Bu yazıyı Londra’dan yazıyorum. Ne yazık ki Lizi’nin hayata gözlerini yumduğu yerden... Lizi dünyaya veda ederken, benim aynı şehirde olmam sadece bir tesadüf.
40 yılı aşkın bir tanışıklığımız ve dostluğumuz, en az 10-15 yıllık bir ortak çalışmamız oldu Şalom’da.
Geçmişi benden bile eskiydi. 1986 yılında, o günün yönetim ve yazı kadrosunun gazeteden ayrılması üzerine, gazeteyi sürdüren birkaç kişi arasında Lizi de vardı. Çalışkanlığı ve azmiyle Şalom’un en parlak elemanları arasında yer aldı. İlk kitabını Şalom, Atiye Sokak’a taşınmadan hemen önce yayınlamıştı.
Yıllarca haftalık yayın toplantılarının ardından beraber Anadolu yakasına geçerdik. O dönemde her toplantıya katılan ve karşı yakada oturan sadece ikimiz vardık.
Atiye Sokak’a geçildikten sonra da Şalom’a yazı yazmayı sürdüren Lizi daha sonraki yıllarda kitap çalışmalarına ağırlık vererek Şalom’dan ayrıldı.
Bir aile büyüğü Jak Samanon’u konu alan ‘Kimsin Sen Jak Samanon?’ okurlar tarafından büyük beğeni topladı. Kitap konularını belirledikten sonra genelde benim de fikrimi alır, o konuyla ilgili bilgim olup olmadığını da sorardı.
Son altı aydır ciddi bir rahatsızlığı olduğunu bilmiyordum. Bu nedenle vefat haberi şok etkisi yaptı. Rahatsız olduğu dönemde de yazın hayatını sürdürdü ve son eserini yayınlandı.
Sevgili Lizi! Gerçekten erken bir ayrılış oldu. Üzüntüm çok büyük. Mekanının cennet olmasını ve yolunun aydınlanmasını diliyorum. Eşine ve çocuklarına baş sağlığı dileklerimi iletiyorum.