• Başbakan Netanyahu, İsrail’in çıkarları için en ciddi tehlikenin İran’dan geldiğine inanmakta, İran tehdidinin (her türlü yolla) karşılanması gerektiği savunmaktadır. İsrail’in kendisi nükleer bir güç olmasına rağmen, Başbakan Netanyahu’nun İran’ın nükleer ve füze programlarını ülkesinin “hayati” çıkarları için “tehdit” olarak gördüğü, bunun da dışında İran’ın bölgede güçlenmesinden, artan nüfuz ve etkisinden, özellikle Lübnan’da Hizbullah’la olan bağlarından büyük bir “endişe” duyduğu anlaşılmaktadır. OĞUZ ÇELİKKOL - HÜRRİYET
Yahudi dünyası 2010’dan beri adeta bir iç savaş yaşıyor. Hem İsrail’de, hem de diasporada etkin isimler ikiye ayrılmış ve birbirlerine amansız suçlamalarda bulunuyorlar. Kavganın özü İsrail devletinin artık bir “Yahudi devleti” niteliği taşıması nedeniyle dünya Yahudiliğinde tek söz sahibi ve tek meşru temsilci olup olmaması. Bu çatışma sadece Yahudileri ilgilendirmiyor tabii, etkileri Batı’nın Ortadoğu politikalarına ve hatta Türkiye’deki İslamcılar arasındaki iç kavgaya kadar uzanıyor.
Bir tarafın sembol ismi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, diğerininki Açık Toplum Vakfı Başkanı iş adamı George Soros. Yahudiliğin en önemli iki merkezinden biri olan ABD’de bir kesim Trump ve çevresindeki Evangelistlerle beraber, diğerleri daha çok Demokrat Parti etrafındalar.
İşin ilginç tarafı iki kamp da birbirini antisemitizmle suçluyor ama Netanyahu ve işbirlikçileri ABD’de ve Avrupa’da Macaristan’daki Orban’ın partisi gibi açıkça faşizan ve popülist aşırı sağ hareketlere destek bile veriyorlar.
Yahudi dünyasında olup bitenlere tam anlamıyla yabancı olan Türk kamuoyunda Siyonizm kavramının ve geçirdiği evrimlerin kimse pek farkında değil. Günümüzde ulus-devletçi, çağdaşlaşmacı eski Siyonizm’le dinci, öze dönüş yanlısı, ultra muhafazakâr Siyonizm adeta iki ayrı kutup.
Türkiye’de Siyonizm denince birçok insanın aklına hâlâ Kibutzlar, Theodor Herzl, David Ben-Gurion, Golda Meir, Simon Perez gibi kişiler ve kavramlar geliyor. Oysa Yeni İsrail daha çok aşırı muhafazakâr din adamlarının, sayıları gittikçe artan din devleti ve Yahudileşme taraftarlarının ve kutsal saydıkları vaat edilmiş topraklarda etnik saflık yanlısı olanların ülkesi.
Kayahan Uygur
Tamamı için: https://odatv.com/netanyahu-ve-soros-neden-kavga-ediyor-25051911.html
Bu dünya değişsin istiyorsanız...
Bir insanın doğum yeri üzerinden ima edilen soy sop meselesini bir küfür gibi zinhar benimsemeyin.
Tarihi çocuklarınıza, yanık bir şehri terk etmekle yanık bir şehre yerleşmek arasında vicdanen aslında hiç fark olmadığını yazmayan kitaplardan öğrettiğiniz için bünyenizdeki zehir hiç dışarı atılamıyor.
Bu topraklarda neden benim en yakın arkadaşlarım Rum değil diye kendinize sormanız zor.
Yahudiler dilinizde, deyiminizde hâlâ “korkak”.
“Ermeni dölü” diye bir lafı hâlâ biliyorsunuz.
Ve bu lafı çocuklarınıza hâlâ öğretiyorsunuz.
Süryani, kimdir, kimdi, hiç ilgilenmiyorsunuz.
Alevileri hâlâ için için de olsa garipsiyorsunuz.
Oysa..
Kimin kim olduğunu aslında hiç ama hiç bilemeyeceğiniz sisli bir iklime doğdunuz.
Elinizde kökü kuruyasıca bir soyağacının dallarından keskin keskin kılıçlar...
O kılıçları her fırsatta elinize geçirdiğiniz düşmanının kalbine kalbine saplıyorsunuz.
Bu arada ari bir ırktan olmanın ya da melez doğmanın yalan yanlış hikâyesini boşuna kovalıyorsunuz.
Hangi dedeniz kimselere haber vermeden hangi nenelerle sevişti;
Hangi nenenizin aklına kim bilir gizlice hangi dedenin aşkı düştü?
Kayıt dışı ilişkilerden doğan çocukların dedikodularda bir süre yaşayan gerçek hikâyesi zamanın hangi karanlığında yitip gitti?
Nasıl olur da ırkçı fikirlerden derhal caydırmaz sizi, bunlardan hiçbirisini hiçbir zaman öğrenemeyecek olma gerçeği?
Bir farkına varsanız...
Damarlarınızda dolaşan kanın kast edilen asaleti, geçmişi sisli ırkınızda değil, anca küfü silinirse pırıldayacak aklınızda gizli.
Mine Söğüt
Tamamı için: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1404258/Trabzon_da_sahi_kimler_yasar_.html
1948’de İsrail kurulurken burada 8000’i aşkın Kürt Yahudi olduğundan bahsedilir. 1950-1952 yıllarında Mossad’ın organize ettiği Ezra ve Nehemya Operasyonu çerçevesinde İsrail’e taşınan yaklaşık yüz otuz bin Iraklı Yahudi arasında Kürt Yahudiler de olmuştur. İsrail’e götürülenlerin büyük bir bölümü Hayfa’nın köylerinde ve Kudüs’ün Katamonim/Gonenim semtinde yerleştirilmişlerdir. Onlar Kürtçe konuşur, Kürt kıyafetleri giyer, Kürt yemekleri yapar ve aynı zamanda da sinagoga giderler.
İsrail medyasına göre, günümüzde İsrail’de yaklaşık 200 bin Kürt Yahudi bulunmaktadır. Bunların yaklaşık yarısı Kudüs ve civarında yaşamaktadırlar. Ayrıca, İsrail’de Kürt Yahudiler tarafından kurulan 30’dan fazla köy mevcuttur.
Kürt Yahudiler arasında sekülerleşme süreci olmadığından, 1950’lerde göç eden göçmenler büyük oranda geleneksellerdi. Bugün ise genç Kürt Yahudilerin çoğunluğu eğitimli ve seküler bir yaşam tarzına sahiptirler. Onlar kendilerini artık Kürt değil İsrailli olarak tanımlamaktadırlar ve pek çok geleneksel Kürt adetlerini terk etmişler.
İsrail’deki Kürt Yahudiler hem kendi kültürleriyle hem de birbirileriyle bağlarını canlı tutmak için çeşitli isimler altında kurumlar oluşturmuşlardır. İsrail Kürtlerini temsil eden bu gruplar şemsiye bir organizasyonun altında birleşirler.
Kürt Yahudiler hakkında faydalı bilgilere rastlanan, İbranice ‘Hithadşut’ adlı süreli yayın, İsrail’deki Kürt Yahudilerin öne çıkan yayınlarındandır. Aslen Zaho kentinden bir Kürt Yahudi olan Dr. Mordehay Zaken, (Kürt Yahudiler üzerine akademik eserleri çeşitli dillere çevrilmiştir) 1993’te Kürt İsrail Dostluk Birliği’ni kurmuştur. Birliğin yayınladığı Yedidut/Dostluk dergisi dünyadaki Kürt organizasyon ve aktivistlere gönderiliyor.
İsrail’de birçok Kürt Yahudi, devletin çeşitli kademelerinde ve sivil hizmette yüksek görevde (başbakan, bakan ve bakan yardımcılığı, belediye başkanlığı, emniyet müdürlüğü, milli takım antrenörlüğü ve oyunculuğu vb.) bulunmuşlardır.
Eldar Hasanoğlu
Tamamı için: https://aawsat.com/turkish/home/article/1734201/eldar-hasano%C4%9Flu/k%C3%BCrt-yahudiler
Trump yönetimi altındaki ABD’nin Orta Doğu politikası şimdiye kadar en fazla Başbakan Netanyahu’ya yaramıştır. Hatta Trump Yönetimi’nin Orta Doğu politikasının Başkan Netanyahu’nun etkisi altında şekillendiğine inananların sayısı çok fazladır. Trump Yönetimi’nin İran, Suriye ve Filistin politikaları ve kararlarından en fazla memnun gözüken bölgesel liderin İsrail Başbakanı Netanyahu olduğuna şüphe bulunmamaktadır.
Başbakan Netanyahu’ya göre Trump’ın ABD’yi İran Nükleer Anlaşması’ndan çekmesi tamamen haklı sebeplere dayanmaktadır. Esasen İran Nükleer Anlaşması’nı ilk eleştiren ülke Başbakan Netanyahu idaresindeki İsrail olmuş; Başkan Trump, Natanyahu’nun Anlaşma’ya yönelttiği eleştirileri aynen kabul etmiştir. Başkan Trump ile Başbakan Netanyahu arasında İran Nükleer Anlaşması’nın “kötü” bir anlaşma olduğu konusundaki görüş birliği tamdır.
Başbakan Netanyahu İran Nükleer Anlaşması’nın yok farz edilmesini, İran’ın yeni bir Anlaşmaya zorlanmasını ve “yeni” Anlaşmanın İran’ın nükleer ve füze programlarının doğurduğu tehdidi tamamen ortadan kaldırmasını ve İran’ın bölgesel politikalarının kontrol altına alınmasının sağlamasını istemektedir. Vaşington’un bu yönde hareket etmesi ve İran’ı zorlayıcı (ekonomik ve askeri) tedbirlere başvurması İsrail’i son derece memnun etmiştir.
Başbakan Netanyahu’nun, nükleer ve füze programlarına devam etmesi halinde, İran’a karşı askeri operasyonları savunduğu, gerekli olması halinde İran’ın nükleer tesislerinin askeri operasyonlarla yok edilmesini istediği bilinmektedir.
Her ne kadar Başkan Trump İran’a karşı askeri operasyonlara çok sıcak görünmese de, Vaşington’un Tahran’a karşı attığı adımların ABD’yi kaçınılmaz olarak İran’la askeri bir çatışmaya doğru sürükleyebileceği açıktır. Başkan Trump olmasa da Beyaz Saray Milli Güvenlik Danışmanı John Bolton’un İran “meselesinin” sonuçta askeri müdahaleyle halledilebileceğine inandığına, Vaşington’da Başbakan Netanyahu’nun “askeri seçenek” konusunda da müttefiklerinin olduğuna işaret edenler de bulunmaktadır.
Başbakan Netanyahu, İsrail’in çıkarları için en ciddi tehlikenin İran’dan geldiğine inanmakta, İran tehdidinin (her türlü yolla) karşılanması gerektiği savunmaktadır. İsrail’in kendisi nükleer bir güç olmasına rağmen, Başbakan Netanyahu’nun İran’ın nükleer ve füze programlarını ülkesinin “hayati” çıkarları için “tehdit” olarak gördüğü, bunun da dışında İran’ın bölgede güçlenmesinden, artan nüfuz ve etkisinden, özellikle Lübnan’da Hizbullah’la olan bağlarından büyük bir “endişe” duyduğu anlaşılmaktadır.
Oğuz Çelikkol
Tamamı için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/oguz-celikkol/bolgesel-ulkeler-ne-istiyor-41227766
Netten okumalar
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-48363666
https://www.dw.com/tr/antisemitizm-g%C3%B6revlisinden-yahudilere-kipa-uyar%C4%B1s%C4%B1/a-48874880
http://www.yeniduzen.com/yahudi-muhacirler-61-14048yy.htm
https://aawsat.com/turkish/home/article/1740371/halid-k%C4%B1%C5%9Ftini/ba%C4%9Fdat-yahudileri
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1413825/_MASKELiLER___BiR_ORTADOGU_DRAMI.html
Takılan tweetler
Işıl Demirel @fisildemirel 22 May
Daha fazla
Alman Parlamentosuna bir Nazi partisi yeniden girdiğinde bunların olacağını biliyor muyduk? Evet biliyorduk. Kullandıkları “Çokkültürlülük öldürür” sloganı 1870’ler Alman milliyetçiliğinin sloganıydı ki bu en çok da Hitler’in işine yaramış, onun ekmeğine yağ sürmüştü.
Işıl Demirel @fisildemirel 22 May
Daha fazla
Bugün yeniden filizlendirmeye çalışılan bu söylem, sokaktaki Almanları olduğu kadar Yahudileri hatta en çok da Müslümanları endişelendirmelidir. Bugün Avrupa ülkelerinde süren antisemitizm, İslamofobi ile beraber yol almaktadır. Buyrun:biri Cami duvarı,diğeri bir Yahudi mezarlığı
Işıl Demirel @fisildemirel 22 May
Daha fazla
Irkçılık düşman ayırmaz. II. Dünya Savaşı’nın bunu hepimize öğretmiş olması gerekirdi. Bu gösteriler, kendilerine verdikleri isim, kullandıkları söylem çok ama çok tehlikeli. Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü asla böyle birşeye imkan verecek şekilde yorumlanmamalıdır!
https://twitter.com/fisildemirel/status/1131269164973404160
Işıl Demirel @fisildemirel 22 May
Daha fazla
Bu kadar az kitap okunan bir ülkede heryerde Kavgam kitabının satılması ve işin kötü tarafı da okuyucuda karşılık bularak kitabın satın alınıyor olması! Ne acayip, nasıl sosyolojik, ne denli vahim bir durum! Sonra “haşa Türkiye’de antisemitizm yoktur!” derler.Evet haklısınız yok!
https://twitter.com/fisildemirel/status/1131230421608480773
Mustafa Yeneroğlu @myeneroglu 25 May
Daha fazla
İnsanların sokakta inançlarını izhar etmekten endişe duymaları her toplum için iflas halidir. İster başörtüsü ile sokağa çıkmaktan çekinen Müslüman kadın olsun ister kipa ile sokağa çıkmaya çekinen Yahudi erkek olsun, Müslüman olarak benim için ikisi de aynı derecede ürkütücüdür.
https://twitter.com/myeneroglu/status/1132370031583612929
Haliç Postası @HalicPostasi 21 May
Daha fazla
Son bir not; bu patika yol aslında bir sokak. Adı, Kaşar Sokağı idi ki, Pastırmacı Sk'na bağlanır. Manidar! Fakat adı değişti ve 'Kaser' oldu. Ne demek Kaser? TDK'da bilgi yok. Oysa, Kaşar adı belki de 'Koşer'den geliyordu. Unutmayalım, #Balat eski bir Yahudi mahallesi!
https://twitter.com/HalicPostasi/status/1130833075053768705
Daha fazla
İlginç tarihi anekdot: 1500'lü yıllarda İstanbul'da aktif hem Yahudi hem de Ermeni matbaaları mevcuttu. Resimde Yahudi âlim Yerucham ben Meshullam'ın 1516'da (yani Yavuz Sultan Selim zamanında) İstanbul'da basılmış Toldos Adam V'Chava adlı dinî eseri var.
https://twitter.com/izakyol/status/1132847387855216640
Daha fazla
+Yeni öğrendiğim bilgi: Türkiye'de 1500'ler öncesinde de aktif bir Yahudi matbaası varmış. Güneydoğu Avrupa ve Ortadoğu'da basılan ilk eser, Jacob ben Asher'in (1269-1343) Arba'a Turim adlı dini kitabı imiş (1493). Matbaacılar: David ve Samuel ibn Nachmias Cred: @incunabula
https://twitter.com/izakyol/status/1133007214308995079
Adelina Sfishta @AdelinaSfishta 26 May
Daha fazla
Bulgaristan: Kuzey batı Bulgaristan'daki Vidin kasabasında terk edilmiş sinagog'u 5milyon AB fonu ile restore edecek ve kültür merkezi olarak hizmete sunacak.Vidin'deki 1200 yahudi İsraile göç etmiş ve ibadet yeri terk edilmişti.Yahudiler Balkanlardaki mezarlık dahil tamir ediyor
https://twitter.com/AdelinaSfishta/status/1132574263758794752
Edirnem @EdirneHaberleri 21 May
Daha fazla
Edirne’de yaşayan Yahudi topluluğunun cenazelerinin defnedildiği alan olarak bilinen Musevi mezarlığı 7/24 güvenlik kameraları ile denetleniyor. Bir an önce bu halinden kurtulmalı. Yakışan ve yapılması gereken yapılmalı.
https://twitter.com/EdirneHaberleri/status/1130899841255727104
