Bir masal düğünü

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
27 Şubat 2019 Çarşamba

Arkadaşların, dostların çocukları çoktan evlendi. Dolayısıyla düğünler artık uzağımızda kaldı. Ancak nadir de olsa bu güzellikleri paylaşıyoruz.

Okul arkadaşlarımdan birinin oğlu evleniyordu. Mezuniyetimizden beri on bir arkadaş, dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış olsak da, bir araya gelmek için sürekli fırsatlar yarattık. Özetle aramızda kuvvetli bir bağ vardı. Dolayısıyla, düğüne ‘damadın teyzeleri’ olarak davetliydik.

Düğün öncesinde, ‘sen ne giyiyorsun- ben ne giyiyorum’ sohbeti yapılırken, ev sahibi haricinde, ortak paydanın ‘siyah’ olduğu ortaya çıktı. Sadece kimilerinin ayakkabısı dekolte, kimininki ise kapalıydı.

Düğün gecesi, nikâh töreninin ardından yemek salonuna girdiğimizde kendimi masal âleminde zannettim. Teknoloji artık hayallerin ötesine geçiyor. Balo salonu büyük bir şale görünümündeydi. Karla kaplı çam ağaçları, pencerelerden sızan ışıklar… Her şey gerçek gibiydi. Kısa süren şaşkınlıktan sonra oturma yerlerimize yöneldik.

Gençlerin zevki miydi yoksa masa düzeninde farklılıklar mı olmuştu, bilemiyorum. Ama dev şamdanlardan, kristal sallantılardan ve karşıda oturanı göremeyeceğiniz dev boyutta çiçek aranjmanlarından eser yoktu.

Yaratılan ortam, gençlerin mutluluğu ve her tür ayrıntı ile dört dörtlük bir geceydi. Hatta bir fazlası bile vardı. O da düğün bitiminde sokağa çıktığımızda hâlâ kulaklarımızda çınlayan müziğin uğultusu… Bu konunun ortalaması bir türlü oturtulamadı. Elbette düğün gençlerin eğlenmesi için ama mademki teyzeler/amcalar jenerasyonunu davet ettiniz, belli bir saate kadar daha alçak desibelde müzik yapılsın. Söz konusu kişiler genelde pasta kesildikten sonra giderler. O zaman aç müziği sonuna kadar.

Ne dersiniz, yanılıyor muyum?

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün