“A Ğ A T A K I L A N L A R”

•Gazze´ye gönderilecek güce Türkiye´den katkı mutlaka beklenecektir. Bir de 2005 yılında İsrail Gazze´den tek taraflı olarak çıkma kararı aldığı zaman Türkiye´nin verdiği sözleri hatırlıyorum. Gazze hava alanı ve limanı, Erez kapısında 15.000 kişiye iş imkânı sağlayacak nitelikli bir sanayi bölgesi kurulması planları, yeni bir atmosferde kulağa güzel gelmiş, ama verilen sözlerin çoğu tutulmamıştı. Şimdi eminim Mısır´ın Gazze için açıkladığı 5 yıl boyunca 53 milyar dolarlık maliyet bütçesi ile yeniden yapılandırma irili ufaklı Türk müteahhit firmaları için peşine düşülesi inşaat işi demek. Böyle bir plandan ihale kapmak, akmasa damlar demek olur. Türkiye enkaz da kaldırır, alt yapı, üst yapı, prefabrik evler ve TOKİ inşaatlarına hemen başlayabilir. PROF. DR. SEMA KALAYCIOĞLU – www.muhalif.com.tr

İzak BARON Diğer
19 Mart 2025 Çarşamba
  • Gökhan Çınkara@gcinkara

İsrail'de hükümet ve iç istihbarat birbirine fena girdi kavga çok büyük

Türkçesi

Bu akşam, İsrail demokrasisi için bir başka tehlikeli kırmızı çizgi aşıldı.

İsrail'in ve tüm demokratik devletlerin tarihinde, istihbarat teşkilatının eski başkanının görevdeki bir başbakana canlı yayında şantaj yaptığı hiç görülmemiştir.

Bu suç, son günlerde mevcut Şin Bet (Şabak) başkanı Ronen Bar tarafından yürütülen ve medya üzerinden yapılan tehditlerle gerçekleştirilen kapsamlı bir şantaj kampanyasına eklenmektedir.

Tek amaç, 7 Ekim’deki ağır başarısızlığının ardından Şin Bet’in yeniden yapılandırılması için gerekli kararları almamı engellemeye çalışmaktır.

Şunu net bir şekilde ifade edeyim: Mafya tarzı suç teşkil eden bu tehditler beni korkutmayacak. İsrail vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için gereken her şeyi yapacağım.

https://x.com/gcinkara/status/1900284713438196087

 

  • Ferit Belder@FeritBelder

Yabancı bir halka kendi dilinde seslenmek, kurumsal- kişisel kimlikten bağımsız sonuç doğurmaz. Kamu diplomasisi de bağlamdan kopuk olmaz. Yabancı bir ordunun, müttefiki olmayan başka bir halka kendi dilinde seslenmesi var olanı - hali hazırdaki güvensizliği- kristalize edecektir.

https://x.com/FeritBelder/status/1897205923426525233

 

  • İsrail’in Yeni Genelkurmay Başkanı İran Konusunda Çatışmacı Bir Figür - Çağatay Balcı

Eyal Zamir’in, İsrail’e yönelik İran tehdidinin önlenmesi ve karşı tedbirlerin geliştirilmesi hususlarına özel önem verdiği, bu konuda bireysel ajandaya sahip olduğu biliniyor. Buna göre Zamir, İran’ı İsrail açısından asli tehdit olarak görüyor. İsrail’in yeni Genelkurmay Başkanı, İran konusundaki yaklaşımını, 2022’de Washington Institute için kaleme aldığı “Countering Iran’s Regional Strategy: A Long-Term, Comprehensive Approach” (İran’ın Bölgesel Stratejisine Karşı Koymak: Uzun Vadeli, Kapsamlı Bir Yaklaşım) başlıklı raporda açık biçimde ortaya koymuştur.

Raporda İran’ın bölgesel stratejisine karşı uzun vadeli, çok boyutlu ve kapsamlı bir strateji öneren Zamir, bu amaca ulaşmak için şu adımların atılmasını önermektedir:

  • İran’ı, vekil aktörlerini çevreleyerek hareketsiz hale getirmek.
  • Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yapısına özgü/odaklı bir saldırı stratejisi uygulamak.
  • Doğrudan askerî karşılıklar ortaya koymak.
  • Rejimi ekonomik açıdan baskı altına almak.
  • Psikolojik ve politik savaş araçlarını kullanarak toplumsal hoşnutsuzlukları rejime karşı kullanmak.

https://www.iramcenter.org/israilin-yeni-genelkurmay-baskani-iran-konusunda-catismaci-bir-figur-2602

 

  • Filistin’de gergin bekleyiş - Ceren Gürseler Solak

Planın açıklandığı toplantıda söz alan ve reform paketini açıklayan FO ve el-Fetih lideri Abbas, savaş sonrası Gazze’de FO’nun ve el-Fetih’in iktidarı Hamas’a kaptırmaya niyeti olmadığını  göstermiştir. Bu bağlamda Abbas’ın yaptığı en önemli açıklamalar arasında Filistin’de cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin gelecek sene düzenlenmesi yer almaktadır. Neredeyse 20 yıldır beklenen bu açıklamanın devamında Abbas, şartların el vermesi durumunda Gazze’de, Batı Şeria’da ve Doğu Kudüs’te seçimlerin yapılabileceğini açıklamıştır. Abbas, Arap dünyasının Gazze planını olumlu karşıladığını belirterek Trump’ı da söz konusu planın kabul etmeye çağırmıştır. Seçim çağrısında bulunurken Filistin topraklarındaki kuvvet kullanmaya yetkili tek meşru ve yasal kurumun Filistin Otoritesi olduğunu yenilemiş ve Hamas ile arasındaki farkı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Zaten Abbas, Gazze Planı’na göre FO’nun Gazze’de kontrolü yeninden sağlayabileceğini ifade etmiştir. Bağımsız teknokratlardan oluşacak komitenin yanında FO’nun kurumlarının da Gazze’nin yönetiminde yer alabileceğini açıklamıştır. Lideri olduğu el-Fetih’te üyelikten çıkarılanların tekrar örgüte geri alınacağını da duyurarak örgüt içinde uzlaşının ve birliğin sağlanmasının amaçlandığını göstermiştir. Öte yandan uzlaşı açıklaması Filistin siyasetinin tartışmalı ve bir o kadar da önemli ismi Mahmud Dahlan’ın el-Fetih’e geri dönebileceği ve iki isim arasında işbirliğinin başlayabileceği şeklinde okunabilir. Dahlan, bir dönem Gazze’deki güvenlikten sorumlu el-Fetih yetkilisi idi. Bunun dışında da Filistin yönetiminde reforma gideceğinin işaretlerini veren Abbas, cumhurbaşkanı yardımcısı atayacağını da açıklamıştır.

Sonuç olarak, Filistin’de kısa ve orta vadede sancılı sürecin devam edeceği anlaşılmaktadır. İsrail’in Batı Şeria’da da saldırılarına devam etmesi, uluslararası hukuku ihlal etmeyi sürdürmesi ve Gazze’deki yıkım, soykırıma varan şiddet gündemdeki yerini koruyacaktır. Diğer yandan Trump’ın planana karşı Arap dünyasının baskıya karşı durması gerekecektir. Trump’ın yaptığı son açıklamasında ise “Gazze Rivierası”nda geri plan atabileceği şeklinde yorumlanabilir. Trump, Filistinlilerin Gazze’den ayrılacaklarına dair açıklaması olmadığını ifade etmiştir. ABD Başkanı’nın açıklamalarına temkinle yaklaşılması gerekmektedir. Gerek Netanyahu’nun gerekse Trump’ın gündeminde Filistinlilere baskı yapılması yer almaktadır. Bu bağlamda Abbas üzerinde baskı artabilir.

https://www.yeniarayis.com/yazi/filistinde-gergin-bekleyis-10646

 

  • Arap ülkelerinin zoraki Gazze planı - Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu

Öte yandan Türkiye rivayet edildiği gibi diplomatik sınıflandırmada Avrupa bölgesinden Orta Doğu’ya geçirilirse, Trump’ın örtülü tehdidinden payını alır. Gazze’de kalanları denizden ve karadan Türkiye sınırlarına yığarlarsa hiç şaşmam. Ama Türkiye’nin bu önemli konuda gür sesi şu sıralar pek duyulmuyor. Türkiye ya kendi içinde bitmez tükenmez açılım hamlelerinden bir başkasını tartışıp dururken nefesi oralara uzanamıyor veya başını kuma gömüyor. Bir olasılık da millete haber vermeden anlaşmalar yapılıyor olması. Tabii bir taraftan Türkiye’nin bu işe karışmaması iyi olur derken, diğer taraftan zaten ister istemez bir şekilde karışacağını düşünüp hayıflanıyorum. Mısır ve Ürdün Gazze’nin güvenliğini ve devlet kapasitesi oluşumunu planlayacak. Hamas dışında kalan militanlardan bir Filistin ordusu oluşturacak. Hamas’ı diğerlerinden nasıl ayıracaklar belli değil. Birleşmiş Milletlerin görevi ise yine bir Barış Gücü gönderme olacak. Artık Lübnan’daki işlevsiz UNIFIL’e karşı Gazze’deki barış gücünün adı UNIFIP mi olur yoksa UNIFIG mi bilemem. Ama işte Gazze’ye gönderilecek güce Türkiye’den katkı mutlaka beklenecektir. Bir de 2005 yılında İsrail Gazze’den tek taraflı olarak çıkma kararı aldığı zaman Türkiye’nin verdiği sözleri hatırlıyorum. Gazze hava alanı ve limanı, Erez kapısında 15.000 kişiye iş imkânı sağlayacak nitelikli bir sanayi bölgesi kurulması planları, yeni bir atmosferde kulağa güzel gelmiş, ama verilen sözlerin çoğu tutulmamıştı. Şimdi eminim Mısır’ın Gazze için açıkladığı 5 yıl boyunca 53 milyar dolarlık maliyet bütçesi ile yeniden yapılandırma irili ufaklı Türk müteahhit firmaları için peşine düşülesi inşaat işi demek. Böyle bir plandan ihale kapmak, akmasa damlar demek olur. Türkiye enkaz da kaldırır, alt yapı, üst yapı, prefabrik evler ve TOKİ inşaatlarına hemen başlayabilir.

https://www.muhalif.com.tr/kose-yazari/prof-dr-sema-kalaycioglu/208

 

  • İsrail ve Trump, Amerikan üniversitelerini nasıl yerle bir ediyor? - Yunus Emre Erdölen

Mahmut Halil’in başına gelenler sürpriz değil. Filistin eylemlerine katılan yabancı öğrencilerin “Hamas destekçisi” oldukları gerekçesiyle sınır dışı edilmesi, “Ha Trump ha Kamala Harris, Filistin için ne fark eder?” sorusunun en basit yanıtlarından sadece biri. Hem Trump hem de İsrail lobisi bu fikri seçim döneminde uzun uzun savunmuş, Trump’ın ikinci başkanlığına uzun öneriler sunan düşünce kuruluşu Heritage Foundation bu sınır dışı planlarını detaylandıran “Eshter Projesi”ni kaleme almış, İsrailli yetkililer de bu sınır dışı olasılığını dile getirmeye başlamıştı.

Nitekim Trump’ın göreve gelir gelmez ilk iş olarak “Antisemitizmle Mücadele” başkanlık kararnamesini imzalayarak hükümetin önceliklerinden birini bu gösterilere katılan yabancı öğrencilerin sınır dışı edilmesi olarak belirlemişti: “Hamas Sempatizanlarını Sınır Dışı Edin ve Öğrenci Vizelerini İptal Edin: Cihat yanlısı protestolara katılan tüm yerleşik yabancılar, sizi uyarıyoruz: 2025 sizi bulacağız ve sınır dışı edeceğiz. Ayrıca daha önce hiç olmadığı kadar radikalizmin istilasına uğrayan üniversite kampüslerindeki tüm Hamas sempatizanlarının öğrenci vizelerini hızla iptal edeceğiz.”

Trump bunun ardından üniversitelere baskı kurmak adına “antisemit” göstericilere yeterince müdahale etmediği gerekçesiyle Columbia’ya verilen 400 milyar dolarlık federal bütçenin kesileceğini belirtti, üniversite yönetimine tehdit savurdu. Bu tehditinin ardından üniversite yönetimi 22 öğrenciye Filistin gösterlerine katıldıkları gerekçesiyle uzaklaştırma ve geçici diploma geri alma gibi ağır disiplin cezaları verdi. Dışişleri Bakanlığı, öğrenci vizesiyle ülkede bulunan yabancı öğrencilerin hesaplarının yapay zeka ile inceleneceği ve “Hamas” destekçisi oldukları belirlenen kişilerin vizelerinin iptal edileceğini açıkladı. Trump yönetimi her türlü İsrail eleştirisini Hamas destekçiliği olarak değerlendiriyor. Bu çarpık altyapıya yapay zekanın hata payını da ekleyince ortaya çıkabilecek tablo oldukça tedirgin edici.

Yine Mahmut Halil ile birlikte, iki Columbialı öğrenci daha sınır dışı talebiyle gözaltına alındı. Göçmen polislerinin elinde kapı kapı, yurt yurt dolaşabilecekleri bir liste var. Zira Columbia’nın İsrail’i destekleyen az sayıda ama etkili bağışçıları, mezunları ve öğrencileri çeşitli Whatsapp grupları kurarak gösterilere katılan öğrencilerin fotoğraflarını çekti, kimliklerini buldu, bu kişileri internet sitelerinde, üniversite önüne park eden kamyonların LED ekranların isim isim ifşa etti. Böylece hem New York gibi İsrail destekçilerinin güçlü olduğu bir eyalette iş bulmalarını engellemeyi hem de disiplin ve sınır dışı gibi yaptırımlara maruz kalmalarını sağlamayı amaçladı. Gösteriler başladığından beri Filistin destekçisi öğrencileri taciz eden Shai Davidai bu “muhbir ağının” en önemli aktörlerinden biri. Kampüse girmesi yasaklanan Columbia hocalarından Daivdai, İsrail lobisiyle birlikte Filistin destekçisi öğrencileri isim isim güvenlik güçlerine fişledi. İsim listeleri bizzat Trump yönetimine teslim edildi.

Günün sonunda, Trump’ın Mahmut Halil’lere karşı başlattığı bu savaş sonuçsuz kalacak. Palmerların Emma Goldmanlara, McCarthylerin solcu sanatçılara, Jim Crowların siyahlara karşı başlattığı savaşlar gibi.

Uzun vadede bu savaşın kazananı belli olsa. Fakat yine de kısa vadede Mahmut Halil, Emma Goldman gibi yurtsuz kalabilir. Emma Goldman sınır dışı edildikten sonra tam olarak “yerinde” hissettiği bir ülke bulamamış, durmadan yer değiştirmek zorunda kalmıştı. Bugün de Amerikan üniversitelerinden atılan, sınır dışı edilen yabancı öğrencilerin Filistin’i en çok destekleyen coğrafyalarda kırmızı çizgilere basma korkusu, idarenin baskısı olmadan eğitim alabilecekleri, her türlü konuyu konuşabilecekleri, bahçesinde polis korkusu olmadan gösteri yapabilecekleri dünya standartlarında bir üniversite bulmaları biraz zor gibi. Dünyanın en kaliteli Haymatloslarına özgüvenli bir şekilde kucak açamamak da Trump’ın onlarca ayıbının yanında Filistin’i savunanların ayıbı.

https://serbestiyet.com/featured/israil-ve-trump-amerikan-universitelerini-nasil-yerle-bir-ediyor-200128/

 

  • Trump'ın antisemitizm görev gücü başkanından antisemitik paylaşım - Mary Papenfuss

Donald Trump'ın antisemitizm görev gücünün başkanı, bir beyaz milliyetçisinin yaptığı, ABD Başkanı'nın "Yahudi kartlarını" iptal etmesiyle ilgili esprisini paylaştı.

Trump'ın, bu tür eylemlerin antisemitik olduğunu ima ederek, savaşın mahvettiği Gazze için protesto düzenleyen üniversite öğrencilerini sınır dışı etme veya tutuklama tehdidinde bulunduğu sırada bu şaşırtıcı paylaşım geldi.

Halihazırda Antisemitizmle Mücadele Federal Görev Gücü'nün başında bulunan eski Fox News yorumcusu Leo Terrell, beyaz milliyetçisi Patrick Casey'in espriyle Trump'ın "birinin Yahudi kartını iptal edebileceğini" söylediği gönderisini önceki günlerde paylaştı.

https://www.indyturk.com/node/755327/d%C3%BCnya/trump%C4%B1n-antisemitizm-g%C3%B6rev-g%C3%BCc%C3%BC-ba%C5%9Fkan%C4%B1ndan-antisemitik-payla%C5%9F%C4%B1m

 

  • Adelina Sfishta@AdelinaSfishta

Netanyahu, değiştirilemez yönetim mi oluşturuyor?

Yargıda hükümetin etkisini artıran yasal düzenlemelerden sonra, İsrail'in köklü kurumu Şin Bet'i de "reorganizasyon operasyonu ile" köklü bir değişime sokmak istiyor..

7 Ekim HAMAS sürpriz saldırısında, "herkes eteğindeki taşları dökerken", Netanyahu da; kendi liderlik sorumluluğunu bir kenera atıp, kurumları suçlama yolunda ilerliyor.. Bu ilk bakışta doğru gibi görünse de yeterli değil.. Zira o kurumları, makro ölçekte yöneten de hükümetlerdir ve 7 Ekim HAMAS baskınının sorumluluğunda "aslan payı" hükümete aittir.

Shin Bet kusurludur, ama Netanyahu politik sorumluluğu üslenmelidir.

Netanyahu ile Shin Bet'in müstakbel lideri Argaman, medya önünde açıktan bilek güreşindeler..

Argaman; "Netanyahu başka seçenek bırakmazsa, bütün bildiklerimi kamuoyu ile paylaşacağım" diye medyaya beyanat verdi.. Ve arkası geldi.. "Netanyahu devlete ve topluma zarar veriyor, derhal istifa etmeli ve kapsayıcı bir hükümet kurulmalı, İsrail'in menfaatlerine olduğunu belirlediğimiz her konuda gizli tuttuklarımızı da açıklarız..."

Netanyahu da; "mafya usulü şantajlara boyun eymeyeceğim" diye yanıtladı.

https://x.com/AdelinaSfishta/status/1900293250453266540

 

  • Yunus Emre Erdölen@yunuserdolen

Almanya’nın antisemitizmle mücade komiseri, İsrail’deki antisemitizm konferansına aşırı sağcıların da davet edildiğini öğrenince katılmaktan vazgeçmiş.

İsrail’in yeni dostları dünün antisemit Nazileri:)

https://x.com/yunuserdolen/status/1900658545135112444

 

  • Gazze Planında “Etnik Temizlik” - Mübadele Neydi? – Ralf Arditti

Geçen yüzyılın büyük nüfus hareketlerinden biri de İsrail bağımsızlığı (1948-49) esnasında Arap ordularının Yahudi Devletine saldırmaları sonucu 750.000 Filistin’linin yurtlarından uzaklaştırılmalarıdır (Nakba). Gittikleri ülkelerin hemen hiçbirinde vatandaşlık verilmemeleri mülteci olarak kalmalarına yol açmış ve birgün “evlerine dönüş hayali” savaşlara ve her defasında onbinlerce ölüme neden olmuştur.

Ayni dönemde (1948-1956) Arap coğrafyasında ve özellikle Bağdat, Halep, İskenderiye ve Sana’da 1000 yıldan bu yana yaşayan 850.000 kadar Yahudi’nin baskı altında kovulmalarına, tüm varlıklarını kaybetmelerine ve hatta bazılarının öldürülmelerine tanık oldu Ortadoğu. Bu göçden bugün bahseden yok zira hemen hepsi yeni ülkelerinde (çoğunlukla İsrail, Fransa ve İngiltere) vatandaşlık edindiler, iş kurdular ve aile yetiştirdiler. Bulundukları kentlerde kalsalardı Arap çoğunluğun tahakkümü altında hayatlarını kaybedebilirlerdi. Bu göç “etnik temizlik” tanımına rağmen sosyal ve tarihsel açıdan başarılı addedilir.

Trump Planına karşı Mısır liderliğinde Arap dünyasının karşı planı yeni açıklandı ve Avrupa’lılar tarafından kabul görmekle birlikte esas önemli aktörler ABD ve İsrail’in onayı yoktur. Bu projede Gazze’liler yerlerinden edilmeden imara açılmaktadır. Hamas’ın iktidardan ayrılma sorunu çözülmemiştir. Gazze’nin geleceği henüz belirsizdir.

Gazze dışından hazırlanan planların gerçekçi olup olmadıkları Gazze’lilerin kendilerine sunulacak gelecek ve planların finansmanı ile doğrudan ilgilidir. Kalmak mı yoksa kendilerini kabul etmeye hazır ülkelere gitmek mi?

https://www.turkisrael.org.il/single-post/avrupa-n%C4%B1n-g%C3%BCvenlik-krizi-i-srail-e-bakarak-%C3%A7%C3%B6z%C3%BCmlenir-mi-1

 

  • Hen Mazzig@HenMazzig

"Öyle öfkeleniyorum ki, karşılaştığım her Yahudi'nin boğazına keskin bir bıçak saplamak istiyorum" diyen Herman Brusselmans, Belçika'daki Gent mahkemesi tarafından Salı günü Holokost'u inkar etme, ırkçılık ve nefrete teşvik gibi suçlamalardan beraat etti.

Mahkeme buna "konuşma özgürlüğü" adını verdi. Avukatı onun "toplumsal bir tartışma başlatma cesaretini" övdü.

Avrupa bir kez daha Yahudilerini yüzüstü bırakıyor. Bu korkutucu.

https://x.com/HenMazzig/status/1899828624968040632

 

  • The Brutalist, bir filmi inşa etmek - Ayşe Naz Bulamur

Soykırımdan kurtulanlar Amerika’ya vardığında New York’un sembolü Özgürlük Heykeli’ni tersten görürüz. Heykelin baş aşağı bakan elindeki özgürlük meşalesi yangının habercisidir. Ters dönen heykel, göçmenlerin umut ışığını söndürür. Bir televizyon kanalı, Yahudilerin “Kendi egemen devletlerinde kendi kaderlerinin efendisi olacaklar” haberini duyurur. Fakat Amerikan kapitalizminde “köleleştirilmiş” mimar, kendi kaderini kendi inşa edemez.

https://t24.com.tr/yazarlar/ayse-naz-bulamur/the-brutalist-bir-filmi-insa-etmek,48985

 

  • No Other Land'i bir de böyle izleyelim - Peren Birsaygılı Mut

İsrail’in tepkisi çok açıktı. Kültür Bakanı Miki Zohar derhal bir açıklama yaptı ve “gerçeklerin tamamen çarpıtıldığı böylesi bir belgeselin ödül almasının sinema için çok üzücü bir ân” olduğunu söyledi. Bu, İsrail Devleti’ne karşı yapılmış bir sabotaj eylemiydi. İsrail’deki meşhur Sivil Toplum Kuruluşu Regavim'in Genel Müdürü Meir Deutsch ise şöyle söyledi: “Bu belgesel, sahte Filistin anlatısına hizmet eden ve uluslararası alanda İsrail Devleti'nin meşruiyetini baltalamayı, böylece IDF savaşçılarına boykot ve yaptırım uygulanmasını amaçlayan bir propaganda filmidir.”

