Film Vatikan´da toplanan 118 Kardinal arasında yaşanan entrikaları anlatan, keskin hiciv içeren bir siyasi gerilim. Bu ciddi içerikli, provokatif, eleştirel, öğretici, inandırıcı, klostrofobik, şaşırtıcı derecede feminist, tiyatro tadındaki film finaliyle izleyiciyi ters köşeye yatırıyor.
Papa seçiminde skandal
Papa’nın ölümünden sonra isteksiz Kardinal Lawrence, dünyanın dört bir tarafından gelen ve kilise için yeni bir lider seçmekle görevlendirilen kardinaller grubunu denetlemekle görevlendirilir. Ancak Vatikan’daki siyasi entrikalar yoğunlaştıkça, ölen Papa’nın onlardan bir sır sakladığını ve yeni bir Papa seçilmeden önce ortaya çıkması gerektiği belli olur. Bizde ‘Konsey’ başlığıyla vizyona girecek, Edward Berger’in son filmi ‘Conclave’, yeni Papa seçimi için bir araya gelen ‘Kardinaller Toplantısı (Kardinaller Meclisi)’ anlamına gelir. Katolik Kilisesinin en güçlü liderleri Vatikan’da bir araya geldiklerinde, Lawrence ölen papanın ardında bıraktığı derin sırların Kilise’nin temellerini sarsabileceği gerçeğiyle yüz yüze gelir.
Vatikan entrikaları
Sistine Şapeli’nin kilitli kapıları ardında, 118 Kardinal dünyanın en gizli seçiminde oy kullanacaktır. Onlar kutsal adamlardır, ancak bu hırslı din adamları arasında bir rekabet yaşanmaktadır. 72 saat içinde aralarından biri dünyanın en ünlü manevi figürü olacaktır. ‘Konsey’ tiyatro tadında, ciddi içerikli, çok inandırıcı, şaşırtıcı derecede feminist, klostrofobik bir his yaratan, izleyiciyi finaliyle ters köşeye yatıran, heyecan verici bir film. ‘İki Papa / Two Popes’ ve ‘Genç Papa / The Young Pope’un ardından, ‘Konsey’ ile Anglosaksonlar Vatikan’ı çok keskin politik eleştirili bir bakış açısıyla gündeme taşıyorlar. Film, söz konusu 118 Kardinal arasında, etik değerlerden yoksun, hırslarıyla iyi ahlaklı olduklarından şüphe duyduğumuz din adamlarının acımasız bir röntgenini çekiyor.
‘Köstebek’ filminin senaryo yazarı olarak tanınan İngiliz Peter Straughan, ‘Konsey’in senaryosunu Robert Harris’in 2016 tarihli aynı adlı romanından aldı. Yeni ve eski fikirler arasındaki asırlık çatışmayı araştıran senaryo, bunların düşmanca olmaktan ziyade tamamlayıcı olabileceğini, ilerici fikirlerin muhafazakâr bir çerçevede kabul görebileceğini cesaretle savunuyor. Robert Harris’in romanı kardinallerin insanlık hallerine ışık tutarak, 60’lı, 70’li yaşlardaki bu saygın insanların, baskı altında klikler kurmalarını, dedikodu yapmalarını, hatta arkadan hançerleyebileceklerini etkileyici olaylarla anlatıyor. Renkli insanlar portrelerine yer veren senaryo, bu karakterlerin yer aldığı karmaşık bir olay örgüsü aracılığıyla, hem modern hem edebi konulara eğiliyor.
Gerilim türünün tüm özelliklerini bünyesinde barındıran, zamanın ruhuna uygun bu provokatif, şeytani gerilim filmi geniş izleyici kitlelerinin ilgisini çekecek müthiş bir sinemasal potansiyele sahip. Oylama turları sırasında bıçaklarını çekmiş kardinallerden birinin açığa çıkan bir skandalından sonra, favori iken devre dışı kalmasına kadar film, son viraja kadar, Agatha Christie polisiyeleri tadında gerilim içinde devam ediyor. Edward Berger ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ta genç bir Alman asker üzerinden 1. Dünya Savaşı’nda yaşanan dehşeti, savaşın arkasında bıraktığı tahribatı anlatmıştı. ‘Konsey’de Papa seçimi sırasında kardinaller arasında gerçekleşen bir ‘savaş’ söz konusu. Her iki filmin kahramanları bir ideale hizmet etmek amacıyla savaş veriyor. Paradoksal gözükebilir ama iki film tematik olarak benzerlik taşır.
Sevilen bir Papa’nın ölümüyle başlayan filmde Berger, yeni Papa’nın oylama sürecinin ritüellerini ustalıkla sergiler, perde arkası entrikaları ve oy pusulalarının kâğıt üzerinde dökümünü gerilimli, lezzetli, bir şekilde eğlenceli hale getirir. Lawrence (Ralph Fiennes) Vatikan’da kilisenin güçlü liderleri arasında sıkışıp kalırken, onu çöküşe götürebilecek bir komployla karşı karşıya kalınır. Filmin başındaki birkaç kısa sahnenin dışında konunun tamamı Vatikan’ın duvarları içinde gelişir. Eski Papa’nın sağ kolu Lawrence’in denetiminde üçte iki çoğunluğu gerektiren oylamayla yeni Papa seçilecektir. Çeşitli güç blokları ortaya çıktığında, geçmişi özleyen, İtalyan bir Papa isteyenlerin, Latin kökenli kitlelerin, yenilik kovalayanların bölünmüş durumda oldukları görülür. İlericilerin yanında yer alan Lawrence skandal olayların araştırılması taraftarıdır. Kendisinin acımasız rekabetçi kardinaller, liberal Bellini (Stanley Tucci), favori Tremblay ( John Lithgow), muhafazakâr Benitez (Carlos Diehz) tarafından kuşatılmış olduğunu görür.
Entrikacı, çıkarcı bir kalabalığın iç manipülasyonlarından izole etmek neredeyse imkânsız görünür. Toplantıda uygulanması gereken ritüeller var, izlenmesi gereken protokoller ve uyulması şart olan yasalar var. Papalık için önde giden adaylardan biri, Lawrence’in dostu ve müttefiki Bellini’dir. Ancak bu açık sözlü, ilerici favori adayın karşısında düşmanları da vardır. Afrika’dan aşırı muhafazakâr Adeyemi (Lucian Msamati), Amerika’dan sinsi diplomat Tremblay, İtalya’dan eski moda, kışkırtıcı Tedesco (Sergio Castellitto), Meksika’dan çaylak Benitez gibi… Vatikan’daki güç mücadelelerini, seçim sürecindeki entrikaları derinlemesine işleyen, sürprizlerle dolu finaliyle akılda kalan filmdeki hâkim renk kırmızıdır. Kardinaller kırmızı cübbeler, takkeler giyer, filmin entrikası ortaya çıktığında Vatikan’ın iç mekanlarını kımızı duvarlar, iskemleler, halılar kaplar. Sembolizminde kırmızı İsa’nın kanını temsil eder, ancak ‘Konsey’de yoğun bir aldatma, ihanet, gizemli sırları sembolize eder.
Politika ve etik
Vatikan ve Papalık, senaryo yazarlarının iştahını kabartan gözde konulardır. Fernando Meirelles’in ‘İki Papa / The Two Popes’unu (2019), Nanni Moretti’nin ‘Bir Papamız Var / Habemus Papam’ı (2014), Carol Reed’in ‘Acı ve İlham’ı (1965), Paolo Sorrentino’nun ‘Genç Papa / The Young Pope’u (2016) ve onun devam filmi ‘Yeni Papa / The New Pope’u (2020) örnek olarak gösterilebilir.
Filmin görüntü yönetmeni Stephane Fontaine nefis fotoğraflarıyla, kardinallerin şemsiyelerin altında kırmızı cübbeleriyle toplu halde yürümeleri gibi nefes kesici görüntüleriyle öne çıkıyor. Fransız sanatçı, Jacques Audiard’ın üç filmi (‘Yeraltı Peygamberi’, ‘Pas ve Kemik’, ‘Kalbim Durdu’), Paul Verhoeven’in ‘Elle’, Pablo Larrain’in ‘Jackie’deki iş birliği ile tanınıyor. Edward Berger’in bir önceki filmi, dört Oscar’lı ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ ile En İyi Orijinal Müzik dalında Oscar ve Bafta Ödüllerini kazanan Alman besteci Volker Bertelmann, ‘Konsey’ için sade ama etkileyici bir müzik partisyonu yazmış. Filmin yapım tasarımcısı Susie Davies, Sistine Şapelinin kırmızı ve altın tonları ile, uzun koridorlarıyla filmde görkemli bir görünüm yaratıyor. Oscar adayı sanatçı, Mike Leigh’in ‘Mr Turner’ ve ‘Acı Gerçekler / Hard Truths’taki çalışmalarıyla tanınıyor.
Müthiş bir casting çalışmasının bir araya getirdiği, Stanley Tucci, John Lithgow, İsabella Rossellini gibi karakter oyuncuları, abartılı performanslarla, dikkati çekmeye çalışmadan rollerini mükemmel bir şekilde oynuyorlar. Kariyerinin zirvesine ulaşan Ralph Fiennes, Papa’nın ölümünden sonra Vatikan’ın baş moderatörü, yumuşak huylu, açık fikirli Lawrence’te harikalar yaratıyor. Fiennes, Altın Küre’de Adrien Brody’ye kaptırdığı ödülün rövanşını Oscar’da alabilir. İtalyan Sergio Castellutto’nun rol çalma gayreti gözden kaçmıyor. Bilmesi gerekenden fazlasını bilen bir rahibeyi canlandıran İsabella Rossellini başta olmak üzere, tüm performanslar en üst düzeyde olsa da, filmde asıl baskın olan (özellikle de şaşırtıcı finaldeki sürprizleriyle) ağırlığını koyan hikâyenin kendisi oluyor.
Yazımızı Edward Berger ile bitirecek olursak, 1970’te Almanya’da doğan Avusturyalı- İsviçreli yönetmen, senaryo yazarı, yapımcı sanatçı ‘Batı Yakasında Yeni Bir Şey Yok / İm Westen Nichts Neues’ ile kariyerinin en parlak filmine imza attı. Erich Maria Remarque’in romanının bu yeni versiyonu, dokuz dalda aday gösterildiği Oscarlarda, En İyi Uluslararası Film dâhil dört Oscar ve yedi Bafta Ödülü aldı. Kamerasını Vatikan’ın ihtişamı ve insanların zaafları arasında dolaştıran Berger, zıt karakterli kahramanları aracılığıyla ‘Konsey’de, Katolik Kilisesine ironik bir bakış açısıyla eğildi. Film, bir dizi birinci sınıf performans, harika bir sinematografi eşliğinde, güçlü ve etkileyici mesajlar taşıyan, mükemmel ve sürükleyici bir Vatikan draması. Bu gerilim filmi keskin bir şekilde güncel güç dinamiklerini barındıran sürükleyici bir polisiye tadında, son derece eğlendirici bir melodram. Bir rakibin şansını zayıflatmak veya yok etmek için gizli stratejiler üreten kardinaller üzerinden, film Kilise’nin hırslarını da sorguluyor. Film, 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan insanlık ayıbına uzun süre sessiz kalmayı yeğleyen, hatta Nazi rejimiyle bazı bağlantıları bilinen, cinsel tacizleri kınamayıp göz ardı eden Kilise’nin geçmişindeki sabıkalarını akla getiriyor. Özetle ‘Konsey’ düşündürücü, estetik açıdan kusursuz, keskin bir hiciv içeren bir siyasi gerilim.
‘Konsey / Conclave’ 7 Şubat’ta vizyona girecek.
‘CONCLAVE’
λ Yön.: Edward Berger λ Sen: Peter Straughan λ Gör: Stéphane Fontaine λ Müz: Volker Bertelmann λ Kur: Nick Emerson λ Oyn: Ralph Fiennes - Stanley Tucci - John Lithgow - İsabella Rossellini - Sergio Casstellitto - Lucian Msamati - Jack Koma