Edebiyatımıza önemli eserler kazandıran büyük yazar Mario Levi ölümünün birinci yılında anıldı.
5 Mart akşamı, Levi mezun olduğu Saint-Michel Fransız Lisesinde ailesi, sınıf arkadaşları ve sevenleri tarafından anıldı.
Geçen yıl kaybettiğimiz yazar Mario Levi onuruna hazırlanan gecede, ayrıca, Levi’ye ait kişisel eşyalar, arşiv görüntüler ve özel video gösterimlerden oluşan bir sergi de anma etkinliğinde yer aldı. Lise öğrencilerinin, Levi’nin eserlerinden ilhamla senaryolaştırdığı özel bir filmin gösterimi de katılımcılarla buluştu.
Saint-Michel Lisesi Müdürü Jean Michel Ducrot yaptığı konuşmada Mario Levi’yi “Aydın bir ruh” sözleriyle tanımladı ve şöyle devam etti: “Bugün burada dostumuz, mezunumuz, değerli Mario Levi’nin hatırasına saygı göstermek için bir araya gelmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Mario Levi ile tanışmak benim için ünlü bir Türk yazarla tanışmaktan çok daha fazlasıydı. Sayın Levi ile tanıştığınızda, sadece bir yazarla değil, aynı zamanda Saint Michel Lisesi’nin eski bir öğrencisiyle de tanışıyorsunuz. Levi öğrenciyken Hıristiyan okullarının frerleri tarafından eğitilmişti. O zamanlar okul, bugünden çok daha çeşitli sosyal ve dini geçmişlere sahip öğrencilere ev sahipliği yapıyordu. Okulda geçirdiği yıllar boyunca, Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar eşit şekilde temsil
ediliyordu ve hatta Yahudi kökenli olmasına rağmen, kültürlerarası diyalog hakkındaki ilk deneyimini çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği okulumuzda yaşadığını dile getirmişti.
“Değişim ve paylaşım insanıydı”
2015'in sonundaki ilk tanışmamızı hâlâ hatırlıyorum. Birkaç ay önce okul müdürü olarak atanmıştım. O dönemde, Türkiye ve Fransa’da tanınmış kişilerin fotoğraflarından oluşan bir sergi düzenleme fikrimiz vardı. Öğrencilerimiz de bu ünlü kişilerle röportaj yaparak, onların yaşantılarına tanıklık edeceklerdi. Mario Levi bu süreci büyük bir cömertlikle yönetti. Öğrenciler duygu dolu anlar yaşadı. Bu ilk buluşma, çok özel bir anıydı, çünkü sadece Türkiye’nin tanıdığı bir edebiyat adamıyla değil, öncelikle insanlara ve onların hikayelerine ilgi duyan bir insanla tanışıyordum. Birlikte geçirdiğimiz bu süre zarfında, bana okulda geçirdiği yıllara dair sayısız anısını anlattı. Frerlerin disiplini, ibadet
zamanları, kuralları aşmak için oynanan oyunları, Fransız edebiyatına ve felsefesine ilgisini benimle paylaştı. Türk kahvesinin tadını çıkarırken bir anda ofisimdeki çimento karolar dikkatini çekince bana okulun her köşesini çok iyi bildiğini söyledi. Bir saat içinde aramızdaki tüm engelleri kaldırmıştı ve sanki o unutulmaz anıları birlikte paylaşmışız gibi birbirimizle konuşuyorduk. Aynı gün, Mario Levi’nin ünlü Fransız Fotoğrafçı Rodolphe Gonzales tarafından fotoğrafları çekildi ve öğrencilerimizle röportaj yaptı. O zamanki öğretmenleri, okul müdürü ve frerler hakkında birkaç anekdot paylaşarak öğrencilerle hemen samimi bir ilişki kurdu. Mario, bir değişim ve paylaşım insanıydı, yaşadığı dünyanın iyi bir gözlemcisiydi. Bu nedenle eserleri bana göre, en başta kültürlerarası gerçek bir diyalogu, kolektif ve bireysel hafızanın samimi bir keşfini ve karmaşık birçok kültürlü ortamda kimlik arayışını simgeliyor. Daha konuşulacak çok şey var. Bizden ayrılmasının toplumda, okulda büyük bir eksiklik yarattı; Saint Michel ailesi olarak onu özlüyoruz. ‘Il me manque’ kendi adıma ben de onu özlüyorum.”
Anma günü, Levi’nin sevdiği Fransızca şarkılar, iki okul arkadaşının anılarını paylaşmaları ve son olarak eşi Ece’nin gerçekleştirdiği duygusal konuşmayla sona erdi.
Sevgili Mario Levi’nin anısı eserleriyle birlikte bizimle yaşamaya devam edecek. Aynı son kitabında yazdığı bu cümle gibi: “Maksat yaşayarak anlatmak, anlatarak yaşamaktı. Kimi beni hisseder kimi hissetmez. Kimi sesimi duyar kimi duymaz. Sesimi duyanların ama sahiden duyanların hayatlarında kayda değer sarsıntılara yol açabilirim. Size şimdiye kadar gösterdiklerimle açabildim mi. Ona da siz karar vereceksiniz elbet.”