Öte yandan bazı insanların zihninde de şöyle bir soru belirmişti. Yahudi lobisinin sinema sektörü üzerinde böylesine güçlü olduğu bir ülkede, bu belgesel nasıl oldu da ödül aldı? Yahudi lobisi buna nasıl izin verdi? İsteseler engel olamazlar mıydı? Bütün bu soruların cevabı için ihtiyaç duyduğumuz ipuçları, Yuval Abraham’ın ödül konuşmasında gizliydi aslında.

Öncelikle vurgulamamız gereken bir nokta var. O da, Siyonist lobinin Hollywood üzerindeki etkisine rağmen, aynı zamanda ortada Oscar Akademisi’nde söz sahibi olan güçlü bir Amerikan solu olduğu. Çok uzun yıllardır devam eden ve 1979 senesinde Vietnam Savaşı temalı iki filmin (Vietnam Savaşı’nı savunan The Deer Hunter ve savaş karşıtı Coming Home) karşı karşıya gelmesiyle iyice belirginleşen bir ayrımdan bahsediyoruz.  Ve bu masanın bir ucunda oturan Trump ve Netanyahu karşıtı Amerikan solunun Filistin-İsrail meselesine getirdiği çözüm, daima aynı oldu. İki devletli çözüm… Örneğin Noam Chomksy’nin Filistin hakkındaki tüm hacimli çalışmalarında, 50 senedir ısrarla aynı şeyi söylemeyi sürdürdü. Reçetesi hiçbir zaman değişmedi. Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde bir Filistin devleti ile birlikte İsrail devleti fikrini destekledi ve bunu da iki devletli çözüm olarak adlandırdı.

https://fayrap.com.tr/tr/no-other-landi-bir-de-boyle-izleyelim

 

  • Dr. Selim Han Yeniacun@SHanYeniacun

Bugün “İsrail’de Devlet, Siyaset ve Toplum”dersinde yüksek lisans öğrencilerimle birlikte Michal Aviad’ın yönettiği 2016 yapımı Dimona Twist (דימונה טוויסט) belgeselini izleme, eski ve yeni olim arasındaki ayrışmaları ve Aşkenaz- Mizrahi/Sefarad kültürlerinin farklılıklarını kritik etme imkanı bulduk.

 

https://x.com/SHanYeniacun/status/1900127060112150665

 

  • Hen Mazzig@HenMazzig

Rehine aileleri, yüzlerce kişinin katılımıyla bir araya gelerek büyük bir Şabat yemeği düzenledi ve Hamas'ın barbarca kaçırdığı 59 masum insanın serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Herkes İsrail'e dönene kadar ne dinlenme günü ne de nihai rahatlama hissi olacak.

Daha önemli bir şey yok. 🎗️

https://x.com/HenMazzig/status/1900612242883871058

 

  • Adelina Sfishta@AdelinaSfishta

İsrail'de "politika", devlet kurumlarını sarsıyor..

ShinBet-Netanyahu "mücadelesi", devlet kavramını sarsacak boyutlarda..

Shin Bet'in önceki şefi Nadav Argaman; "Netanyahu, Katar parasının, Gazze'ye girişine izin verdi.. Kendisini, bir kaç kez ikaz ettik.. Bu paralar bize dönen silah olur diye.. Katar, İran'ın direniş ekseninin parçası.. Gazze'ye giren Katar parası, HAMAS ve İslami Cihat ordularının kurulmasında en önemli destekti.."

"Netanyahu Shin Bet'in ikazlarını dinlemedi.." Netanyahu'nun BB'lık ofisinin bu Katar parasına bulaşma emareleri var. (rüşvet vb.) Yargı sürecinde..."

https://x.com/AdelinaSfishta/status/1900317340098847176

 

  • Adelina Sfishta@AdelinaSfishta

İsrail'de zamanın (savaş halinin) paradoksu..

Devlet parasını alalım, ama askerlik yapmayalım..

Harediler, askere gitmek istemiyor.. Netanyahu hükümetinde de koalisyon ortakları..

https://x.com/AdelinaSfishta/status/1901164810118791340

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün