Tevrat'ın Arapça çevirisini yapan ilk kişi SAADİA GAON

Saadia Gaon, 882-942 yılları arasında Müslüman yönetimi altında Babil´de yaşadı. Çalışmaları hakkında bildiklerimizin çoğu Kahire Geniza´sında bulunan mektuplardan ve materyallerden geliyor.

Sara YANAROCAK Kavram
19 Şubat 2025 Çarşamba

Saadia Gaon, görünüşe göre dünya Yahudiliğinin, Babil’in dini liderini, İsrail’inkinden daha yetkili olarak gördüğünü kanıtlamada başarılı olan tek geonimlerden biriydi. Babil ve Filistin arasında nesiller boyunca gerginlik vardı ve Babil açıkça Talmud bilginliği nedeniyle üstünlük kazanıyordu.

Filistin Yahudi Cemaati'nin gaonu olan Aaron Ben Meir, 921 yılında hem Pesah Bayramı'nın hem de Roş Aşana'nın tarihini değiştiren üç yıllık bir Yahudi Takvimini tanıtarak bu otoritenin bir kısmını geri almaya çalıştı. Bu Saadia’nın, otoritesine gerçek bir meydan okumaydı.

Saadia, Ben Meir’in son 400 yıldır çok iyi işleyen takvimi ve zaten işi olmayan şeyleri değiştirmemesini isteyen medeni bir mektup yazdı. Otoritesinin tehdit edildiğini hisseden Ben Meir, değişikliği daha güçlü bir dilde tekrarladı: Tüm gerçek Yahudiler, salı günü değil, MS 921'de pazar günü Pesah Bayramını kutlayacaktı. Her zaman kavga etmeye hazır olan Saadia, onu yerden yere vurdu. Mektuplar Sura ile Yahudi dünyasının arasında uçuştu, her biri daha ateşli, daha öfkeliydi. Pesah Bayramı yaklaşırken gerginlik kelimenin tam anlamıyla tüm dünyada arttı.

Ben Meir'in yeni takviminin ilk yılının pazar günü, Filistin’deki birçok Yahudi ve Babil dışındaki bazı Yahudiler Pesah Bayramını kutladı. Babil Yahudileri ise salı günü, Pesah sederini düzenledi. Ardından Filistin'deki bazı Yahudiler de dâhil olmak üzere, Yahudi dünyasının çoğu, onların yolunu izledi. O Roş Aşana'da, Yahudi dünyasının büyük çoğunluğu Babil takvimini kabul etti.

Ben Meir yenildi

Aaron Ben Meir yenildiğini anlamıştı ve takvimini geri çekti. Bu Babil Gaonluğu'nun dünya otoritesinin en yüksek mertebesi olduğunu işaret ediyordu.

Saadia'nın yaşamı boyunca, Babil’in Yahudi aydınları Arapça konuşuyordu ve Arap kültürüne kolayca kabul ediliyorlardı. Arap dünyasını çok çekici buluyorlardı. Saadia'nın görevi üst sınıf Yahudilerini, Yahudi olarak tutmaktı. Bu kolay bir iş değildi.

Bugünkü Amerika'yı düşünün. Yahudiler Amerikan batı kültürüne göre giyinir, konuşur ve düşünür. Bir kısım Yahudi geleneğini bilirler ama çok fazla değil. Öncelikli odakları Amerikan meseleleridir. Onuncu yüzyılda Babil, Kuzey Afrika ve İspanya'daki zengin Yahudiler de benzer bir durumdaydı. İskenderiye Yahudileri gibi, yeniden keşfedilen Yunan filozoflarına ilgi duyuyorlardı ve birçoğu Yahudi uygulamalarını reddetmeyi düşünüyorlardı.

Saadia bu kültürel krizle doğrudan yüzleşti ve kazandı. İslam kültürünün en önemli noktaları, Arapçanın güzel bir şekilde kullanılması ve Yunan filozoflarına olan düşkünlüğüydü. Saadia muhteşem akıcı Arapçayla ‘İnançlar ve Görüşler Kitabı’ adlı felsefi bir eser yazdı. Bu eserde, Yahudiliğin rasyonel temellerini savundu ve mantıksal olarak her rasyonel Yahudi’nin Tevrat’a, Aristoteles ve Platon kadar inanabileceğini gösterdi. Yahudilik, mantıksal olarak her akılcı Yahudi’nin Tevrat’a, Aristoteles ve Platon kadar inanabileceğini göstermiştir.

Saadia’nın çabaları

Saadia hem kabul görmüş felsefi metodolojiyi hem de Müslüman kültürün saygı duyduğu dili uygulayarak, yarı asimile olmuş birçok Yahudi'nin yeniden Tevrat ve Alaha’ya odaklanmasını sağlamayı başardı. Ancak bu Babil geleneğinde radikal bir değişiklikti. Daha önce, Gaon çalışmalarını Talmud ve Alaha öğretileriyle sınırlamıştı. Saadia’nın felsefe kitabı epeyce bir karışıklığa yol açtı.

Gaon Sidur

Saadia burada durmadı, kutsal dinin nasıl çalıştığını açıklayan ilk İbranice dilbilgisi kitabını yazdı. Tevrat'ın Arapça çevirisini yapan ilk kişiydi. Ayrıca yorumlar, açıklamalar ve dil bilgisi notları da ekledi. Çevirisi, Arap topraklarındaki Yahudiler için yetkili Tevrat olmaya devam ediyor. Kutsal dilin nasıl çalıştığını açıklayan, İbranice dil bilgisi kitabı, İbranice yazan şairler için İbranice sözlük ve kafiyeler derlemesi sağladı. Saadia böylece Babil akademilerine, Müslüman dünyasında yaşayan Yahudilere Yahudi geleneğine dair yeni ve zengin bir anlayış getirdi. Felsefi çalışmaları gelecekteki Yahudi düşünürler için yolu açtı ve Tevrat'a yaklaşımı bir yüzyıl boyunca Yahudileri etkiledi.

En önemli başarısı Karaitlerle hesaplaşması oldu

Karaitlerin doktrinine saldıran makaleler, mektuplar ve yanıtlar yayınladı ve hatta onların Yahudi olmadıklarını ilan etti. Başlıca hedeflerinden biri Aaron Ben Asher’di. Saldırısının öfkesi Karaitleri şok etmiş olmalıydı. Kendi mektupları ve saldırılarıyla karşılık verdiler, ancak Arapçaları Saadia kadar iyi değildi ve savunmaları daha az ikna ediciydi. Saadia Karait felsefesine karşı, hahamlık otoritesini başarıyla savundu.

Babil'de yaşayan cemaat ileri gelenlerinden birisi, David Ben Zakkai idi (Yohanan Ben Zakkai ile akrabalığı yok). David Ben Zakkai, mahkemeye gelen bazı (görünüşte hile) arazi anlaşmalarına karışmıştı. Cemaatin başı olarak davayı Saadia'nın yargılaması gerekiyordu. Kararının meşru ve önyargısız görünmesi için Gaon ve meslektaşının imzaları istendi. Saadia bir şeylerin doğru olmadığından şüphelendi ve yasal gerekçelerle imzalamayı reddetti. David Ben Zakkai öfkeliydi. Öfkeli mektuplar yazdı, Saadia'nın pozisyonunun kendisinden alınmasıyla tehdit etti. Hatta Saadia'nın görevine başka bir âlimi atayacak kadar ileri gitti.

Saadia, inanılmaz derecede küstahça bir hareketle yeni bir sürgün liderinden bahsetmeye başladı. Tartışma haberi Halife’nin kulağına gitti. Cemaatinde bölünmeler görmek istemeyen Halife, durumu kendisi ele aldı. Saadia'ya sürgün liderinin göreve geçiş hakkı olduğunu bildirdi. Saadia sessizce itaat etti ve görevinden alındı.

 Ancak Yahudi dünyasında Talmud ve Alaha konusunda otorite olarak kabul edilmişti ve hukuki soruları cevaplamaya devam etti.

---

- ‘Gaon’un, İbranice sözcük anlamı, doruk veya yüksek rütbe demektir. 6. ile 17. yüzyıllarda Ortadoğu'daki Talmud okullarının başındakilere verilen unvandır.

- Karaim Yahudileri: Kaynak olarak Tevrat'ı kabul etmekle birlikte sözel gelenek ve kuralların bir derlemesini oluşturan Talmud'un otoritesini tanımayan bir Yahudi mezhebidir. Sözlü Yahudi inançlarını kabul etmemelerinden dolayı, kendilerine ait sinagogları, kasapları ve mezarlıkları bulunmaktadır. Tek kaynaklarının Tevrat olması sebebiyle bazı dini bayramları farklı şekillerde kutladıklarından ve bir takım dini gelenek ve göreneklerine uymadıklarını özellikle belirtmelerinden dolayı, diğer Yahudiler tarafından ayrı bir mezhep olarak görülmektedir.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün