza katıldılar. Sara Pardo, yıl içinde odanın dezenfekte edilmesi için bir şirketle anlaştı ve kitapları saklama koşulları hakkında bilgi edinmek amacıyla ilgililerle temasa geçti. Kitaplar yeni yerlerinde koruma altına alındıktan sonra Sara’ya “Dünyadaki diğer topluluklar ile bu arşivin içeriğini paylaşabilmek için artık kitapların bir listesini yapmak gerekir” dedim. Tatilde olduğum yaz aylarında gelip listeyi yapmayı teklif ettim.
Dört yıl boyunca, her yaz İzmir’e kitapların listesini yapmak için geldim. Bu uzun zaman aldı çünkü kitapların bazıları çok kötü durumdaydı ve ayrıca kitapların çoğunun bir Tevrat cümlesine yerleştirilmiş olan yayın yılını bulmak için Gimatria’yı (her İbranice karaktere sayısal bir değer atfeden sistem) kullanarak ifadeleri sayısal değerlere dönüştürmem gerekti. 2004’te, kitapların listesini nihayet tamamladık. Bin yedi yüz kitabımız vardı. Kütüphaneci olmadığımdan, kitapları raf numarasına göre katalogladığım bir sistem oluşturdum. Daha sonra kütüphane için bazı bakım, güvenlik ve takip faaliyetleri belirlemek üzere o dönemdeki toplum yöneticileri ile bir toplantı yaptım.
2004’ten 2020’ye kadar, birkaç kez İzmir’e kütüphaneyi ziyaret etmek için geldim. Sorun, topluluğun yöneticilerinin değişmesi ve sorumluların sahip oldukları hazine ve onunla ne yapacakları hakkında fazla bir şey bilmemeleri nedeniyle güvenlik açığı oluşmasıydı- birçok kişide anahtar vardı ve odadaki faaliyetler doğrudan denetlenmiyordu. Sonuç olarak, bazı kitaplar dışarı çıkarıldı. 2014’te, hastane binası başka bir sağlık kuruluşuna kiralandıktan sonra, Yahudi cemaati odayı depolama alanı olarak kullandı. Başka sinagoglardan ve Talmud Tora’dan getirilen kitaplar için odanın ortasına başka bir raf ünitesi eklediler. Gerçekten kütüphane ihmal edilmiş ve berbat bir durumda görünüyordu. 2022 yılında topluluktan odayı temizlemelerini ve tüm depolama eşyalarını odadan çıkarmalarını talep ettim.
Kitapların içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kütüphanede yaklaşık beş düzine yazar temsil ediliyor. İzmir’in seçkin hahamlarından Haham Yosef Eskapa, Haham Hayim, Avraham ve Ishak Palaçi, Haham Moşe Benveniste, Haham Eliyahu Hazan vb eserleri mevcut. Hahamların kendi aralarında iletişim kurdukları ve yasaları belirledikleri responsa’lar, sinagoglarda haftanın Tora bölümünü yorumladıkları ve topluluktaki belirli olayları aktardıkları vaazlardan (derasha) oluşan koleksiyonlar öne çıkan eserler. Dini içerikli kitapların ve elyazması eserlerin çoğu Raşi harfleriyle yazılmış. Bunların yanında Ladino dilinde hikâye kitapları ve romanlar da var.Kitapları incelediğinizde, bir diğer hazine olduğunu fark ettiğiniz çok sayıda kenar notu gördünüz. Bunlara akademik ilgi çekmek için ne gibi çabalarınız oldu?
Yaklaşık 450 kitap, topluluktaki din bilginlerinin el yazısı kenar notlarını içeriyor. Birçoğu, Solitreo (Sefarad Hahamların eskiden kullandığı İbrani alfabesinin el yazısı biçimi) harfleriyle Ladino dilinde yazılmış. 2022 yazında geri döndüğümde, kenar notları içeren kaç kitap olduğunu saptayıp fotoğraflarını çekmeye karar verdik. Topluluktan bazı gönüllülerle birlikte kitapları tek tek kontrol ettik ve kenar notlarının fotoğraflarını telefonumuzla çektik. Daha sonra çekilen tüm fotoğraflarla bir dosya oluşturdum.
Aynı yıl, İzmir’deki tarihî sinagogların restorasyonu projesini başlatan Kiriaty Vakfı ile yeniden bağlantı kurdum. Judith Kiriaty Matalon, bu kütüphanenin önemine dikkat çekecek tanıtımlar yapmayı teklif etti. Bu amaçla beni iki konferansa gönderdi. Bana eşlik ve rehberlik eden Kiriaty Vakfı’ndan Uri Bar Ner beni bu alandaki uzmanlarla tanıştırdı: Paris’teki AEJP (Avrupa Yahudi Kültürü ve Mirasını Koruma ve Tanıtma Derneği) konferansında İsrail Milli Kütüphanesinden el yazması uzmanlarıyla tanıştım. Sonra Berlin’deki Yahudi Müzesi Direktörleri konferansında ise Rothschild Vakfı Hanadiv Europe’dan ilgili kişilerle tanışma fırsatı buldum. Her iki kurum da İzmir Tarihî Hahamhane Kütüphanesine çok ilgi gösterdi. Geri döndüğümde, İzmir cemaatinin başkan yardımcısı Erol Amado ile birlikte kitapların yeni bir listesini oluşturmak, profesyonel fotoğraflar çekmek ve tüm kenar notlarını dijitalleştirmek için bir hibe başvurusu kaleme aldık. Bu şekilde bunları İsrail Milli Kütüphanesi’ne KTIV adlı el yazması web sitesinde yer alması için verebilecektik. Rothschild Vakfı ve Kiriaty Vakfı’nın desteği sayesinde bu projeyi gerçekleştirebildik.
Kasım-Aralık 2023’te, 630 adet kenar notunun görüntüsü profesyonel fotoğrafçı Emin Emrah Yerce tarafından çekildi. Çok hassasiyet gerektiren bir çalışmaydı. Ayrıca, kitapları niteliklerine göre belirli bölümlere yerleştirerek kütüphanede yeni bir kataloglama sistemi oluşturduk. Aralık ayında dijitalleştirilmiş görüntüler İsrail Ulusal Kütüphanesine teslim edildi ve 17 Aralık’ta kütüphanede bir açılış töreni düzenlenerek kütüphanenin ziyaretçilere ve akademisyenlere resmi açılış tarihi duyuruldu.
Kitapların güvenliğini ve korunmasını artırmak için neler yapıldı?
Kütüphanede çalışmak üzere İzmir’e her geldiğimde bana katılan ve çok yardımcı olan topluluk üyesi Levana Levi ile çalıştığım için çok şanslıydım. Bu yıl, birçok dil bilen Yudit Sevinir, kütüphanenin yeniden düzenlenmesinde ve yeni kitap listesinin oluşturulmasında bana katıldı. O, şimdi kütüphaneyi iyi biliyor ve artık kütüphane sorumlusu olacak. Ziyaret etmek isteyenler onunla iletişime geçebilir. Anahtar bir tek onda olacak. Ayrıca artık kameralar ve alarm da yerleştirdik. Hem topluluk yönetimi hem de Yudit ve ben kameralara bağlıyız. Kameralar, klima ünitesi, odadaki tüm yenilemeler İzmir Yahudi Cemaati yönetimi tarafından finanse edildi. Sonunda, ilgilenenlerin gelip araştırma yapabileceği güzel bir kütüphanemiz oldu. Kütüphanenin şu anki görünümü, bu yerin değerini ve içindeki hazineyi koruma ihtiyacını anlayan topluluk liderleri Erol Amado ve Avram Sevinti sayesinde gerçekleşti.
Ziyaretçiler kütüphanede neler bulacak?
Bir katalog mevcut olacak. Kütüphane artık kategorilere göre bölümlere ayrılmış durumda: kenar notları, edebi eserler, dua kitapları, hahamların eserleri, nadir kitaplar, gazeteler, takvimler, el yazısı not defterleri, aileler tarafından meldado’lar (ölenler için dua) için hazırlanan kitapçıklar vb. Soy bilim üzerine araştırma yapmak istiyorsanız, bu küçük kitapçıklarda aile isimlerini bulabilirsiniz. Ayrıca, bir topluluk üyesinin adının güzel deri kapağında basılı ya da kazılı olduğu çok özel kitaplar da var. Bazı kitapların arasında bulduğumuz ketuba veya Yahudi Kongresi davetiyesi türünde ilgi çekici belgeleri de ayrı bir bölüme koyduk. Her şey orada saklanıyor. Gerçekten orada birçok hazine mevcut.
Dijitalleştirme için fotoğraf çekimi, Kasım 2024
Bu kütüphaneyi bu kadar önemli kılan nedir?
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki en önemli matbaalardan bazıları İzmir’deydi. Dolayısıyla, kütüphanedeki birçok kitap ilk baskıdır. Üzerlerinde İzmirli hahamların imzaları, İzmir dışından önemli hahamların yerel hahamlara yazdıkları ithaflar, yaptıkları bağışlarla yeşiva kuran varlıklı kişilerin isimleri bulunur. Tüm bu bilgiler topluluğun hikâyesini ve mirasını anlatıyor. Diğer kütüphanelerde bulunan sonraki baskılarda bunların hiçbirini bulamazsınız. Onlarda kenar notları yoktur veya kitabın ait olduğu kişinin adı yoktur. Bu kütüphaneyi eşsiz kılan şey budur. Bunun ötesinde, İzmir’in ünlü hahamlarının mirası olan bir kütüphanenin onlardan sonra da yaşamaya devam etmesi önemlidir.
Bar-Ilan Üniversitesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yılı konferansına davetliydim. Kütüphanedeki çalışmam hakkında yaptığım sunum çok ilgi gördü. Bar-Ilan Üniversitesinde ders veren profesörlerden biri, akademide Türkiye ile ilgili bilgilerin çok eksik olduğunu söyledi. Bu yüzden, kütüphanenin orada olduğunu dünyaya duyurmak istiyorum. Umuyorum ki dünyadaki farklı üniversitelerden öğrenciler gelip bu araştırma platformunu kullanırlar, böylece tüm dünya orada ne olduğunu görebilir.
Kütüphaneyle ilgili geleceğe yönelik planlarınız neler?
Artık gerçek bir kütüphane oluşturma hedefine ulaştığımıza göre, bundan böyle bir gözlemci ve danışman olarak devam edeceğim çünkü kütüphane topluluğa ait ve onların ilgilenmeleri gerekecek. İzmir’in bu önemli hahamlarının mirasını koruyabildiğim için çok mutluyum. Haham Eskapa ve Palaçi ailesine mensup hahamlarının koyduğu yasaların çoğu bugün dünyadaki Sefarad toplulukları tarafından kabul görüyor. Bu nedenle, bu görevi üstlenebildiğim ve İzmir Yahudi topluluğuna ait bir projenin bu noktaya gelmesine yardımcı olma fırsatına sahip olduğum için onur ve mutluluk duyuyorum.