•Trump-Netanyahu görüşmesinin dolaylı bir etkisi de Netanyahu´ya ve onun sağ ortaklarına bir alternatif olarak çıkması beklenen Naftali Bennett´in olası planlarının suya düştüğü söylenebilir. Halihazırda Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir´in de heyecanla Trump´ın planını sahiplenmeleri Gazze´nin ötesinde Batı Şeria´da beklenen “ilhak” planlarına yönelik bir erken sahiplenme olarak görülebilir. İsrail iç siyasetindeki karmaşa yapısal bir sorundan kaynaklanıyor. Seçim barajı oldukça düşük ve kamusal yüzü olan her siyasi karakter bir ivme oluşturabiliyor. Küçük partilerin hükümet kurmadaki belirleyici rolü marjinal taleplerin ulusal siyasette hızlıca artiküle olmasına imkan tanıyor. Bu sebeple Gazze ve Batı Şeria´da yaşanan ve yaşanacak her gelişme marjda kalan partiler için bir fırsat penceresi oluşturuyor. Trump´ın başkanlığının da bu döngüyü gittikçe büyüten bir çarpan etkisi oluşturduğunu söylemek mümkün. GÖKHAN ÇINKARA – www.setav.org/odak
İsrailli barış aktivisti gazeteci Oded Lifshitz’in 84 yaşında Gazze’deki esareti sırasında hayatını kaybettiği açıklandı.
Bir buçuk yıldan fazla süredir Gazze’de esir olarak tutulan Liftshitz, perşembe günü (dün) Hamas’ın esir takası anlaşması kapsamında İsrail’e teslim ettiği dört rehine arasında bulunuyordu.
Yaşamı boyunca barış yanlısı bir gazeteci olan Lifshitz, Filistinlilerin hak mücadelesine verdiği katkılarla da biliniyordu.
Lifshitz, Filistinlilerin İsrail hastanelerinde tedavi olabilmeleri için Erez sınırını geçmelerine yardımcı olan İyileşmeye Doğru (Road to Recovery) adlı bir organizasyonun parçasıydı. Filistinlilerin hakları için yürüttüğü kampanya sırasında o zamanlar Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) başkanı olan Yaser Arafat ile tanıştı.
İsrailli esirlerin ailelerinin kurduğu Rehine Aile Forumu, Lifshitz için “Hayatını başkalarına yardım etmeye adamıştı. Torunları ona bilgeliği ve sevgisi için ’Süper Dede' derdi" şeklinde konuştu.
Emekli olmadan önce yıllarca günlük gazete Al HaMishmar'da çalışan Lifshitz, İsrail'deki Bedevi kesimi hakkında kapsamlı haberler yapıyordu.
AP'nin haberine göre Lifshitz, İsrail Yüksek Mahkemesine götürdüğü bir dava sonucunda İsrail'in, işgal ettiği Filistinli Bedevi topraklarının bir kısmını iade etmesini sağlamıştı.
https://bianet.org/haber/barisa-adanmis-bir-hayat-oded-lifshitz-304765
Trump-Netanyahu görüşmesinin dolaylı bir etkisi de Netanyahu’ya ve onun sağ ortaklarına bir alternatif olarak çıkması beklenen Naftali Bennett’in olası planlarının suya düştüğü söylenebilir. Halihazırda Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir’in de heyecanla Trump’ın planını sahiplenmeleri Gazze’nin ötesinde Batı Şeria’da beklenen “ilhak” planlarına yönelik bir erken sahiplenme olarak görülebilir. İsrail iç siyasetindeki karmaşa yapısal bir sorundan kaynaklanıyor. Seçim barajı oldukça düşük ve kamusal yüzü olan her siyasi karakter bir ivme oluşturabiliyor. Küçük partilerin hükümet kurmadaki belirleyici rolü marjinal taleplerin ulusal siyasette hızlıca artiküle olmasına imkan tanıyor. Bu sebeple Gazze ve Batı Şeria’da yaşanan ve yaşanacak her gelişme marjda kalan partiler için bir fırsat penceresi oluşturuyor. Trump’ın başkanlığının da bu döngüyü gittikçe büyüten bir çarpan etkisi oluşturduğunu söylemek mümkün.
Sürecin bir diğer boyutu ise bölgesel siyasetin temel dinamiklerinin belirleyiciliğidir. İsrail’in ve ABD’nin politika setlerinin bölgesel denklemde nasıl ilerletileceği büyük bir soru işaretidir. Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi bir dizi ülke Trump’ın Gazze’ye dönük planlarına yönelik sert çıkışlar yaptılar ve alternatif planı sunacaklarını belirttiler. Arap Baharı sonrası bölgede yeni bir toplumsal hareketliliğin imkanına dair aktörlerin hassas olduğu açıktır. Filistin konusu ise genel Arap toplumu için hassas bir konu ve hükümetlerinin bu konuda pozisyon almaları monarklar ve toplumları arasındaki “sözleşme”nin bir gerekliliğidir. Bölgesel liderlik ise yönlendirilmiş bir siyasetin arkasında hizalanmak istenmiyor. Bu sebeple Gazze’de kendi siyasetleriyle uyumlu ve entegre bir liderlik inşasına önem veriyorlar. Fakat bunun kısa vadede hayata gerçekleşmesi zor görünüyor. Filistin siyaseti ise Hamas ve Fetih ayrışmasının ötesinde kendisine yeni bir ulusal rota arama ısrarındadır.
Bu girişimler doğrultusunda bölgesel düzlemde verimli bir döneme rast gelindiği söylenebilir. Ülkeler arasında bloklaşmanın asgari düzeyde olduğu ve çatışma durumunun kontrol altına alındığı görülüyor. Bu dinamiğin ötesinde İran’ın Suriye ve Lübnan’da tavize açık pozisyonu bölgesel yeni normları inşa etmek için konjonktürün açıklığını gösteriyor. Fakat ABD ve İsrail’in alacağı revizyonist pozisyonlar beklenmedik yeni kamplaşmalara imkan tanıyabilir.
Türkiye ise küresel ve bölgesel denklemlerde birçok gelişmeyi hem kendi ulusal güvenliğini genişletme hem de uzun erimli jeopolitik nüfuz alanlarını derinleştirme perspektifinde şekillendirebilir. Trump döneminde söylemler ve eylemler arasında senkronizasyonun ölçümü Türkiye’deki karar alıcılar için temel politika parametrelerinden birisi olabilir. Sonuç olarak genel stratejik hedefleri göz önüne alındığında sürecin Türkiye lehine ilerlediği söylenebilir. Yapısal gerçekliklerin (demografik dönüşüm ve ideolojik konsolidasyon) bölgede önemli olduğu görülse de konjonktürün yönetiminin bu belirsizlik anlarında çok kritik olduğu vurgulanmalıdır.
https://www.setav.org/odak/bolgesel-norm-insasi-ve-yeni-revizyonizm-arasinda-trumpin-gazze-plani
Ebu el-Ayş 2009’daki bu katliamdan sonra Kanada’da bir akademik kadroya başvurdu ve çocuklarını da yanına alıp terk etmek zorunda kaldı vatanını. Katliamdan geriye kalan beş çocuğuyla bugün Toronto’da yaşıyor. Ama o kendi kabuğuna çekilmedi, çalışmalarıyla artık uluslararası bir insan hakları aktivistine dönüştü, hatta bu mücadelesiyle Nobel Barış Ödülü’ne aday da gösterildi Avrupa Parlamentosu tarafından. Bugün hak mücadelesini sürdürüyor Ebu el-Ayş, İsrail mahkemeleri nezdinde kızlarının öldürüldüğü katliamın sorumlularını arıyor hala, bir yandan da Filistin davasını anlatıyor her fırsatta, geçtiğimiz sene Gazze konulu bir programa katılmak üzere İstanbul’a da gelmişti hatta.
Yanyana ve barış içinde yaşamanın mümkün olduğunu savunuyor Ebu el-Ayş, ilk baskısı 2010’da çıkan “Nefret Etmeyeceğim” başlıklı otobiyografisinde, duvarlar inşa etmek yerine köprüler inşa etmenin gerekli olduğunu, öfkenin haklı sebepleri olduğunu ama nefretin nefret doğurduğunu, şiddetin sadece daha büyük bir şiddeti davet ettiğini savunuyor. İki halkın yanyana ve aynı çatının altında yaşamasının 2023-24 Gazze Savaşı’nın ardından hala mümkün olup olmadığını bilmiyorum. Ama Filistinliler (hatta Gazzeliler) içinde de bu şekilde düşünen insanlar hala var ve iki halk için bir birlikte yaşam veya iki devletli çözüm mümkün olabilecekse, Ebu el-Ayş gibi insanlara büyük ihtiyaç var.
https://www.yeniarayis.com/yazi/bir-gazzeli-hekimin-otobiyografisi-nefret-etmeyecegim-10465
Bu arada İsrail ile işbirliği içinde faaliyet gösteren Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği baskın olayını "komplo" olarak niteliyor.
Kendisiyle görüşen kimi Arap siyasetçilerin aktardığına göre Abbas, "Bazı Filistin direniş örgütleri ve bilhassa İran yanlısı olanlar, kendisinin hazırlamış olduğu bağımsız Filistin devletinin kurulması projesini boşa çıkarmışlar!" diyor.
Bu suçlamayı destekleyen açıklamalar aralarında Hüseyin Şeyh ve Ruhi Fettuh gibi şahsiyetlerin bulunduğu Filistin yönetiminin ileri gelenlerince de dillendirilmektedir.
İsrail hükümetinin Filistin soykırımı herkesten çok bizi ilgilendirmeli; çünkü tarih açısından bir göz kırpması kadar kısa bir süre önce Filistin bizim toprağımız ve bizim meselemizdi. Baron Rothschild ve ilk siyonist kongreyi toplayan Theodor Herzl, Sultan Abdülhamid’i ziyaret ederek, Filistin’de bir Yahudi yerleşimi yaratabilmek için onu ikna etmeye çalışmışlardı. Sultan’ın onlara Kuzey Irak’ı teklif etmesine rağmen ‘vadedilmiş toprak’ imalinden vazgeçmemişlerdi.
"Gelecek 50 yılda size şu an teklif ettiğimi teklif eden başka bir İsrail lideri bulamayacaksınız."
"İmzalayın! İmzalayın ve tarihi değiştirelim!"
2008 yılıydı ve İsrail Başbakanı Ehud Olmert Orta Doğu'ya barış getirebileceğine inandığı bir anlaşmayı kabul etmesi için Filistin liderini yokluyordu.
İki devletli çözümdü. Bugün imkansız görünen bir çözüm.
https://www.bbc.com/turkce/articles/cz61l1qwq12o
Abramovych, “Almanların Yahudiler hakkındaki algısının çoğu zaman gerçekle pek ilgisi yok. Günümüzde Yahudiler çok daha muhafazakâr ve Almanların ortalamasından çok daha sağda yer alıyorlar,” iddiasında bulundu.
Bu değişim AfD’nin Yahudi grubunun kurucularından ve eski üyelerinden Wolfgang Fuhl tarafından da savunuluyor.
Fuhl, “Bir zamanlar olduğu şekliyle Alman Yahudiliği artık neredeyse hiç yok ve bu yeni topluluklar tarafından şekillendiriliyor. Bu dönüşüm önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Bu değişimin yakında Almanya’daki Yahudilerin Merkez Konseyi’nin yapısına da yansıdığını göreceksiniz,” dedi.
Alman sağı uzun zamandır ülkeyi “savaş suçluluğunu” bir kenara bırakmaya çağırıyor ve AfD üyeleri arasında Yahudilerin bulunması, Almanya’nın geçmişiyle hesaplaşma şeklindeki bir değişimi meşrulaştırmak için kullanılabilir.
Abramovych’in kendisi de böyle bir değişimi destekliyor ve Alman toplumunun Holokost yerine “tarihlerinin diğer bölümleriyle daha fazla ilgilenmesini” istediğini söylüyor ve “Bugünkü anma kültürü Yahudiler için hiçbir şey ifade etmiyor,” diyor.
Özaydınlık, Edirne’deki Yahudilerin kentten boşu boşuna gitmediklerini söylerken; “Bu insanlar buradan boşu boşuna gitmediler. Üstelik olan bitenler çok hazmedilebilir şeyler de değil. Düşündüğünüz zaman çok acı olaylar. Bütün siyasi görüşlerden azade olarak söylüyorum; Hüseyin Nihal Atsız, o dönem Edirne Erkek Öğretmen Lisesi’nde öğretmen. ‘Orhun’ diye bir dergi çıkarıyor. Orada Yahudi aleyhtarı, Hitler’i bile gölgede bırakacak şeyler yazan bir öğretmen. Edirne’de önce gençleri örgütlüyor. Gençler, Yahudi ticarethanelerinin önünde ‘Bunlardan alışveriş yapmayın’ kampanyasına başlıyorlar. ‘Türkçe konuş vatandaş’ şeklinde kampanyalar var. Bunlara dahil olarak o günkü yerel gazeteleri görüyoruz. O dönemdeki Edirne gazetelerinin hepsini taradım. İnanılmaz şeyler yaşanmış. Edirne’ye şu anda hiç konduramayacağımız şeyler var. Yüzlerce insan, köylerden bindirilmiş kıtalar halinde gelip Kaleiçi’nde Yahudi evlerini basmış, eşyalara el koymuş. Bunu da, ‘Siz nasıl olsa gideceksiniz. Eşyanın parasını vereyim’ şeklinde göstermeye çalışıp, değeri 50 kuruş olan bir dikiş makinesini 5 kuruşa satın almış gibi göstererek evleri soymuşlar. 1 hafta kadar sürmüş” sözlerine yer verdi.
https://www.batiekspres.com/edirne/d-anderne-sari-veda-nin-filmi-cekilebilir-96019
Suriye ve İsrail arasında bir şekilde diplomatik ilişkileri başlatmak istiyor Trump ekibi.
Ben bu yeni sürece Trump Accords diyorum.
Gazze’de yeni süreçte tablo netleşir
https://x.com/gcinkara/status/1893405341083205819
Suriyeli Amerikalı Haham Yusuf Hamra, Şam'daki Faranj sinagogunda ilk namazını kıldırdı. Sinagogda, bir zamanlar 5000 kişilik olan cemaatin otuz yıl önce ülkeyi terk etmeye başlamasının ardından geriye yalnızca yedi yaşlı Yahudi kaldığı düşünülüyor.
https://x.com/thenewregion/status/1892280491442917434
📸 ABD'deki Suriyeli Yahudi cemaatinden bir heyet Şam'a gelerek Yahudi Mahallesi'ndeki mezarlığı ve Haham Chaim Vital'in mezarını ziyaret etti.
https://x.com/metesohtaoglu/status/1891916262474682845
İsrail, 7 Ekim 2023 HAMAS baskınını sorgulamaya başladı..
Shin Bet'in yöneticisi Ronen Bar "hedefteki adam"
Önemli sırlar da açığa çıkacak..
Mesela; Shin Bet lideri Bar, Netanyahu'ya 1 Ekim'de (baskından hemen önce), Sinwar'a suikast düzenlenmesi teklifi götürmüş, Netanyahu reddetmiş.
Netanyahu'dan cevap; Hayır bu teklif olmadı, aksine Bar, HAMAS'a sivil teşvikler yapılmasını önerdi..
https://x.com/AdelinaSfishta/status/1893670122222436817
"Conference of Presidents of Major American Jewish Organizations" 50. yıl toplantısını ABD'de gerçekleştiriyor
CEO'su William Daroff'un bir sözü önemli;
"7 Ekim 2023 HAMAS saldırısı olduğunda Amerikan Yahudileri olarak yıkıldık.. Ertesi gün, bizi destekleyen arkadaşlarımızı yanımızda görmememiz, bize inanmamaları, bizi daha da derinden etkiledi.."
https://x.com/AdelinaSfishta/status/1893672409347076281
MONTEVIDEO, URUGUAY
"HEPİMİZ BİBAS'IZ" sloganıyla düzenlenen miting, Hamas tarafından öldürülen çocukları anmak, esaret altında tutulan tüm kaçırılan insanların serbest bırakılmasını istemek ve Filistin terörizmini ve işbirlikçilerini kınamak amacıyla düzenlendi 🇺🇾 🇮🇱
https://x.com/danilerer/status/1892908486779957742
Dört tabutun görüntülerinden midem bulanıyor, üçü muhtemelen katledilmiş bir annenin ve ailelerinden asla koparılmaması gereken iki bebeğinin cesetleriyle dolu. Hamas'ın aileleri kutladığı ve alay ettiği fotoğraflar hepimizi öfkeyle doldurmalı. Kurbanlarına kupa gibi davranmak iğrenç, insanlık dışı bir davranış, dünyanın görmezden gelmemesi veya gözlerini kaçırmaması gereken korkunç bir nefret gösterisi. Kurbanların anıları bir lütuf olsun ve aileleri huzur bulsun.
https://x.com/AlbertBourla/status/1892629432600560043
Arjantin, Gazze'de Filistinli teröristler tarafından esir tutulan Kfir ve Ariel Bibas'ın trajik bir şekilde öldürülmesinin ardından iki günlük ulusal yas ilan etti.
Buenos Aires Dikilitaşı, Bibas ailesinin resmini sergilerken, diğer simge yapılar turuncu renkle aydınlatılmıştır 🧡
https://x.com/JoiceGlobal/status/1892862320075792620
Yeldeğirmeni 20. yy başlarında apartman kültürünün geliştiği önemli bir Yahudi cemaati yerleşkesi idi. İkinci Meşrûtiyet yıllarında inşa edilen yapılardan Menase apartmanı o günlerden yadigar. Sonradan ismi Ankara apartmanı olarak değiştirildi
https://x.com/onderkayaistan1/status/1888215199246893202
https://sanatkritik.com/soylesi/rasel-rakella-asal-her-anlati-bir-yolculuktur/
https://www.izgazete.net/izmirin-yenilenen-ibadethanesi-modern-gorunumuyle-dikkat-cekiyor