Tufts Üniversitesi´nde okuyan Filistin yanlısı bir Türk öğrencinin ICE tarafından göz altına alınmasını konuşma özgürlüğüne yapılmış bir kısıtlama olarak nitelendiren Yahudi öğrenciler tepkilerini belli ederken protesto gösterileri düzenleme konusunda ihtiyatlı davranıyor.
Yaklaşık bir buçuk senedir Boston’daki kampüslerinde İsrail karşıtı konuşmalarla mücadele eden ‘İsrail İçin Tufts Öğrencileri’ adlı dernek, geçtiğimiz hafta başka bir konuda tepkisini gösterdi. Kampüs gazetesinde bir makale yazan grup, yazıda okulun en ünlü ‘Filistin yanlısı’ öğrencisini savundu. Grup, “Rümeysa Öztürk’ün göz altına alınması en basit haliyle yanlıştır. Bizler tüm gücümüzle buna karşıyız,” diye yazdı.
Bahsi geçen Türk vatandaşı, beşinci yıl doktora öğrencisi, geçtiğimiz hafta bir iftar yemeğine gitmek üzere evinden çıktığında ICE tarafından göz altına alınmıştı. Öztürk’ün göz altına alındığı anlatı göz önüne seren videoyu izlediklerini ve görüntülerde sivil giyimli bir grup yetkilinin genç kadını çevrelemelerinin ardından üzeri işaretlenmemiş bir arabaya sıkıştırarak sokmalarını korkunç bulduklarını belirttiler. Grup ayrıca genç kadının tek suçunun üniversitenin İsrail’e desteğini çekmesinin istendiği ve İsrail’in soykırım yapmak ile suçlandığı bir makalede ortak yazarlık imzası bulunması olduğunu ve bunu son derece rahatsız edici bulduğunu da söyledi.
İsrail İçin Tufts Yahudileri, “Eğer hiç birimizin özgürce kendimizi ifade etmeye hakkımız yoksa, konuşma özgürlüğünden bahsedemeyiz,” diye yazdı.
Öğrenciler hislerini Öztürk’ün göz altına alınmasını protesto eden diğer öğrencilere katılarak belli etti. Diğer yandan Massachusettsli yüzden fazla haham Trump yönetiminin bu hareketini kınayan bir bildiriyi imzalarken, yerel sinagoga kayıtlı düzinelerce kişi Öztürk adına düzenlenen yürüyüşe katıldı.
Son günlerde Hillel International ve İnkar ve İftira ile Mücadele Birliği (ADL) başkanları, Filistin yanlısı protestolara katılan yabancı uyruklu öğrencilerin sınır dışı edilmeleri konusunda çekincelerini bildiren açıklamalar yapmış, özellikle ADL Başkanı Jonathan Greenblatt’in bu açıklaması sadece birkaç hafta önce yaptığı açıklamalardan sonra oldukça farklı bulunarak dikkat çekmişti.
Tufts Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan ve 7 Ekim 2023 tarihinden beri olanlar ışığında kampüsteki Yahudi hayatını gözlemleyen Yahudi Profesör Eitan Hersh, kampüsteki Yahudilerinin çoğunun Öztürk’ün tutuklanmasının çok yanlış olduğunu düşündüklerine inandığını söylüyor. Hersh, olayın ardından kendisine danışan pek çok Yahudi öğrencinin bu haksızlığa gerektiği gibi tepki gösterilmesine destek verememekten şikayetçi olduklarını dile getiriyor.
Öztürk göz altına alınmasıyla, Trump hükümetinin hedef alarak sınır dışı ettiği Filistin yanlısı öğrenciler listesine eklenen son isim oldu. Sınır dışı dalgası, geçtiğimiz ay protestolara liderlik ettiği gerekçesiyle evinden göz altına alınan Columbia Üniversitesi öğrencisi Mahmud Halil ile başlamıştı.
Halil’e yapıldığı gibi Öztürk de, daha liberal bölgelerdeki hakimlerin serbest bırakma ihtimallerine karşılık Louisiana’ya götürüldü. Hükümeti temsilen savcılık, beklendiği gibi, Boston’dan bir hakimin yetkisinin artık oraya uzanmayacağını ve artık bu konunun göçmen mahkemesinde görüşülmesi gerektiğini savundu.
Hamas’a destek veren bir oluşumun içinde olduğu gerekçesiyle göz altına alındığı sırada vizesi de iptal edilen Öztürk’ün adının anonim şekilde araştırma yaparak Filistin yanlısı aktivistler hakkında çevrimiçi bilgi ve dosya paylaşan Canary Mission adlı grubun belgelerinde geçtiği belirtildi. Canary Mission, Trump’ın ekibinin Filistin yanlısı ve yabancı uyruklu kişileri tespit etmesine yardımcı oluyor.
Tufts Üniversitesi Başkanı Sunil Kamar da mahkemeye yazdığı yazıda Öztürk’ün serbest bırakılmasını talep ederek üniversitenin bu öğrencinin göz altına alınmasını ve tutuklanmasını gerektirecek bir suç işlediğine dair hiç bir bilgiye veya böyle bir bilgiyi destekleyecek iddialara sahip olmadığını bildirdi.
ABD Dışişleri Bakanı Rubio ise, Öztürk’ün göz altına alınmasını savunarak, genç kadının geniş kapsamlı bir öğrenci hareketinin bir parçası olduğunu, kampüste kargaşa yarattığını ve bu yüzden öğrenci vizesine layık olmadığını söyleyerek, “Biz sana buraya gel, oku ve doktoranı yap diye vize verdik, sosyal bir aktivist ol ve üniversite kampüslerimizde ayrılık yarat diye değil. Biz sana vizeyi vermişken sen bunları yapmaya karar verirsen, biz de vizemizi geri alırız,” diye konuştu.
Yaşanan bu olay, bir kısmı Filistin taraftarı açıklamaların kampüsteki Yahudi öğrenciler için huzursuz bir iklim yarattığına inanan Yahudiler arasında fikir ayrılıklarına yol açtı. Bir kısım Trump hükümetini kampüslerdeki antisemitizm sorununa uzun zaman sonra gerektiği gibi müdahele ettiği ve İsrail karşıtı aktiviteler yüzünden tehdit altında hisseden Yahudi öğrencileri koruduğu için takdir ederken, bir diğer kısım ise Trump yönetiminin antisemitizmle ilgili endişeleri bahane ederek muhalif sesleri bastırmaya çalıştığı, üniversite yönetimlerini bertaraf ettiği ve kendi göçmen karşıtı politikasını üniversitelere uyguladığı gerekçesiyle eleştiriyor.