Baruh Şeamar, Şahrit tefilalarında yer alan ve her gün okunan önemli bir duadır. Bu dua, Pesuke deZimra denen bir dua bölümünün de başlangıcını ve özünü oluşturur.
Pesuke deZimra, kutsama pasukları demektir. Zimra, Aramice bir kelime olup İbranice ‘zemer- zemirot/ kutsal şarkılar’ anlamına gelir ki, bu da ağırlıkla Teilim’i ifade eder. Nitekim Pesuke deZimra'da, Baruh Şeamar’ın ardından ‘Aleluyotlar’ gelir. Bunlar 145-150 arası Tanrı’yı öven mizmorlardır. Bu bölümdeki pasuklar ‘Aleluya’ kelimesi ile başlayıp yine ‘Aleluya’ ile biter. Baruh Şeamar’ın metninde de Teilim’den bazı bölümler mevcuttur. Baruh Şeamar 87 kelimeden oluşur ki, bu da Paz kelimesinin gematriasıdır. Paz, anlam olarak som altın demek olup Pesuke deZimra kelimelerinin baş harfleridir. Teilim’de yer alan “başına altın (paz) bir taç yerleştirdin” cümlesiyle ilişkilendirilir. Bu dua, her ne kadar Anşe Knesset Gedola tarafından Tefila metnine konduysa da göksel bir notta bulunduğu söylenir. Baruh Şeamar söylerken talitin önündeki iki tsitsit ele alınır. Bunun simgesel derin manaları vardır. Öncelikle her duanın bir aksiyonu vardır. Baruh Şeamar’ın aksiyonu da budur. Önümüzün farkındalığıyla duaya başladığımızı ifade eder. Daha sonra Şema’ya kadar üç kez tefiline dokunma aksiyonu ile üç yönümüzün farkındalığını yapıp, Şema’ya geldiğimizde, bu kez aksiyon olarak dört tsistiti de elimize alırız ve dört yönümüzün tamamen farkındalığıyla, Şema cümlesinin sonundaki ‘ehad’ kelimesinin sondaki ‘dalet’ harfine vurgu yaparız. Nitekim daletin sayısal değeri de 4’tür ve dört yönün farkındalığına atıfta bulunur. Dört yanımız tsitsitle kuşanmıştır. Baruh Şeamar’da iki ön tsitsiti elimize alınca, her tsitsitteki 8 iplik ve beş düğüm bizi 13 sayısına ulaştırır ki, bu Aşem’in 13 Merhamet özelliğini ifade eder. 13 sayısı ‘Ehad/ Bir’in de gematriasıdır. Nitekim Baruh Şeamar’da toplam 13 kez ‘baruh/ kutsal’ kelimesi geçmektedir. İki Tsitsit beraber tutulunca, bu kez 26 sayısına ulaşılır ki, bu da Aşem’in dört harfli isminin gematriasıdır. Baruh Şeamar’ın başında “kutsaldır (baruh) konuşup dünyayı yaratan” diyerek, Tanrı’nın on sözle dünyayı yarattığına vurgu yapıyor ve 13 ‘baruh’u sıralamaya başlıyoruz. Sonunda da “kutsaldır övgülerle yüceltilen(meAllel) Kral” diyerek Aleluyotların açılışını yapıyoruz. 13 baruhtan iki tanesi ‘Baruh Ata’ şeklinde olup, iki tsitsite karşılık geliyor ve bu iki tsitsitteki toplam 10 düğüm de yaratılışın 10 sözüne karşılık geliyor. Tora’da tsitsit mitsvasından bahsederken, tsitsitle ilgili ‘gedilim/ iplikler’ kelimesi kullanılmıştır ki, bu kelimenin gematriyası Baruh Şeamar duasının kelime sayısı olan 87'dir. Baruh Şeamar’ın bir özelliği de, tefila sırasında yapılan manevi dünyalarda yükseliş işleminin dört basamağından biri olmasıdır.
Dört Manevi dünya, Asiya en altı aleminden başlayıp Yetsira, Beriya ve Atsilut şeklinde yükselmektedir. Baruh Şeamar’la artık sabah berahaları ve korbanot ile başlayan Asiya dünyasından Yetsira âlemine çıkmış oluyoruz. Bunların farkındalığıyla bu duaları yapmak kutsiyetini ve etkisini arttıracaktır. Baruh Şeamar, Şahrit tefilalarımızda yer alan ve her gün okunan önemli bir duadır.
Tanrı’dan bir şeyler istemenin yöntemi
Hepimiz Tanrı’dan sürekli bir şeyler istiyoruz. Ama isteklerimiz birçok zaman yerine gelmeyebiliyor ve hayal kırıklığına uğrayabiliyoruz. Tabi ki isteklerimizin yerine gelmemesinin ardında yatan pek çok sebep olabilir. Ama önce şunları düşünelim; acaba isteklerimizi Tanrı’ya doğru şekilde dile getirebiliyor muyuz? Acaba Tanrı’dan gelişi güzel bir şeyler istemekle bir sonuç alabilir miyiz? Tanrı’dan istemenin bir yöntemi var mıdır?
Bunun yöntemini, II. Bet Amikdaş zamanında dönemin en üst düzey bilge ve ruah akodeş sahibi kişilerinden oluşan ‘Anşe Kneset Agedola’ tespit etmişlerdir. Bu da, aslında her gün tefilalarımızda söylediğimiz ‘amida’ duasının içinde mevcuttur. ‘Amida’ duasının özel bir sistematiği vardır. Amida duası, övgü berahalarıyla başlar. Bir şeyler istemeden önce Tanrı'yı övmeli, O’nun yüceliğini, her şeye kadir olduğunu dile getirmeliyiz. Ancak sonra isteklerimize geçebiliriz. Amida’dan, istemenin de bir sistematiği olduğunu görüyoruz. Önce Tanrı’dan ‘hohma, Bina ve Daat’ yani ‘bilgelik, anlayış ve kavrayış yeteneği’ istiyoruz. Buna sahip olmadan neyi, niçin isteyeceğimizi dahi bilemeyiz. Bu bilinci elde ettikten sonra, Tanrı’dan bizi teşuvaya ve Tora’ya döndürmesini istiyoruz. Çünkü Tora’dan uzaklaşmak günaha girmemize yol açar ve teşuva yapmadıkça, adeta üzerimize Tanrı ile iletişimimizi kesen perdeler çekmiş oluruz. Bu şekilde isteklerimiz O’na ulaşamayabilir. Sonrasında, Tanrı’dan bu iletişimi engelleyen günahları affetmesini ve daha sonra da bizi her bakımdan kurtarmasını istemeliyiz. Sonra, bize şifa verip iyileştirmesini istemeliyiz. Ardından bize kutsama ve bereket vermesini istemeliyiz. Bu süreç bizi giderek Tanrı’ya yaklaştırır ve gerçekten olumlu cevaplar alabilmemizi sağlar. İsteklerimizin sonunda ise, mutlaka bize yaptığı iyilikler, verdiği nimetler ve mucizeleri için Tanrı’ya teşekkür etmemiz gerekir. Tanrı’nın bizim için yaptıklarını takdir etmek ve teşekkür etmek, bu nimetlerin bize gelmesinin yolunu açar. Yine Amida’da olduğu gibi, isteklerimizi çoğul şekilde dile getirmeye özen göstermeliyiz. Her zaman, tüm Bene Yisrael için yapılan dualar daha çabuk kabul görür. Topluma gidecek şifa ve bereket bizim üzerimizden geçerek gider ve önce biz şifalanır ve bereketleniriz. Doğru bilinç ve sistematikle dua edersek, isteklerimizin yerine gelme şansı çok daha yükselecektir.
Bunları biliyor musunuz?
* Kayin’in Evel’i kıskanıp öldürmesinin sebeplerinden birinin, Evel’in fazladan bir kız kardeşi olması ve Kayin’in bu kız kardeş üzerinde hak iddia etmesi olduğunu. O zamanlar erkeklerin ikiz kız kardeşlerle birlikte doğduğunu ve onlarla evlenerek, dünyada ilk nesillerin çoğalma mitsvasını yerine getirdiğini. Kayin’in, kendisinin de ikiz kız kardeşiyle doğmasına rağmen, Evel’in iki kız kardeşle beraber doğması üzerine, ikinci kız kardeşin kendi eşi olması gerektiğini iddia ettiğini. Bu Midraşik olayın ipucunu, ilgili Tora metninde de bulabileceğimizi. Nitekim Tora’da ‘et’ sözcüğü kullanıldığında, eklenen bir şey olduğunun vurgulandığını. Kayin’in doğumunun anlatımında bir kez ‘et’ sözcüğü geçerken, Evel’in doğumundan bahsederken iki kez ‘et’ sözcüğü kullanıldığını. Kayin’in behor ( ilk doğan) olması sıfatıyla kendince her şeyden çift pay almaya hak kazandığını düşündüğünü. Bunun kıskançlığı ile başlayan Kayin’in öfkesinin, Tanrı’nın onunki yerine Evel’in korbanını kabul etmesiyle, öldürme raddesine geldiğini…
* Oşana Raba Bayramı’nda sinagoglarda yapılan oşanotlarda söylenen ‘oşia na / lütfen kurtar’ sözcüğündeki ‘na’nın gematrıyasının 51 olduğunu. Oşana Raba tarihinin de, aslında özel teşuva döneminin başladığı 1 Elul’den itibaren 51. gün olduğunu. Bunun, Tanrı’nın yargı kararlarının artık mühürlenip tebliğ edileceği 51. ve son günde, bizi kurtarmasını simgelediğini. Sukot’ta sinagoglarda her gün bir kez yapılan ‘akafot’ turunun Oşana Raba’da yedi kez yapıldığını. Sonuçta Sukot’un altı günü birer ve son günü yedi kez olmak üzere toplam 13 kez dönüldüğünü. 13’ün de ‘Ehad/tek’ in gematriası olup Tanrı’nın tekliğini simgelediğini.
* Tora’da yaratılışın anlatımında, Tanrı ‘ışık olsun’ demeden önce karanlığın var olduğuna dair bir ifade bulunduğunu. Aslında ışığın, bu karanlığın içinde gizli ve adeta bir karışım şeklinde olduğunu. Daha sonra Tanrı’nın ışığı karanlığın içinden ayırdığını. Bu durumun bir ipucunun “akşam oldu, sabah oldu” cümlesindeki ‘erev/akşam’ kelimesinde bulunduğunu. Erev’in ‘karışım’ ile ilintili bir sözcük olduğunu. Diğer bir ipucunun da, Yeşaya Kitabı’nda geçen ‘yotser or uvore hoşeh/ışığı şekillendiren ve karanlığı yaratan’ cümlesinde bulunduğunu. Buradan, ışığın da karanlığın içinde bir karışım olarak yaratılmış olduğunun anlaşıldığını.
* Tanrı’nın tekliğini simgeleyen Şema cümlesinin sonundaki ‘ehad’ kelimesinin gematriasının 13 olduğunu. Şema sözcüğünü, babaları Yaakov’un tereddüdünü gidermek için oğullarının hep bir ağızdan söylediklerini. Yaakov ve 12 oğlu, yani toplam 13 kişinin bu olaya şahitlik ettiğini…
* Her gün şahrit tefilalarında okuduğumuz mizmor letoda bölümünün (100 nolu teilim) BetAmikdaş zamanında yapılan Toda korbanı (şükür sunusu) yerine geçtiğini...
* 10 Emir’in sonuncusu olan ‘başkasına ait bir şeyi arzulama yasağı’nın adeta 10 Emir’in tümüne denk görüldüğünü. Bunun bir sebebinin, diğer emirlerin eylemsel içerikleri olmasına rağmen, burada sadece Tanrı’nın algılayabileceği duygusal ve düşünsel bir içeriği olmasını. Her eylemin başlangıç noktasında bir duygu veya bir düşünce olduğunu. Ayrıca bu emrin temelinde en yüksek derecede Tanrı'nın takdirini kabullenme olduğunu Bu emirde bahsi geçen ‘bir insanın malı, mülkü ve karısı’nın Tanrı’nın takdirinin başlıca göstergeleri olduğunu…
* Moşe’nin kayınpederi Yitro’nun 7 ismi olduğunu. Bunlardan birinin ‘ekleme, arttırma’ anlamındaki Yeter olduğunu. Bu adın, hem onun isminin yabancı milletten biri olmasına rağmen, Tanrı’nın mucizelerini duyunca hemen Bene Yisrael’e katıldığı için Tora’ya eklendiğini, hem de bu davranışlardan dolayı ismine bir ‘vav’ harfi eklenerek Yitro olarak çağrılmaya hak kazandığını. ‘Vav’ harfinin gematriasının 6 olduğunu. Bu şekilde isminin değerinin arttığını ve diğer 6 ismini de bünyesinde topladığını ifade ettiğini. İsmine eklenen bu vav harfinin, zamanında Avraam’a mezarlık arazisi satmak için uyanıklık yapan Efron’un isminden eksilen vav harfi olduğunu.
* Teşa BeAv’da yemek yiyenin, Tora’dan bir yasak olan, bir hayvanın ‘Gid Anşe/ siyatik siniri’ni yemiş gibi sayıldığını. Bunun sebebinin, senenin 365 gününe karşı gelen 365 melek bulunması, bu paralelde vücutta 365 sinir olması ve 365 yapma şeklinde emir bulunmasıyla bağlantılı olduğunu. 9 Av(Teşa BeAv) gününe karşı gelen meleğin Samael olduğunu. Gid Anşe/ siyatik sinirinin gematriasının 365 olduğunu. Samael’in diğer adının HaSatan olup, bunun gematriasının da ismin kendisiyle beraber 365 ettiğini.
* Tora’nın son peraşasında Moşe’nin 11 kabileye verdiği berahalarına karşılık gelen, Teilim’de ard arda 11 mezmur olduğunu (Teilim 90-100 arası). Bu mezmurları yazanın da aslında Moşe olduğunu. David Ameleh’in bunları derleyerek Teilim’e kattığını. Berahalarda Moşe'nin Şimon’a doğrudan yer vermediği gibi, bu mezmurlarda da Şimon’a karşılık gelen bir mezmur bulunmadığını.
*Bu Tora yazıları sevgili babam Mordehay Marko ben Roşa’nın ruhunun yükselmesi içindir. Sorularınız ve görüşleriniz için adresim [email protected]