'Aşk Bize Masal Olur'

“…Bebeğinin ağlamasını bir türlü durduramayan annesi bir gece… Bebek yine avaz avaz ağlarken, bir masal anlatmaya başlamış. O da ne? Bebeğin ağlaması bir anda durmuş. Ertesi gece bir masal, sonra bir masal daha… Minik kız masalları dinledikçe, içi umutla dolmuş. Ama bilmiyormuş ki, onlara inanmayı bıraktığı gün, bu sefer kalbi ağlamaya başlayacakmış.”

Erdoğan MİTRANİ Sanat
5 Mart 2025 Çarşamba

2383 yapım, 2019’dan bu yana, farklı ve etkileyici mekân kullanımları, çağdaş tiyatro anlayışında seyirci-oyuncu ilişkisine yeni bir boyut kazandıran tiyatro yapımlarıyla kültürel zenginliğe katkı sunmayı amaçlayan bir kuruluş. Bu sezon, Balat’ta bir kafede kapalı gişe oynanmayı sürdüren benzersiz ‘Tebdil’in ardından ikinci yapımı, Kerem Pilavcı’nın yazdığı, Gülhan Kadim’in yönettiği, proje danışmanlığını Ahmet Sami Özbudak’ın üstlendiği ‘Aşk Bize Masal Olur’. Tek kişilik oyunun dekor ve kostüm tasarımını Merve Yörük, ışık tasarımını İsmail Sağır yapmış.

Her masal anlatılmaya, her kalp kırığı hatırlanmaya değer…

Ergenliğinden kırklı yaşlarına kadar yaşadığı aşkları masallarla süsleyen Aslı, yürüdüğü bu büyülü ve çetrefilli yolda, her tökezlediğinde devam edebilmenin gücünü paylaşıyor bizimle. Çünkü masallarla büyüyen çocukların kuracağı cümleler hiç bitmez. Sonlara inanmazlar. Mutlu sonların hiç anlatılmayan sonralarını yazıp dururlar kafalarında.(…) Yaşadığı masalsı aşkların büyülü coğrafyasında belki gizemli şatolarda, büyülü çöllerde yolunu bulmaya çalışmıyor ama İstanbul’un karmaşasında, dar sokaklarında ve hep denize açılan rüzgârlı yokuşlarında kendi hikâyesini arıyor. Bu şehir, onun için bir masalın hem başlangıcı hem de hiç çözülmeyen bilmecesi…

Kerem Pilavcı’nın hem çok eğlenceli hem düşündürücü şiirsel metnini benzersiz bir doğallık ve samimiyetle Gülçin Kültür Şahin aktarıyor. Tiyatro ve sinemada hep üst düzey oyunculuğunu bildiğimiz Şahin Aslı’yı bu kez kendini de aşarak var ediyor. O kadar ki, izlerken role bu kadar sıcak ve inandırıcı yorum getirecek başka bir oyuncu olmadığını düşündüm.

Harika bir oyuncu olarak başladığı kariyerine bir süredir dört dörtlük yönetmenliği de katan Gülhan Kadim’in sahnelemesi yine çok başarılı. Oyuncusunun etkili performansı kadar, birkaç yastık ya da bir bitki gibi dekor aksesuarıyla oyunun tüm diğer karakterlerine can vermesi çok etkileyici.

‘Aşk Bize Masal Olur’, zeki, dokunaklı ve keyifli bir metnin parlak sahnelenmesi olmuş. Erdem Kaynarca, Oğulcan Arman Uslu ve İbrahim Barulay’la birlikte Gülçin Kültür Şahin, bu yılın tek kişilik performanslarının ‘kare as’ını tamamlıyor. 13 Mart Fişekhane, 15 Mart Alan Kadıköy ve sezonda İstanbul sahnelerinde. Kaçırmayın.

 

 

                         Tiyatro Boyalı Kuş

    ‘Godot’yu Beklemezken’

“Beklemek ya da beklememek, işte bütün mesele bu!”

II. Dünya Savaşı’nda yıkılıp yakılan kentlerin, toplu kıyımların, milyonlarca ölümün ardından umutlarını yitiren insanlığın düştüğü anlamsızlığı, değişen değer yargılarını, yaşamın saçmalığını aktaran absürt tiyatro akımı 1950’lerde, Fransa’da yaygınlık kazanır. Absürdü sözlük karşılığı anlamsız ya da saçma olarak değil, inancın yitirildiği, belirsizliğin hâkim olduğu absürt ve tekinsiz bir atmosferde, yaşamın saçma bir varoluş biçemiyle çarpıtılmış, yine de gerçekçi bir yansıması olarak algılamak gerekir.

Samuel Beckett’ın 1949’da Fransızca yazdığı, eylemsizliklerine yenilmiş, yalnızlaşmış, yozlaşmış, kendilerine ve topluma yabancılaşmış iki insanın, Godot adında ne olduğu bilinmeyen bir kimseyi veya varlığı beklemelerini konu alan ‘En attendand Godot / Godot’yu Beklerken’ absürt tiyatronun en önemli başyapıtlarındandır. Varoluş sancıları çeken, olasılıkla insanlığın sembolü Vladimir ve Estragon, her gün yinelenen ritüelde Godot’yu beklerken, sürekli birbirleriyle iletişim kurmaya çalışırlar. Belki de çaresiz durumlarının aydınlığa çıkma, rahata kavuşma umudu olan Godot bir türlü gelmez; bellekler de işlevini yerine getiremeyince gerçeklikten uzaklaşma başlar…

‘Godot’yu Beklerken’ absürt tiyatronun en önemli yapıtlarından biri olarak 70 yılı aşkın süreyle taptaze kalmış günümüze dek sahnelenmeyi sürdürmüş, bu arada özgün metinden yola çıkan birçok yeni ve farklı oyunun da esin kaynağı olmuştur. Son olarak Tiyatro Boyalı Kuş yapımı, Jale Karabekir’in yazdığı ve yönettiği, dramaturgisini Zeynep Özlem Havuzlu ile Emre Erdem’in üstlendiği ‘Godot’yu Beklemezken’ adıyla karşımızda. Önemli bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor. Bu Cahit Atay’ın Beckett’ın metnini farklı bir bakış açısıyla ele aldığı aynı adlı yapıt değil, farklı ve özgün yepyeni bir yorum.

Işıklar söner sönmez alışılmadık kostümleriyle oyun alanına giren kadınla erkek, (Pelin Oruç ve Murat Avni Yürekli) izleyiciye farklı bir paralel evrene girmiş olduklarını hissettirirler. Bunlar sahne sahne dolaşan iki oyuncudur ve seyircilere Godot’yu beklemezken yaşanmakta oldukları sıra dışı bir oyun oynayacaklardır. Bu en azından bizimki kadar absürt paralel evrende, çantalarından çıkardıkları sayısız aksesuarı müthiş bir yaratıcılıkla kullanarak, hem Beckett’in ortaya koyduğu varoluşsal sorunlara ciddiyetle eğilen, hem de günümüz dünyasına yeni sorular ortaya koyan hikâyeler anlatırlar.

Jale Karabekir, Godot’yu Beklerken’in kadın oyuncularla oynanmasını yasaklayan, bunu mirasçılarına da vasiyet bırakan Beckett’le tatlı tatlı dalga geçen, feminist öğeler de içeren hınzır mizahı aracılığıyla bir saat boyunca gülümseyerek izlenen çok keyifli bir metin oluşturmuş. Ve en önemlisi tiyatronun özünü inceleyen teatral anlatımı irdeleyen çok sağlam bir iş çıkarmış. Oyuncu yönetimi de çok başarılı; kimyaları müthiş uyuşan Pelin Oruç ile Murat Avni Yürekli, dozunda clown yorumlarıyla etkileyici bir ikili oluşturmuşlar.

Hem sert ve ciddi hem de müthiş eğlenceli bir oyun. Tabii ki absürdü ve özgün Godot metnini bilen seyirci için çok keyifli olacak. Bilmeyende de Beckett’i ve oyunlarını tanıma arzusu uyandıracak kadar çekici. Kaçırmayın derim. 5, 13, 27, 28 Şubat, 5, 12, 19, 26 Mart Asmalı Sahne, 18 Şubat, 14 Mart Koma Sahne ve sezon boyunca İstanbul sahnelerinde

              ‘Tevâkuf’

 

“Hadi onu sevdin, bi şekilde yürüdü. İnsan tek kendi mi hacı? Cins cins arkadaşları olacak tasarımcı ibnenin! Evindeki masanın bacağına, masandaki tabağın kıçına takacaklar! Sen tek misin sonra? Yok mu hiç eşin dostun? Aldın kendi ortamına soktun bebeyi! Bu sefer de o darlanmayacak mı?”

Aynı yaşlarda, farklı toplumsal sınıflardan iki genç adam… Biri üst sınıftan muhafazakâr bir ailenin tek oğlu, hiç cinsel ilişkide bulunmamış Halit. Diğeri hayatını fuhuşla kazanan eskort Yusuf. Yolları bir otel odasında kesişiyor. Başta her şey imkânsız görünüyor: Para çok gerçek, çok somut, çok güçlü… Aşk, fazla kırılgan. Soyut. Sanki biraz da yalan dolan bir duygu…
Yine de bir şey oluyor: Sınıfsal çatışmanın büyük sahnesi, yerini küçük oyunların oynandığı başka bir sahneye bırakıyor. Bu küçük sahnede aşk, sanki, bir olasılık gibi görünüyor. Sanki oyuna gerçekten inanıp teslim olsalar, her şey değişecek… Oyun, gerçeğe dönüşecek.


Şâmil Yılmaz’ın yazdığı, Cevriye Demir’in yönettiği Mek’an yapımı ‘Tevâfuk’, popüler kültürde, özellikle bir dönemin Yeşilçam sinemasında rastladığımız, ‘Vesikalı Yarim’ ya da ‘Pretty Women’ gibi kadın-erkek arasında geçen hikâyenin bu sefer iki erkek arasında geçen çeşitlemesi. Ancak melodram geleneğini politize eden oyunun asıl meselesi denklemdeki bu cinsel kayma değil, sınıf farklarının katı gerçeği. Toplumsal sınıfların ve gelir farklarının sert gerçekliğini oyunla, oyun içinde oyunla kırmanın yollarını araştıran ‘Tevâfuk’u izleyen seyirci eşcinsellik hakkında değil, aşk ve aşkı imkânsızlaştıran oluşumlar hakkında bir hikâye izliyor. Sağlam metin, özellikle homofobik ve önyargılı seyircinin bile karakterlerle duygusal 

empati kurmasını, tanık olduğu aşka sahip çıkmasını amaçlıyor.

Burada oyuncu yönetiminin etkisi büyük. Erdinç Kılıç ve Mehmet Berkay Baygın müthiş doğal bir yorumla öykünün seyirciye geçmesini sağlıyorlar. Kılıç’ın Halit rahatladıkça güçlenmesi, Baygın’ın, bir gecelik ‘iş’ olarak giriştiği durumun giderek farklı bir boyuta geçişini sadece yüz ifadeleri ve beden diliyle yansıtması çok etkileyici. Mutlaka izlenmeli.

18, 21, 29 Mart, 4, 11, 30 Nisan ve sezon boyunca Koma Sahnesi’nde.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün