Bong Joon Ho ´MİCKEY 17´de bilimkurguyla kara komediyi birleştiriyor.
‘Garanti Belgeli’ eğlendirici bu filmin kahramanı, tehlikeli görevler için seçilen, klonlanabilen ‘harcanabilir’ bir karakter. ‘Parazit’ başyapıtının yaratıcısı Bong Joon Ho, tansiyonu hiç düşmeyen, baştan sona keyifli vakit geçirten filmiyle günümüzün en yetenekli yönetmenlerinden biri olduğunu kanıtlıyor.
‘MICKEY 17’
Yön ve Sen: Bong Joon Ho
Gör: Darius Khondji
Müz: Jumg Jae-İl
Kur: Yang Jin-Mi
Oyn: Robert Pattinson - Mark Ruffalo - Naomie Ackie - Toni Collette - Steven Yeun - Holliday Grainger
Güney Koreli Bong Joon Ho’nun yarışma dışı gösterildiği son Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan, bizde de sıcağı sıcağına vizyona giren ‘Mickey 17’, uzay bilimkurgu, kara komedi, uzaylı istilası ve macera türlerinde fantastik bir film. Uzay görevinde tehlikeli görevler için seçilen, bedeni ölürse yenilenebilen, hafızası büyük ölçüde bozulmamış bir mürettebat üyesi olan Mickey 17 (Robert Pattinson) ‘harcanabilir’ bir kişilik. Bong Joon Ho korku ve bilimkurgu hakkındaki filmini ‘hayatının projesi’ olarak nitelendirerek, bu hikâyeyi 2001’den beri düşündüğünü söyledi.
Karanlık bir bilimkurgu filmi gibi başlayan, düşündürücü mesajlar eşliğinde komedi filmi gibi devam eden ‘Mickey 17’ ile G.Koreli sanatçı günümüzün en yetenekli yönetmenlerinden biri olduğunu kanıtlıyor. Beş Oscar Ödüllü, Altın Palmiyeli ‘Anora’ 2024’ün, herkesin beğenisini kazanacak ‘Garanti Belgeli’ filmiydi. ‘Mickey 17’, 2025’in başında onun yerini almak için adaylığını koyuyor. Basın gösteriminden çıkan herkesin yüzü gülüyordu; herkes hoşça vakit geçirdiği için memnundu. Bir bilimkurgu filminde ‘Mickey 17’deki kadar eğlendiğimi, keyif aldığımı hatırlamıyorum. Konusu 30 yıl sonrasının, Niflheim isimli hayali bir keşif kolonisinde geçen film, absürt konusuna rağmen, incelikli mizahıyla izleyicisini eğlendiriyor. Müthiş bir komediye imzasını atan Joon Ho, tansiyonu hiç düşmeyen, ilgiyi baştan sona ayakta tutan bu filmiyle bilimkurgu ile kara komedi türlerini ustalıkla harmanlıyor.
Bong Joon Ho’nun ilkleri
Bong Joon Ho’nun önceki bilimkurgu filmleri ‘Kar Küreyici / Snowpiercer’ ve ‘Ojka’nın mükemmel bir karışımı olan ‘Mickey 17’, heyecan verici, şaşırtıcı, kaotik bir politik hiciv. Dünyadaki gidişata dair acımasız bir yorum getiren film, kapitalist bir toplumda hayatta kalmak için ödenecek bedelleri gözler önüne sererken, sömürgecilik ve yolsuzluk üzerine son derece samimi ve rahatsız edici şeyler söylüyor. Bazen çok komik, tuhaf ve çılgın, bazen yürek parçalayıcı olabilen film, aynı zamanda içinde yaşadığımız kapitalist sistemin mükemmel bir alegorisi. Auteur yönetmenlerin dehasının ürünü filmlerin görevleri arasında, her bireyin topluma karşı sorumluluğunu hatırlatması da var.
‘Parazit’ (2019) korku unsurları barındırmasına rağmen sosyal mesaj içeren hikâyesini oluştururken, gerilim ve kara komedi ögelerine odaklanmıştı. 2006 tarihli ‘Yaratık / The Gost’ G. Kore sinemasının korku klasiklerinden biri haline geldi. Uzaylı istilası, kara komedi, fantezi ve macera türlerindeki ‘Mickey 17’, büyük Hollywood prodüksiyonları ‘Okja’ (2017) ve ‘Kar Küreyici / Snowpiercer’ (2013) gibi İngilizce çekildi.
‘Parazit / Gisaengchung’ filmiyle Asya sinemasının en çok konuşulan, en ünlü yönetmeni haline gelen Bong Joon Ho birçok ilke imzasını attı. ‘Parazit’ Oscar tarihinde En İyi Film ve En İyi Uluslararası Film dallarında ödül alan, İngilizce olmayan En İyi Film Oscar Ödülünü alan ilk film oldu. G.Kore sinemasının Oscar’daki ilk başarısı olan bu filmi, 300’ü aşkın ödüle götüren yolun başlangıcı, Cannes’da dünya prömiyerine katıldığım, Altın Palmiye Ödülü’nü kazandığının ilanının yapıldığı salondaydım. Joon Ho’yu En İyi Yönetmen ve En İyi Orijinal Senaryo Ödüllerinin sahibi yapan film dört Oscar, iki Bafta, bir Altın Küre Ödülünü kucakladı. Kara komedi, psikolojik gerilim, macera türlerini birleştiren filminde, Bong Joon Ho ülkesini, neoliberal sistemin bir laboratuvarı olarak inceledi, sınıf çatışmasını ince bir mizah eşliğinde ele aldı. Farklı sosyal sınıflara mensup G.Koreli iki ailenin yolunun kesişmesinden Bong Joon Ho, sınıf ve gelir eşitsizliği üzerinden etkileyici bir toplumsal eleştiri başyapıtı yaptı. 2 milyon seyirci tarafından izlenen bu filmden altı yıl sonra ‘Mikey 17’ geldi.
Beklenmedik bir kahraman olan Mickey Barnes, sıradan hayatında geçimini sağlamak için mücadele eden biridir. Ancak bir gün, kendisine son derece olağanüstü ve sıra dışı bir durumda bulur. Keşif kolonisi Niflheim adlı buzul gezegeninde, keşif klonları tehlikeli görevlere gönderilmektedir. Bu sefer Mickey 17 adlı bu ‘harcanabilir’ (yani öldürülebilir) klon, zorlu bir görev için seçilmiştir. Mickey 17’nin yeni işi, alışılmışın dışındadır. Çünkü bu iş onun yaşamını riske atmasına, hatta geçinebilmek adına ölümü göze almasına neden olacaktır. Mickey ölse de yeniden klonlanabilir ve geçmişte olanları hatırlayabilir. Nitekim dünyadan geldiğinde kendisine Mickey 1 adı verilmesinin üstünden çok zaman geçmeden Mickey 17’ye kadar klonlanır.
Bir görevi sırasında Mickey 17’nin öldüğü düşünülerek yeni Mickey 18 klonu aktif hale getirilir. Ancak Mickey 17 hâlâ hayattadır. Bu durum yeni klonuyla arasında büyük bir mücadeleye yol açar. Ancak bu zıt karakterler birbirlerinden çok farklıdır. Sevgi dolu, düşünceli, fedakar 17’den sonra gelen 18 kötü, bencil, hain ve çıkarcıdır. Karanlık ruhlu, yozlaşmış politikacı patron Kenneth Marshall (Mark Ruffalo) ve karısı Ylfa (Toni Collette) boğaz tokluğuna çalıştırdığı klonlarını araştırmalarında kobay olarak kullanıp rahatça harcamaktadır. Deneyimli klonlardan Nasha (Naomi Ackie) Mickey 17’ye ilgi gösterince ikili arasında derin bir bağ oluşur. Patronun sağ kolu Timo (Steven Yeun) ‘harcanabilir klonları’ ölümcül görevlere yollar. Gezegeni istila eden Kenneth-Ylfa ikilisi, koloninin asıl sahipleri olan ‘garip mahlûklar’ olarak adlandırdıkları zararsız yaratıkların kökünü kazıtmayı akıllarına koymuşlardır.
Düşündürücü mesajlar
Çalıştığı şirketin bilgisi dışında, tehlikeli görevler için kendisini klonladığını keşfedince Mickey, kendini keşfetme ve intikam yolculuğuna çıkar. Yol boyunca Mickey, bazıları gerçek doğalarının farkında olmayan, bazıları hayal kırıklığına uğramış ve asi haline gelmiş başka klonlarla karşılaşır. Karmaşık bir aldatmaca ve ihanet ağında yolunu bulmalı ve bunları yaparken Niflheim’in zorlu ortamında hayatta kalmaya çalışmalıdır. Tek kullanımlık bir klon olmanın psikolojik etkisini araştıran, insan olmanın ne anlama geldiğini ve bireysel yaşamların değerini soruşturan film, kimlik, ölümlülük, uzay kolonizasyonunda harcanma etiği gibi zorlu temaların hakkını veriyor.
İlginç ve gerilim dolu filmde, işvereni Mickey’nin işine bağlılığını ve sadakatini sürekli test eder. İşveren Mickey’den her seferinde fazlasını isterken, sınırlarını zorlar ve hayatta kalma içgüdülerini tetikler.
Mickey, yaşamının bu zorlu döneminde, hem fiziksel hem de zihinsel olarak büyük bir mücadele verir. Kendi sırlarını keşfederken, hayatta kalmak için neler yapabileceğini ve ne kadar ileri gidebileceğini görür. Film sürekli artan bir gerilim ve aksiyonla izleyiciyi eğlendirip içine çekerken, Mickey’nin mücadele dolu hayatı ve beklenmedik kahramanlık hikâyesi izleyiciyde derin bir etki bırakır. Film baş döndürücü bir final sahnesiyle noktalanır. Bong Joon Ho’nun yetenekli kaleminden çıkma sürükleyici senaryosu ve güçlü karakterleriyle, yapım izleyenleri derinden düşündürmeye teşvik ediyor. Film, Mickey’nin hayatı ve aldığı kararların sonuçlarıyla ilgili düşündürücü mesajlar verirken, izleyiciye farklı bir perspektif sunuyor.
Mickey 17 rolüyle filmin yükünü omuzlarında taşıyan Robert Pattinson, dünyadan gelirken temiz kişiliğini 17 olarak sürdüren,18 olduktan sonra zıt karakterli bir klon olan filmin baş kahramanına mükemmel bir yorumla can veriyor. Daha önce Bong Joon Hu’nun ‘Ojka’sında oynayan Steven Yeun (42) bulunmaz uşak, kötü ruhlu Timo’da çok başarılı. Mark Ruffalo (58) her sahnede rol çalmasına rağmen, eğlendirici kompozisyonuyla yozlaşmış politikacıya can veren filmin ‘kötü adam’ı. Oscar’a aday gösterildiği ‘Altıncı His / The Sixth Sense’ten tanıdığımız Avustralyalı aktris Toni Collette (53), patronun karısı Ylfa’da mimikleriyle öne çıkıyor. ‘Whitney Houston’da efsanevi şarkıcıyı canlandıran İngiliz aktris Naomie Ackie (34) zorlu Nasha rolünün hakkını veriyor.