Cumhurbaşkanı sinagoga da gelir mi?

Mois GABAY Köşe Yazısı
23 Ocak 2019 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta Fazıl Say’ın konserine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılması haberini okuduğum esnada fonda Alman Besteci George Frederic Handel’in ‘Sarabande’ isimli eserini dinliyordum. Çoğumuz eserin ismini ve yaratıcısını tanımasak bile son dönem film ve müziklerden tınısına aşinayızdır. Sarabande’ın girişi salt hüznü çağrıştıracak şekilde çok hafif bir tonda başlar, derken tüm benliğinizi kapsayan ritmi ilerleyen saniyelerde başarıya, geleceğe yönelik umutlarınızı yeşertir. Eser bittiğinde siz de artık bambaşka bir eşiktesinizdir.

Her geçen gün modern köleliğe doğru hızlı adımlarla ilerlediğimiz, fikrimizden en basit seçimlerimize kadar her şeyin ‘teknoloji’ adına kontrol altına alındığı bir dünyada hepimizin biraz olsun şaşırmaya ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı ve Fazıl Say’ı aynı sahnede yan yana gördüğüm anda son dönemlerdeki kutuplaşmadan uzak bambaşka bir Türkiye hayal ettim. İster kabul edin ya da etmeyin, Sayın Cumhurbaşkanı’nı rol model olarak alan, ne söylese heyecanlanıp, etkili olacak ve her durumda ikna edeceği çok ciddi bir kitlesi var. Zor zamanlarda tek bir sözünün ne kadar etkili olabileceğine çoğu kez şahit olduk.

Peki, şimdi hazır yerel seçimler öncesi bir fırsat varken, Cumhurbaşkanı ülkenin dünyaca tanınan sanatçısının konserine gitmişken, bir farklılık daha yaratıp Neve Şalom Sinagogu kompleksinde açılacak Holokost Sergisi’ni gezip buradan ‘Antisemitizme karşı hep birlikte mücadele’ mesajını verir mi? Birilerinin ‘Sen de çok istedin!” dediğini duyar gibiyim, asıl onlara yazıyorum. Türkiye’de bir kısım medya ve destekçileri bilinçli bir antisemit propaganda ile her geçen gün nefret tohumlarını yeşertirken, sokaktaki birçok vatandaşımız da ‘Yahudiler dünyayı ele geçiriyor’ gibi cümlelerle antisemit bir yaklaşımda olduğunun çoğu zaman farkında bile değildir. Nitekim ülkenin en yetkili ağzından ‘Bu sözleri sarf eden, bu tip yazıları kaleme alanlar antisemittir’ dense yıllardır gerek hukuk gerekse de eğitim yolu ile aşama kaydetmeye çalıştığımız ancak her seferinde karşılaştığımız durumlarla adeta kafamıza darbe yediğimiz, ‘antisemitizm’ konusunda belki o zaman bir nebze yol alabiliriz.

Değerli sanatçımız Yusuf Tolga Ünker’in Yad Vaşem ve United States Holocaust Memorial Museum’dan aldığı izinlerle renklendirdiği Holokost fotoğraflarından oluşan sergi, Alman Konsolosluğunun sponsorluğunda, 24 Ocak Perşembe günü 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesinde açılacak. Almanya Federal Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğunun katkılarıyla gerçekleşecek olan sergi açılışında piyanist Renan Koen ‘Holocaust Rememberance and Before Sleep’ çalışmasından bir dinleti sunacak. Holokost denilince akla gelen ilk ülke olan Almanya’nın bu sergiye katkıları ile iştirak etmesi bile geçmişten ders almaya çalıştığını vurguluyor. Devletimiz yetkilileri de eğer en üst düzey katılımla bu sergi açılışında yer alırlarsa, son yıllarda Ankara Üniversitesi ev sahipliğinde resmî törenle anılmaya başlanan ve kimi akademik çevrelerce bir araç olarak kullanıldığı eleştirisini de alan, Holokost’a olan ilginin, samimi ve sahici olduğunu dünya kamuoyuna da göstermiş olabilirler.

Ülkemiz gibi Holokost’un yaşanmadığı ülkelerde, güncel antisemitizmle Holokost inkârının, küçümsenme ve çarpıtılmasının artma eğiliminde olduğu ve maalesef halen eğitim müfredatına Holokost’un yerleştirilmediği düşünüldüğünde, Holokost inkârcılığı ve antisemitizm ile olan savaşın perde arkasında değil en yetkili ağızlardan samimi bir şekilde ifade edilmesi gerekiyor. Ortak meselemiz olan ‘ötekileştirmenin’ her yıl resmi bir anma ve birkaç satırlık haber yerine topluma yayılmasını arzu ediyorsak burada asıl görev siyasi liderlere düşüyor. Çok kültürlülüğün öneminin her seferinde hatırlatılacağı, geleceği hep birlikte inşa edeceğimizin bilincinde olumlu değişimlere tanık olacağımız günler dileğiyle…

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün