Eleştiri… Geri bildirim… İleri bildirim…

Her geçen gün geri bildirime hassasiyeti giderek artan nesiller yetiştiriyoruz. “Aman özdeğeri zedelenmesin” derken ben farkındalığını bir illüzyona çeviriyoruz. Sorumlusu da biz ebeveynler ve eğitimciler.

Aylin GERON Yaşam
5 Mart 2025 Çarşamba

Üzülerek itiraf edebilirim ki yıllarca bir öğretmen olarak bu duruma şahit oldum. İnanmasam da parçası oldum. Hatalarla dolu yazılı kâğıtlarına ama anlamış, ama denemiş, ama niyeti iyi diye diye nereden ekstra puan vereceğimizi bilemeden notlar dağıttık. Empati zehirlenmesi ile performans değerlendirmesi yaptık. 100 puanlık sınavlara bonus sorular ekledik; yapamadıysa bazı soruları bir şansı daha olsun diye. Yapamadığını anlamasın. Eksiklerini fark etmesin. Yetersiz, değersiz hissetmesin. Kırılmasın. İyi hissetsin ve geçsin de nasıl geçerse geçsin. 

Sonuç rekor oranda takdir belgesi alan öğrenciler! Teşekkür alanlar da inanın biraz zorlasalar takdir alabilir ama işte ya ailesi ya da kendi aza tamah edenlerden.

Mutlu çocuk, iyi insan gibi mottolarla kendilerinin akademik performansları hakkında gerçeklerden çok uzak bir algıyla mezun oldular, oluyorlar…

Evlerinde prenses, paşa, müthiş yetenek, okulda da uçuşan takdir ve yüksek notlarla mezun olmaları sonucu sıradanlıklarıyla ya üniversite yıllarında ya da iş hayatına atılınca tanışıyorlar. Navigasyon uygulaması gibi düşünün: Başlangıç noktası olarak kendilerini işaretledikleri yer gerçek lokasyonları değil! Şimdi bir de onu bulmak lazım yoksa daha da uzun sürer hedefe ulaşmak. Ya da yolda fark ettiklerinde aslında çoktan kaybolmuş oluyorlar.

İletişim sanatı

Sosyal medya, yapay zekâ derken gitgide yalnızlaşan insanın tutunması gereken bir sanat dalı iletişim. Sanat diyorum çünkü incelikleri var. Bireysel beceriye göre etkisi değişiyor. Sözlü ve söz içermeyen her türlü sembolü doğru ve etkili bir biçimde kullanmakla ustalaşır insan iletişim sanatında. Empatik dinleme, karşı tarafı anlama, söylenen kadar söylenmeyeni de duyma, hislerle bağ çok önemlidir. Netlik de bu farkındalıkla ortaya çıkar. Geri bildirim verme de işte bu sanatın bir formu. Eleştiri değil geri bildirim. Hatta yapıcı geri bildirim. Biri ‘sanat’, diğeri değil! Eleştiri adı üstünde olumsuz olanı odağına alır, yargılayıcı, hükmedicidir ve verenin kişisel yorumları baskındır. Tehditkârdır. Geri bildirim ise gelişim odaklıdır, öneri sunar, yargılayıcı değildir,

Evde başlamak lazım

Rahmetli anneannem Ladino “kada moko asu palledad…” derdi. Türkçe meali “her sümük kendi damağına.”

Kuzguna yavrusu şahin görünür de diyebiliriz.

Çocuklarımızın kıymetli olduğunu anlatmanın ve ifade etmenin daha iyi yolları vardır elbet. Tek yolu kendi üretiminin piyasadaki en özel, en iyi, en… olduğunu iddia etmek olmasa gerek. Gündelik dilde ona sevgiyle hitap ederken prensesler, paşalar, patronlar çıkıyor mu ağzınızdan?

 Çıkıyorsa fark edin.

Şefkatli ebeveyn olacağız diye sınırları olmayan, olsa da koruyamayan mutluluk ve keyif odaklı ebeveynler de var. Ta ki o minnoşlar kocaman oluyor ve koyulmamış sınırlar yol, su, elektrik olarak geri dönüyor. Biraz daha net olalım. Küçükken evin ‘patronu’, önemli kararları etkileyeni çocuk olunca büyüdüğünde bu pozisyonu kimseye vermek istemiyor. Her yerde patronluğunun sökmediğini er ya da geç sert bir şekilde deneyimleyecek. Hayat bu!  

Bir de çocukların vereceği tepkiden çekinen ebeveynler var. Bu yüzden yolunda gitmeyeni, olmamışı, iyileştirme gereken davranışı veya eylemi hiç ifade etmiyor. Evde bir kriz daha çıkmasın diye. “Tamam, canım, olur tabii” ile sadece onaylanan ancak onaylanmamayı deneyimlememiş gençler de geliyor gümbür gümbür.

Şimdi soruyorum ebeveynlere. Bu ne kadar ‘şefkatli’? Şefkat neydi?   Sınır ve şefkat beraber olur mu? Ebeveynlik bu mu?

Sadece güzel şeyler söyle, duy hep olumlu, hep mutlu hep keyif odaklı…

Hayata hazırlamak değil mi ebeveynin en temel görevi?

Bu şekilde yetiştirilen çocuklar hayata ne kadar hazır?

Dualite dünyasında yaşıyoruz. Her şey zıddıyla var. Hep bir tarafta tutarak çocuklarımızı geceye, karanlığa, başarısızlığa, mutsuzluğa, hüsrana, ne kadar hazırlıyoruz? Her kutbu deneyimlemeden ‘yaşamak’ mümkün mü?

Ağzımıza geleni söylemeden, yargıdan uzak, eyleme yönelik, iyileştirici, empatik geri bildirim verme. Gerçeği söyleyebilme.

Haydi, bir cesaret yapabilirsiniz.

Geri bildirim

Bir ayna gibidir; kendini olduğun gibi görebilirsin çünkü gerçeği sunar. Aynayı tutan kendini resmin dışında bırakmalıdır.  

Ebeveyn ya da eğitimci hangi rolde olursanız olun çocuklara geri bildirim verme fırsatlarını kaçırmayın:

Konudan sapmadan sadece tek bir alanda geri bildirim verin.

Başka olaylarla, işlerle bağlantılar kurup olayı girift hale getirmeyin.

Sadece olumsuzu değil olumluyu da görün ve ifade edin.

Samimi olun.

Düşünmeye ve gelişmeye teşvik edin.

Güçlü sorular sorun.

“Sen bu hızla hayatta konularını yetiştiremezsin. Notunu düşür de göreyim!” (İşte bir eleştiri: yargı ve tehdit içeriyor. İncitici!)

“Geçen sınavdaki performansın gayet iyiydi. Sınava kadar yapman gerekenleri planladın mı? Sence sınava kadar bu tempo ile yapman gerekenleri halletmiş olabilir misin?” (Geri bildirim: takdir, öneri, farkındalık içeriyor. Geliştirici!

Geri bildirim almaya alışan kişi gelişen açık zihin yapısına sahip olur. Kusur değil gelişim noktalarını duyar. Cesaret bulur. Harekete geçer.

 

Unutmayın ki kırılacak ya da üzülecek diye bir gencin gelişim alanları ile farkındalıklarınızı paylaşmamak da günün sonunda sizin iç hesaplaşmanızın bir parçası olacaktır.

Bilmek sorumluluktur.

Eleştiriden uzak, yargısız ifadelerle.

Güvende, desteklendiğini hissettiği geri bildirim ile.

NOT:

Mevzu yine gençler gibi görünse de aynayı onlara tutmadan önce kendimize de tutalım. Geri bildirim almaya ne kadar açık olduğumuzu bir hatırlayalım:

En son aldığınız ‘geri bildirim’ neydi? Olumsuzlar kadar olumluları da duyabildiniz mi?

Bu bilgi ve farkındalıkla ne yaptınız?

Eğer bir şey yapmadıysanız belki de ihtiyacınız olan ayak ‘ileri bildirim’dir.

Geçmişte olan oldu önümüze bakalım diyenlerin çok tercih ettiği bir teknik: Hedef ve çözüm odaklı objektif tavsiyeler içerir.

Ben ikisinin birleştirilmesinden yanayım. Geçmiş dediğimiz şey tam da geçmemiş eğer bugünkü performansımızı etkiliyorsa bakmak lazım derim!

İngilizce bir akronim belki ileri bildirim yaparken amacımızı hatırlamamıza kolaylık sağlayabilir diye paylaşıyorum. (Kelimelerle oynamak yeni ya da zorlandığımız şeyleri hatırlamakta etkili bir yöntemdir):

REPAIR (onarmak)

Regenerate talent: Beceriyi canlandırmak (kendini ve potansiyelini hatırlatmak)

Expanding Possibilities: Olasılıkları genişletmek (aktif düşünme, açık zihin)

Particular: Belirgin (netlik ve tek konuya odaklanan)

Authentic: Gerçek (samimi ve dürüst)

Impactful: Etkili (gelişim yönünde motivasyon ve cesaret verici)

Refining: Gelişim sağlayan

Onaracak bir şeyler var mı?

Sevgiyle kalın…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün