Başkan Trump´ın zor seçimi

Alber NASİ Köşe Yazısı
18 Eylül 2019 Çarşamba

Geçen iki hafta içinde yaşanan ilgisiz gibi görünen gelişme yaşandı. *Çin ile ABD arasında ticaret savaşında taraflar geri adım attı. *ABD yönetimi İran konusunda daha ılımlı mesajlar vermeye başladı. *Çin önümüzdeki beş sene içerisinde İran’a 400 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlıyor. *İsrail ile Japonya savunma konusunda anlaşma yaptı ancak anlaşmanın içeriği açıklanmadı. *İran destekli Husiler Aramco’ya ait petrol rafinerisine saldırı düzenledi. Saldırıların devamı gelebilir. 

Yaz boyunca Çin ile ABD arasında ticaret savaşı tansiyonu yükselirken, eylül ayı ile beraber inatlaşma yerini bir anlamda ateşkese bıraktı. Taraflar karşılıklı olarak yükselttikleri gümrük duvarlarını düşürmeye başladı. Özellikle Trump Yönetimi, yıkıcı boyuttaki bir ticari savaşı göze alamadı. Zaten ABD başkanlık seçimleri yaklaşmışken Trump Yönetiminin son iki senedir yaptığı gibi keskin hamleler yapması beklenemez. Başkan Trump’ın şu anki önceliği tekrar ABD Başkanı seçilmek. Bunu başarmak için de Amerikan ekonomisini mümkün mertebe canlı tutmak gerektiğinin farkında. Bu sebeple, ne Çin ile bir ticari savaş ne de İran’la silahlı bir çatışmaya girme niyetinde değil.

Geçtiğimiz hafta, Çin ile ABD arasında yapılan ateşkesin hemen ardından Çin’in İran’a önümüzdeki beş sene içerisinde 400 milyar dolarlık yatırım yapmayı planladığı ve iki ülke arasında gereken anlaşmaların imzalandığı haberi geldi. Geçtiğimiz cumartesi günü ise Yemen yönetimine muhalif İran destekli Husilerin Suudi Arabistan petrol şirketi Aramco’nun rafinerisine drone saldırısı düzenlemesi, düştüğü sanılan tansiyonu tekrar yükseltmeye yetti. Kaldı ki Husiler yapılan saldırıyı üstlendikleri gibi yeni saldırılarda bulunabilecekleri tehdidinde de bulundular.

Trump Yönetimi seçim kaygısıyla sakin durarak Çin’in ve İran’ın hamlelerini görmezden mi gelecek yoksa fitilini kendisinin ateşlediği Çin’le ticari savaşa ve İran’la konvansiyonel bir savaşa girecek mi?

İran’ın Hizbullah üzerinden İsrail ile Husiler üzerinden de Suudilerle bir savaşta olduğu zaten alenen ortada. Trump Yönetimi Ortadoğu’daki iki müttefikini İran’la baş başa bırakacak mı? Bunu yapması halinde ödeyeceği siyasi faturayı hesaplayabilir, daha doğrusu karşılayabilir mi?

ABD yaptırım ve ambargolarla İran ekonomisini çökertmeye çalışıyor. Çin ise nerdeyse çökmüş olan İran ekonomisini son kararıyla ayağa kaldıracağını duyurmuş oldu. Her ne kadar Çin ile ABD arasındaki çekişme bir ticari savaş olarak görünse de, savaşın bir egemenlik savaşı olduğu inkâr edilemez. Bu bağlamda Trump seçilse de seçilmese de ABD’deki başkanlık seçimlerinin hemen ardından iki ülke arasındaki ticari savaşın çok daha şiddetli bir boyutta tekrar başlayacağını öngörmek mümkün. Kaldı ki Çin’in İpekyolu projesi, İran’ı bir anlamda himayesine alması, Çin Denizinde yapay adalar inşa ederek kıta sahanlığını arttırmaya çalışması, yaşanan bu ticari savaşta ateşkes sağlansa bile ABD’nin hatta Rusya’nın pek kolay kabulleneceği, sindirebileceği adımlar değil.

Gerek Çin-ABD ticari savaşı, gerek İsrail ve Suudi Arabistan’ın da dahil olduğu İran-ABD sıcak savaşı sadece ertelenebilir ancak engellenemez. Savaşın şimdilik ertelenebilmesi Trump’ın tekrar seçilmesini sağlasa bile, ABD’nin bu savaşları kaybetmesine sebep olabilir.

Hiç şüphesiz İsrail’de yapılan genel seçimler sonrasında kurulacak hükümet varılan noktada gerek bölgenin gerek dünyanın kaderini değiştirebilir. Büyüyen İran tehdidi karşısında kendini terk edilmiş ve yalnız hisseden bir İsrail’in özellikle sağ koalisyon tarafından yönetiliyorsa ne yapacağı önceden tahmin edilemez. Suriye ve Irak içindeki İran mühimmatını titizlikle yok eden İsrail’in ABD desteği olsa da olmasa da İran’ın nükleer silaha yakınlaşmasını engellemek için elinden geleni yapacağı ise kesin.

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün