Tenis temiz mi?

Mete YAYLALI Spor
19 Şubat 2025 Çarşamba

İsviçreli tenisçi Stanislas Wawrinka 15 Şubat tarihinde X hesabından sekiz kelimelik bir paylaşım yaptı ve şunu dedi:

I don’t believe in a clean sport anymore.

Türkçesi “Artık temiz spora inanmıyorum…”

 

Üç defa Grand Slam şampiyonu olmuş dünyanın 3 numaralı ve efendiliği ile tanınan, hatta lakabı da ‘Stan The Man’ (bizdeki kullanımıyla Adamsın Stan) olan İsviçreli neden bu yorumu yapmış?

Çünkü aynı gün Dünya Antidoping Ajansı WADA’nın doping testi pozitif çıkan İtalyan dünya 1 numara Jannik Sinner ile üç aylık bir ceza konusunda ‘anlaşma’ yaptığı haberi geliyordu. Yani WADA Jannik Sinner ile pazarlığa oturuyor, al takke ver külah herhalde on iki aydan kapı açıp üç aya fit oluyorlardı. Sinner’in burada ikna edilmesi de önemli tabii yoksa çocuk neden ceza alsın durduk yerde? Halı pazarlığı yapmışlar yani… Cezasını da 9 Şubat - 4 Mayıs tarihleri arasında çekmesi konusunda anlaşmışlar.

Neden bu tarihler? Çünkü Avustralya Açık ile Roland Garros arasında kaçıracağı bir turnuva yok, kaybedeceği puan da klasmandaki durumunu etkilemiyor. Ayrıca kendi evindeki ATP 1000 Roma ilginç bir şekilde cezasının bitmesinden üç gün sonra başlıyor! Böylece geçen yıl şampiyon olduğu ATP 1000 Miami puanlarını telafi edebilir. Zaten Roland Garros 25 Mayıs’ta başlıyor hiçbir sorun yok.

Peki ne olmuştu?

Aslında 2024 yılında iki şey olmuştu. İkisi de doping vakasıydı. Birinde kadın tenisinin 1 numarası Polonyalı Iga Swiatek vardı, diğerinde de erkek tenisinin 1 numarası İtalyan Jannik Sinner!

Kısaca hatırlayalım ki Wawrinka ne demek istiyor iyi anlaşılsın.

6 Mart 2024 tarihinde başlayan ATP 1000 Indian Wells sırasında, 10 Mart tarihinde ve 18 Mart’ta da Alcaraz’a yarı finalde mağlup olduktan sonra yapılan iki idrar testinde de yasaklı Clostebol maddesi pozitif çıkıyor. Bu madde sentetik bir anabolik-andrejonik steroid yani bir hormon. Yüksek dozlarda kas yapıcı özelliği olduğu belirtiliyor fakat Sinner’deki doz iki testte de çok düşük, 1 gramın milyarda birinden daha az fakat test yöntemlerinin yakalayabileceği miktarda yani ihmal edilebilir bir seviyede değil demek ki...

Bahsedilen Clostebol, ABD’de kontrollu satılan, dermatolojik ve oftalmolojik tedavilerde kullanılan ilaçların etken maddesi. Fakat bu hormonun pozitif çıktığı bir basketbol oyuncusu 80 maç ceza alıyordu; yani yasaklı madde.

Sinner bu duruma nasıl bir açıklama getirdi? İfadesine göre fizyoterapistinin elinde bir yara var, eczaneden de tedavi için Trofedermin adlı bir krem alıyor. İlaç serbest satılıyor ve içinde bu clostebol var! Fizyoterapist kremi dokuz gün kullanıyor ve ilaçlı eliyle, eldiven kullanmadan kendisine masaj yapınca hoop clostebol deriden vücuda giriyor ve idrar örneğinde çıkıyor.

WADA bu palavrayı yemiyor tabii ve sizi şöyle kenara alalım da durumu inceleyelim diyor... Bu sırada tarih 4 Nisan 2024.

Bu olaylar olurken Sinner de arada 20 Mart’ta başlayan ATP 1000 Miami Open kazanıyor ancak hemen ardından da cezayı yiyor.

Fakat bu cezanın başlangıcından dört gün sonra yani 8 Nisan’da başlayacak ATP 1000 Monte-Carlo Masters oynaması lazım. Sinner’in avukatları hemen ITIA’ya itiraz ediyor ve jet hızıyla cezayı kaldırıyorlar. Çocukcağız da gönül rahatlığıyla spora hizmet etmeye devam ediyor. Ağustos ayında bağımsız bir mahkeme “Bu kadarcık Clostebol kadı kızında da olur” diyerek Sinner’in cezasını kaldırıyor. Sinner de hemen fizyoterapistini falan işten çıkarıyor.

WADA bu işe bozuluyor ve davayı temyize götürüyor. WADA diyor ki “Bu kadarcık bulaşma zaten oyuncunun performansına etki edecek durumda değil ama bizim karizma da çizilmesin verelim bu gence ufak bir ceza.”

İşte Aralık 2024’te başlayan pazarlıklar ancak sonuçlanıyor çünkü Sinner’in AO oynayıp şampiyon olması lazım. Öyle de oluyor zaten ve iki taraf da boş bir zaman aralığında cezada anlaşıyorlar.

40 yaşına gelmiş emeklilik için gün sayan Stan ‘The Man’ Wawrinka da kalkmış “tenis kirlendi artık” diyor. Sana ne kardeşim, değil mi?

 

Swiatek olayı

İga Swiatek olayı da başka bir hikaye... USO’24 öncesi son hazırlık turnuvası olan WTA1000 Cincinnati Open sırasında ve sonrasında yapılan testlerde yasaklı madde Trimetazidine pozitif çıkıyor. Bu madde ABD’de FDA tarafından onaylanmadığı için kullanımı da yasak zaten. Hayırdır Igacım diyorlar. Iga da yarı finalde Sabalenka’ya yenilmiş, morali de bozuk… Diyor ki “Ben araştırdım, bizim memlekette üretilen Melatonin haplarında bu madde bulunuyormuş oradan kapmışım. Jet-lag olduğum için uykumu düzene sokmak için memleketten getirdim.” Bu arada Trimetazidine kalp hastalarının tedavisinde kullanılan anti-anjinal ilaçların etken maddesi. Bu arada Swiatek gidip paşa paşa US Open oynuyor ama çeyrek finalde kalıyor. Turnuva ertesi ITIA bu kızcağıza “Şöyle kenarda dur da bakalım neymiş” diyor ama dört gün sonra aynı Sinner gibi Swiatek’in de avukatları devreye girip cezayı kaldırıyor. ITIA da bu arada diyor ki “Oyuncu Polonya’da bize göre yasaklı bir maddenin bulaştığı zararsız bir ilaç kullanmış fakat aynı ilaç başka bir ülkede yasaklı değil ve oyuncu bunu bilemez. Bir kabahat var ama ölçeğe vurduğunda en altlarda bir yerlerdedir.”

Ekim ayının başlarında tedbir tamamen kaldırılıyor ama Iga da diyor ki “neyse cezamı çekeyim neticede benim dikkatli olmam gerekirdi” ve ekliyor “şimdi kasım ayının ilk haftası Riyad’da WTA Finalleri var, gitmezsem olmaz, onu oynayıp geleyim.” Elbette hemen bu makul teklif kabul ediliyor ve Swiatek de cezasını bu turnuva sonrası çekip 4 Aralık’ta özgürlüğüne kavuşuyor.

20 Ocak 2025 tarihinde Swiatek Avustralya Açık çeyrek finaline yükseldiği gün WADA açıklama yapıp karara itiraz etmeyeceklerini açıklıyor ve dava kapanıyor.

Elbette işin teknik tarafına ve WADA protokollarına hakim değilim. Adı geçen maddelerin testlerde çıkan miktarı sporcunun gerçekten bilerek ve isteyerek kullandığını mı gösteriyor yoksa bir yerden bulaşmış da oyuncu gerçekten suçsuz mu bilmiyorum.

Fakat her iki vakada da sanki bir ayrıcalık yapılıyor gibi geldi bana.

Öncelikle oyuncu anında itiraz ediyor ve ceza kaldırılıyor, turnuvalara devam ediyor, günün sonunda oturup pazarlık ediyorlar ve sporcu için en uygun zaman aralığında cezasını çekiyor. Zaten o dönem boş, turnuvası yok ve antreman yapıyor. Bildiğim kadarıyla ceza aldığı süre içinde herhangi bir tesiste antreman da yapamıyor olması lazım ama hepimiz de biliyoruz ki bu kural asla işlemiyor. Doping cezası alan sporcu gözlerden uzak aynı tempo antremanlara devam ediyor. Hatta cezası bittiğinin ertesi gün çok daha yüksek performansla turnuvaları oynuyor. Örneklerini herkes biliyor.

İki sporcunun da ama özellikle Sinner vakasında çokça konuşulan konu da tenisin uluslararası otoritesinde tamamen siyaset etkili oluyor. Mesela ATP başkanı İtalyan, CEO’su da İtalyan. Jannik Sinner çok başarılı bir sporcu hiç lafımız olamaz, Iga Swiatek de öyle. Fakat yine de bu iki zirve sporcunun Simona Halep benzeri bir cezayla karşı karşıya kalıp vitrinden çekilmelerini kimse istemiyordur sanırım.

Geçmişte benzer doping iddiaları Serena Williams ve Nadal için de vardı... Bazı tenisçilerin sakatlıkları uzun sürebiliyor ve bir-iki ay turnuva oynayamıyorlar. Acaba burada da bir pazarlık mı dönüyordu?

Sonuç olarak Sinner ve Swiatek olayları gösteriyor ki işin içinde büyük sponsorlar ve büyük paralar olunca büyük oyunculara WADA falan dişini geçiremiyor.

Belki de WADA ya da ITIA gibi eşit şartlarda spor yapılmasını gözeten kurumların protokollarının gözden geçirilmesi gerekiyordur!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün