Farkındalığın ‘kitsch’ hali

Riva DUVENYAZ Köşe Yazısı
18 Eylül 2019 Çarşamba

Bu kelimeyi daha önce duymuşsunuzdur. Kitsch gerçek işlerin yozlaşması, yorumlanması ve ucuzlatılması ile orta seviye bir anlayışın beğenisine sunulduğu her şeye denir. Örneğin kitsch, çoğu evde gördüğümüz süslü kartonpiyerlerdir. Kitsch, Kral deli Petro’nun Venedik köprüleri ile donattığı St. Petersburg’dur. Kitsch, Gucci logolarıyla kaplı pazarda satılan çarıktır. Kitsch, tarihte rastlanan aşina biçimleri alır, abartmaya ve yorumlamaya götürür. Kitsch, Napoleon’un 14. Louis pozu vererek kendini resmettirmesidir. Yani estetik düzeyi daha düşük olması gerekmez, sadece gerçek anlamından koparılmış ve simgesi kopyalanıp biraz da lokal beğeniye göre duygu yüklenmiş bir karışımdır. Kitsch, toplumların gereksinimlerine, ekonomik ve sosyal yapıya ve tarihsel birikime göre değiştiğinden, ürünleri de her toplumda farklılaşmaktadır.

Örneğin Arap müziğinin abartılı duygusal temalarla acıklı hale getirilmiş Türk icadı gelişigüzel karışımı arabesktir. Kötü diyemeyiz, ancak kitsch’tir. Seri üretime uygun hale gelmiş Çin lokantaları önündeki varak kaplı Çin aslanları artık anlamından tamamen koparılmış gülünç ve garip yapıtlardır. Sanat kapsamında değerlendirilmesi imkânsız olan her şeydir. Zevksiz veya çirkin demek doğru değildir. Zira kitsch eserlere bakan ve bundan zevk alan pek çok insan olduğuna göre çirkin demek yanlış, sadece sanat demeye insanın dili varmaz…

Bu aşamada Milan Kundera’nın kitsch tanımına geçmek isterim: Kitsch iki damla gözyaşının art arda yuvarlanmasına neden olur. Birincisi, çocukların çayırda koştuğunu görmek ne güzel şey! İkinci damla ise şöyle der: Çocukların çayırlarda koşuştuklarını görüp bütün insanlıkla beraber duygulanmak ne kadar da güzel!

Kitsch hayran olunması garanti zevke göre üretim yapmak anlamına geliyor. Yeni kuşaklara da aktarılmakta olan toplumsal anlayış aslında günümüzün mevcut bayağı, özenti ve kaynağı bilinmeyen eserlerine hayranlık duyulması seviyesinde. 

Günümüzde mimari de kitsch… Eskinin yalın ve görkemli eserlerini alıp daha iri, daha ihtişamlı, daha ışıklı benzerlerini üretmek kitsch’in ta kendisidir. Entelektüel ve yeni olmayan, içli, aşırı duygusal ve abartılı olan her şey kitsch’tir. Çamlıca Camii gibi, Çin’deki Louvre’un cam piramidi emsali bina gibi…

Şimdi sizlere haddim olmayarak yeni bir kitsch’ten bahsedeceğim. O da farkındalık kitsch’i. Budizm dininden yola çıkan pek çok pratik günümüzde farkındalık ve meditasyon olarak aktarılıyor. Tam da Buda’ya ait olduğu kesin olmayan özlü sözlerle dolu, içi tam Budizm etik anlayışı ile doldurulmayan özenti bir farkındalık. Yanında yoga hasırı taşıyıp, vegan olup zoraki sevgi ve anlayış dolu gülümsemeler fırlatmanın spiritüellikle pek de alakası yok. Veya ‘an’ı yaşamakla ilgili kitap okumanın gerçekte anı yaşamakla ilgili Budist felsefe kökenini anlamakla ilgisi yok. Öğretisine inilmeyen ve steril hale getirilen pratikler gerçek bir eğitim olmadığı için mevcut kişiliği belki daha güçlü hale getirecektir, ancak etik değişim olmayacaktır. Her şey gibi farkındalığın da kitsch yerine öz ve temel halini yani teknik olduğu kadar spiritüel yanlarını bulmaya gayret edelim… Yoksa kendimizin kitsch bir hali ortaya çıkacak…

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün